Dış Köşe

Usul usul başkanlığa – Erdal Güven

0

Türkiye usul usul bir rejim değişikliğine mi gidiyor? Başkanlık sisteminde püf noktası ne? ABD ve Fransa’daki sistemler nasıl? AK Parti’nin başkanlık modeli ABD’deki tam başkanlık, Fransa’daki yarı-başkanlık sisteminden nasıl ayrışıyor?

Lamı cimi yok, Başbakan Tayyip Erdoğan Türkiye’yi başkanlık sistemine geçirmeye kararlı. AK Parti çoktan kolları sıvadı. Geçen kasım ayında teklifini meclise sundu (Teklifin tam metni için).

Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda kotarılmaya çalışılan ‘yeni anayasa’nın referans noktalarından biri başkanlık rejimi. Bir tür seferberlik de söz konusu. AK Parti’li bir ekip  il il dolaşıp başkanlık sistemini anlatmaya başladı.

Zamanında Turgut Özal ve Süleyman Demirel de denemişti başkanlık şansını ama ikisi de olmayacağını, olamayacağını görüp yol yakınken dönmüştü. Erdoğan’ın ne Özal’a ne Demirel’e nasip olmuş oy oranı ve meclis çoğunluğundan da güç alarak yolun sonuna kadar gideceği anlaşılıyor.

 

Kolay olmayacak

 

Parti tüzüğü gereği AK Parti’liler art arda en fazla üç dönem milletvekilliği yapabiliyor. Bu yüzden Erdoğan 2014′te Köşk’e çıkmaya hazırlanıyor. Ancak mevcut yetkilerle değil… Çok daha fazlasıyla.

Gelgelelim kolay olmayacak. CHP ve MHP ‘sistemle oynanması’na kategorik olarak karşı. BDP (ve PKK) pragmatik yaklaşıyor. Birkaç bağımsız entelüktüeli saymazsak meseleye dair söz söyleyenlerin, kalem oynatanların pozisyonları da siyasi mevzilerine göre değişiyor. Ancak şu bir gerçek ki Burhan Kuzu, Bekir Bozdağ, Osman Can gibi AK Parti’li  hukukçular bir yana, akademi ve medyada başkanlık sistemini savunanların sayısı pek fazla değil. Şimdilik tabii.

 

Tek adam korkusu

 

Başkanlık yanlıları, Türkiye’nin daha etkin, istikrarlı ve güçlü bir yönetime kavuşabilmesi için rejim değişikliğinin artık şart haline geldiğini savunuyor. Dahası Türkiye’de erkler ayrılığının lafta kaldığını, yasama ve yargının ancak başkanlık sistemiyle yürütmeden bağımsız hale gelebileceğini öne sürüyorlar.

Karşıt cepheden yükselen itirazların ortak noktası ise şu: Türkiye’nin sorunu rejimle değil, demokrasiyle. Dolayısıyla yapılması gereken mevcut sistemi iyileştirmek. Dile getirilen çekincelerin başında başkanlık sisteminin bu haliyle rejimi tek adamlığa götürebileceği var.

 

İyisi de mevcut kötüsü de

 

Dünyadaki örneklerine baktığımızda manzara şu: ABD ve Fransa gibi ileri demokrasi örneği başkanlık sistemleri var. Buna karşılık Asya’dan Afrika’ya, Doğu Avrupa’dan Güney Amerika’ya birçok yarı-demokratik, hatta otoriter ülke de başkanlık rejimiyle yönetiliyor.

Bu farklılık gösteriyor ki mesele sistemin kendisi değil, nasıl uygulandığı. Bir başka deyişle başkanlık rejimini demokratik ya da otoriten kılan, sistemin kuruluş ve yürürütülüş biçimi.

 

Püf noktası

 

İşin püf noktası ya da temel kriter şu: Yetkileri bir yana başkanın gücünü sınırlayıp icraatını sorgulayan, hesap verebilir kılan, yürütmeden bağımsız yapılar var mı yok mu? Sistem anayasal güvenceye alınmış bir erkler ayrılığına dayanıyor mu, dayanmıyor mu? Oturmuş bir demokratik sistem içinde denetleme  ve dengeleme mekanizmaları mevcut mu değil mi?

