Doğa MücadelesiGünün ManşetiManşet

Süheyla Doğan, Kazdağlarındaki halkın katılımı toplantısının arka planını anlattı

0
Süheyla Doğan

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği‘nin Balıkesir’in Havran ilçesinde siyanürle altın madeni açılması amacıyla Büyük Şapçı Köyü’nde dün (1 Kasım Çarşamba) gerçekleşen halkın katılımı toplantısı sonrası yaptığı açıklamaya gazetemizde yer vermiştik.

Süheyla Doğan

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği’nden Süheyla Doğan ilgili toplantıya değerlendirmelerini bu sabah Açık Radyo’dan da paylaştı.

Utku Zırığ’ın hazırlayıp sunduğu “Yeşil Bülten” programına konuk olan Doğan’ın izlenimleri şu şekilde:

“Maden şirketlerine altın aramak tepki çeker düşüncesi ile önce diğer madenler üzerinden izin alıyor”

Demirtepe Altın Madeni  Projesi’nin Halkın Katılımı Toplantısı için saat 14:oo’de Büyükşapçı Köyünde toplantının yapılacağı kahveye 11 dernek üyes olarak katıldık. Köyde maden isteyenler ve istemeyenler olarak iki ayrı grup varmış ve toplantıda maden isteyenlerin bulunduğu kahvede imiş daha sonra öğrendiğimize göre. Maden istemeyenlerin katılımı da bu nedenle engellenmiş oldu.

Toplantı çevre şehircilik müdürlüğünden yetkilinin konuşması ile açıldı. Biz de önceden itirazlarımızı yapmıştık. Proje tanıtımının ardından köylülerden hiç itiraz gelmeyince biz itirazlarımızı aktardık. Bu açıklamalarımız üzerine köyden gençler de bize katıldı ve itiraz etmeye başladılar.

Bu noktada Zırığ, “Süheyla Hanım, daha önce aynı alan için kuartz madeni için çed gerekli değildir kararı veriliyor, aynı alan bu değil mi, şu anda ise siyanürlü altın madeni için başvuru var, doğrudur değil mi?” sorusunu yöneltiyor.

 

Süheyla Doğan bu soruya, “Evet aynı alan, maden şirketleri arama aşamasında tepki çekmemek için altın demiyor başka bir maden üzerinden izin alıyorlar. Bakanlığın sayfasına baktığımızda kuartz araması başvurusu yazıyor. Kaz dağlarının diğer bölgelerinde de benzer süreç var.

“Proje temiz su kaynaklarını da tehdit ediyor”

Maden ruhsatının talep edildiği 6.800 dönümlük alan maden arazisinin %80i ormanlık alan. Karaçam ve Meşe ağaçları ile çevrili bir alan burası. Siyanürlü altın madenciliğinin tabiata etkileri de hepimizin malumu. Vahşi, açık alan madenciliğinin etkilerini de paylaştık toplantıda. Bütün itirazlarımız tutanağa geçirildi.

 

Bu proje bölgedeki temiz su kaynaklarını ve Havran Barajını da tehdit ediyor. Sizin de (Utku Zırığ’ı kastediyor) belirttiğiniz gibi Burçep sözcüsü Hatice Zengin, bu bölgede bir madenin faaliyete geçmesi etkisi yüzyıllara varan bir tahribata yol açacak.

Köye 1,5 km mesafede bir yerde yığın yapma planları var. Kışladağ sürecini, ordaki maden kazalarını daha çok yeni yaşadık. Çok fazla yağış sonucu o bölgedeki siyanür geniş alana yayılmıştı ve çok insan zehirlenmişti. Ben dün onu da vurguladım. Burda da bu çok olabilir bir şey. Şiddetli yağmur ve siyanürün ortaya çıkışı.

Tüm bu maden, termik santral projeleri ile tarımda yok olma aşamasında bölgede. Tarım arazileri içinde devlet tarım arazilerine maden yapmak yerine yeniden tarım alanları açılmasını teşvik etsin şeklinde bir öneride bulunduk. Köylülerin şu an mandıraları yok. Köylü sütlerini yok pahasına mandıra sahiplerine satıyor.

Tarım alanlarını satmayan köylüler ile de tanıştık. Kendi gıdamızı da yetiştiremez isek nereye gideriz diyorlar ama kaç kişi bu düşüncededir bilemiyorum tabi. Genelde sigortalı, güvenceli bir işi, iş tehlikeli olsa bir tercih ediyorlar.

“Ey çevreciler” diyen köylüler…

Termik santraller, altın madeni projeleri, bir bütün olarak ele alınmalı bu sorun. Ekosistemi nasıl etkilediği bütüncül olarak ele alınmalı. Buna bir dur denilmeli. Köylünün tarımdan vazgeçmesine neden olan sorunlar çözülmeli, projeler üretilmeli ki arazilerini satmasınlar, vazgeçmesinler yaşam haklarından, sularından, temiz havadan…

Şu anda kazdağlarında 16 tane termik santral projesi var. Çırpılar’da bir termik santral projesi var. Onun İDK (ÇED öncesi gerçekleşen inceleme değerlendirme kurulu) süreçlerini yakından takip ettik. ÇED nihai kararı çıktı ama henüz çed olumlu kararı çıkmadı. Onu da yakından takip ediyoruz.

Son olarak dün köylülerin bize yaptığı ve beni çok etkileyen bir itirazı da dile getireyim. “Ey çevreciler, daha önce niye gelmediniz? siz ortalığı mı karıştırmaya geldiniz?” dediler bize. Buna yanıt vermek zor ama hepsine nasıl yetişeceğiz konusu var… ki biz “Ona hayır, buna hayır” diyen bir STK da değiliz. Gittiğimiz yerlerden ve yaptığımız mücadeleden örnekler verdim onlara. Köylere sorun olduğu zaman değilde başka kırsal kalkınma çalışmaları için de gitmemiz lazım diye düşünüyorum.

 

(Yeşil Gazete, Açık Radyo)

You may also like

Comments

Comments are closed.