Suffragette filminin Londra’daki galasında feminist protesto

Suffragette filminin Başka Sinema kapsamında ülkemizde vizyona girmesi vesilesi ile filmin dünya prömiyeri sırasında meydana gelen protestonun The Guardian’dan Nicola Slawson imzalı haberini Yeşil Gazete’den Ayşe Zeynep Pamuk‘un çevirisi ile paylaşıyoruz

***

Londra’daki Suffragette* filminin galasında yüzden fazla feminist protestocu bariyerleri aşarak kırmızı halıda gösteri yaptı.
7 Ekim günü İngiliz Film Enstitüsü (BFI – British Film Institute) Londra Film Festivali‘nin açılış galası beklenmeyen bir protestoyla başladı. Londra’daki Odeon sinemasında düzenlenen Suffragette filminin galası feminist aktivistlerin protestolarıyla bölündü.
Yüzden fazla feminist aktivist bariyerleri aşarak kırmızı halıya doğru atlarken, yeşil ve mor renkteki gaz bombaları Odeon sinemasının önünde uçuştu.

24

Sunucu Lauren Laverne, yönetmenlerle röportaj yapabilmek için sesini yükseltmek zorunda kalırken arkaplanda aktivistlerin “Ölü kadınlar oy kullanamaz” ve “Kadınların seçme hakkını savunan kadınlar biziz” sloganları inliyordu. Galada gecikmelere neden olan protesto, polis müdahelesi ve ekstra bariyerlerin getirilmesiyle önlenmeye çalışıldı. Polis gaz bombaları kullanırken, kadın protestocuları bariyerlerin arkasına itti.

Aile içi şiddete karşı kampanyalar düzenleyen Sisters Uncut organizasyonundan aktivistler, bu kırmızı halı etkinliğini protesto ederek aile içi şiddete karşı devlet servislerinde yapılan kesintilere dikkat çekmeyi amaçladıklarını ve “mücadelenin daha bitmediğini” belirttiler. “Aile içi şiddete maruz kalan tüm kadınların destek ve güvenceye erişimlerinin olması gerektiğine inanıyoruz. Fakat devlet yaşam kurtarıcı destek servislerine olan fonları kaldırarak bu inancı açıkça paylaşmamaktadır”.

Devlet Kesintileri, Özellikle LGBTi ve Etnik Azınlıklardan Kadınları Etkiliyor

Aktivistlerden soyadını vermeyen Latifa, kadın destek servislerinin önemine dikkat çekti: “Kadın özgürlüğü mücadelesi henüz bitmedi. Her hafta iki kadının erkek şiddetiyle hayatını kaybettiği Birleşik Krallık’ta mücadeleye devam etmeliyiz, çünkü ölü kadınlar oy kullanamaz, hakalrını savunamaz. Devletin tasarruf projesi kapsamında, kadınların sosyal barınma ve imityazlara, hukuki yardımlara olan erişimi kısıtlandı ve kadınlar ölmeye devam ediyorlar.”

25

Devletin tasarruf politikasının başka bir boyutu da var: Kesintiler orantısız bir şekilde özellikle etnik azınlık gruplardan kadınları hedef alıyor. 2010 yılından bu yana kapatılan kadına şiddete karşı çalışan 32 servisin hepsi LGBTi ve etnik azınlık gruplardan kadınlara destek veren uzman servislerdi.

Neden Suffragette Filmi Hedef Alındı?

Suffragette filminin özellikle kadın haklarını destekleyen içerğine rağmen neden prostetoların hedefinde bulunduğu sorusu üzerine Latifa, filmde kadınların özgürlük mücadelesinin bir kutlama edasıyla konu edildiğini ve bunun kadın haklarının durumuyla ilgili gerçeği yansıtmaktan çok uzak olduğunu belirtiyor: “Mesajlarımızın her zamankinden çok duyulmasına ihtiyaç var, çünkü burada bu hayali sunuş var”.

Aktivistler ayrıca, filmin oyuncularının tamamının beyaz olduğunun ve kadın hakları mücadelesinde diğer renklerden kadınların payının göz ardı edildiğinin altını çizerek filmin diğer gruplardan kadınları temsil etmediğini vurguladılar.

