ManşetKöşe YazılarıYazarlar

Ukrayna bulaşıcı hastalıkların tehditi altında

0

Kuzeyimizdeki savaş dördüncü haftasının içinde… Birleşmiş Milletler in rakamlarına göre şu ana kadar 3.3 milyon Ukraynalı başta Polonya ve Romanya olmak üzere komşu ülkelere sığındı, 6.8 milyon Ukraynalının ise ülke içinde yer değiştirdiği tahmin ediliyor. Bu rakamlar ülke nüfusunun neredeyse dörtte birinin evlerinden, yaşadığı bölgelerden koparılarak göç etmeye zorlandığını gösteriyor.

Savaşın ilk gününden itibaren Ukraynalıların direncini kırmak için Rus kuvvetleri kentlerin içme suyu dağıtım ağı, katı atık ve atık su tesisleri gibi alt yapılarını hedef aldı. Uzmanlara göre bu nedenle şimdi Ukrayna halkı bir tek silahların değil, bulaşıcı hastalıkların da tehditi ile de karşı karşıya. Bulaşıcı hastalıklar açısından da sadece Covid-19 riskiyle yüz yüze değiller.  İnsanlar bombardımanlardan korunmak için bodrum katlarına, metro istasyonlarına ve geçici barınaklara sığınıyor. Sığındıkları bu yerlerde yeterli su ve sanitasyon olanakları yok. Birçok sığınağın havalandırma sistemlerinin de yetersiz olduğu biliniyor. Ayrıca bu sığınaklarda düzenli beslenme olanakları da yok. Çok sayıda bölge de sığınakların dışında bile yeterli temiz suya ve gıdaya ulaşım giderek imkânsızlaşıyor. Uzmanlara göre başta ishalli hastalıklar olmak üzere çocuk felci ve kızamık salgını riski Ukrayna’da yükselen yeni bulaşıcı hastalık tehditleri… Bulaşıcı hastalık tehditinin bir başka boyutu ise sağlık tesislerinin ağır bombardımandan hasar görmesi ve çalışamaz hale gelmesi… Bu nedenle şu anda tüm ülkede tüberküloz (TB) ve HIV/ AIDS için tanı hizmetlerine ve tedavilerine erişim kesintiye uğramış durumda.

Covid vakaları arttı

Rusya, Ukrayna’yı 24 Şubat’ta işgal ettiğinde, Covid-19 açısından ülkede Omicron dalgasının en kötü günleri yaşanıyordu. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, 2 Mart’ta düzenlediği basın toplantısında Covid-19 testinin çatışmaların başlamasından bu yana büyük oranda düştüğünü, bunun da tespit edilemeyen vakaların arttığı anlamına geldiğini söyledi. DSÖ’nün Ukrayna Ofisi Başkanı Jarno Habicht de ülke genelinde Covid-19 aşılama oranlarının tehlikeli derecede düşük olduğunu belirtti. Habicht’ye göre tam doz aşılama oranı Kiev‘de yaklaşık % 65… Ancak bazı oblastlarda ve bölgelerde bu oran % 20’lere kadar düşüyor. Bu durum ise DSÖ’ye göre ülkede ağır Covid-19 vakalarının çoğalmasına ve ölüm riskinin artmasına neden oluyor. Ayrıca aşılama çalışmalarının aksaması nedeniyle uzmanlara göre kızamık ve çocuk felci gibi aşıyla önlenebilir diğer hastalıklar da yeniden ortaya çıkabilir.

