Ana Sayfa Blog Sayfa 5300

Mısır’da kim ne istiyor?

0

Mısır’da değişim için harekete geçen muhalefet, salı günü, 1977’den bu yana görülen en büyük gösterilerini yaptı. Gösteriler işçiler, öğrenciler, muhalefet partilerinin üyeleri ve diğer eylemcileri sokağa döktü.

Mısır’daki muhalefet hareketleri ise tek bir yapıdan oluşmuyor. Farklı grupalar, farklı taleplerle boy gösteriyor.

Peki Mısır’ın muhalefet odakları kim ve talepleri neler? İşte kaynayan kazan Mısır için bir muhalefet rehberi;

6 NİSAN HAREKETi: Gençlerin oluşturduğu bu muhalefet birliği, salı günü yapılan gösterilerin ardındaki ana gücü oluşturuyor. Hareketin üyeleri, demokrasi yanlısı gösterileri tertip etmede Facebook ve Twitter gibi sosyal paylaşım sitelerini yaygın olarak kullandı.

İnternet sitesinde taleplerinin listesini yayımlayan hareket, İçişleri Bakanının görevden ayrılmasını, olağanüstü hal yasasının kaldırılmasını ve asgari ücretin yükseltilmesini istiyor. 6 Nisan Hareketi, Mısır halkından talepler karşılanana kadar sokaklarda gösterilere devam etmesini talep ediyor.

6 Nisan, 2008’de kuzeydeki sanayi bölgesi Kübra Mahallesi’nde işçileri desteklemek için bir Facebook grubu olarak ortaya çıktı ve o yılın 6 Nisanında genel grev çağrısında bulundu.

Hareketin üyelerinin çoğunu eğitimli gençler oluşturuyor.

MİLLİ DEĞİŞİM BİRLİĞİ (MDB): Muhalefet gruplarının şemsiye örgütü niteliğindeki MDB, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun eski başkanı Muhammed El Baradei tarafından, uzun yıllar sonra ülkesine dönüşünde kuruldu.

Baradei, son gösterilere katılmasa da Twitter’de “baskı ve yolsuzluğa karşı barışçıl gösterileri desteklediğini” yazdı.

MDB, salı günü yayımladığı bir bildiride, Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in altıncı dönem aday olmaması çağrısında bulunurken, iktidarın Mübarek’in oğlu Cemal’in eline geçmesine karşı olduğunu belirtti. MDB ayrıca, yeni seçilen meclisin feshedilmesini istedi.

Liberal siyasi partiler olan Yarın Partisi ve Demokratik Cephe’nin liderleri, Müslüman Kardeşler’le MDB’de temsil ediliyor. MDB’de, önde gelen entelektüeller ve kıdemli eylemciler, Mısır Demokratik Değişim Hareketi’nin üyeleri de yer alıyor.

MDB de 6 Nisan gibi olağanüstü halin sona ermesini istiyor ve demokratik ve anayasal reformların yapılmasını talep ediyor.

Programını desteklemek için bir milyon imza çağrısında bulunan MDB”nin çabaları, Müslüman Kardeşlerin aktif katılımıyla destek buldu. Ancak Müslüman Kardeşler geçen seneki genel seçim boykotuna katılmayınca hareketteki bölünmeler arttı.

MÜSLÜMAN KARDEŞLER: Ülkenin en büyük muhalefet örgütü Müslüman Kardeşler, yönetim tarafından ayaklanmaya sebep olmakla suçlansa da örgüt şimdiye kadarki protestolarda önemli rol oynamadı.

Resmi olarak yasaklı olmasına karşın örgüt, ülkenin en büyük ve en organize muhalefet hareketi.

Geçen seneye kadar, bağımsız adaylar olarak seçimlere katılan Müslüman Kardeşler’in üyeleri, önceki mecliste sandalyelerin beşte birini elde etmişti. Ancak ilk turda seçim hilesi yapıldığı gerekçesiyle ikinci tura katılmayan örgüt 2010 seçimlerinde meclisteki temsilcilerini kaybetti.