Bu soruların yanıtı ‘Evet’se o başkanlık sistemi demokratik biçimde işleyebiliyor. Yanıt ‘Hayır’sa rejim otoriterleşebiliyor, hatta diktalaşabiliyor.

 

Tam teçhizatlı başkan

 

Gelelim AK Parti’nin meclise sunduğu teklife. Her ne kadar AK Parti sözcüleri sık sık ABD’deki tam başkanlık sistemiyle Fransa’daki yarı-başkanlık sistemini referans gösterse de söz konusu teklif, ikisinden da ayrışan, ikisini de aşan ‘özgün’ bir model öngörüyor.

Başkana tanınan bazı yetkiler şöyle: Meclisi feshetmek, kararname çıkarmak, kanunları meclise iade etmek, uluslararası anlaşma yapmak, orduyu görevlendirmek, sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilân etmek, YÖK üyelerinin yarısını ve üniversite rektörlerini, Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin yarısını ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nı seçmek… Ayrıca bakanları, kamu yöneticilerini ve büyükelçileri atayıp azletmek.

 

Ya denetim?

 

Yetkiler geniş olmasına geniş ancak daha da önemlisi şu: Başkan tüm bu yetkilerini kullanırken nasıl bir denetime tabi kılınacak? Erkler ayrılığı ilkesi nasıl işleyecek?

Teklifte deniyor ki Meclis başkanlık kararnamelerini iptal ettirmek için Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilir, yürürlükten kaldırılması için yılda bir kez halkoylamasına karar verebilir. Ancak her iki işlemde de milletvekillerinin yarıdan bir fazlasının oyu gerekecek.

Demek oluyor ki Meclis ve mahkemeler, son derece geniş yetkilerle donatılmış başkanı sadece kararnameleri üzerinden denetleyebilecek. Tabii iki vekilden biri uygun görürse ve ancak yargı desteği veya halkoyu yoluyla.

Başkanın veto yetkisine gelince: Meclis, milletvekilerinin (550) dörtte birinin bir fazlasıyla, yani 140 milletvekilinin oyuyla kanun koyabilecek. Ancak başkanın uygun görmeyip iade ettiği kanunu yeniden geçirebilmek için bu kez  milletvekillerinin beşte üçünün, yani 330 milletvekilinin oyu gerekecek. Bu da pratikte, başkanın ‘olur’ vermediği bir kanunu meclisten geçirmenin pek de kolay olmayacağı anlamına geliyor.

Ayrıca teklife göre başkan suç işlediği iddiasıyla Meclis’in ancak üçte ikisinin oyuyla soruşturulabilecek. Yine ancak dörtte üçünün oyuyla Yüce Divan’a sevk edilebilecek Dolayısıyla başkanı soruşturmak, denetlemekten de zor. Önce üçte iki meclis çoğunluğu bulmak gerekecek.

Sonuç: Kararnameler dışında genel iç ve dış siyaseti ve tabii ki ekonomiyi yürütürken başkanın tüm icraatı denetleme ve dengeleme dışı… Sıkıyönetim ilan etmek, milletvekili seçimlerini yenilemek, daha doğrusu meclisi feshetmek dahil! Hiçbir kısıt ya da sınır getirilmediği gibi, teklifte söz konusu yetkilerin hangi koşullarda ve nasıl kullanılabileceğine ilişkin herhangi bir ifade de yok.

AK Parti’li hukukçular, meclise de başkanlık seçimini yenileme yetkisi verildiğine dikkat çekiyor. Daha kötü ya: Teklifteki kuvvetler ayrılığı ihlallerinde biri bu de zaten!

Atamalara gelince, yasamanın esamesi bile okunmuyor. Burada da kuvvetler ayrılığının bir başka çarpık yorumuyla karşı karşıyayız: Başkan sivil/askeri bürokrasi  ve bakanlar bir yana, özel kalem müdürü atar gibi, örneğin ODTÜ’ye rektör, örneğin Yargıtay’a başsavcı atayabilecek ve yasama ya da yargının en ufak bir söz hakkı olmayacak…

 

‘İleri’ başkanlık

 

Şimdi gelin demokratik başkanlık sistemlerine örnek teşkil eden ABD ve Fransa’da işlerin nasıl yürüdüğüne bakalım kabaca…

Fesih: ABD’de başkan Kongre’yi feshetmeyi aklından bile geçiremez. Kuvvetler ayrılığınının özü bu zaten. Fransız başkanın bu yetkisi var. Ama son derece istisnai koşullarda (savaş, anayasal düzenin çökme tehlikesi vb.); dahası hem başbakan hem meclisin iki kanadının başkanlarıyla istişare halinde(Prof. Ergun Özbudun’a göre bu yetki ‘başkan baba’lar diyarı Latin Amerika’da bile yalnız üç ülkede söz konusu).

