Tiffany Roufs tarafından Therules.org‘da yayımlanan haberi Yeşil Gazete ekibinden Özge Geyik‘in çevirisiyle sunuyoruz.
***
REDD+ kadar karmaşık bir kurum şöyle dursun, Kuna dilinde “karbon ticareti”ne denk gelen bir sözcük bulunmamakta. Açılımı Ormansızlaşmadan ve Orman Bozulmasından Kaynaklanan Emisyonların Azaltılması olan REDD+(Reducing Emissions from Deforestration and Degradation), ormanlık alanları orman karbonu ticaretiyle korumayı amaçlayan BM destekli bir iklim değişikliği azaltım şeması 2008’den beri Kuna’lılar bu organizasyon hakkında sıkça duymakta ve gündemlerine konu etmekte.
REDD+’yı açıklamaya çalışan genç bir adam yakın zamanda bana kurumun, ormanlarının Kuna’lı olmayanlara ifade ettiği değerle ilintili olduğunu söyledi. “Tek bildiğim bunu onaylamadığım.” diye ekledi.
Kuna yerli halkının çoğunluğu doğu Panama’da yer alan 365 adanın oluşturduğu San Blas Takımadaları’ndaki 40’tan daha az sayıda adada ikamet ediyor. Bu bölge Kuna Toprakları anlamına gelen Kuna Yala olarak biliniyor. Halk geçimini balıkçılık; muz, hindistan cevizi ve şeker kamışı gibi ürünlerin tarımı ve ekoturizm ile sağlıyor. Anakarada Kuna’lıların yüzlerce yıldır sürdürülebilir ve ortaklaşarak kullandığı bakir kıyı ormanlarına da erişimi var.

Kuna Yala’da yaşayan pek çok kişinin REDD+ programını sahiplenememesinin sebeplerinden biri Panama’daki müzakerelerin kapalı kapılar ardında gerçekleşmesi. 2007 yılının Nisan ayında Panama hükümeti Kuna’lılara danışmadan detayları şekillendirmek üzere Berlin’de Dünya Bankası yetkilileriyle buluştu. Bu karlı karbon ofset (denge) programı, Panama hükümetinin Kuna’nın yüzyıllarca korunmuş ormanlarını, Kuna halklarının Panama anayasasınca koruma altına alınmış kontrol hakkına rağmen, dünya çapındaki ormansızlaşmaya bir çözüm olarak önerebilmesine olanak tanıyor.
Her sene 12 milyon hektardan daha fazla ormanlık alan ormansızlaşma sebebiyle yok olup beraberinde atmosfere karbon salımına sebep oluyor. Orman sakinlerine ağaçları ayakta tutmak için ödeme yapmak REDD+’nın önemli fakat Kuna gibi pek çok yerel halkın dünya görüşüne uymayan şartlarından.
Bu insanlar için orman kutsaldır. Bir ağaç inşaat malzemesi olmak üzere veya tarım için alan açmak için kesilmeden önce Nabwgana’ya, Toprak Ana’ya, şarkı söylenir; bu şarkı gökyüzüne ve doğadaki ruhlara türdeşlerinin kesilişini açıklamak içindir.
Kuna ormanı, Kolombiya sınırı yanında yer alan ülkenin kuzeydoğu köşesinde 3,240 km^2den daha fazla alanı kapsamaktadır. Panama’daki diğer yerli topluluklarının yaşadığı alanlarda kalanların aksine Kuna çoğunlukla ve Orta Amerika’nın en iyi korunmuş gür ve balta girmemiş ormanlardan oluşuyor. Caoba ve Cocobolo gibi sert gövdeli ve Kuna’lıların çatı ve cayucos diye bilinen kanoların yapımında kullanılan yüzlerce tür de nehir boyunca yetişiyor. Bonigana’ların, yani doğa ruhlarının, yaşadığı iç kesimlerde ise Kuna’lıların güçlü ve sağlıklı olmak için düzenli olarak kullandığı çok sayıda şifalı ot, kök ve meyve yetişmekte. Hava karardığında ise bu gür ormanın gölgesinde saklanan tapir, jaguar, pekari ve daha pek çok diğer canlı türü yiyecek için sahneye çıkar. Bazen de kendileri yiyecek olur günün sonunda.

İnsan eli değmemiş tamamen bakir bir alan olmasa da, kaldı ki dünya üzerinde de bu tarz bakir orman sayısı bir elin parmaklarını geçmez, bu alan Kuna’lıların gözetimi altında günümüze kadar korunan zengin bir ekosistemi barındırmakta. Bu yüzden bu alan Kuna’lılar için çok büyük ve paha biçilemez bir önem arz etmekte.
REDD+ Panama’da şu şekilde işleyecekti: Dünya Bankası ve Norveç, Birlelik Krallık ve ABD gibi zengin ülkeler tarafından finance edilen milyar-dolarlık koruma paketi gelişmekte olan ülkelerdeki karbon tutucu tropik ormanları sera gazı salımını azaltmak üzere tahsis edilecek ve bu ormanlar korunduğu takdirde söz verilen ilk 12 milyon dolarlık bütçe Panama hükümetine aktarılacaktı. Fakat bunlar gerçekleşmeden önce hükümetin bu bahsi geçen ormanlık alanlarda yaşayan yerel halkın katılım ve onayını garanti altına alması gerekiyordu.
Burada yaşayan halkın türlü güçlükle kazanılmış egemenliği düşünüldüğünde ormanların tahsis edilmesi ihtimali Kuna’lılar için ikna olunması zor bir fikirdi.

