Hafta SonuKitapManşet

Son dönemin Yeşil Kitapları

0

Beni Akkuyularda Merdivensiz Bıraktın
(Türkiye’nin Nükleerle İmtihanı)

11

Beni “Akkuyu”larda Merdivensiz Bıraktın, Türkiye’de yeniden ama bu kez daha hararetli bir şekilde gündeme gelen nükleer enerji konusunu, şeffaf ve herkes için anlaşılabilir bir şekilde anlatıyor.

“Mülki ve idari erkân” tarafından sürekli “daha fazla enerji” deniyor. Türkiye’nin ekonomik gelişmesi ve sanayileşmesinin enerji açığını gidermeye bağlı olduğu vurgulanıyor. Bu ihtiyacı gidermenin yolu olarak da tehlikeli bir yöntem gösteriliyor: nükleer santral.İşte bu can yakıcı meselede genel geçer hüküm ve algıların ötesinde gerçeklere, bizleri endişelendiren şeylerin ne olduğunu bilmeye ihtiyacımız var.

Niras ve BBC Media Action ortaklığındaki “Objective” isimli araştırmacı gazetecilik programının desteğini almış olan Beni “Akkuyu”larda Merdivensiz Bıraktın, bu denli güncel bir mesele hakkındaki ender ve bir o kadar da önemli bir çalışma…

(Tanıtım Bülteninden)

Beni Akkuyularda Merdivensiz Bıraktın
(Türkiye’nin Nükleerle İmtihanı)
Fİliz Yavuz
Can Yayınları
2015

 

Geri dönüş yok: Küresel bir eğilim olarak suyun yeniden belediyelerin yönetimine geçmesi

10

Biçimi ve çapı ne olursa olsun, yeniden belediyeleştirme genel olarak suyun özelleştirilmesine ve kamu-özel işbirliklerinin (PPPs) sürdürülemezliğine verilmiş kolektif bir yanıttır. Özelleştirme rağbet görmediği için, özel su şirketleri pazarlama propagandalarını halkın, bayilik, uzun sureli kira sözleşmesi ve kamu ile özel sektör arasındaki diğer işbirliği biçimlerinin özelleştirme ile bir ilgisi olmadığına inanmalarını sağlayacak şekilde kullanmaya başladılar. Ancak bu doğru değil. Aslında bütün bu terimler hizmetlerin yönetiminin kontrolünün özel sektöre geçmesi anlamına geliyor. Politika yapıcılar, suyun özelleştirilmesinin yüksek maliyetinin ve risklerinin farkında olmak zorundalar. Dolayısıyla suyun yeniden belediyeleştirilmesini seçen, demokratik bir şekilde hesap verebilir ve etkili bir kamusal su yönetimi geliştirmek üzerine çalışan kamu otoritelerinin deneyiminden öğrenecekleri çok şey var.

Emanuele Lobina, Satoko Kishimoto, Olivier Petitjean
Public Services International Research Unit (PSIRU), Transnational Institute (TNI) ve Multinational Observatory
Ocak 2015
Tercüme: Arife Köse
Türkçe basım Su Hakkı Kampanyası’nın işbirliğiyle hazırlanmıştır.

 

Sürdürülebilir Tarım Mümkün mü?

12sürdürülebilir-tarım...

Tarım, ülkemizde pek çok tartışmalarla sürekli gündemde. Gündemde olması çok normal çünkü tarımsal faaliyet tehdit altında. Bu tehdit bir yandan ulusötesi şirketlerin geniş arazileri ele geçirmesi ile oluyor. Öte yandan tohumlar hibrit ve GDO olmak üzere hızla yayılıyor. Son olarak şirketlerin emrinden çıkmayan hükümetler, köylü taleplerini kulak arkası yapıyor.

Türkiye’nin ve gezegenin, yeşil politikanın ürettiği tarım politikalarına gereksinimi reddedilemez görünürlüğe ulaştı. İklim değişikliğinin maliyeti, sonuçları artık gazetelere yansıyor. 850 milyon insan yatağına -varsa tabii- aç giriyor. Öte yandan dünya çapında 200 milyon insan obezite hastalığına yakalanmış durumda. Paylaşım sorunu derinleşiyor ve daha kötüsü çözüm seçeneklerine inanç azalıyor. Dünyanın politik olarak geldiği bu narin noktada, çözüm öneri ve örnekleriyle dolu Süleyman Yılmaz’ın kitabı, tartışılmaya değer bilgiler içeriyor.

Süleyman Yılmaz, yeşil politikanın, hareketten partiye, Türkiye’deki bütün aşamalarına aktif olarak katılmış, ziraat kökenli bir aktivisttir. Sürdürülebilir Tarım Mümkün mü?, Yeşil Hareketin pek çok etkinliğinde tartışılarak oluşturulmuş görüşleri özetliyor. Başka ve sürdürülebilir tarımsal üretimin nasıl oluşturulacağını ortaya koyuyor.

Sürdürülebilir Tarım Mümkün mü?
Süleyman Yılmaz
Yeni Politika Kitaplığı
Yeni İnsan Yayınları

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.