Kardeşler, geçmişte büyük kalabalıkları sokaklara dökebiliyordu ancak çoğu zaman doğrudan hükümeti hedef almaktan kaçındı. Örgüt, Israil’in Gazze’ye saldırısına karşı ve ABD’nin Irak’ı işgaline karşı büyük gösteriler düzenlemişti.

VAFD PARTİSİ: Daha önce mecliste muhalefet olarak yer alsa da bu partinin geniş halk desteği bulunmuyor.

Parti geçen genel seçimlerin ikinci turunu hile yapıldığı gerekçesiyle boykot etti. Parti başkanı El Seyid El Bedevi ve partisi, hükümete çok yakın olmakla eleştiriliyor.

El Bedevi, salı günkü gösterilere katılmasa da örgütün genç üyelerinin isterlerse katılabileceğini bildirdi.

Bedevi, bir Arap uydu televizyonunda meclisin feshedilmesi, yeni bir milli birlik hükümetinin kurulması ve nispi temsil sistemine dayanan yeni seçimlerin yapılmasını istedi.

YARIN PARTİSİ: Liberal çizgideki Yarın (El Gad) partisinin kurucusu Eymen Nur, gösterilere katılsa da geniş bir siyasi desteğe sahip değil.

Önceki devlet başkanlığı seçimlerinde Mübarek’ten sonra ikinci gelen Nur, sahtecilik suçlamasıyla 3 yıl hapis yattı.

Eymen Nur parmaklıklar ardındayken, partisi hükümetin destekçilerince ele geçirildi.

2009 Şubatında serbest bırakılmasından beri Nur, hükümet karşıtı gösterilerde düzenli olarak yer alıyor. (Ajanslar)

Dişi ayının dokuz günlük yüzme maratonu

Alaska’nın kuzeyinde Beufort denizinde çalışma yapan bilimadamları, burada bir kutup ayısının, hayatta kalabilmek için 687 kilometre durmaksızın yüzdüğünü belirledi.

Ayının, iklim değişikliğinin sonucu olarak yaşadığı yerde buz kalmaması üzerine bu yola gittiği sanılıyor.

Kutup ayıları, kara ve deniz arasındaki buzullarda fok avlamak için yüzmeleriyle biliniyor.

Ama araştırmacılar, yükselen deniz seviyesinin buzları erittiğini, bu nedenle kutup ayılarının daha uzun mesafelerde yüzmek zorunda kaldıklarını, kendi sağlıklarını ve gelecek nesilleri tehlikeye attıklarını söylüyor.

Uzmanların elindeki kayıtlara göre bir kutup ayısı ilk kez bu kadar uzun mesafe katetti ve ilk kez bir ayının yolculuğu başından sonuna takip edildi.

Bilimadamları, ayının yakasına GPS aygıtı takıldığını bu sayede tüm hareketlerini iki ay boyunca izlediklerini bildirdi.

Zoolog George Durner, söz konusu ayının, 2 ila 6 santigrat derece sıcaklıktaki suda 232 durmaksızın yüzdüğünü” anlattı.

Durner, “dişi ayının iki ay içinde vücudundaki yağların yüzde 22’sini kaybettiğini” belirtti. (BBC)

Ferhat Tunç’a “17 Can” cezası

Malatya’da 5 yıl önce düzenlenen etkinlikte MKP’nin 17 üyesi için türkü söylediği öne sürülen Ferhat Tunç’a ise 25 gün hapis cezası verildi.

Özgün müzik sanatçısı Ferhat Tunç, 2006 yılında ikincisi düzenlenen Nazımiye Düzgün Baba Şenlikleri kapsamında konser verirken, Tunceli Ovacık İlçesi Mercan Vadisi’nde çıkan çatışmada öldürülen kişi hakkında övücü cümleler kullandığı ve ’17 Can’ isimli türküyü söylediği iddiasıyla hakkında savcılık tarafından soruşturma açtı. Malatya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada Ferhat Tunç hakkında beraat kararı verildi. Savcılığın itirazı üzerine temyiz edilen karar Yargıtay 9’uncu Dairesi tarafından bozuldu.