Ada topluluklarını REDD+ ve karbon ticareti hakkında bilgilendirmeye yardımcı olan Kuna’lı biyolog Heraclio Herrera, Kuna halkının pek çok enstitü, STK ve hükümetin onlardan faydalanmaya çalıştığını hissettiğini söyledi. “Yardım almaya kapalı değiliz fakat, insanların bu ormanlara bize değil, yaratıcımıza ait olduğu için saygı göstermesini istiyoruz. “ diye ekledi.
Dünya Bankası Orman Karbonu Partnerliği koordinatörü Benoit Bosquet’in görevi toplulukların REDD+’ya hazırlanmasına yardım etmekti. Belin’de gerçekleşen ilk görüşmelerden sonra REDD+’ın yararlarına dair bilgilendirme yapmak için Kuna Yala’ya giden Bosquet kendini çoğunlukla REDD+’nın ne olmadığını açıklarken buldu.
Kuna’lıların iklim azaltım programı altında toprak mülkiyetini kaybetme korkusuna ithafen “Toprakları ellerinden alınmayacak, bu Dünya Bankası gbi bir kurumun planı olamaz.” diyen Bosquet, “Kimse katılımcı olmaya zorlanmayacak.” diye ekledi.
2008 ile 2013 yılları arasında, “evet” oyu için çalışan uluslararası STK’lar, REDD+’ya şüpheci yaklaşan yerel kar amacı gütmeyen kuruluşlar ve elbette Dünya Bankası’nın oluşturduğu çeşitli aktörler grubu tarafından Kuna Yala genelinde pek çok toplantı düzenlendi. Kuna ve Panama’nın diğer yerli halklarını baştan çıkarmak için 250,000 $ harcandı.

En yüksek yetkiye sahip olan Kuna Genel Kongresi REDD+ ile ilgili oylarını vermeyi üç kez erteledi. Şüpheler birkaç temel soru tarafından dillendirildi: Kuna’nın karbon hakları kimin mülkiyetinde olacak? Karbon kredileri, yani parasal karşılığı, kime aktarılacak? Ve belki de en önemli soru: Dışarıdan gelen bir yardım olmaksızın Kuna’lılar bu ormanları yüzyıllarca bu kadar iyi korumuşken neden şimdi ormansızlaşmayı önlemek için bir inisiyatife gerek duysunlar?
2009’da yerli halkların liderleri nihai kararı hala vermemişken Genel Kongre sözcüsü Bolivar Lopez REDD+ hakkındaki temel soruların hala yanıtsız kaldığını belirtmişti.
2013 Haziran’ında Genel Kongre nihayet “hayır” kararını verdi. Bu durum Kuna’yı yalnızca REDD+’yı reddeden değil aynı zamanda programa ve onun para vaadine itaat etmeyen ilk yerli topluluk yaptı.
Panama Yerli Halklar Grubu Ulusal Koordinasyon Birimi(COONAPIP), Panama hükümeti ve REDD+ arkasındaki BM kurumlarını karar verme süreçlerinde yerel halkın fikrini yeterince almamakla ve yeterli düzeyde maddi destek sağlamamakla suçladı. Bağımsız araştırmalara dayanan BM-REDD ön raporu ise COONAPIP tarafından dile getirilen şikayetleri doğruladı.

Rapor, “Kurumsal ve bireysel diyalog başarısızlıkla sonuçlandı ve görünen o ki katılımcı tarafların iyi niyetine dair bir inanç da yok.” diye belirtiyor.
Gerçekleşen müzakerelerden sonra 2013 yılının Aralık ayında COONAPIP Panama Çevre Bakanlığı ve BM-REDD+ ile çalışmalara devam etmeye karar verdi. Yine de, REDD+’nın Panama’da karşılaştığı sorunların uzun vadede çözülüp çözülemeyeceği, başka yerlerde de rezonans etkisi yaratıp gidişatı etkileyip etkimelemeyeceği hala meçhul. [Bkz]

Kuna’nın kararı cesur ve iradeliydi. Verdikleri “hayır” kararı yerel, tabandan-tepeye korumada için model teşkil etti.
Bu baharda (2014) Ustupu Adası yaşlıları dünyanın çeşitli yerlerinden yerli halkların liderlerini iklim değişikliğine “sahte çözümler” olarak nitelendirdikleri önerilere karşı yerli halkların gelenkleriyle sürdürülebilirlik için bir araya getiren alternatif bir konferans düzenledi.
Haberin İngilizce Orijinali
Haber: Tiffany Roufs
Yeşil Gazete İçin Çeviri: Özge Geyik
( Yeşil Gazete, Therules.org)