Hafta SonuManşet

Syroslu Marcos Vamvakaris, rebetlerin babasıydı

0
Marcos 1955’ de Rebetiko kumpanyası ile birlikte

1920’ li yılların ikinci yarısı… Pire’ de, Hiotika’ da Takedsiz (Tekkeci) Mihaili’ in tekkesindeyiz. Mihail’ in tekkesi savaş öncesi Rebetiko müziğinin de doğduğu mekândır. Mihaili her gün olduğu gibi o gün de mangal ateşini harlamış, ateşin üzerine bir tutam kekik serpmiş, biraz sonra mekânın müdavimlerine servis edeceği Bursa malı haşhaşı ısıtıp, yumuşatmış ve nargilenin marpuçuna tutam tutam yerleştirmek üzere tekkenin zulasına yüklemiştir.

Marcos Vamvakaris/ 1905- 1972

Tekke akşama doğru Pire’ nin yersiz yurtsuzları, sabıkalıları, kumarbazları, hayat kadınları ve bütün gün limanda pis ve yorucu işlerde çalışan liman emekçileriyle yavaş yavaş dolar. Kekik ve haşhaş kokusu, tekkenin rutubet kokusunu bastırmaya başlamıştır. Başlangıçta genellikle hayatın zorluklarının, aşk acılarının ve yoksulluğun getirdiği sıkıntıların konu edildiği muhabbetlerin yerini keyifli kahkahalar almaya başlar.

O sırada kapı açılır. Kapıda ufak tefek bir adam belirir. Yanında da iri cüsseli bir başka adam daha vardır. Bu Batis ile Marcos’ dur. Batis ufak tefek, kolunun altında bağlamasını taşıyan bir tiptir. Yanındaki ise iri cüssesi, şık kostümü, kafasındaki işçi kasketi ve yüzü geniş iri kemikli yapısıyla Batis’ le tam bir tezat oluşturan Marcos’ tur. Bu farklı iki adam tekkedekilerin hemen dikkatini çeker.

Tekkeci Mihaili, Marcos ve Batis’ e de haşhaş servis eder. İlk dumanın ardından Marcos buzukisini çalmaya başlar. Doğaçlamalar ve süslemelerle kıvama getirdiği Rebetiko ezgisini, giriş bölümünün aksine sade bir biçimde boğuk sesiyle söylemeye devam eder. Batis de bağlamasıyla ezgiye eşlik eder. Marcos’ un Giorgos Batis’ le uzun yıllar sürecek olan dostluğu da o günlerde başlamıştır. Dostlukları uzun yıllar sürer ve birlikte Syros’ a ve Atina’ nın dışına birçok kez birlikte yolculuklar yaparlar.

***

Geçen gün “Muammer Ketencoğlu’ nun Sandığı” yazımda da yazdığım gibi Yunan müziğine (sonra Yunan dili- edebiyatı ve sinemasına) olan ilgim çocukluğumun radyo günlerine kadar gider. Sonra 1990’ ların başında Costas Ferris’ in Rembetiko filmi ile Rebetiko müziğinin, aslında sadece bir müzik olmadığını, 20 yüzyılın başlarında Anadolu’ dan Yunan ana karasına göçle birlikte bütün dünyada daha çok bilinen, Pire ve Atina’ nın kenar semtlerinin underground yaşam tarzının müziği olduğunu da öğrendim. 1945’ lere kadar yapılan bu müzik bugün zamana yenildi. Bu zengin kültür ve müzik repertuvarı günümüzde sadece ilgilenenlerin gündeminde yaşamaya devam ediyor.

Bu müziğin Türkiye’ de daha çok tanınmasında Muammer Ketencoğlu’ nun katkısını bir kez daha belirtmeden geçemeyeceğim. En azından benim bu müzikle bugün de süren yolculuğumda onun çalışmaları, yazıları ve yüzlerce Rebetiko albümünü de içeren zengin arşivi belirleyici- yol gösterici oldu.

Muammer Ketencoğlu da konserlerinde Marcos’ un şarkılarına sıkça yer verirdi. Mayıs 2014’ de İstanbul’ da Marika’ nın Bahçesi’ nde yaptığım bir kaydı aşağıda paylaşmak istiyorum. To Minores Tis Avgis “Şafağın Minörü” şarkısında Muammer’ e, vokalde İvi Dermancı, buzukide Cengiz Onural eşlik ediyorlar.


MUAMMER KETENCOĞLU & ARKADAŞLARI: ΤΟ ΜΙΝΟΡΕ ΤΗΣ… paylaşan: ercumentgr

Bir de İzmir’ de yaşayan ve Rebetiko’ yu doğduğu topraklarda, Anadolu’ da yaşatmaya çalışan Ali Fuat Aydın’ a da bir teşekkür borçluyum. Uzun yıllar önce yüzlerce albümden oluşan Rebetiko arşivini bana vermişti.

