Dış Köşe

Ucuz protein – Defne Koryürek

0

Gündönümü gördük, güneş Koç Burcu’na geçti, yeni bir yıl bu artık. Umut gerek. Niyetler tutmak, ya hep beraber, ya hiçbirimiz demişliğin hakkını vermek gerek. Ensemizde gümbür gümbür bağıran bir sistemle, nereye… onu da değiştirmek gerek!

Geçen hafta devam edeceğim demiştim, kıyı balıkçısı kazan kaldırmanın eşiğinde demiştim… devam ediyorum. Aynı denizin çocukları, nasıl oluyor kıyı balıkçısı huzursuzlanıyor da gırgır reisleri denize dökülmüyor, ona dokunmak istiyorum biraz.

Bu ara okuyor, seyrediyorsunuz hattâ belki, sezon (gene) erken bitti. Yasal hak olsa da avlanmaları, gırgır reislerinin bir kısmı havlu attı, çekti kıyıya, kayığını bağladı. Denizde balık yok zira. Olanı da yok paraya satmak üzere talan ettiler, hatırlayacaksınız. Bu kaçıncı yıl, erken paydos ediyor tayfa.

Evvelsi gün denk geldim, reis uzatılan mikrofona konuşuyor, hiç görmediğimiz gibi kış oldu, ya ondan ya da kirlilikten diyor balığın yokluğuna sebep. İstanbul’dan karın otuz gün kalkmadığı yıllara yetiştim ben. Boğaziçi’nden buz kütlelerinin aktığı yılların tanıklığı var. İstanbul soğuk görmedi bu yıl. Kirlilikse… hakkı var, üzerinde konuşmamıza değer. Ama ya av usulleri?

Azalan balığın arsızca tutulup, gene de arttığı nerede görülmüş ki?!

Ama göreceksiniz bir reis, bir diğerinin ardından aynı bahaneleri sıralayacak. Gelecek yıl inşallah, denilecek. Rabbim büyüktür, verir diye hayal edilecek. Denizde kum gibi balık, ama bu yıl soğuk oldu diye ilan edilecek. Denizdeki pislik, Marmaray’ın yarattığı kaos, doldurulan Yenikapı ve Maltepe hatırlatılacak, boya takılacağınıza bu işleri takip edin diye stk’lara ayar verilecek ama asıl sorun hiç konuşulmayacak.

Zira susmak zorunda.

Şöyle anlatayım: gırgır reisleri, bir avuç ağa haricinde, yarattığı ekonominin farkında bile değildir aslında. Ölçmemiştir. Gidin sorun benim diyen gırgır reisine, böler çarpar ruhsat sayısını, ekler sektöre çalışan ekipman imalatçısını nüfusumuz budur der ama ötesini diyemez. Türkiye’nin gırgır reisleri, bir molada tonlarla balık çeken reisler, kaç liralık bir ekonomi yarattığını bilmezler! Hamsi sahiden kaç lira etmeli, hiç konuşmamışlardır ki! Dalyanların yasak zamanda tuttuğu palamudu yakalatmamışlardır ki! Yasadışı avcılığın kaç liralık bir zarar verdiğini ona ölçmemişlerdir ki, kıyaslasınlar. O yüzden balığına biçilen değerin hak mı, değil mi olduğunu konuşamazlar. Hakkını borçla boğmuş kabzımalının eline bakarlar. Susarlar. Gelecek yıl inşallah, derler.

Kimse de dönüp onlara ne oluyor demez, sormaz zaten.

Kabzımallarsa, beğenirsiniz beğenmezsiniz, ama sistemin içinden okumayı denerseniz göreceksiniz, vahşi bir ekonomi yönetirler. Borç verir, kayıkları, tayfaları fonlar, ötv’siz mazot işine bulaşır, yasa dışı balığı faturalı kılar piyasa kurarlar. Aynı çiftlikler ve balık unu fabrikaları gibi. Ayrıca kabzımallar, borç- alacak ilişkisi kurarak dardaki balıkçıyı ölmenin eşiğinde tutar, ne öldürür, ne de yaşatırlar. Böylece hükümetleri isyan edecek bir avcı/ emekçi grubunun hışmından korurlar. İşadamı olarak değer görür, sistemce kollanır, yasa yaparken, destekler açıklanırken söz sahibi olurlar. Yarın öbür gün özelleştirilecek bir hâl, onların önünde ihaleye çıkacaktır. Çiftliklerle, balık unu fabrikalarıyla ortaklıklar kurarlar.

Bu düzende gırgır reisleri kazan kaldıramaz! Balık ve balıkçı hayal edildiği, iddia edildiği gibi kooperatifler, birlikler ya da üst birlik aracılığı ile değil, kabzımallar tarafından yönetilir.

Ağustos gelir, reis gene uğrar kapısına, alır borcunu. Kayığını hazırlar, pulatkasını dağıtır, bin bir dua, bin bir umut karışık çıkmaya hazırlar kendini denize. Sezon başı bir kaç kabzımal beyanat verir bu yıl müthiş palamut olacak diye. Gazeteler onlardan “balıkçı” diye bahseder, tezgâhların önünde pozlarını çeker. Balıkçı zaten mecbur, tayfa da gaza gelir. Halkımıza ucuz protein getireceğiz der, vatan kurtarmaya soyunurlar. Sezon başlar.

Evvelsi gün Heybeliada önünde 10 cm’lik bebe lüferleri tutan, sezon sonu kabzımalına götüreceği balığın sevinciyle fotoğrafları sosyal medyada paylaşan reisler, işte bu sistemin neticesidir.

Bize ise tezgâhlara bakıp saç baş yolmak düşer. Bu işten bugünlerde en büyük ders de kıyı balıkçısına…

Haftaya seçim dönemi ile beraber taleplerini kaleme almaya başlayan küçük ölçekli kıyı balıkçısıyla devam edeceğim…

Bu yazı taraf.com.tr/ den alınmıştır

14.Defne Koryürek

 

Defne Koryürek

[email protected]

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.