Ana Sayfa Blog Sayfa 5421

Sandıktan Skandal da Çıkabilir!

2007 ve 2009 seçimlerinde ortaya atılan şaibe söylentileri, 12 Eylül’de yapılacak referandum konusunda da ‘seçim güvenliği’ tartışmalarına neden oluyor. Hükümet ve Yüksek Seçim Kurulu (YSK), muhalefetin dile getirdiği iddialar hakkında yeni bir tedbir almadığı gibi sessizliğini koruyor.

Her Sınavda Şaibe!

KPSS’den sonra şimdi Açık Öğretim Fakültesi sınavlarında bir kopya skandalı ortaya çıktı. Astsubay İ.M.’nin dizinin üstünde ele geçirilen kağıtta tüm sorular ve yanıtları bulundu.

İstanbul’da haftasonu yapılan açık öğretim sınavında şüpheleri üzerine çeken Astsubay İ.M.’nin dizinin üstünde ele geçirilen kağıtta tüm sorular ve yanıtları bulundu.

İstanbul'da Skandal: İETT Topluca Mitinge Gitti

IETT dün İstanbul’da bir skandala imza atarak herhangi bir açıklama yapmadan yüzlerce otobüsü Kazlıçeşme’deki AKP mitingine yönlendirdi. Mitinge gitmeyen İstanbullular ise duraklarda uzun süre otobüs beklemek zorunda kaldı.

Dün Zeytinburnu Kazlıçeşme Meydanı’nda düzenlenen AKP’nin ‘Evet’ mitingi İstanbullular için işkenceye dönüştü. Sabahın erken saatlerinden itibaren otobüs duraklarına giden vatandaşlar boş duraklarla karşılaştı.

Alman Nükleer Santralleri 2035'e Kadar Faaliyette

Almanya'da bir nükleer santral

Almanya, nükleer enerji santrallerini planlanandan 12 yıl daha uzun faaliyette tutacağını açıkladı.

Berlin’de Alman hükümetinin üst düzey siyasetçilerinin görüşmesi sonrası açıklanan kararla birlikte, nükleer reaktörler 2035 yılına kadar faaliyette kalabilecek.

Bakanlar Şarkı Da Söyleyebilmeli / Mahmut Boynudelik

Cevre konusunda uyguladığı politikalar yıllardır hepimizin malumu olan ve Çevre Bakanı Tarkan’ı her işe burnunu sokmaması konusunda uyarmış ve herkes kendi işine baksın diye azarlamış.

Biz çok eskiden beri Devlet büyüklerimizin fırçalarıyla büyümüş bir ırkın ahfadıyız.

Yaptığımız bir iş, söylediğimiz bir söz Devlet büyüklerimizin hoşuna giderse acaba nerede yanlış yaptık diye düşünmeye alışmışız. Bu sefer de öyle oldu: Tarkan fırçayı yedi, hepimiz rahatladık.

Genel Seçim Provasına Doğru

Bundan 15 gün önce Yeşil Gazete için “Referandum mu?” başlıklı bir yazı yazdım, ama yayınlamadım. Çünkü yazıyı yazdıktan sonra yaptığım araştırmalar sonucunda yazıdaki argümanın temelini oluşturan kamuoyu anketlerinin güvenirliğine ve iddia edilen eğilimin (%54’ün üzerinde Evet) doğruluğuna  emin olamadım. (Bu arada %54 Evet’in, katılım oranı %70 olursa, 2,5 milyon oy farkı anlamına geldiğini hatırlatayım). Bugün çıkan son anketler de ne kadar güvenilir bilemiyorum, ama o zamanki güvensizliğim doğru olabilir. Çünkü bugünkü Sonar anketinde Evet %50’nin altında görünüyor.

O yazıyı yazdığım sırada Başbakan Erdoğan TÜSİAD’ı daha yeni tehdit etmişti ve hükümetin BDP’yle PKK’ye yönelik Evet baskısı sürüyordu. Yazının temel sorusu kamuoyu araştırmalarında Evet açık farkla önde gidiyorsa AKP neden hala bu kadar sert bir baskı sürdürüyor sorusuydu. Yoksa bu artık bir anayasa referandumu değil miydi?

***

Oylarda değişme mi var, yoksa araştırmalar mı yanılıyor bilmiyorum, ama yazının çıkış noktasını oluşturan kamuoyu anketleri tartışmalı olsa da o yazıdaki bazı saptamaların hala geçerli olabileceğini düşünüyorum. O nedenle yayınlamadığım o yazıdan birkaç alıntı yapacağım.

O yazıda madem hükümet de Evet çıkacağında bu kadar emin, o halde nedir bu telaş diye sormuştum:

“O halde AKP’nin KESK’den TOBB’ye, TÜSİAD’dan PKK’ye kadar her tarafa yönelik olarak yürüttüğü müthiş Evet baskısının, hatta bu baskıyı tehdit düzeyine vardırmasının nedeni ne olabilir? Öyle ya, hükümet sözcüsünün çıkıp açıkça “PKK de evet desin” gibi bir açıklama yapması, ya da Başbakan’ın TÜSİAD’a “bertaraf olursunuz, ona göre” diye gözdağı vermesi çok görülen bir tarz değil. Bu bir referandum olduğuna göre %50,01 yetiyor olsa gerek. Fark bu kadar açılmışken neden hala endişe ediyorlar? Amaç anayasanın bazı maddelerini değiştirmekse, az farkla da olsa değişse yetmez mi? Neden hala Evet oranını arttırmak için bu kadar bastırıyorlar?”