Kararname: ABD başkanının Kongre’yi by-pass ederek kararneme çıkarma yetkisi yok. Fransa’da ise yine istisnai koşullarda, sınırlı bir süre ve sınırlı bir yetki kapsamında kararname çıkarabiliyor başkan. Üstelik meclis, senato ve anayasa mahkemesi başkanlarının onayı gerek. (Bugüne kadar bir kez, Cezayir savaşı sırasında kullanıldı bu yetki). Ayrıca genel siyasete ilişkin kararnamelerin yürürlüğe girebilmesi için başbakan ve ilgili bakanın da imzası gerekiyor.

Sıkıyönetim: ABD’de ancak Kongre onayıyla mümkün. Fransa’da başkan savaş ya da anayasal düzenin çökmesi gibi acil durumlarda sıkıyönetim ilan edebiliyor, ancak 12nci günden sonra hükümet ve meclis başkanlarının yanısıra Anayasa Mahkemesi’nin de onayı gerek.

Atama: ABD’de başkan yalnız bakanları değil, CIA başkanı dahil federal kamu yöneticilerini, Yüksek Mahkeme üyelerini, hatta büyükelçileri bile ancak aday gösterebiliyor. Atama, Senato onaylarsa gerçekleşebiliyor. Sadece azilde Senato onayı gerekmiyor. Fransa’da da başkan yalnız başbakanı atıyor (görevden alamıyor). Bakanları seçme yetkisi başbakanda; başkana onaylamak kalıyor. Başkan bir bakanı ancak başbakan onaylarsa azledebiliyor. Hükümeti de başbakan idare ediyor. Hükümet başkana değil, meclise karşı sorumlu. Dokuz üyeli Anayasa Mahkemesi’nin de yalnız bir üyesini başkan atıyor. Üç yılda bir üç üye değişiyor. Ayrıca Fransa’da başkanın içişlerine ilişkin tüm kararlarının icraata dönüşebilmesi için başbakanca onaylanması gerekiyor.

Veto: ABD’de Temsilciler Meclisi ve Senato’nun salt çoğunlukla kabul ettiği bir kanun, başkan tarafından iade edilirse, yeniden kabul için üçte iki çoğunluk gerekiyor.  Bu açıdan, AK Parti’nin teklifindeki ilgili madde, sorunlu görünmüyor. Fransa’da ise başkan, bir kanunu ancak yeniden değerlendirilmesi için meclise gönderebiliyor.  Gerekirse referanduma da götürebiliyor. Ancak her iki durumda da başbakanın rızası gerekiyor.

Yasamanın yürütme karşısındaki konumu açısından üstünde durmaya değer bir nokta daha var. AK Parti’nin teklifine göre yasama tek kanattan, meclisten oluşacak ve başkan ve milletvekilleri aynı günde, aynı süre için seçilecek. Bu şu demek: Beş yıl içinde meclis demokratik meşruiyetini kaybetse bile başkan aksine gerek görmediği sürece milletvekilleri görevini sürdürecek.

Oysa gerek ABD gerekse Fransa’da yasama iki kanattan oluşuyor. Dahası ABD’de iki yılda bir Temsilciler Meclisi’nin tamamı, yine iki yılda bir Senato’nun üçte biri için seçim düzenleniyor. Fransa’da da yine üç yılda bir Senato’nun yarısı için seçim yapılıyor. Amaç hem yürütmenin yasamaya hükmetmesini önlemek hem demokratik meşruiyeti her daim taze tutmak.

