Hafta SonuManşet

Tayland’ta masaj: Ne güzel bir hismiş insanın ayaklarının yıkanması – Hülya Tosun

0

Gazetemizde de yazılarına daha önce yer verdiğimiz gezgin Hülya Tosun, 2015’in son günlerinde başlayıp 2016’yı da kapsayan 2 aylık bir dönemde Tayland ve Kamboçya‘yı ziyaret etti. Tosun’un uzakdoğu seyahati ile ilgili notlarını tefrika halinde sizinle paylaşacağız.

Hülya’nın uzakdoğu seyahatinin altıncı bölümünde sıra

Yazı dizisini bu link üzerinden takip edebilirsiniz

***

 

Aslında, aktarmalı ve bolca beklemeli İstanbul-Bangkok uçuşum sonrası, Tayland’ta ilk gün yapacağım ilk iş olsun istemiştim masaj. İki gece havalimanlarında eğri büğrü uyuduğumdan hak ettim diyordum. Olmadı.

48

Bangkok’taki ilk akşamlarımda, gece hayatının en yoğun olduğu Khosan Caddesinde, sokağa taşan barlar restoranlar arasındaki masaj salonlarına rastladım, sokak ortasındaki bu masaj hallerini biraz garipsedim, dışarıdan çok baktım ama girmedim.

Neyse 5. Gün, Chiang Mai’de epey bir yürüyüp yorulduktan sonra dinlenmek için ilk aklıma gelen, bir yere oturup bir şey içmek oldu. Nerede içerim diye kafamı bir kaldırdım ki, masaj salonunun önündeyim. Tabii ya, bu ülkede dinlenmek deyince çok güzel bir seçenek daha vardı di mi?
Hemen girdim içeriye, katalogdan masaj seçiyorum. Bunlar bildiğin -ya da bilmediğin- çeşit çeşit(miş). Tai masajı var, yağlı masaj var, ayak masajı var, sıcak bitki torbacıklarıyla yapılan bir şeyi var. Baş, omuz sırt olanını seçtim ben. Birazı sırt çantasından ama daha çoğu tüm dünyanın yükünü sırtımda taşıyorum sanmalardan, bütün derdim omuzlarım.

49

Bu turuncu kılığı giydiriyorlar önce, giydim. Sonra bir yere oturttu kadın, ayak kısmında bir lavabo.

“Ayağını uzat” dedi.

“ Ay dedim yanlış oldu benimki omuz sırt falan, ayakla ne alakası var?”

“Eee” dedi “olsun, ayaktan başlar sağlık.” (Ne dedi tam anlamadım da bana öyle dedi gibi geldi.)

Ben ayağa dokunmaları yani başkasının ayağına dokunmayı hiç sevmediğimden bi çekindim uzatmaya. Kadını kötü bir şeye para için maruz bırakıyormuşum gibi geldi ilk anda. Sonra teslim oldum.

Onun dünyasında neler oldu bilmiyorum ama bendeki his, kadıncağız sanki beni bebeklikten tanıyan anneannemin komşusu gibi içten gülümseyip nazikçe ayaklarımı lavabonun içine aldı, ne sıcak ne soğuk, tam da sevdiğim ılıklıkta bir suyla ayaklarımı sever gibi tek tek yıkayıp yumuşacık havlusuyla kuruladı. Ben orada eridim bittim zaten. Ne güzel bir hismiş yorgunluktan patlayan ayakları birinin şefkatle dokunması, ılık sularla yıkaması.

50

Uzun yıllar, “kocanın ayağını yıkamak puhahaa ne münasebet” geyikleri yapılan bir gelenekten gelen bir insan evladı olarak -tamam orada durum farklı biliyorum tabii de- ben bugün karar verdim. Bütün sevdiklerimin yorgun ayaklarını yıkamak istiyorum yahu, şefkatin dibiymiş resmen!

Masajı sorarsanız şayet, abla ayaklardan başladı, bel, sırt, omuzlar, kafa tam bir saat yoğurdu beni. Her gün olsa her gün yapılır yeminle!

Tabii bu bir seferlik tecrübe ile kalmadı masaj olayım. Hem Chiang Mai’de hem daha sonra Koh Chang adasında, yağlı masajı da, ayak masajını da, Tai masajını da yaptırdım. Hepsi de benim için cennete bilet gibi bir şeydi ama ılık sularla, severek ayakları(mı)n yıkanması paha biçilmez…

51

Meraklısına,
Benim yaptırdığım masaj 16 TL imiş. Bunun 12 liraya olanı da var 55 liraya olanı da var. Masajın çeşidine, yaptırdığın salona vs ye göre değişiyor. (Yaz sonu omuzlarım çok ağrırken, bir gün zengin olayım Tayland’a gideceğim. Bir ay sadece hamakta yatıp, tropikal meyve suları içip her gün kendime masaj yaptıracağım diyordum. 15 liraya günlük masaj yaptırıp 15 liraya da kalacak yer bulmak mümkün. Eder sana ayda 900 TL Meyve suyu pahalı bence ama onun gerçeğini her gün içmek masrafları arttırabilir ; ) Çok da zengin olmaya gerek yokmuş sanki.

Hülya’nın gezi yazılarını Ruhu Bohçada Gezen blogundan ve aynı adlı facebook sayfasından takip edebilirsiniz

52-Hülya-Tosun

 

 

Hülya Tosun

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.