Bu soruya benim cevabım şuydu:

“Bence bunun tek bir açıklaması var. Bu referandum, hükümet için de, aynen muhalefet için olduğu gibi, anayasa değişikliği ile ilgili değil. En azından, artık değil. Bugün referandumu anayasadaki bazı maddelerin değişecek olması nedeniyle önemseyen sadece küçük bir azınlık kaldı gibi görünüyor. Bu azınlık için anayasa değişikliği önemli belki, ama hükümet için de, Meclis’teki muhalefet için de önemli olan tek şey yaklaşmakta olan genel seçimler.

Şu anda AKP’nin yaptığı şey, Evet oylarının oranını %60’lara doğru tırmandırmaya çalışmak ve referandumdan 7-8 ay sonra yapılacak genel seçimler için yelkenini rüzgarla doldurmak. Yüksek oranda bir Evet’in üçüncü dönemine ulaşmış tek başına yeni bir AKP iktidarının önünü açabileceğini biliyorlar. Kampanyayı bu kadar sertleştirmelerinin, herhangi bir nedenle Hayır demeyi düşünenleri ağır biçimde suçlamalarının, büyük kuruluşlardan sadece Evet vermelerini değil, açıkça Evet demelerini istemelerinin asıl nedeni bu olabilir. Hiçbir basit anayasa değişikliği (hele bu yapılan gibisi) meydanları bu kadar sertleştirmez, seçmenleri bu kadar kutuplaştırmazdı. Böyle bir şey sadece genel seçimde (veya provasında, örneğin bir ara seçimde) olur.

Çünkü ölüm kalım meselesi olan şey genel seçim; anayasa değişikliği değil. Kolay değil; AKP Türkiye’de DP’den (yani 1957’den) bu yana üst üste üçüncü kez tek başına iktidara gelmeye hazırlanan ilk parti.

Ve bu durumun sorumlusu kim olursa olsun, bu artık bir anayasa referandumu değil, genel seçim provası…”

***

Konuyla ilgili söylenecek sözler büyük ölçüde tükendi. Referandumu tekrar anayasa eksenine oturtmak için gösterilen bütün çabalar, örneğin AKP’nin anayasa değişikliğini anlatmaya çalıştığı gazete ve pano ilanları, artık boşa kürek çekmek demek. Çünkü seçmenlerin ezici çoğunluğu oyunun rengini AKP’yi nasıl gördüğüne bakarak belirleyecek. Nasıl gördüğünün ölçüsü de bazıları için ideolojik, bazıları için politik, bazıları için ekonomik, bazıları için de Başbakan’ı sempatik veya antipatik bulmaları olacak. Hatta çok sayıda seçmenin sadece hükümetin güncel politikalarına bakacağını ve icraatlarından memnun olup olmadığına göre oy vereceğini söyleyebiliriz. Yani artık bunu yeniden bir anayasa değişikliği referandumu haline getirmek için çok geç.

Bu referandumu büyük bir demokrasi adımı olarak sunanlar ve AKP’nin samimiyetini sorgulayanlarla alay edenler de yanılıyor. Demokrasi gerçekten de büyük ölçüde bir samimiyet meselesidir. Gündüz Vassaf bugünkü yazısında bu konuda söylenmesi gereken her şeyi o kadar güzel özetlemiş ki, bu yazının üzerine yeni bir söz söylemeye çalışmak gereksiz. Bu nedenle yazımın sonunda okumayanları Gündüz Vassaf’ın yazısına bağlıyorum ve bu referandum üzerine başkaca bir söz söylemek de istemiyorum.

SONAR'ın Anketi: 'Hayır' Yüzde 50.13, 'Evet' 49.87

9d9a4fa4999752b4c046608aa74182b0_1280597158SONAR Araştırma Şirketi’nin yaptığı Anayasa değişikliği referandumu araştırması, “hayır” oylarının çok az farkla önde olduğunu ortaya koydu. Araştırmaya göre “hayır” oylarının oranı yüzde 50.13, “evet” oylarının oranı ise yüzde 49.87 seviyesinde.

‘Yetmez Ama Evet’e Yumurta

Aralarında yazar Adalet Ağaoğlu, Anayasa Mahkemesi eski raportörü Osman Can’ın da bulunduğu “Yetmez ama evet” adlı grup, referandumla ilgili Taksim’deki bir otelde basın toplantısı düzenledi.

KPSS'den Sonra YGS'de de Kopya Skandalı

Türkiye‘nin tartıştığı Kamu Personeli Seçme Sınavı’ndaki (KPSS) kopya skandalından ardından, Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda (YGS) da kopya çekildiği ortaya çıktı.

YGS matematik soruları yanıtlarının, telefon mesajları ile adaylara gönderildiği belirlendi. 16 ilde başlatılan soruşturmada, sınavda soruların yanıtlarının gönderildiği 108 kişi hakkında araştırma başlatıldı.

Adana'da Büyük 'KPSS Operasyonu'!

Adana İl Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) soruşturması kapsamında 10 ilde eş zamanlı yapılan operasyonlarda 37 kişi gözaltına alındı.

Adana Valiliği’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Z.K. adlı şahsın etrafına topladığı C.K, A.Ç, M.K. ve H.A. adlı şahıslarla suç örgütü oluşturarak “resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık” yaptığı şeklindeki bilgiler alınması üzerine İl Jandarma Komutanlığınca bir çalışma başlatıldığı ve 4 Eylül 2010 tarihinde Adana dahil toplam 10 ildeki 45 ayrı adreste eş zamanlı operasyonlar icra edildiği belirtildi.