İklim KriziManşetTürkiye

TOBB ve TÜSİAD’tan çağrı: Paris İklim Anlaşması onaylansın 

0

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması‘nı onaylamasını istedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu‘na sunum yapan iki örgüt, Türkiye’nin anlaşmayı imzalamaması halinde ticarette ciddi engellerle karşılaşacağını kaydetti.

TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Davut Çetin de Türkiye’nin, iklim değişikliği konusunda etkin çalışmalar yürütebilmesi için öncelikle Paris İklim Anlaşması’nı onaylaması gerektiğini ifade etti.

‘Serbest ticaret anlaşmaları bile imzalanamaz’

TBMM’de bir sunum yapan TOBB Sektörler ve Girişimcilik Daire Başkanı Ahmet Saygın Baban, Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı onaylamaması durumunda serbest ticaret anlaşmalarını bile imzalayamayacak konuma geleceğini kaydetti:

Türkiye’nin İklim Anlaşması’nın dışında kalması demek aslında dünyanın dışında kalması anlamına geliyor yani eğer biz artık İklim Anlaşması’nı onaylamazsak serbest ticaret anlaşmalarını bile imzalayamayacak konuma geliyoruz.

Bu bizim için ciddi bir tehdit. Artık ülkeler dış politikalarını bu emisyonu azaltım hedefine doğru şekillendirmeye başladı. CDS primimiz yüksek, yurt dışından kredi bulmamız, finansmana erişim sağlamamız gerekecek. Dolayısıyla buralarla ilgili ciddi bir risk gözüküyor. Bu konuda, artık net bir şekilde imzalayıp imzalamayacağımıza yüce Meclisimizin karar vermesi elzem diye düşünüyoruz.”

‘Rekabet gücünü ciddi şekilde etkileyecek’

Baban, Yeşil Mutabakat sürecinin ıskalanması halinde küresel rekabet gücünün ve sofistikasyonun kaybedilme riski olduğunu hatırlatarak “İhracatımızın yüzde 60’ını G7 ülkelerine yapıyoruz. Çok kısa zamanda bizim iş dünyamız bu dönüşüme ortak olmazsa sınırda karbon vergisiyle, artabilecek finansman maliyetleriyle, rekabet gücü kayıplarıyla karşı karşıya kalacağız.”

Ahmet Saygın Baban, Avrupa Birliği’nin (AB) ton başına sınırda 30 euro karbon vergisi alması halinde bunun yıllık maliyetinin 1 milyar Euroyu geçeceğini, 50 Euro olursa da maliyetin 2 milyar Euroya ulaşacağını ifade etti ve bu durumun rekabet gücünü ciddi şekilde etkileyeceğini söyledi.

‘İhracata devam etmemiz gerekiyor’

TÜSİAD Çevre ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Başkanı Fatih Özkadı, Paris Anlaşması’na uyumun elzem olduğunu kaydetti. Özkadı, AB’nin yakın zamanda Vietnam’la serbest ticaret anlaşması imzaladığını, Meksika’yla da çalışmaların sona geldiğini belirterek, Vietnam’la imzalanan anlaşmanın Türkiye için bir risk olduğunu söyledi:

Bizim ülke olarak mutlaka ve mutlaka, ana pazarımız Avrupa Birliği başta olmak üzere, ihracata devam etmemiz gerekiyor. Çünkü ihracata devam etmediğimiz durumda yeni pazarları sıfırdan keşfetmek son derece güç. 1996’da gümrük birliğine girerken bizim için böyle bir tehlike yoktu. İhracatımız içinde yüksek teknolojili ürünlerin payı yüzde 3,6 civarında. Singapur, Japonya gibi ülkeler serbest ticaret anlaşması imzaladıkları için, önümüzdeki dönemde yüksek teknolojili ürünleri Avrupa Birliğine ihracat edebilecek durumdalar.”