 

Teklifte ısrar edilirse…

 

Taha Akyol, “Başkanlık sistemi benim kadın olmam kadar zor” demişti bir keresinde.  Zorluk derecesi bilinmez ama iktidar partisi bu işte ciddi. İyimser bir yorumla, AK Parti’nin teklifi ‘pazarlığı yüksekten açma’ taktiğine bağlanabilir. Ve fakat teklif, ısrara dönüşürse Türkiye’yi yine gerilimli günler bekliyor demektir.

 

Erdal Güven- www.t24.com.tr

 

AK Parti’nin başkanı

Nitelik: 40 yaşını doldurmuş, üniversite mezunu.

Adaylık: Son seçimde en az yüzde 5 oy almış bir parti ya da en az 100 bin vatandaş tarafından.

Seçim: Milletvekili seçimleriyle aynı günde, halk oyuyla, beş yıllığına, en fazla iki kez. İlk turda yüzde 50 oy bulamazsa, ikinci turda oy çoğunluğuyla.

Görev: Anayasanın uygulanıp devletin çalışmasını gözetmek, genel (iç ve dış) siyaseti yürütmek.

Yetkiler: Kanunları tekrar görüşülmek üzere meclise iade etmek, anayasa değişikliklerini halkoyuna sunmak, Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açmak, milletvekili seçimlerini yenilenmesini istemek, bakanları atayıp azletmek, başkanlık kararnamesi çıkarmakbüyükelçileri atayıp kabul etmek, uluslararası anlaşma imzalayıp yayınlamak, başkaomutanlığı üstlenmek, orduyu görevlendirmek, kamu yöneticilerini atayıp azletmek, sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilân etmek, YÖK üyelerinin yarısını ve üniversite rektörlerini seçmek, Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin yarısını ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısını seçmek, Anayasa ve kanunlarla verilen diğer seçme ve atama görevlerini yerine getirmek.

Sınırları: Meclis üye tamsayısının salt çoğunluğuyla başkanlık kararnamelerini tamamen ya da kısmen iptal ettirmek için Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilir, yürürlükten kaldırılması için yılda bir kez halkoylamasına karar verebilir.

Sorumluluk: Suç işlediği iddiasıyla Meclis üye tamsayısının en az üçte ikisinin önergesiyle soruşturulabilir, Meclis üye tamsayısının dörtte üçünün oyuyla Yüce Divan’a sevk edilebilir, mahkum edilirse görevine son verilir.

 

Teklifin önemli maddeleri

AK Parti’nin  Kasım 2012de TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sunduğu başkanlık sistemine ilişkin önerileri de içeren teklifin önemli maddeleri (bold ve bold italikler bana ait):

 

DEVLETİN TEMEL ORGANLARI

 

YASAMA

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

Madde 1– (1) Türkiye Büyük Millet Meclisi, genel oyla seçilen beşyüzellimilletvekilinden oluşur.

Madde 2– (1) Milletvekilleri sadece seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün Milleti temsil ederler.

Madde 9– (1) Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri şunlardır:

a) Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak,

b) Bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek,

c) Para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek,

ç) Milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak,

d) Üye tam sayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilânına karar vermek,

e) Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmek.

 

Kanunların Başkan tarafından onaylanması ve yayınlanması

Madde 11– (1) Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilen kanunları onbeş gün içinde onaylar ve yayınlar.

(2) Başkan onaylamadığı kanunları bir daha görüşülmek üzere, bu hususta gösterdiği gerekçe ile birlikte aynı süre içinde Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderir.Başkanca kısmen uygun bulunmama durumunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi sadece uygun bulunmayan maddeleri görüşebilir. Bütçe kanunları bu hükme tâbi değildir.

(3) Türkiye Büyük Millet Meclisi geri gönderilen kanunu üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu ile aynen kabul ederse, kanun, Başkanca yedi gün içinde yayınlanır. Meclis, geri gönderilen kanunda değişiklik yaparsa, Başkan değiştirilen kanunu ikinci fıkra hükümlerine göre Meclise geri gönderebilir.

 

Savaş hali ilânı ve silâhlı kuvvet kullanılmasına izin verme

Madde 13– (1) Türkiye Büyük Millet Meclisi;

a) Milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde savaş hali ilânına,

b) Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında, Türk Silâhlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silâhlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına,

izin verme yetkisine sahiptir.

