Dış Köşe

Restorasyonun ötesine geçmek – Güven Gürkan Öztan

0

Siz bu yazıyı okurken çoktan seçim analizlerine dair bir külliyat oluşmuş olacak. AKP neden oy kaybetti; CHP niçin oyunu arttıramadı; MHP, AKP’den hangi bölgelerde oy devşirdi gibi birçok soruya farklı cevaplar üretildi, üretilecek. HDP’nin seçim başarısının arkasında yatan nedenler üzerine tartışmalar sürecek. Koalisyon ve erken seçim olasılıkları üzerine tahminler yapılacak. Burada amacım daha önce sorulan soruları yeniden sormak veya dolaşımda olan cevapların geçerliliğini sınamak değil. Tüm aklı başında değerlendirmelerden yararlanmak gerektiğine inanmakla beraber analiz çerçevesini genişletmek ve bu çerçeve içinden sonrasına bakmak zorunda olduğumuzu bir kez daha hatırlatmak arzusundayım.

Ancak her şeyden önce Haziran direnişlerinin yansımalarının AKP’nin mevzi kaybetmesinin ardındaki en önemli nedenlerden biri olduğunun altı çizilmeli. Yine bu çerçevede HDP’nin başarısının, Türkiye’deki demokratik mücadeleyi genişleten bir etkisi olduğunu vurgulamak gerekiyor. Toplumsal muhalefetin bileşenlerinin sokakta yürüttükleri mücadeleyle birleşen sandık zaferi, Türkiye’nin siyasal vasatını özgürlükçü ve emekten yana bir dinamizmle ikame etme potansiyelini içinde barındırıyor.

Saray’daki Hesap

AKP iktidarından yılgınlık hisseden geniş kitleler, 7 Haziran akşamı derin bir oh çekti. Tek başına iktidar olma şansını matematiksel olarak kaybeden AKP, her ne kadar seçimden zaferle çıktığını iddia etse de sandıkta büyük bir gerileme yaşadı. Hepimiz bu gerilemenin aynı zamanda seçim kampanyasını yürüten Erdoğan’ın da mağlubiyeti anlamına geldiğinden eminiz. Erdoğan’ın seçimi izleyen günlerde sessizliğe bürünmesi ve 7 Haziran öncesinden farklı olarak ilk elden ılımlı mesajlar vermesi boşuna değil. Erdoğan her ne kadar seçim yenilgisini başka aktörlere fatura etse de sonucun kendisi için de kayıp hanesine yazıldığının bilincinde. AKP’nin oy kaybıyla başkanlık rejimine geçiş tartışmaları kapandığı için Erdoğan’ın geri çekildiğini düşününler ise çoğunlukta. Ancak mevcut durumun bununla sınırlı olmadığının altını çizmek gerekiyor.

Erdoğan genel seçimler öncesinde başkanlık rejiminin kampanyasını yürütürken hem AKP içinde hem de toplumda bu projeyi destekleyenlerin sayısının az olduğunun farkındaydı. 400 milletvekili isterken de kendinin meydanlara çıkmasını meşrulaştırmaya ve AKP’nin 276’yı bulmasını garantilemeye çalışıyordu. Zira AKP tek başına iktidar olduğu müddetçe parti üzerindeki vesayetini sürdürecekti. Fakat Saray’daki hesap sandıkta tutmadı. “Milli irade”, AKP’ye ve Erdoğan’a sarı kartı çıkardı; ‘the irade’yi mağlup etti.

Erdoğansızlık

Erdoğan’ın yürüttüğü siyaset, cumhurbaşkanlığının ilk günlerinden itibaren ulusal ve uluslararası sermaye çevrelerinde kaygı uyandırıyordu. Son bir yıllık süreçte Erdoğan, parti yerine kendini devletle özdeş gördükçe AKP’de ve tabanının liberal-sağ cenahında homurdanmalar başladı. Erdoğan’ın gücü nedeniyle bu ‘rahatsızlık’ siyasete hemen tercüme edilmedi ancak Erdoğan da bu durumdan haberdardı. Ilımlı bir çizgiye kaymak yerine ipleri daha çok germeyi seçti ki bu tercih sermaye çevrelerini ve liberal-sağ destekçilerini Erdoğan’ı durdurmak/dizginlemek gerektiğine ikna etti.

