Yeşeriyorum

Yeşiller Partisi Barış İçin Adım Atabilir

0

YEŞİLLER PARTİSİ BARIŞ İÇİN ADIM ATABİLİR

Yüksel Selek

Habur Kapısından gelenlerin serbest bırakılmasının ardından, doğuda yaşanan sevinç gösterileri halkın barış, huzur, iş, ekmek umudunun coşkusu olarak algılanması yerine ‘şov’”diye tanımlanması, azgın bir milliyetçi ve militarist karşı saldırının başlatılması, barış yanlısı kamuoyunda, bu arada Yeşiller Partisinde de derin bir kaygı yaratmış görünüyor. Bu karamsar ‘haleti ruhiye’nin Avrupa’dan gelişlerin askıya alınmasıyla daha da derinleşmekte olduğunu tahmin etmek zor değil. Neler oluyor, yoksa ‘Kürt Açılımı’ açılmadan kapanıyor mu; yoksa Türkiye bir iç savaşa mı sürüklenmek isteniyor korkusu başlamış görünüyor.

Kişisel görüşüme göre, Hükümet ve Devlet yetkileri söz konusu tepkisel kabarmanın köpüğünü almak, DTP’yi ve Kürt halkını provakasyona karşı uyarmak, ilgili kesimlerin daha akıllı ve temkinli davranmasını sağlayarak şahinlere koz vermemek için taktikler geliştiriyorlar. Yeni gelişlerin askıya alınmasını böyle görüyorum.

Hepimizin bildiği gibi bu açılım/lar, Hükümetin ve diğerlerinin iyi niyetlerinin bir ürünü olarak değil, konjonktürel bir gelişmenin sonucunda başlatılmıştır ve devam edecektir. Bu sorunu eğer Türkiye, görünüşte de olsa, kendi inisiyatifi ile beceremezse, dünyayı yöneten güçler (Rusya da dahil) çözecekler. Türkiye’ye biçilen rol gereği, Türkiye’nin istikrarsızlığa, hele de bir iç çatışmaya düşmesine göz yumamazlar. Şu saptama yeterince aydınlatıcı sanırım:

Kapitalizm, savaş karlıysa savaş, barış karlıysa barış yapar. Gün barış günüdür!

Bu realiteyi görüyor olsak da, kaygı duymamalı mıyız? Oturup beklemeli miyiz? Elbette hayır! Ben de kaygılıyım… Milliyetçiliğin nasıl köklü, ağır ve kronik bir hastalık olduğunu ve toplumun bu hastalıkla malul olduğunu biliyorum. Yerel de kalsa tatsız, saldırgan hatta kanlı olaylar çıkabilir. Bu ihtimal varken, biz  batıdakiler, Kürt olmayan barış yanlısı sivil kamuoyu, Doğuda yaşanan barış umudunun coşkusunu ne kadar paylaştık, paylaştıksa, bunu dile getirecek ne yaptık?  İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de veya herhangi bir yerde barış mitingleri, barış toplantıları mı düzenledik. Türkiye için bu kadar önemli bir barış fırsatını desteklemek için kamuoyunu etkileyecek ne yaptık?

Elimiz taşın altına koyma zamanı!

80’li yılların ortalarında Avrupa’da barış hareketinin, nükleer dehşet dengesine karşı (kısa ve orta menzilli Pershing ve Cruse nükleer başlıklı füzelerin Batı Almanya sınırlarına yerleştirilmek istenmesine karşı) yıllarca, milyonlarca insanın, çoluk cocuk, yaşlı sakat demeden şehirler geçerek, günlerce süren yürüyüşlerine tanık oldum, katıldım. Barışın kolay kazanılmadığını hepimiz biliyoruz.

Yine o yıllarda, Almanya’da yabancı düşmanlığı yaygındı. Barışçı almanlar göğüslerinde, ‘Arkadaşıma dokunma!’ butonları taşıyorlar, yabancı işçilerle, politik sığınmacılarla inanılmaz bir özveriyle dayanışma yapıyorlar, toplantılar, eylemler düzenliyorlardı.

Şimdi bize düşen, oturup sonuçları beklemek değil, harekete geçmek olmalıdır. Barış isteyen sesimizi Kürt halkına, bizim gibi düşünenlere, milliyetçilere, militaristlere, savaş çığırtkanlarına duyurmaktır. Üstelik Hükümet barış için adım atmışken, atabilmişken, biz neden korkuyoruz?

Yeşiller Partisi bu işte öncülük yapmalıdır. İstanbul’da bir Barış Platformunun oluşması için hemen harekete geçmelidir. Örneğin, İstanbul’dan Diyarbakır’a bir ‘Barış Yürüyüşü’ düzenlenemez mi? Eğer biz barışçılar; liberaller, yeşiller, demokratlar, sosyalistler, komünistler, anarşistler, bu ülkede kardeşçe birlikte yaşamak isteyenler; etnik kökenimiz ne olursa olsun, birbirimizin varlığına, diline kültürüne saygı göstererek, temel hak ve özgürlüklerden herkesin yararlandığı demokratik bir ülkede yaşamak istiyorsak bunun bedelini ödemeyi göze almalıyız. Bu hakkımızı kazanmanın bedelini yalnızca Kürtlerin ödemesini beklemek haksızlıktır.

Belki öncelikle, Avrupa’dan gelecekleri karşılamakla işe başlayabiliriz. Kaybedecek zaman yok! Barış Platformunu oluşturmaya hemen başlamalıyız.

Biliyorsunuz, ben Bodrum’da yaşayan,  75 yaşında, bastonla yürüyen bir kadınım, ama böyle bir karşılama mitingine katılmaya hazırım.

Son ve önemli bir hatırlatma: Bu platformda ve eylemlerde Kürt örgütleri, Kürtler kesinlikle yer almamalıdır.

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.