DoğaManşetTürkiye

Pendik ve Kartal sahilini deniz salyası sardı: Ekosistemde bir tıkanma var

0
Fotoğraf: DHA

İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yelda Aktan, son zamanlarda İstanbul Pendik ve Kartal sahilinde artan ve görenlerde kirlilik endişesi yaratan tabakanın “deniz salyası” (müsilaj) olduğunu kaydetti.

Balıkçıların deniz salyası olarak adlandırdığı tabaka, denizdeki mikroorganizmalar ve atık sularla oluşuyor.

‘Ekosistemde bir tıkanma var’

BirGün‘de yer alan habere göre, deniz salyasıyla ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Yelda Aktan, ekosistemde meydana gelen bir tıkanma sonucu bu canlıların aşırı derecede üremeye başladığını, bunun bazı sebeplerinin de aşırı atık ve kirlilik olabileceğinden şöyle bahsetti:

Bir süredir kıyılarımızda gözleniyordu ancak denizdeki hareketlilik sonucu son günlerde biraz daha ortaya çıktı. Temel olarak söyleyebileceğim aslında doğal organizmalar, denizde yaşayan normal canlıların ortam şartlarındaki bazı bozulmalar sonucunda aşırı artış göstermesinden kaynaklanıyor. Yani ekosistemde bir yerde bir tıkanma var ki bu canlılar, fırsatçı olan türler aşırı derece üremeye başlıyorlar.

Bunu tetikleyen faktörleri şöyle sıralayabiliriz; deniz şu anda çok hareketli, bütün kış boyunca dip sularında biriken bir besin tuzu vardı, bu hareketlenmeyle birlikte bunlar yüzeye çıkıyorlar ve yüzeyde de havaların ısınmasıyla birlikte genellikle bahar aylarında görülüyor bu tip artışlar. Uygun sıcaklık ve ışığı da bulduğu zaman aşırı artış gösterebiliyor. Bunlar zaten doğal ortamda bulunan canlılar ama bazı faktörlerdeki değişimler; mesela aşırı atık girdisi gibi etkiler bunların aşırı artışına sebep olabiliyor.

Kirlilik bu dengeyi bozuyor. İstanbul kıyılarında yoğun bir evsel atık var, sadece İstanbul kıyılarında değil Marmara Denizi’ni havza bazında düşünmek lazım, birçok büyük şehir var, bunun dışında endüstriyel faaliyetler var. Bunlardan giren atıklar her ne kadar arıtım tesisleri belediyeler tarafından çalıştırılsa da kontrolsüz giren atıklar da var endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanan, dereler yoluyla giren. Bunlar tabi ki bu canlıların artışını tetikliyor.”

‘Habitat kaybına sebep olabilir’

Prof. Dr. Aktan, söz konusu organizmaların herhangi bir toksik salgılamaları durumunda denizdeki canlılar ve insana zarar verebileceğini ifade etti:

Bu canlılar ışıkla yüzeyde buluştuğu için öncelikle yüzeyde gelişim gösteriyor. Fakat bunlar çok kısa ömürlü canlılar, 15 gün, 3-4 hafta sonra yavaş yavaş ölüp dibe çökmeye başlıyorlar. Dibe çöktüklerinde de ayrışmaya devam ediyorlar bakteriyel faaliyetle ve dipte oksijensiz ortam oluşturabiliyorlar. Birinci etkisi bu. Onun dışında eğer bu organizmaları laboratuvar çalışmalarından sonra söyleyebiliriz; herhangi bir toksik salgılayan bir tür varsa, bu salınımla denizdeki canlılara besin zinciri içinde insana kadar uzayan zarar verebilir. Görsel kirlilik oluşturuyor. Dipte çöktüğü zaman balıkların ya da diğer kaçamayan canlıların üzerine örterek habitat kaybına sebep olabiliyor.

Aslında birçok etkisi var. Biz sadece deniz yüzeyini görüyoruz ama tüm suda ve dipte bunun etkisini görebiliriz. Marmara Denizi özellikle Prens adaları dinamik bir sisteme sahip kısa sürede hareketlenmeyle birlikte besin tuzları tükendikten sonra bunlarda yavaş yavaş ölmeye başlayacak. Su hareketleriyle oksijenlenmeyle normale dönecek. Ama su hareketlerinin daha az olduğu bu müsilaj oluşumu ya da balıkçı dilinde ‘salya’ ya da ‘lez’ kıyılara vurup da hareketsiz bölgelerde daha uzun sürebiliyor bunların kaybolması.

Mesela İzmit Körfezi’nde 2007 yılında çok yoğun olarak yaşanmıştı, orası biraz daha hareketsiz bir bölge, su değişim kapasitesi çok fazla değil. Etkileri çok daha uzun olabiliyor. Balıkçılar ’10 yılda bir görülüyor’ diyor. Aslında aradaki yıllarda da zaman zaman gözleniyor ama çok olmuyor. Ama genellikle böyle bir döngüsü var, 2-3 yılda bir tekrarlıyor bu olay. Sadece Marmara Denizi’nde değil Kuzey Ege’de de aynı sorun var. Ama oralar daha dinamik bir yapıya sahip olduğu için çok kalıcı olmuyor. Marmara Denizi çok büyük bir baskı altında hem insan faaliyetleri hem iklimsel değişiminde etkisi var. Sıcaklık normallerinde üzerinde seyrediyor. Bunların hepsi bir etken.”

‘Balıkçılar mağdur durumda’

Sınırlı Sorumlu Kartal Su ürünleri Kooperatifi Yönetim Kurulu üyesi Osman Nuri Özdinar, balıkçıların yaklaşık 1,5-2 aydır avlanamadıkları dile getirerek şu açıklamalarda bulundu:

Balıkçıları mağdur eden, salya şeklinde. Ağları yırtan, denizde balıklara zarar veren, avlanmaya zarar veren denizin bir derdi. Bu vaziyette bir dert oluyor, sıvı oluyor, sonra dibe çöküyor, ölüyor.

Denizin dibini de, suları da, balıkçıyı da her tarafı mağdur eden bir denizin derdi. Yetkili kurullar bunu araştırıyorlar, artık neticeye bağlanır mı bağlanmaz mı ne şekilde tedbir alınır onu da bilemiyoruz. Balıkçı mağdur durumda. Şimdi lodos oldu bizim bu sahilleri mağdur ediyor, poyraz hava olduğu zaman karşı sahilleri mağdur eder. Sularla akar gider. Suların ısınmasıyla da dibe çöküyor, çöktüğü zaman orada çamura karışıyor, artık balık yuvaları veya denizin dibini ne şekilde etkiler onu da bilemiyoruz.

Şu anda avlanamıyoruz, ilk başta azdı, sonra daha da çoğaldı, şimdi iyice çoğaldı, aşağı yukarı 1.5-2 aydır avlanamıyorlar. Ağlar dibe gelmiyor, ona ilave kurşun, ağırlık bağlıyor dibe batırmak için. Çamur olduğu için ağları yukarıdan aşağıya batırmıyor, yapışıyor ağlara, yüksekte duruyor. Ağlar telef oluyor, kesiliyor, bazen yırtıyor olduğu gibi dibe çöküyor, kopartıp atıyor.”

More in Doğa

You may also like

Comments

Comments are closed.