ManşetDünya

Suriye’de Esad rejiminin katliamı: Bir milis görüntüleri sızdırdı, iki araştırmacı faili yakaladı

0

Uyarı: Bu içerik, rahatsız edici bilgi ve görüntüler içerebilir.

The Guardian‘ın Orta Doğu muhabiri Martin Chulov’un bir Suriyeli milisin, Esad‘ın üst düzey rejim komutanlarından birinin bilgisayarında 41 kişinin katledilip toplu bir mezara gömüldü katliam videosuna kayıtsız kalamayıp önce Türkiye‘ye sonra Fransa‘ya geçerek gazetecilere ulaştırdığı görüntülerin hikayesini yazdı.

16 Nisan 2013 tarihli görüntülerde, Suriye istihbarat görevlisi olduğu öne sürülen Amjad Youssuf’un, gözleri bağlı ve kelepçeli şekilde koşmaları söylenen sivilleri infaz ettiği, bir çukura attığı ve daha sonra yaktığı görülüyor.

Bu, Suriye rejiminin en kötü şöhretli infazcılarından ülkenin askeri istihbarat servisinin 227. şubesi tarafından işlenen bir savaş suçunun ve aynı zamanda  Amsterdam’daki iki araştırmacının, Suriye’deki en kötü şöhretli güvenlik görevlilerinden birini çevrimiçi bir kişilik aracılığıyla kandırarak Esad savaşının sırlarını açığa vurması için nasıl baştan çıkardığı ve durumu faillerin aleyhine çevirmek için nasıl çaba gösterdiğinin hikayesi.

Onların bu çabaları, daha önce rejim tarafından Suriye savaşında yaygın olarak işlendiğine inanılan, ancak her zaman reddedilen ya da isyancı gruplar ve cihatçılara atfedilen suçlara ışık tuttu.

Kaynak, yakalanma ve muhtemelen öldürülme tehlikesine rağmen videoyu önce Fransa’daki bir muhalif eylemciye, ardından Amsterdam Üniversitesi Holokost ve Soykırım Merkezi‘nden araştırmacılar Annsar Shahhoud ve Prof. Uğur Ümit Üngör‘e sızdırdı.

Video, Beşar Esad’ın savaş suçlarından yargılanması için uğraşan dünyanın dört bir yanından yüzlerce insan için çok büyük bir  kanıt teşkil ediyor.

İnternette yarattıkları kimlikle katili buldular

Shohhoud ve Üngör, videoda cinayeti işleyen milisi bulmak için de çok kapsamlı bir çalışma yürüttü.

Shahhoud, Suriye casuslarının ve subaylarının Facebook’u kullandığını ve sosyal medya ayarlarını özel yapmama eğiliminde olduklarını tespit etti. Bunun üzerine ikili internette rejimin davalarını tamamen benimsemiş hayran genç bir Alevi kadın kimliği yarattılar: Anna Sh.

Shahhoud, “Anna Sh” takma adını alarak güzel bir fotoğrafını koydu ve profili Esad ve çevresi için çekici hale getirdi. Tanıştığı kişilere tezi için Suriye rejimini araştırdıını söyleyen Anna Sh, yani Shahhoud, iki yıl boyunca gece gündüz olası şüphelilerle iletişim kurdu, rejime dair pek çok şey öğrendi ve sonunda rejim güçleri tarafından  benimsendi.

 

“Biriyle konuşmaya ihtiyaçları vardı, deneyimlerini paylaşmaları gerekiyordu” diyen Üngör süreci şöyle anlattı:

“Onlarla bazı hikayeler paylaştık. Sadece suçlarına odaklanmadan tüm hikayeleri dinledik. Bu insanlardan bazıları Anna’ya bağlandı, bazıları gecenin bir yarısı aramaya başladı.”

Mart 2021’de, girişim sonuç verdi, Anna Sh kendisine güvenen rejimin en sadık 500’den fazla yetkilisi tarafından takip ediliyordu. Sonunda fotoğraflardan, Tadamon‘daki katili buldu ve Suriye askeri istihbarat servisinin 227. şubesinde binbaşı olduğuna dair teyit aldı: Amjad Youssef.

Anna Sh, aylarca Youssef ile flört ederek yakınlık kurdu ve Tadomon’a dair bilgi almaya çalıştı.

Bu şubat ayında Uğur ve Annsar, videoları ve binlerce saatlik görüşmeden oluşan notlarını Hollanda, Almanya ve Fransa’daki savcılara teslim etti.