Yargıtay’ın kararı bozması üzerine Malatya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava bugün yeniden ele alındı. Tunç’un katılmadığı duruşmada söz alan avukatı Osman Süzen, sanatçının öldürülen 17 kişinin örgüt üyesi olduğunu bilmediğini savundu. Avukat Süzen savunmasında, öldürülen 17 örgüt üyesinin içerisinde Ferhat Tunç’un ortaokul arkadaşlarının olduğunu şarkıyı da bu nedenle okuduğunu belirtti.

Savcının dosyaya ilişkin esas hakkındaki görüşünü açıklamasından sonra mahkeme heyeti kararını açıkladı. Mahkeme, türkücü Ferhat Tunç hakkında ’Suç ve suçluyu övme’ suçundan 25 gün hapis cezası verdi. Mahkeme heyeti, cezayı erteleyerek 5 yıl süreyle denetim süresine tabi tutulmasına karar verdi.

Adliye çıkışında açıklama yapan Ferhat Tunç’un avukatı aynı zamanda Adıyaman İHD Başkanı Osman Süzen, müvekkilinin bir türkü nedeniyle ceza aldığını, temyize gideceklerini söyledi. Avukat Süzen, “Burada önemli olan bir türkü, konuşmanın halen Türkiye’de suç olarak görülmesi hala toplumsal dinamikleri düşünceden dolayı mahkum etme çabasıdır. Söylenen bir türkü içim mahkumiyet kararı ortadadır bunu kabul etmemize imkan yoktur” diye konuştu. (dha)

Pınar Sağ’a Kaypakkaya cezası

Türkücü Pınar Sağ ve Mehmet Özcan’a TKP/ML TİKKO kurucusu İbrahim Kaypakkaya’yı övdükleri gerekçesiyle 10 ay hapis cezası verildi.

Tunceli’de düzenlenen açık hava toplantısında, TKP/ML TİKKO kurucusu İbrahim Kaypakkaya’yı övdükleri gerekçesiyle hakkında dava açılan türkücü Pınar Sağ ve aynı davadan yargılanan Mehmet Özcan’a 10’ar ay hapis cezası verildi.

Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Türk Halk Müziği sanatçısı Arif Sağ’ın gelini de olan Pınar Sağ ve Özcan ile ilgili kararını verdi. Karar duruşmasına, haklarında “suç ve suçluyu övmek”, “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla dava açılan Pınar Sağ ve Mehmet Özcan katılmazken, avukatları hazır bulundu.

Mahkeme heyeti, Cumhuriyet savcısının hazırladığı iddianamede 2 yıla kadar hapis cezaları istenen Sağ ve Özcan’ı 10’ar ay hapis cezasına çarptırdı.

-DAVANIN GEÇMİŞİ-
Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 29 Mart 2009 yerel seçimleri öncesinde Tunceli Belediyesi bağımsız başkan adayı Murat Kur tarafından düzenlenen açık hava toplantısına katılan Mehmet Özcan ve Pınar Sağ’ın, yaptıkları konuşmalarda terör örgütü TKP/ML TİKKO kurucusu İbrahim Kaypakkaya’yı övdükleri belirtiliyordu. İddianamede, zanlıların “suç ve suçluyu övme” suçu nedeniyle 2 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyordu.

İddianameyi kabul eden Tunceli Sulh Ceza Mahkemesi, davayla ilgili “görevsizlik” kararı vererek, dosyanın Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar vermişti.

Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinde ise terör örgütüyle ilişkili olduğu için suç vasfının değiştirilerek, şüphelilerin “Terör örgütü propagandası yapmak” suçundan 1 ile 5 yıl arasında değişen hapisle cezalandırılmaları talep ediliyordu. (aa)

KESK: Binlerce emekçiyle Meclis’i kuşatacağız

“Torba Yasa Tasarısı”na karşı Meclis’e yürüyen KESK’lilere polis biber gazı ile müdahalede bulundu. KESK Genel Başkanı Döndü Taka Çınar, yasanın geçmesine izin vermeyeceklerini ve önümüzdeki günlerde binlerce emekçiyle Meclis’i kuşatacaklarını kaydetti.