***

Bir başka yazıda Rebetiko kültürünü ve müziğini ayrıca yazmak istiyorum. Şimdilik Marcos’ un hikayesiyle devam edeyim:

Rebetiko müziğinin babası sayılan Marcos Vamvakaris 10 Mayıs 1905’ de Katolik nüfusun yoğun olduğu Syros adasının yoksul bir köyünde dünyaya gelir. Adadaki Katolik nüfus “Frankosyriani” adıyla anılır.

Ada o yıllarda baştan aşağıya müzikle doludur: Santur ozanları, kemaniler, davulcular ve tek tük de olsa Buzuki ozanları. “Demotika” denen kırsal halk müziği yaygındır adada. Bu müzik özellikle yılda bir kez yapılan Apokreas Karnavalı’ nda oruçtan önce dört hafta boyunca çalınır, söylenir.

Bir de Syros’ un kendine özgü “Zeybekiko” su vardır. Adanın bıçkın delikanlıları parlak kamaları ve afilli giysileriyle bu zeybeği oynarlar.

Marcos’ un çocukluğu bu cümbüş içerisinde geçer. Babası Yunan gaydası (tulum) çalar, o da köpek derisinden yapılan davuluyla ona eşlik eder ve bahşişleri toplama işi de ona aittir. Dedesi de bir halk şarkıları bestecisidir.

Marcos babasının askerde olduğu günlerde, 8 yaşında okuldan ayrılır ve bir dokuma atölyesinde çalışmaya başlar. Bir süre sonra sıkılır ve soluğu sokakta alır. Sonra kasap-manav çıraklığı ve gazete satıcılığı yapar.

Gazete satıcılığı yaptığı sıralarda Syros’ un yer altı dünyasıyla da tanışır. Haşhaşla tanışması da o döneme rastlar. O yıllarda en iyi haşhaş Syros’ da yetişir. Savaş yıllarında Syroslulara ender bulunan gazeteleri fahiş fiyatlarla satar ve sonunda polis onu ve ailesini karaborsacılık suçuyla tutuklar ve hapse atılırlar.

Hapisten çıkar ve 1920′ de henüz 15 yaşında bir çocukken gemiyle Pire’ ye gelir. Limanda kömür boşaltma işi bulur. Pire o yıllarda yersiz yurtsuzların, sabıkalıların, kumarbazların ve hayat kadınlarının cirit attığı bir açık liman kentidir. Diğer liman işçileri gibi o da gündüzleri sert ve kirli işlerde çalışır ve gece olunca kadınlar ve esrar onun da sığındığı sakin limanlar olur. Yaşlı bir hayat kadını dostunun hediyesi olan gıcır gıcır elbisesini giyer ve her gece kentin tekkelerini tek tek dolaşır.

Kısa bir süre sonra ailesi de Pire’ ye gelir. İki erkek kardeşi yeraltı dünyasına girerler ve küçük kardeşi esrarın halüsinasyonlarıyla çok geçmeden çıldırır ve bir gece sabaha karşı yol ortasında cesedini bulurlar.

Diğer kardeş ise Pire’ nin namlı kabadayılarından birisi olur. Bir cinayet sonrası hapse girer. Hapisten sonra o da tekkelerin müdavimi olmaya devam eder. Bu arada Marcos’ un karısıyla da ilişkisini sürdürür.

Marcos’ un hayatı çocuk yaşlardan itibaren sıkıntılarla doludur. Haşhaş onu rahatlatan yegâne şeydir. Karısının kardeşi dâhil birçok erkekle ilişkiye girmesi dayanılmaz bir acı verir ona. Sonunda eşinden ayrılır ama acısını bir ömür boyu içinde taşır. Bu duyguyu sonraki yıllarda şarkılarında da hissettirir.

1922’ den sonra mübadele ile Anadolu’ dan gelen Rebetiko ozanları bu müzik türünü Yunan ana karasına taşırlar. Ayvalıklı Nikos da bu sığınmacılardan biridir. Marcos, 1925’ de ilk kez Ayvalıklı yaşlı Nikos’ un buzukisini dinler ve buzukiye de tıpkı haşhaşa olduğu gibi tutkuyla bağlanır. Altı ay gibi kısa bir sürede Buzuki’ yi Pire tekkelerinde kendisini dinletecek ustalıkta çalmayı öğrenir.

Savaş öncesi yıllarda Rebetiko bir esrar müziğiydi. Şarkıların çoğunluk temaları esrar üzerineydi. Aslında tek başına bu tanıma sığmasa da Atinalılar için bu böyleydi. Mangas-Rembet tanımları tam da bunu karşılayan tanımlar. Mangasların “Mangika” denilen şifreli konuşmaları içeren kendilerine özgü bir argoları vardı. Polisin baskısı mangas kumpanyalarının da birbiri ile sıkı sıkıya kenetlenmelerini getiriyordu.

Rebetiko, savaş öncesi klasik döneminde yasa dışı hayatı anlatan bir müzik türüydü. Sonraki yıllarda en iyi rembet müzisyenleri ilk kez bu tekkede müziklerini icra etmeye başlarlar.