(2) Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde veya ara vermede iken ülkenin ani bir silâhlı saldırıya uğraması ve bu sebeple silâhlı kuvvet kullanılmasına derhâl karar verilmesinin kaçınılmaz olması halinde, Başkan da, Türk Silâhlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verebilir.

Toplantı ve karar yeter sayısı

Madde 18– (1) Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı seçimler dahil bütün birleşimlerinde (üye tamsayısının en az üçte biri ile) TOPLANTI YETER SAYISI ARANMAKSIZIN toplanır ve Anayasada başkaca bir hüküm yoksa toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir. Ancak karar yeter sayısı, hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz.

 

YÜRÜTME

BAŞKAN

Nitelikleri

Madde 20– (1) Başkan, kırk yaşını doldurmuş, yüksek öğrenim yapmış ve milletvekili seçilme yeterliliğine sahip vatandaşlar arasından, halk tarafından seçilir.

(2) Başkanın görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Başkan seçilebilir.

(3) Başkanlığa son genel seçimde en az yüzde beş oranında oy almış olan siyasi partiler ile en az yüzbin vatandaş aday gösterebilir.

 

Seçimi

Madde 21– (1) Başkanlık seçimi, Başkanın görev süresinin dolmasından önceki altmış gün içinde; makamın herhangi bir sebeple boşalması halinde ise boşalmayı takip eden altmış gün içinde tamamlanır.

(2) Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday Başkan seçilmiş olur. İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk oylamada en çok oy almış iki aday katılır ve geçerli oyların çoğunluğunu alan aday Başkan seçilmiş olur.

 

Görev ve yetkileri

MADDE 22– (1) Başkan Devletin ve yürütmenin başıdır. Yürütme yetkisi Başkana aittir.

(2) Başkan, Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.

(3) Başkan, yürütmenin başı olarak genel/(iç ve dış) siyaseti yürütür.

(4) Başkanın görev ve yetkiler şunlardır:

a) Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde açılış konuşmasını yapmak,

b) Ülkenin iç ve dış siyaseti hakkında Meclise yıllık mesaj vermek,

c) Kanunları onaylamak,

ç) Kanunları tekrar görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri göndermek,

d) Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunmak,

e) Kanunların, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün, tümünün veya belirli hükümlerinin Anayasaya şekil veya esas bakımından aykırı oldukları gerekçesi ile Anayasa Mahkemesinde iptal davası açmak,

f) Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin yenilenmesine karar vermek,

g) Bakanları atamak ve görevlerine son vermek,

ğ) Başkanlık kararnamesi çıkarmak,

h) Yabancı devletlere Türkiye Cumhuriyetinin temsilcilerini göndermek, Türkiye Cumhuriyetine gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul etmek,

ı) Milletlerarası andlaşma akdetmek ve yayınlamak,

i) Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil etmek,

j) Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar vermek,

k) Kamu yöneticilerini atamak ve görevlerine son vermek,

l) Sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilân etmek ve sıkıyönetim veya olağanüstü hal kararnamesi çıkarmak,

m) Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak,

n) Yükseköğretim Kurulu üyelerinin yarısını seçmek,

o) Üniversite rektörlerini seçmek,

p) Anayasa Mahkemesi üyelerinin yarısını, Danıştay üyelerinin yarısını, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısını ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin yarısını seçmek.

(5) Başkan ayrıca Anayasada ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır.

 

Başkanlık kararnamesi

Madde 23– (1) Başkan, genel siyasetin yürütülmesinde ihtiyaç duyduğu konularda Başkanlık kararnamesi çıkarabilir. Bir konuda Başkanlık kararnamesi çıkarılabilmesi için kanunlarda o konuyu düzenleyen uygulanabilir açık hükümlerin bulunmaması şarttır. Kişi hak ve hürriyetleri kararname ile düzenlenemez. Kararnameler ile kanunlarda aynı konuda farklı hüküm bulunması halinde, kanun hükümleri uygulanır.

(2) Başkan, kanunların uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilir.

(3) Kararnameler ve yönetmelikler, yayından sonraki bir tarih belirlenmemişse, Resmî Gazetede yayınlandıkları gün yürürlüğe girer.