KESK yönetici ve üyeleri, “Emek ve halk düşmanlığı” olarak nitelendirdiği “Torba Yasa Tasarısı”na karşı Meclis’e yürümek istedi. Yürüyüşe KESK Genel Başkanı Döndü Taka Çınar, BDP Van Milletvekili Özdal Üçer, Eğitim Sen ve Tüm Bel-Sen genel başkanlarının da aralarında bulunduğu KESK’e bağlı çok sayıda sendika temsilcisi katıldı. SGK önünde bir araya gelen KESK’liler, Meclis önüne yürüyüp orada basın açıklaması yapmak istedi. Ancak yürüyüşün yapılmasına izin vermeyen polisler, barikat kurdu. Barikatı zorlayarak yürümek isteyen KESK’lilere polis biber gazı ile müdahalede bulundu.

BASIN AÇIKLAMASI YAPILAMADI

KESK’liler yürümekte ısrar ederken, KESK Genel Başkanı Döndü Taka Çınar ile BDP Van Milletvekili Özdal Üçer’in vali ile görüşmesinin ardından yürüyüşe ve Meclis önünde basın açıklamasına izin verilmeyeceği belirtildi. En demokratik hakları olan basın açıklamalarının yapılmasına dahi tahammül edemeyen AKP hükümetinin, hak gaspları anlayışının bir sonucu olduğunu ifade eden Çınar, “Torba Yasa Tasarısı”na karşı önümüzdeki günlerde geniş kapsamlı bir eylem programı hazırlığı içinde olduklarını söyledi. Çınar, “Bugün bize izin verilmiyor, ama biz çok yakın bir zaman sonra Türkiye’nin her yerindeki emekçiler olarak Torba Yasa’ya karşı Ankara’ya yürüyeceğiz ve Meclis’i kuşatacağız. Bu yasanın geçmesine izin vermeyeceğiz” ifadesini kullandı.

Çınar, yürüyüşün yapılması için emniyet amiri ile yaptıkları görüşmeler sırasında amirin kendisine “Canım” diye hitap etmesini de eleştirerek amirlerin bu gücü yöneticilerinden aldığını ve emniyet amiri hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını kaydetti. Çınar’ın konuşması sırasında da KESK’liler ile polis arasında kısa süreli bir gerginlik yaşandı. Çınar konuşmasını basın açıklamasını yapamadıkları için orada iki saat bekleyen basın mensuplarından özür dileyerek bitirdi.

Basın açıklamasına izin verilmediği için, KESK’liler, taleplerini gün içinde basın yayın kurumlarına yazılı olarak ileteceklerini belirtti.

(Sol Defter)

Türkiye’ye 1 yılda 1 milyon kişi

Türkiye nüfusu 2010 yılı sonu itibariyle bir önceki yıla oranla binde 15,88 artarak, 73 milyon 722 bin 988 kişiye yükseldi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ”Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2010 Nüfus Sayımı Sonuçları”nı açıkladı.

Buna göre 2009 yılı itibariyle 72 milyon 561 bin 312 kişi olan ülke nüfusu, 1 milyon 161 bin 676 kişilik artışla, 2010 sonunda 73 milyon 722 bin 988 kişiye ulaştı.

2010 yılında 81 ilden 53’ünün nüfusu bir önceki yıla göre arttı, 28 ilin nüfusu ise azaldı.

Nüfus artış oranının en yüksek olduğu iller sırasıyla, Bilecik, Isparta ve Erzincan; en düşük olduğu iller ise Tunceli, Çankırı ve Ardahan oldu.

NÜFUSUN YÜZDE 76,3’Ü MERKEZDE YAŞIYOR
Araştırma sonuçlarına göre; toplam nüfusun % 76,3’ü yani 56 milyon 222 bin 356 kişi, il ve ilçe merkezlerinde; % 23,7’si yani 17 milyon 500 bin 632 kişi ise belde ve köylerde ikamet ediyor.

İl ve ilçe merkezlerinde yaşayan nüfus oranının en yüksek olduğu il % 99 ile İstanbul, en düşük olduğu il ise % 32 ile Ardahan.

Toplam nüfusun % 18’i yani 13 milyon 255 bin 685 kişi İstanbul’da ikamet ediyor. Bunu sırasıyla; % 6,5 ile (4 milyon 771 bin 716 kişi) Ankara, % 5,4 ile (3 milyon 948 bin 848 kişi) İzmir, % 3,5 ile (2 milyon 605 bin 495 kişi) Bursa, % 2,8 ile (2 milyon 85 bin 225 kişi) Adana izliyor.

