Yeni toplum yeni siyaset – Ayhan Bilgen

Blok adaylarının başarılı çıktığı illeri hariç tuttuğunuzda Türkiye siyasetinde yaşanan değişim ilginç bir tablo ortaya koymaktadır.

Toplumsal dokudaki yapısal dönüşümü gerçekçi biçimde yeniden ele almalıyız.

Yeni bürokrasiyi, yeni sermaye ilişkilerini, yeni medya dilini dikkate almadan yeni siyaset iradesi geliştirmek imkansızdır.

Eski güç dengelerine dayalı siyasal söylem arayışları tümüyle tasfiye olmaktadır.

Bu formata dayanan yeni adresler de kısa sürede başarısız olarak umutları tüketmeye mahkumdur.

Kürt sorununun şekillendirdiği siyasal iradenin ülke genelinde hak ettiği toplumsal desteği bulamaması sadece geçmiş dönemlerin başarısızlık gerekçeleri ile izah edilemez.

Yeni bir toplumsal siyaset gücünün ortaya çıkmasında doğrudan siyasetin üretken hale gelmesi belirleyici olacaktır.

Kürt halkının ödediği ağır fatura ve gösterdiği direnç, başka mücadele zeminlerinin legal siyaseti dinamik kılmasına yetmektedir.

Bu potansiyelin çatışmalı ortamda ülke genelinde siyaseti şekillendirmesini beklemek büyük haksızlıktır.

Genişleme beklentisinin üzerine oturacağı toplumsal gerçekler yetmişli yılların sembol ve sloganları ile harekete geçirilemez.

TİP ya da başka başarı örneklerini nostaljik yorumlarla yeniden umut haline getirmek için en azından devam eden başarısızlık nedenleri ile açık yüzleşme içerisine girmek gerekir.

Türkiye solunun toplumdan kopuk tartışmalarla siyasal ilgi odağı haline gelmesi söz konusu bile değildir. Sadece Kürt siyaseti ile dayanışmaya dayalı bir söylemin müthiş kitlesel karşılık bulmasını beklemek ise işi iyice içinden çıkılmaz hale getirir.

Kürt halkının, Kürt siyasetinin lehine olanın ne olduğu konusunda yeni bir okuma yapmak gerekir.

Aksi takdirde iktidar partisinin muhafazakar tabanda hatta değişim isteyen diğer çevrelerde elde ettiği kredi alternatifsizlik sebebi ile kullanılmaya devam edecektir.

Toplumsal değişimi okumaya yanaşmadan siyasete müdahale çabasına girmek kendini kandırmaktır.

Sonunda toplumu suçlayan analizlere umut bağlamaktan başka yere varmaz.

Siyasal çözüm ise toplumsal iknadan bağımsız değildir.

Devletle uzlaşarak toplumu ikna değil, toplumu ikna ederek devleti çözüme zorlamak, kalıcı ve kabul edilebilir barışın yegane yoludur.

Özgür Gündem

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR