Yeşeriyorum

Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısı neler getiryor? – Hüseyin Güngör

0

Türkiye’de doğal ve kültür varlıkları, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı mevzuatında yer alan, Çevre Kanunu, Orman Kanunu, Kıyı Kanunu, Milli Parklar Kanunu, Hayvanları Koruma Kanunu, ÇED Yönetmeliği vs. gibi çok sayıda kanun, yönetmelik, genelge ve tebliğle düzenlenmektedir. Hâlihazırda mevcut mevzuatın çevreyi ve kültür varlıklarını ne ölçüde koruduğu tartışmalıyken, daha da geriye gidişi açıkça gösteren ‘Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasası’’ önümüzdeki günlerde Meclis Genel Kurulu’na getirilecek.

Tasarı, statüsüne bakılmaksızın doğal ya da kültürel varlıkların tamamını yatırıma ya da başka bir insani faaliyete açık hâle getiriyor. Korunan alanlar ‘’özel statü ve stratejik önem’’ kavramlarına dayalı olarak bütün alanların tasarrufunu bakanlığın tercihine bırakıyor.

Mesela Tasarının 4. Maddesinin (a) bendinde; ”korunan alanların korunma ve kullanım kararları” tabirinde ortaya çıkan anlam, iktidarın tasarrufuna göre korunan alanların kullanıma açılabileceğini gösteriyor. Aynı maddenin (b) bendi ‘’herhangi bir alana birden fazla korunma statüsü verilmemesi esastır’’ diyor. Oysa, bir koruma yeri, hem arkeolojik hem de bioçeşitlilik bakımından önem arz ediyorsa iki farklı statüde korumaya alınması gerekir.

Yine aynı maddenin (ğ) bendi; ”Korunan alanlarda yerinde koruma ve yönetimin sağlanması için gerektiğinde işbirliği ve yetki devri yapılabilir” diyor ki, pek çok örnekte olduğu gibi her hangi bir koruma alanı bu gerekçeyle önce belediyelere sonrasında özele, ya da direkt bakanlıklar ve hazine üzerinden 49 yıllığına kiralanarak kullanıma açılıyor.

Tasarının 5. maddesinde herhangi bir koruma bölgesinde ‘’belli popülasyonlar’’ korunmak suretiyle tasarrufta bulunulabileceğine atıfta bulunuyor. Doğayı bütünsel görmeyen bu yaklaşımın aksine, ekosistemlerde türler karşılıklı bir denge halinde birbirleriyle dinamik bir ilişki içerisindedirler. Bir türe zarar verdiğinizde dolaylı olarak diğer bir türün varlığını tehlikeye atmış oluyorsunuz.

6. Ve 7. maddelerde oluşturulacak ulusal kurulların 20 üyesinin 14’ü bürokrat. 2 Üyeyi verecek STK’ları da bakanlık belirliyor. Muhtemelen 4 kişiden oluşacak akademisyenler de bakanlık(lar)ca belirlenecek. Bu durumda bu kanun tasarısının koruyucu özelliği tamamen hükümetlerin tekeline girmiş oluyor ki Veysel Eroğlu’nun Çevre Bakanı olduğu Türkiye’de Allah Korusun! Yerel kurullarda aynı şekilde vali, kaymakam, bürokrat ağırlıklı. Sadece 3 akademisyen ve bir STK temsilcisi var.

Oysa ki bu kurullar, yerel ve sivil toplum ağırlıklı ve özerk yapıda teşkil edilmelidir. STK temsilcileri, akademisyenler ve yerel katılımcıların sayısı merkezi idarenin belirleyeceği üye sayısından fazla olmalı.

Aynı durum 8. madde içinde geçerli. Danışma kurulu olarak teşkil edilecek Tabiatı Koruma Bilim Heyeti’nin oluşturulma biçimi de yine iktidar odaklı; ki bakanlık koordinatörlüğünde kurulacak bu heyetin onay makamı gibi çalışacağı açık.