Ülkemizde en az nüfusa sahip olan il ise 74.412 kişiyle Bayburt.

NÜFUSUN YARISI 29,2 YAŞINDAN KÜÇÜK
Ülkemizde ortanca yaş 29,2. Ortanca yaş erkeklerde 28,7 iken, kadınlarda 29,8 oranında. İl ve ilçe merkezlerinde ikamet edenlerin ortanca yaşı 29,1; belde ve köylerde ikamet edenlerin ortanca yaşı ise 29,8.

Nüfusun % 67,2’si 15 ile 64 yaşları arasında.

15-64 yaş grubunda bulunan çalışma çağındaki nüfus, toplam nüfusun % 67,2’sini oluşturuyor.

Ülke nüfusunun % 25,6’sı 0-14 yaş grubunda, % 7,2’si ise 65 ve daha yukarı yaş grubunda bulunuyor.

KİLOMETREKAREYE 96 KİŞİ DÜŞÜYOR
Nüfus yoğunluğu olarak ifade edilen “bir kilometrekareye düşen kişi sayısı” Türkiye genelinde 96 kişi. Bu sayı illerde 10 ile 2.551 kişi arasında değişiyor.

İstanbul 2.551 kişi ile nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu il. Bunu sırasıyla; 432 kişi ile Kocaeli, 329 kişi ile İzmir, 254 kişi ile Hatay ve 250 kişi ile Bursa takip ediyor.

Nüfus yoğunluğunun en az olduğu il ise 10 kişi ile Tunceli. Yüzölçümü büyüklüğüne göre ilk sırada yer alan Konya’nın nüfus yoğunluğu 52, yüzölçümü en küçük olan Yalova’nın nüfus yoğunluğu ise 241. (Ntv)

Erzurum Valiliği protestoyu yasakladı

Erzurum Valiliği’nin 26 Ocak tarihinde yaptığı yazılı açıklama ile kentte 2 gün boyunca basın açıklaması yapılmasını keyfi biçimde yasakladığı ortaya çıktı.

Erzurum Valiliği tarafından yapılan resmi açıklamada 27-28 Ocak tarihlerinde kentte basın açıklaması yapılmasının yasaklandığı duyurulurken, herhangi bir gerekçe belirtilmedi.

Valiliğin yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Sivil toplum örgütleri yada gerçek kişilerce basın açıklaması ve benzer adlar altında yapılacak faaliyetler için; 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 11. maddesine C bendinde “İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin kamu esenliğinin sağlanmasın ve önleyici kolluk yetkisi Valilinin ödev ve görevlerindendir. Bunları sağlamak için Vali gerekli tedbirleri alır. Bu hususta alınan ve ilam olunan karar ve tedbirlere uymayanlar hakkında aynı kanunun 66. madde hükmü uygulanır.”

Anılan 66. maddede ise; “ İl genel kurulu ve idare kurulları yahut en büyük mülkiye amirleri tarafından kanunların verdiği yetkiye istinaden ittihaz ve usulen tebliğ veya ilan olunan karar ve tedbirlerin tatbik ve icrasına muhalefet eden veya müşkülat gösterenler veya riayet etmeyenler, mahalli mülki amir tarafından Kabahatler Kanununun 32. maddesi hükmü uyarınca cezalandırılır.” denilmektedir.

Bu nedenlerle; sivil toplum örgütleri veya gerçek kişilerce, Hava Limanı yolu, Terminal Caddesi, Üniversite Kavşağı, Ömer Nasuhi Bilmen Caddesi, Cumhuriyet Caddesi, Eski Vilayet Kavşağı, Menderes Caddesi, Orhan Şerifsoy Caddesi, Migros Kavşağı, 50. Yıl Caddesi, İstanbul Kapı Caddesi, Org. Selahattin Demircioğlu Caddesi, Aziziye Parkı Önü E 80 Karayolu, 3.000 lik Buz Hokey Salonu, Üniversite Kavşağı, E80 Karayolu, Fatihsultan Mehmet Bulvarı, Palandöken Kavşağı, Org. Eşref Bitlis Bulvarı, Dedeman Otel, Çat Kavşağı, Refik Saydam Caddesi, Erzurum Yenişehir Yolu, Atlama Kuleleri Güzergahi üzerinde 5442 sayılı il idaresi kanununun 11. maddesinin (A) ve (C) fıkralarına istinaden 27.01.2011 günü saat: 07.00 dan 28.01.2011 günü saat: 12.00 ye kadar basın açıklaması yapılması YASAKLANMIŞTIR.”