1930’lu yıllarda Anadolu’ dan gelen sığınmacı müzisyenler Rebetiko müzisyenlerini etkiledi. Bu müzisyenlerden birisi de Anastos Delias “Artemis” oldu. Artemis, Marcos, Batis ve Payumdsis bir Rebetiko kumpanyası kurdular. Marcos ve Artemis ilk plak kayıtlarını da bu dönemde yaptılar. Artemis çok genç yaşta, 29 yaşında soğuk bir kış sabahında buzukisine sarılmış bir vaziyette sokakta ölü bulundu.

Marcos bir süre daha tekkelerde çalmayı sürdürür, sonra bir kafene açar. Polisin uyuşturucu istihbaratı vermesi koşuluyla kafesine ruhsat verebileceğini söylemesiyle bu hayali de suya düşer.

1930’ ların ortalarında kadim dostu Batis’ i ve piyanist Rovertakis’ i alarak doğduğu adaya, Syros’ a döner. Ünlü şarkısı “Frankosyrianili Kız” ı da bu dönemde, 1936’ da besteler.

Marcos müzik yaşamında 50-60 civarında Rebetiko şarkısı besteledi. Columbia’ dan plak teklifi gelince geri çevirmez. Aslında kendisini bir şarkıcı olarak değerlendirmiyordu. Bestelerini plak kayıtlarında bir Rebetiko şarkıcısının seslendirmesini istiyordu. Yapımcının ısrarıyla kendi sesiyle kayıtlara girer. Onun uzun yıllar haşhaşla hem hal olan pes ve boğuk sesi daha sonra birçok Rebetiko sanatçısının da ona öykünmesini getirir. Columbia kayıtlarından kısa bir seçkiyi aşağıda paylaşmak istiyorum.

Karısının erkek kardeşiyle ilişkisini kaldıramayan Marcos, Batis’ i de yanına alarak Atina’ nın taşrasına doğru bir yolculuğa çıkar. Sırık lakaplı Papayuannu ile bu yolculuk sırasında tanışır. Atina’ ya birlikte dönüp Botaniko’ da bir kulüpte çalmaya başlarlar. Bu kulüp savaş sonrası Rebetiko müziğinin merkezi olan bir kulüp olarak ünlenir. Gruba bir santurcu ve birkaç kadın şarkıcı alarak 1936-1939 yılları arasında hemen her gece sahneye çıkarlar.

Marcos 1955’ de Rebetiko kumpanyası ile birlikte

1936-1941 Metaxas diktası Rebetiko müziği ve Atina’ daki icra mekânları üzerinde baskı kurmaya başlayınca, O da bu kez yerel yöneticilerin Rebetiko’ ya biraz daha toleranslı yaklaştığı Selanik‘ e gider.

1940’ lı yıllarda Rebetiko müziğinin formu da değişir. Ama kaynak yine de 1920-1930 yılarında tekkelerde icra edilen Rebetiko’ dur.

Müzik çevrelerince Rebetiko müziğinin babası olarak kabul edilen olan Marcos Vamvakaris, Atina’ da 1972’ de, 66 yaşında hayata veda eder. Cenazesinde Rebetler onu şarkılarıyla ve Buzuki’ leriyle son yolculuğuna uğurlarlar. Vamvakaris geride çok sayıda unutulmaz Rebetiko şarkıları bırakır.

Geçen yıllarda Vamvakaris’ in hayat hikayesi “Bir Adam ve Buzukisi’ nin Otobiyografisi” adıyla yayımlandı.

Bugün Syros adasında yaşadığı ev bir müzeye dönüştürülmüştür.

Marcos’ un şarkıları ölümünden sonra da birçok çağdaş Yunan şarkıcısı tarafından yorumlandı. Aşağıdaki videoda İzmir kökenli Rebetis Sophia Karivalis’ in yer aldığı iki ayrı döneme ait kaydı paylaşmak istiyorum. En başta 1934 yılında Marcos ve genç Karivalis’ le yapılan bir kayıt var. Sonra Giorgios Dalaras 1988’ de hazırladığı Rebetiko belgeseli “Music of the Outsiders” için onu yeniden bulmuş ve aynı şarkıyı bu kez birlikte yorumlamışlar. Karivalis hala yaşıyorsa ömrü uzun olsun.

Yunan çağdaş müziğinin önemli temsilcilerinde Mikis Theodorakis bir söyleşi de Marcos için “Marcos bir çınardı, bizler de dallarıyız” demişti.

Dünya bugün de karanlık günlerden geçiyor. Ne güzel olurdu, bugün de dünyanın yaşayan bütün Rebetleri- Rebetisleri birleşselerdi ve ruhlarımıza çöreklenen karanlığı- kederi şarkılarıyla dağıtabilselerdi. Haşhaş falan da istemezdik, şarkıları tek başına çözmeye yeterdi kederimizi.

 

Kaynak: Rembetika- Gail Holst/ Pan Yayıncılık/ 1993

NOT: Rebetiko müziğine ilgi duyanlara internet üzerinde 7/24 yayında olan Rebetiko Radyosunu öneriyorum. Aşağıdaki linki bilgisayarınızın masa üstüne taşıyın. Keyifli dinlemeler.

 

Ercüment Gürçay

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.