 

Başkanın sorumluluğu

Madde 24– (1) Başkan hakkında, kişisel ya da göreviyle ilgili bir suç işlediği iddiasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte ikisinin vereceği önerge ile, soruşturma açılması istenebilir. Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve gizli oyla karara bağlar.

(2) Soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde, Meclisteki siyasî partilerin, güçleri oranında komisyona verebilecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri adaylar arasından her parti için ayrı ayrı ad çekme suretiyle kurulacak onbeş kişilik bir komisyon tarafından soruşturma yapılır. Komisyon, soruşturma sonucunu belirten raporunu iki ay içinde Meclise sunar. Soruşturmanın bu sürede bitirilememesi halinde, komisyona iki aylık yeni ve kesin bir süre verilir. Bu süre içinde raporun Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına teslimi zorunludur.

(3) Rapor Başkanlığa verildiği tarihten itibaren on gün içinde dağıtılır, dağıtımından itibaren on gün içinde görüşülür ve gerek görüldüğü takdirde ilgilinin Yüce Divana sevkine karar verilir. Yüce Divana sevk kararı ancak üye tamsayısının dörtte üç çoğunluğunun gizli oyuyla alınır. Yüce Divan tarafından seçilme yeterliliğine engel bir suçtan mahkûm edilen Başkanın görevi sona erer.

 

Başkan Yardımcısı ve bakanlar

Madde 25- (1) Başkan seçilenin oy pusulasında Başkan Yardımcısı adayı olarak yer alan kişi Başkanın seçildiği anda Başkan Yardımcılığına seçilmiş olur. Başkan Yardımcılığına aday gösterilmek için milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olmak şarttır.

(2) Başkanlık makamının herhangi bir nedenle boşalması halinde, seçimlere kadar kalan sürede Başkan Yardımcısı Başkanın yerine görev yapar ve Başkanlık yetkilerini kullanır. Başkan Yardımcılığının herhangi bir nedenle boşalması halinde, seçime kadar kalan sürede bu görevi yürütecek olan kişiyi Türkiye Büyük Millet Meclisi belirler.

(3) Başkanın hastalık ve yurt dışına çıkma gibi sebeplerle geçici olarak görevinden ayrılması hallerinde, görevine dönmesine kadar Başkan Yardımcısı Başkana vekâlet eder ve Başkana ait yetkileri kullanır.

(4) Başkan Yardımcısı milletvekilleri ile aynı hukukî statüye tâbi olur ve milletvekillerinin sorumsuzluk ve dokunulmazlığına ilişkin hükümlerden yararlanır.

 

Bakanlar

Madde 26– (2) Bakanlar,  Başkan tarafından atanır ve görevden alınır. Bakanların milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olması gerekir. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri  ve yedek milletvekilleri, bu statüleri sona erse bile bakan olarak atanamazlar.

(2) Her bakan, Başkana karşı sorumludur.

(3) Bakanlar milletvekilleri ile aynı hukukî statüye tâbi olurlar ve milletvekillerinin sorumsuzluk ve dokunulmazlığına ilişkin hükümlerden yararlanırlar.

(5) Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri ile teşkilât yapısı Başkanlık kararnamesi ile düzenlenir.

Milletvekilliği-başkanlık seçimleri ve ilişkileri

Madde 27– (1) Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Başkanlık seçimleri beş yılda bir aynı günde yapılır.

Seçimlerin yenilenmesi

Madde 28– (1) Türkiye Büyük Millet Meclisi veya Başkan tek başına her iki organın seçimlerinin birlikte yenilenmesine karar verebilir.

Anayasa Mahkemesi ve halkoylamasına başvuru

Madde 32– (1) Türkiye Büyük Millet Meclisi, Başkanlık kararnamelerinin ya da bazı hükümlerinin; Başkan, kanunların ya da bazı hükümlerinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurabilir.

(2) Türkiye Büyük Millet Meclisi, Başkanlık kararnamelerinin ya da bazı hükümlerinin; Başkan, kanunların ya da bazı hükümlerinin yürürlükten kaldırılması için halkoylaması yapılmasına karar verebilir. Bir yıl içinde her organ en fazla bir defa halkoylaması kararı alabilir.

(3) Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu maddedeki yetkilerini kullanabilmesi için üye tamsayısının salt çoğunluğu ile karar alması şarttır.

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.