‘COP26’dan önce onaylamalıyız’

TÜSİAD Enerji ve Çevre Yuvarlak Masa Başkanı Cevdet Alemdar ise Türkiye’nin anlaşmayı onaylaması gerektiğine işaret ederek, şunları söyledi:

Türkiye’nin Paris Anlaşması’nın bir parçası olması ve anlaşmayı onaylaması gerektiğini belirterek, “COP26’dan önce onaylamalıyız, aynı zamanda da 2050 yılında ‘karbon nötr’ hedefine doğru bir yol haritası da kurmalıyız. Bu, Türkiye’nin ihracatı için gereklidir, aynı zamanda finansman kaynaklarına ulaşım için gereklidir, yeni finansman kaynakları buradan gelmektedir.”

Anlaşmayla ilgili yanlış algılar açıklandı

TOBB Sektörler ve Girişimcilik Daire Başkanı Ahmet Saygın Baban, Paris İklim Anlaşması ile ilgili karşılaştıkları yanlış algılara dikkat çekti ve bunları şöyle açıkladı:

  • Eğer biz Paris İklim Anlaşması’nı imzalarsak belirli bir emisyon azaltım oranı belirlenecek, biz de bu orana uyum sağlayacağız” gibi yanlış bir algı var. Bu algı yanlış bilinmesinden ve aslında sıkça yapılan yorum hatalarından kaynaklanıyor. Biz ülke olarak iktidarıyla, muhalefetiyle, iş dünyasıyla, işçi sendikalarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla bir hedef belirleyeceğiz, dolayısıyla bu belirlediğimiz hedefe bizler uyacağız.
  • Ülkemiz Paris İklim Anlaşması’nı onaylarsa gelişmekte olan ülkelere finansal destek vermek zorunda kalacak. Yeşil İklim Fonuna katkı sağlamak durumunda kalacağız gibi bir bakış açısı var. Bu argüman da çok doğru değil. Özellikle bizim politik olarak şu an savunduğumuz konu bu, “Anlaşmayı onaylarsak ciddi bir iklim finansmanı imkanından vazgeçeceğiz.” Aslında bu da çok doğru değil. Biz Yeşil İklim Fonu’na ulaşmaya çalışıyoruz, 100 milyar dolar kaynak aktarımı taahhüt edilen ve özellikle, bazı gelişmekte olan ülkelere kullandırılacağı düşünülen bir fondan yararlanmaya çalışıyoruz. Ancak buradaki sıkıntı şu: Hem pandemi süreci hem de diğer gelişmiş ülkelerin bu fona katkı sağlamamasından dolayı toplam 8,3 milyar dolar toplanabilmiş, 4,8 milyar doları zaten işleyen yeşil projelere yönlendirilmiş ve en nihayetinde, 2020 yılında 1,5 milyar doları dağıtabilmiş. Zaten burada çok gidebileceğimiz bir yol gözükmüyor. Biz zaten gelişmiş ülkeler arasında olduğumuz için bu fondan şu anda yararlanamıyoruz.
  • Bizim argümanımız, “Biz eğer Paris İklim Anlaşması’nı imzalarsak bu fonlardan yararlanamayacağımız için hem özel sektörü hem de kamuyu dönüştürmek imkânsız hâle gelecek.” Fakat şunu kaçırıyoruz, Dünya Bankası, UNDP, EBRD gibi uluslararası kuruluşlar artık bütün hibe ve kredi programlarını tasarlarken yeşil dönüşümü baz alıyor, yani emisyon azaltım hedeflerine göre bu fonları dağıtıyor. Dolayısıyla, biz eğer bu Ek 1’den çıkmak için bir başvuru yaparsak Ek 1’de olan ülkeler zaten bizi o listeden çıkarmayacaklar. Çünkü bütün ülkelerin onayı lazım, zaten çıkamayacağız; hem böyle bir şey var hem de zaten çok kıt olan bir kaynağı Türkiye’yle paylaşmak istemeyecekler.

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.