Kızamık ve çocuk felci ayı kampanyaları durdu

Üstelik savaş öncesi Ukrayna birkaç çocuk felci sorunuyla karşılaşmıştı. Ülkenin batısında geçen yıl en son Aralık ayında olmak üzere iki vaka tespit edilmiş ve bu vakalarla temas eden 19 sağlıklı çocuk izole edilmişti. Çatışmalar, yaklaşık 140 bin çocuğun aşılanmasını sağlamak için 1 Şubat’ta başlatılan üç haftalık çocuk felci aşılama kampanyasını da durdurdu. Cenevre merkezli Küresel Çocuk Felci Eradikasyon Girişimi‘ne göre bugünlerde bu nedenle virüs fark edilmeden yayılıyor olabilir. Kızamık da Ukrayna için savaş öncesi de bir sorundu. Ülkede 2017’de başlayan ve 2020’ye kadar devam eden büyük bir kızamık salgını vardı ve DSÖ’nün rakamlarına göre ülkede 115 binden fazla vaka tespit edilmişti. ABD’nin Hastalık Kontrol Merkezi’ne göre (CDC), savaş öncesi; 2020’ye kadar, iki doz kızamık aşı yapılanların oranı % 82’ye kadar çıkmıştı. Ancak bu oran büyük bir gelişme olmakla birlikte yine de ölümcül salgınları önlemek için yeterli değil. CDC’nin kızamık uzmanı olan James Goodson da çok bulaşıcı olduğu için ‘kızamığın herhangi bir insani krizde ilk endişe kaynaklarından biri olduğunun’ altını çiziyor. Üstelik ülke içinde savaş nedeniyle yer değiştirenlerin ilk sığındığı bölgelerden olan Kharkiv gibi bazı oblastlarda kızamık aşılama oranı savaş öncesi günlerde % 50’den bile azdı.

Tüberküloz ve HIV/AİDS hastaları tedavi göremiyor

Diğer yandan Ukrayna ilaca dirençli tüberküloz vakalarının en çok görüldüğü ülkelerden… Ülkede her yıl yaklaşık 32.000 kişide aktif tüberküloz geliştiği biliniyor ve bu vakaların yaklaşık üçte biri ilaca dirençli. Ukrayna’da tüberkülozlu kişilerin yüzde 22’si ayrıca HIV ile enfekte ve HIV hastaları arasında ölüm nedenlerinin başında ise tüberküloz geliyor. Doğu Avrupa‘da HIV/AIDS’in en yüksek olduğu ikinci ülke olan Ukrayna’da HIV/AIDS tedavisine erişim de çatışmalar nedeniyle tehlikeye girdi. Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı‘na (UNAIDS) göre Ukrayna nüfusunun yaklaşık % 1’i enfekte… Ancak bu sayı risk altındaki gruplarda çok daha yüksek, erkeklerde % 7.5’a ve uyuşturucu kullanan kişilerde neredeyse % 21’e kadar tırmanıyor. Üstelik UNAIDS’e göre, hastaların sadece % 69’ı durumlarını biliyor. Savaş ve göçler nedeniyle tedavinin kesilmesinden ve buna bağlı ölüm sayılarıyla, bulaşın artmasından korkuluyor.

Komşu ülkeler de risk altında

DSÖ’nün Ukrayna sorumlularından Heather Papowitz, yaptığı basın toplantısında başka bir tehlikeye daha dikkat çekiyor: 3.3 milyon Ukraynalının sığındığı komşu ülkelerde bulaşıcı hastalıklar açısından riskli bölgeler haline gelebilir. Papowitz’e göre  “Ukrayna’da olup biten her şey diğer ülkeleri de etkiliyor, insanlar geldikçe, çevre ülkelerdeki çocuk felci, kızamık, tüberküloz ve ayrıca COVID için gözetim ve önlemler kesinlikle artırılmalı.”

Halk Sağlığı Uzmanları Derneği’nin (HASUDER)  4 Mart’ta yaptığı basın açıklamasında da belirttiği gibi; “Savaşlar ölümdür, göçtür, dağılmış ailelerdir, parçalanmış toplumlardır. Aynı zamanda çevresel felakettir. Bulaşıcı hastalıkların yayılmasını ve salgınları kolaylaştırıcı bir etkendir.” Bugün Ukrayna toprakları üzerinde devam eden savaş bitse bile savaşın getirdiği çevresel kirliliğin temizlenmesi, yıkımın onarılması, yok olan alt yapının yeniden ayağa kaldırılması uzun yıllar alacak. Üstelik ülkelerini ayağa kaldırmaya çalışan Ukraynalıların tek sorunu bu da olmayacak. Onlar savaş nedeniyle patlayan bulaşıcı hastalıklarla da boğuşacak, aksayan tedavileri nedeniyle sevdiklerinin artan kayıplarıyla da bir kez daha üzülecekler…

HASUDER’in vurguladığı üzere,  “Savaş bir halk sağlığı sorunu ve insan eliyle oluşturulan bir afettir.” Bu afetin bedelini de yaşlısı, genci, çocuğu, kadınıyla tüm insanlar ödüyor.

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.