Filmin oyuncuları ise protestolardan rahatsız olmadı. Helena Bonham Carter, protestolara aldırmadan hayranlarının posterlerini imzalayarak ve fotoğrafçılara poz vererek “protestonun filme mükemmel bir cevap olduğunu” söyledi. Filmin diğer bir oyuncusu Carey Mulligan, kadın ve erkeklerin eşitsiz bir toplumda yaşadıklarının altını çizerek, filmin herkesin dünyaya bakışına ilham vermesini umut ediyor.

*suffragette, İngilizce’de kadınların seçme hakkını savunan kadın anlamına geliyor.

 

Haberin İngilizce Orjinali

Haber: Nicola Slawson 

Yeşil Gazete için çeviren: Ayşe Zeynep Pamuk

(Yeşil Gazete, Guardian)

Ayşe Zeynep Pamuk
Ayşe Zeynep Pamukhttp://www.aoi.uzh.ch/genderstudies/doktoratsprogramm/doktorierende/Pamuk.html

İsviçre’de Zürih Üniversitesi’nde Sanat Tarihi ve Yakın Çağ Tarihi üzerine lisans ve yüksek lisansını tamamlarken, 7 sene Zürih’te dünyaca ünlü bir galeride uluslararası koleksiyonlara danışmanlık yaptı. Okul ve işinin yanında kültürüne hayran olduğu Tibet’den Çin işgali üzerine ayrılanların Amerika’dan sonra en çok İsviçre’ye göç ettiğini öğrenmesiyle kendini İsviçre’deki Tibet Derneklerinde aktif bir gönüllü olarak buldu. 2013 yılından beri İsviçre Ulusal Fonu Toplumsal Cinsiyet Araştırma Programı’nda Sanat Tarihi alanındaki doktorası ile, Türkiye’de Güncel Sanat sergilerinden yola çıkarak Öteki ve Ötekileşme Politikalarının; etnik, dinsel ve cinsel kimlik yapılandırmalarının izini sürüyor. Aynı zamanda küçüklüğünden beri yoga ve uzak doğu felsefelerine olan merakı üzerine 8 aylık bir eğitim tamamlayarak şimdi kadınlara yönelik meditasyon şifa çalışmaları düzenliyor. Judith Butler, Jamiroquai ve Aziza Mustafa Zadeh’i çok seviyor, yemek yapmaya bayılıyor ve tariflerini instagramdan yayınlıyor. Kültür-sanat, toplumsal cinsiyet, kadınlar, lgbti, azınlıklar ve insan hakları dışında astroloji ve spiritüalizm üzerine de kendisiyle bol bol konuşabilirsiniz.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Karaburun’da depolamalı güneş enerji santraline tepki: Zeytin ve naranciye ağaçlarımız tehdit altında

Karaburun, Küçükbahçe'de yapılması planlanan depolamalı güneş enerji santrali projesinin 3 Eylül'de yapılacak halkın katılımı toplantısı öncesinde, bölge sakinleri değerli habitatlarını, meralarını, zeytin ve narenciye ağaçlarını göstererek projeyi istemediklerini söyledi.

‘Avrupa’da sıcaklık kaynaklı ölümler 70 yıl içinde üç katına çıkabilir’

Yeni bir araştırmaya göre, küresel sıcaklık artışı 3 derece ile sınırlandırılsa dahi önlemler alınmazsa yüzyıl sonuna kadar 55 bin ek can kaybı meydana gelebilir. Güney Avrupa en büyük risk altında.

Geri dönüşümün davranışsal ekonomisi-2

Türkiye’nin atık yönetim karnesi ciddi anlamda endişe verici. Henüz kendi atıklarımızla ne yapacağımızı yönetemiyorken, Avrupa’nın atıklarının yarısının ülkemize gönderilmesi bu endişeyi daha da derinleştiriyor.

Şirketlerin toplumsal sorumluluğu

Türk şirketleri kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik uygulamalarında batılı benzerleri kadar başarılı değil. Ancak bu sadece şirketlerden kaynaklanmıyor, 'öngörülemezlik ortamı' ve toplumsal baskının eksikliği de bunda etkili. 

‘Qou vadis-2’: Ülke nüfusu

Geleceği ile ilgili derin kaygılar duymakta olan nüfus kesimlerinin, Türkiye’nin her yerinde giderek artmakta olduğu bir ortamdayız. Ne kent nüfusu kentte kalabilecek uzun erimli bir gelecek görüyor, ne de kır nüfusu kırda kalabilecek bir durum algılıyor.

EN ÇOK OKUNANLAR