Halbuki sermayenin başkanlık rejimine ilkesel olarak itirazı yoktu bugün için de yok. Hatta nüfuzu azalmış görünen askeri seçkinlerin dahi bu konuda sert bir muhalefet izlemesi beklenemez. Ancak Erdoğan’ın tüm denge-denet mekanizmalarını iğdiş eden hükmetme biçimi nedeniyle Erdoğan’ın başkan olmasını iktidarın eteklerinde serpilen sermayedarlar dahi arzu etmedi. Hukuk devletine çok inandıklarından değil kendilerinin de topun ağzına gelme ihtimallerinden korktuklarından böyle davrandılar. Demokratik muhalefet ise baştan itibaren parlamenter sistemi savunmaya devam ederek doğrusunu yaptı.

7 Haziran sonrasında çatışmasız bir döneme mi giriyoruz? Bu soruya evet demek için henüz erken. Muhtemelen Erdoğan kendi etkinliğini Cumhurbaşkanlığının ‘yetkileri’ ile sınırlandırmak istemeyecek; o nedenle de AKP’nin içinde olduğu bir iktidar denklemini zorlayacak. Erdoğan’ın müdahil olduğu her formülasyon ise orta vadede partideki safların belirginleşmesine etki edecek. Görünenden çok daha karmaşık ilişkiler ağıyla karşı karşıyayız ve bunların bir günde çözülmesini beklemek sözcüğün en hafif karşılığıyla naiflik olur. Büyük bir ihtimalle AKP, politikalarına rötuş yaparak ve kendine ortak bularak yola devam etmek isteyecek. Neoliberal uygulamalardan sapmadan, partinin rant ağını dağıtmadan, güç paylaşımına kağıt üzerinde evet diyecek. Ancak toplumsal muhalefet diri durabilirse uzun vadede gücü erimeye ve etrafında kümelenenler de gemiyi terk etmeye başlayacak. Bundan sonra da ne sırtını AKP’ye dayayan bürokrasi bu kadar rahat davranabilecek ne de kamu kaynakları tek başına AKP sermayesine akacak.

Mücadele Bitmedi

Demokratik bir ülke için AKP’nin hala azımsanmayacak bir kitle desteğine sahip olduğunu hatırlayarak seçim gecesi yaşadığımız rahatlamanın bizi rehavete sürüklemesine engel olmak gerek. AKP’nin kendi ‘vazgeçilmezliğini’ göstermek adına girişebileceği tüm eylemlere ve oyunlara daha o eylemler gerçekleşmeden set çekmek gerekiyor. Devletin şiddet kumpanyası hala AKP’nin emrinde olduğundan reaksiyoner değil ama ön alıcı davranmak şart. Öte yandan toplumsal muhalefetin üzerinde ortaklaştığı talepleri, AKP dışındaki siyasal aktörlere iletmek ve bunları gerçekleştirmeleri için cesaretlendirmek seçeneğini yabana atmayalım.

Yargıdaki tahribatın giderilmesinden yolsuzluk soruşturmalarına, iç güvenlik yasasının değiştirilmesinden yerel yönetimlerin güçlendirilmesine, yüzde on barajının düşürülmesinden asgari ücretin arttırılmasına kadar bir dizi talebin takipçisi olalım. Fakat tüm bunları savunurken Haziran direnişlerinin açtığı geniş alanı da salt parlamenter siyasete endekslemeyelim. Aksine meclislerde, sokakta, işyerlerinde mücadeleye devam edelim; siyasal olan’ı ve siyasal alanı Haziranın perspektifinden yeniden tanımlayalım. Amaç sistemi restore etmek veya yeniden başlatmak değil; bu sisteme format atmak!

Güven Gürkan Öztan – Birgün

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.