Köşe YazılarıManşetYazarlar

Türkiye çöplük değildir!

0

Geçtiğimiz haftalar içinde Türkiye’nin en çok çöp ithal ülkeler içinde olduğu,  hatta dünyada en çok çöp ithal eden ülke haline geldiği yabancı medyada Adana’da çekilmiş görüntüler eşliğinde tekrar yer aldı. Oysa ülkemizdeki plastik atık ağırlıklı çöp ithalatı sorunun ortaya çıkışı ve büyümesi 2018 yılına dayanıyor. O yıl önemli plastik atık ithalatçısı ülkelerin başında gelen Çin’in atık ithalatını yasaklaması üzerine ülkemizin plastik atık ithalatındaki payı giderek yükselmeye başladı. Bugün Türkiye Avrupa Birliği İstatistik Ofisi‘nin (Eurostat), rakamlarına göre Avrupa’dan yapılan atık ihracatının en büyük alıcısı durumuna geldi.

Aslında halkımız arasındaki ‘perşembenin gelişi çarşambadan belli olur’ deyişini doğrularcasına bugünlerin yaşanacağı; 2018’de Çin’in bu kara atık ticaretinden çekilmesiyle belli olmuştu. Türk Tabipleri Birliği (TTB) 06 Kasım 2018’de yaptığı bir basın açıklamasıyla ülkemiz açısından gittikçe büyüyen tehlikeye kamuoyunun dikkatini çekmişti. Açıklamasında İngiliz basınında o günlerde çıkan haberlere dikkat çeken TTB, o haberlere göre daha 2018 yılında ülkemizin İngiltere’den en çok plastik atık ithal eden ülke durumuna yükseldiğine dikkat çekiyordu. TTB o basın açıklamasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkililerine, o günden bu güne kadar yanıtlarını alamadığı aşağıdaki sorular yöneltmişti:

  • Ülkemizin yıllık plastik çöp ithalatı ne kadardır? İngiltere dışında başka ülkelerden de plastik çöp alınmakta mıdır? 2005 yılından bu yana plastik çöp ithalatı miktarı toplamda ne kadarı bulmuştur?
  • 2005-2018 yılları arasında ithal edilen plastik çöpü tehlikeli ya da toksik atık olup olmadığı açısından gümrüklerde herhangi bir kontrol ve denetime tabi tutulmuş mudur? Fitalat, bisfenol ya da benzeri toksik bileşikleri içeren plastik çöpler bu süreçte ülkemize girmiş midir? Eğer öyle ise ne miktarda girmiştir?
  •  2005-2018 yılları arasında hiçbir kontrol ve denetime tabi tutulmadan, sadece ithalatçı firmanın beyanına dayalı olarak ülkemize ne miktarda plastik çöpü girmiştir ve ithal edilen plastik çöpünün ne kadarı geri dönüşüme tabi tutulmuştur?
  • Geri dönüşüme girmeyen plastik çöpü nasıl değerlendirilmektedir?
  • Gıda ambalajlarında, gıdalarda ve sularda, bebek ve çocuk ürünleri ile oyuncaklarda fitalat ve bisfenol A ile bisfenol S bileşiklerinin kalıntı analizleri yapılmakta mıdır? Eğer yapıldıysa ne gibi sonuçlar elde edilmiştir?

O günden bugüne Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri TTB’ye yanıt vermediler. Fakat bugün artık başta The Guardian ve BBC olmak üzere gerek yabancı basın haberlerinden; gerekse Eurostat’ın rakamlarından ülkemizin İngiltere dışında; diğer AB ülkelerinden de plastik atık ithal ettiğini ve AB ülkelerinden en çok plastik atık alan ülke durumunda olduğumuzu biliyoruz. Hala bilmediklerimiz de var. Örnek vermek gerekirse bu atıkların gümrüklerde denetime tabii tutulup tutulmadığını, toksik bileşikler içeren plastik çöplerin ülkemize girip girmediğini bilmiyoruz. TTB’nin haklı sorularına Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın üç yıldır vermediği yanıtlar nedeniyle bilmediğimiz başka şeyler de var, Türkiye’ye getirilen atık plastiklerin nasıl bertaraf edildiği veya ne kadarının geri kazanıma gittiği gibi…

Atık ve geri dönüştürme sorunu

Yıllardan bu yana plastik kullanımı ve buna bağlı olarak imalatı sürekli artıyor. Bu nedenle plastik atık miktarı da inanılmaz boyutlara ulaştı. Geri kazanım yolu ile bu atıkların değerlendirilebileceği iddia edilse de plastik atıkların geri kazanımı hem pahalı hem de bazı türleri için teknolojik olarak imkânsız… Bu nedenle de plastiğin günlük yaşamımıza girdiği 1950’li yıllardan bu yana Greenpeace’in rakamlarına göre ancak %9’u geri dönüştürülebildi. Bu geri dönüşümün büyük bir kısmını yapan Çin’in 2018’de hava ve çevre kirliliği nedeniyle bu sektörden çekilmesi sonucu gelişmiş ülkeler atık plastiklerini gönderecek yeni ülkeler aramaya ve bu ülkelere gizlice atıklarını yığmaya başladılar.

Bu nedenle ülkemiz 2018 yılından itibaren plastik çöplerin gönderildiği ülkeler listesinde büyük bir hızla ilk sıraya oturdu. Özellikle de AB ülkelerinin plastik çöplerinin son durağı Türkiye. Üstelik ülkemiz kendi çöpünün bile ancak %1-2’ni geri dönüştürebilen bir ülke iken geri dönüştürmek için Avrupa’nın çöpünü alıyor. Bu nedenle yurt dışından gelen çöplerin, son Adana örneğinde de yaşandığı gibi hiçbir önlem alınmadan doğaya terk edildiği kuvvetli bir olasılık…

Günümüzde üretilen plastiklerin %40’dan fazlası ambalaj malzemesi olarak kullanılıyor. Bu da üretilen plastiklerin yarısına yakının kısa süre içinde atığa dönüştüğü anlamına geliyor. Yine plastik ve onların doğa da parçalanması sonucu ortaya çıkan mikroplastiklerin insan ve çevre sağlığı üzerine olumsuz etkileri hemen her gün yenileri yayınlanan bilimsel çalışmalarla daha da iyi anlaşılıyor. Tüm bunlara rağmen, çözüm için plastik tüketimini azaltıcı teknolojiler geliştirmek yerine günden güne plastiklerin kullanım alanlarını çoğaltan ve buna bağlı olarak plastik üretimlerini de artıran merkez kapitalist ülkeler plastik atık sorunundan kurtulmak için ‘geri dönüştürülebilir malzeme’ görüntüsünde bu atıkları çevre kapitalist ülkelere göndermekten çekinmiyor. Üstelik bu ülkeler tarafından son yıllarda ülkemizin bu atıkları göndermek için hedef ülke olarak seçildiği çok açık.

Bugün sömürünün bir başka boyutu olan merkez kapitalist ülkelerin çevre ülkelerin üzerine çöpünü atma oyununu bozmazsak, kısa bir süre içinde atık plastik ve mikroplastiklere bağlı çevre ve insan sağlığı yüzleşmemiz kaçınılmaz…

 

You may also like

Comments

Comments are closed.