Videoyu ulaştıran kaynak Suriye dışında güvende. Esad rejiminin en iç çemberi olan çevresinden kaçarken kendini sürgün hayatına mahkum etti. Shahhoud, “Kararından memnun. Bazen insanlar sadece doğru olanı yapmak isterler. Bundan bir şey öğrendiysem, o da insanların içinde iyilik olduğudur” dedi.

İkili, New Lines‘ta araştırmalarına dair şunları yazdı:

Görüntüler, ülkenin 11 yıllık savaşı sırasında sivillerin sistematik olarak toplu infazına dayanan bir rejimin iç işleyişine ışık tutuyor. Tadamon katliamı videoları, faillerle yaptığımız röportajlar ve hayatta kalanların tanıklığı, gelişmiş, ölümcül bir temizlik operasyonunun gerçekleştiğini gösteriyor.
Araştırmamızı derinleştirdikçe, bu katliamın rejimin güney banliyölerinde uyguladığı çok daha geniş bir yıkım ve imha politikasının bir anlık görüntüsü olduğunu anladık. Bu bölgedeki bu soykırım mikrokozmosunun boyutu, bu videoya kaydedilmiş katliamın çok ötesine geçti ve en az dört şiddet biçimini içeriyor: Sistematik toplu katliamlar, hapis, cinsel şiddet ve ekonomik sömürü.

Açık kaynak istihbaratına ve Suriye’nin seçkin askeri istihbarat biriminde subay olarak hizmet etmeye devam eden bazı katillerle yapılan çok sayıda görüşmeye dayanan iki yıllık soruşturma, katliamın 16 Nisan 2013’te Şam’ın Tadamon’un ilçesinde olduğunu gösterdi.
2019 yılında yazarlara sızdırılan ve katliamın farklı aşamalarındaki 27 çekimi içeren görüntüler, Suriye askeri personelinin 2013 yılında yedi kadın ve 12 çocuk da dahil olmak üzere 288 sivili katlettiği tüyler ürpertici katliamı benzeri görülmemiş ayrıntılarla gösteriyor.
Gaddarlıkları nedeniyle şok edici olan videolar, Suriye’de ve başka yerlerde kitlesel şiddet ve soykırım araştırmacıları olarak kendi kariyerlerimiz boyunca incelediğimiz binlerce saatlik görüntüler arasında duygusuzluklarıyla öne çıkıyor: Tadamon videoları ile ilgili özellikle şok edici olan şey, katliamı gerçekleştiren istihbarat görevlilerinin görev başında ve üniformalı olmaları; Devlet Başkanı Beşar Esad’ın kendisine rapor veriyorlar, ancak bu görüntülerde yüzlerini göstermeyi seçiyorlar. Videonun bazı noktalarında, rahatlamış ve gülümseyerek kameraya doğrudan bakıyorlar hatta eylemlerini kaydederken HD video kalitesini kullanıyorlar.
Görüntülerde Youssef,  ve silah arkadaşı Najib sabırlı ve kesin şekilde ‘görevi’ 25 dakika içinde tamamlamaya uğraşıyor. Rahat, gülümsüyorlar, sigara içiyor ve hatta doğrudan objektife konuşuyorlar.
Rutin bir şekilde, bir fail gözleri bağlı ve elleri kelepçeli bir sivili beyaz bir minibüsten çıkarıyor ve onu önceden kazılmış büyük çukura doğru yürütüyor. Bir diğeri onu tüfekle infaz ediyor.

Katiller, kurbanlara “kalk”, “dışarı çık”, “yürü”, “koş” dışında çok az şey söylüyor. Failler, katliamın yapıldığı yere aşinalar, güpegündüz öldürüyorlar, bu da bölgenin sıkı bir şekilde kontrolleri altında olduğunu gösteriyor. Ne işi bitirmek için aceleleri var ne de herhangi bir tehditten endişe duyuyorlar. Kurbanların bir kısmını, onları başka bir bölgeye naklettiklerinii ve yolun bu kısmının keskin nişancıların saldırısına uğradığını söyleyerek kandırıyorlar.
İlk vuruşta ölmeyenlere küfür yağdırıyor, ayağıyla tekmeleyerek çukura itiyor, taciz edip dalga geçiyorlar. Kurbanların çoğu modern, gündelik kıyafetler giyiyor: Kot pantolon ve gömlekler, eşofmanlar; birkaçı evlerinden veya güvenlik kontrol noktalarından alındıklarını düşündüren iç mekan pijamaları giyiyor. Hiçbiri ağır işkence görmüş veya rejimin çalışma kamplarında tuttuğu bir deri bir kemik kalmış tutuklulara benzemiyor. Direnmiyorlar, itiraz etmiyor ve faillerin emirlerini yerine getiriyorlar.

 

 

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.