9. Maddenin (i) bendi: ‘’Yaban hayatı geliştirme sahası: Av ve yaban hayvanlarının ve yaban hayatının korunduğu, geliştirildiği, av hayvanlarının yerleştirildiği, yaşama ortamını iyileştirici tedbirlerin alındığı ve gerektiğinde özel avlanma planı çerçevesinde avlanmanın yapılabildiği sahalardır’’ diyor. Doğa korumacı bir yöntem olarak avlanmaya meşruluk kazandırmaya çalışması, etik açıdan sorunludur ve karsı durulması gereken bir eylemdir.

Madde 13. Güvenliğin özel güvenlik görevlilerine tahsisi konusu, hem doğuracağı sakat iilişki biçimi hem de sosyal politika anlamında karşı durulması gereken bir durum.

15.maddenin (2). Bendi: ‘’Tabiatı koruma alanları, yaban hayatı koruma sahaları, gen koruma alanlarında ve korunan alanların mutlak koruma bölgelerinde hiçbir kullanıma izin verilemez, intifa ve irtifak hakkı tesis edilemez. Ancak, bu alanlarda ülke düzeyinde, üstün kamu yararı ve stratejik kullanımı gerektiren kullanma izni, intifa ve irtifak hakkı Bakanlar Kurulu kararı ile verilebilir ’’ diyor.

Statüsü ne olursa olsun bakanlar kurulu üstün kamu yararı ve stratejik kullanıma dayanarak istediği yeri kullanıma açabiliyor. Karara karşı başvurulacak bir merci yok.

16 maddenin (2).bendi: “Korunması gereken yabani bitki ve hayvan türleri ile yaşama ortamları ile ilgili plan, proje ve faaliyetlerin muhtemel etkileri için ekolojik etki değerlendirmesi yaptırılır. Bu tür ve habitatları tahrip eden faaliyetlere izin verilmez. Ancak, üstün kamu yararı bulunması halinde tahrip unsurlarını en aza indirecek tedbirlerin alınması şartıyla Bakanlıkça izin verilebilir. Bu durumda Bakanlık biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkiyi telâfi edici tedbirleri alır veya aldırır.

Tasarı “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasası” adını alıyor, ancak çeşitli hükümler bölümünde 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanununun değişik maddelerinde geçen ‘’koruma’’ kelimelerinin kaldırılması ile yaban hayvanlarının gerektiğinde avlanabilmesinin önünü açıyor.

8 yıllık AKP iktidarının uygulamalarına baktığımızda öncekilerden çok daha agresif biçimde yatırım, kâr, büyümeye odaklı olduğunu ama adil paylaşımı gözardı ettiğine şahit olduk. Lügatinde asla doğa, insani değerler, hak-hukuk olmayan iktidar, bu tasarıyla dikensiz gül bahçesi misali doğal ve kültürel varlıklarla ilgili tasarrufta bulunabilmeyi amaçlıyor. Böylece doğal alanların yatırımcıya sunulması tamamen merkezi idarenin tasarrufunda olacak, var olan kısmi denetim ve yargı süreçleri de devre dışı kalacak.

Sonuç olarak bu tasarı doğal ve kültür varlıklarının korunmasında, kaldırılması düşünülen ‘’Milli Parklar Kanunu’’ gibi mevcut yasa ve yönetmeliklerinde gerisindedir. Bu tasarının yasalaşması hâlinde bütün toprak alanları birtakım gerekçelerle yatırıma, kullanıma, müdahaleye açık hâle getirilecektir. Doğayı hiçe sayan agresif yatırım planlarına karşı yargı yollarını baypas edecek tasarının, hazırlanma biçiminin antidemokratik oluşu, uygulamada yereli ve doğa korumacıları devre dışı bırakarak aşırı merkeziyetçiliği rasyonelleştirmesi, tasarıya karşı durmayı gerektiren diğer dikkat çekici nedenlerdir.

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.