Marcus Chown‘un The Rationalist Association’da yayınlanan yazısını Yeşil Gazete gönüllü çevirmenlerinden Süreyya Hekim‘in çevirisiyle sunuyoruz.
***
Marcus Chown “ Durmak bilmez yeniliklerin çağındayız, bunlar hep atalarımızın ekimleri sayesinde.” der.
Bu makale New Humanist dergisi Bahar 2014 basımının derlemesidir.
1.4 milyon yıl boyunca el yapımı taştan yapılma el baltası tasarımlarında hiçbir değişiklik olmamıştı. Bu sıradışı bilgiyi, en son kitabım için araştırma yaparken Londra’daki Doğal Tarih Müzesinde çalışan Chris Stringer’dan öğrendim. Stringer’ın dediğine göre paleoantropologlar bu devre “1.4 milyon yıllık can sıkıntısı” atfında bulunuyorlar.
Tabii ki, toprakta hemen çürüyüp giden tahtadan aletlerin veya hemen hemen onları doğal kemik parçalarından farksız kılan kemikten yapılmış aletlerin öncüsü “hominid” (insanımsı) atalarımız olabilir. Ayrıca hemen hemen şüphesizdir ki, atalarımızın toplumlarında ateşin bulunması, dil kullanımının başlaması ve sosyal etkileşimde istikrarlı yükseliş gibi fosil kaydı olmayan değişiklikler meydana gelmiştir.
Fakat şu bir gerçektir – ve inanılmaz bir gerçektir- ki yaklaşık 60,000 kuşaktır, kimse taştan yapılmış el baltası tasarımlarında bir gelişme düşünememiştir. Buna karşın iPhone’un yeni versiyonlarının çıkmasını beklediğimiz bir dünyada yaşıyoruz. Fakat nadiren bu emsalsiz devrin kusurlarını bulmaya çalışıyoruz. İnsan tarihi boyunca çoğu zaman hiçbir şey değişmemiştir, eğer değiştiyse de, bu çok yavaş olmuştur. Genel anlamıyla, milyonlarca yılın yüzde 90’ını Buzul Çağı oluşturmaktadır.
Gıda üretimi, her şeyin değişmesinde öncülük etmiştir. Son buz devrinin bitiminden kısa bir süre sonra, yani 13,000 yıl önce başlayarak, insanlar mahsul yetiştirme deneyimlerine başlamışlardır. Milattan önce 8,500’de Ortadoğu’da bulunan Bereketli Hilal bölgesinde insanlar buğday, bezelye ve zeytini keşfetmiş, aynı zamanda koyun ve keçileri tüketmeye başlamışlardır. Çin’de MÖ 7,500’de akdarı ve pirinç kullanımıyla beraber domuz ve ipekböceğinden faydalanılmaya başlanmıştır. Birden avcılık ve yaban çileği toplamak dışında uzmanlaşabilmelerini sağlayan ihtiyaç fazlalığı ile birlikte insanlar için orta büyüklükte yerleşkelerde yaşamak mümkün hale gelmiştir.
Buna karşın, insanlık tarihi boyunca insanlar 50 kişiyi aşmayan küçük topluluklar halinde yaşamışlardır. Birisi bir şey icat ettiğinde, örneğin taş el balta tasarımı gibi- bu buluş onun ölümüyle yok olabilirdi. Belki de ateş birçok kez bulunmuştu; ve tekrar tekrar bu buluş yok olmuştu.
Fakat, tarımın bir ürünü olan büyük toplumların ortaya çıkmasıyla, birden fikirlerin ve yeniliklerin yayılması kurtulmaya ve yayılmaya başladı. Ayrıca gıda üretimi insan nüfusunun her yerde büyümesini sağlamış, insan etkileşiminin istikrarlı bir şekilde büyümesine yardımcı olmuştur. Son 13,000 yılın geçmişini özetleyen tek bir kelime varsa o da “etkileşimdir.”
Bugün, her şeyin her zamankinden daha hızlı değişmesinin sebebi büyük ölçüde daha fazla insanın olması, daha fazla etkileşim imkanının ve daha fazla fikirlerin virüs gibi yayılma şansının olmasıdır. Ve şu an, genellikle coğrafi açıdan birbirinden uzak milyonlarca insan arasında sosyal mübadeleyi sağlayan internetin ortaya çıkmasıyla insan etkileşimi adeta fırlamıştır.
Bu hayret verici bir şey. Son 13,000 yılın insan tarihi için eşsiz olduğu gibi, son 50 yıl da teknolojik gelişim açısından öyle. Bunun sebebi, Amerikan bilgisayar çipi üretim şirketi Intel’in kurucularından biri olan ve Moore kanununa kendi soyadını veren Gordon Moore tarafından 1965’te bulunan trenddir: Bilgisayar gücünün her 18 ayda ikiye katlanması. Bu bilgisayarları 15 yıl içinde 1000 kat daha güçlü yapacak devamlı ikiye katlanma tabii ki sonsuza kadar sürmeyecek. Bilgisayarların ne kadar küçük ve hızlı olmasını engelleyecek fiziksel sınırlamalar mevcuttur. Bu yüzden biz insanlık tarihinin sıradışı bir döneminde yaşıyoruz – bilgisayar gücünün üst düzeyde büyüdüğü bir dönem. Bunu bir daha asla böyle görmeyeceğiz. Ve değişikliklerin topluma neler getireceğini bilmemiz neredeyse imkansız.
Bilgisayarlar bir kenara, asıl dünyaya bir dönelim. Modern dünyamızı yaratan, ve iPhone’un değil 1.4 milyon yıl değil, 1.4 yıl değişmemesini imkansızlaştıran etkileşim sadece ve sadece bir şey tarafından mümkün olmuştur: Tarım. Anonim bir yazarın dediğine göre; “İnsan, sanatsal eğilimlerine, kültürüne ve birçok başarısına rağmen, varlığını altı inç katman toprağa ve bu toprağa yağan yağmura borçludur.”
Yeşil Gazete için çeviren: Süreyya Hekim
(Yeşil Gazete, The Rationalist Association)