(sol)


Kupa’da şaşırtan tesadüfler

0

Ziraat Türkiye Kupası’nda ilginç eşleşme! Dört grupta birbiriyle karşılaşan takımlar yine birbiriyle eşleşti.

Ziraat Türkiye Kupası’nda çeyrek ve yarı final eşleşmeleri İstanbul’da yapılan kura çekimiyle belirlendi.

Olimpiyatevi’nde gerçekleştirilen kura çekimine, gruplarda 5. maçlar sonucunda çeyrek finale kalan 8 kulübün temsilcileri ile Futbol Federasyonu ve Ziraat Bankası yöneticileri katıldı.

Kura çekimi sonrası çeyrek finalde eşleşmeler şu şekilde oluştu:

Beşiktaş-Gaziantep Büyükşehir Belediyespor
Gaziantepspor-Galatasaray
İstanbul Büyükşehir Belediyespor-Kasımpaşa
Gençlerbirliği-Bucaspor

Çift maçlı eleminasyon sistemine göre oynanacak Ziraat Türkiye Kupası’nda çeyrek final ilk maçları 2-3 Şubat, rövanşları ise 2-3 Mart’ta yapılacak.

-BEŞİKTAŞ İLE GALATASARAY YARI FİNALDE KARŞILAŞABİLİR-

Çeyrek finaldeki Beşiktaş-Gaziantep Büyükşehir Belediyespor eşleşmesinden turu geçecek ekiple Gaziantepspor-Galatasaray eşleşmesinin galibi, İstanbul Büyükşehir Belediyespor-Kasımpaşa eşleşmesinin turu geçen tarafıyla da Gençlerbirliği-Bucaspor eşleşmesinin galibi yarı finalde karşı karşıya gelecek.

Bu durumda, Beşiktaş ile Galatasaray, turu geçmeleri halinde yarı finalde birbirlerine rakip olacak.

Yarı finaller de çift maçlı eleminasyon sistemine göre oynanacak, tarihleri daha sonra belirlenecek.

-AYNI GRUPTAN ÇIKTILAR-

Çeyrek final eşleşmelerinde kupa tarihinde belki de ilk kez yaşanan ilginç bir durum ortaya çıktı.

Çeyrek finalde birbirleriyle eşleşen takımlar bir önceki turda aynı grupta yer almış ve ilk 2 sırada bulunarak, gruptan beraber çıkmıştı.

Ziraat Türkiye Kupası’nda bu sezonki final maçı Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kadir Has Stadı’nda, daha sonra belirlenecek bir tarihte oynanacak. (aa)

Mısır’daki protestolara Müslüman Kardeşler de katılıyor

0

Ülkedeki en büyük muhalefet grubu olan Müslüman Kardeşler, bugüne kadar uzak durdukları hükümet karşıtı gösterilere dördüncü gününde destek verme kararı aldı.

Ancak BBC’nin Kahire’deki muhabiri Jon Leyne, örgütün henüz taraftarlarına sokağa çıkma çağrısında bulunmadığını belirtiyor.

Mısır’da bugün Cuma namazından sonra dev bir protesto gösterisi planlanıyor.

Gösteri öncesinde Müslüman Kardeşler’in üst düzey dört yöneticisi ve bazı üyelerinin gözaltına alındıkları öğrenildi.

Gözaltına alınanlar arasında 5 eski milletvekilli ve örgütün üst düzey yöneticilerinden 5 kişinin bulunduğunu bildiriliyor.

BBC’nin sorularının yanıtlayan bir muhalefet destekçisi, gösterilerin kendiliğinden geliştiğini, herhangi bir siyasi grup ya da Müslüman Kardeşler’le ilgisi olmadığını kaydetti.

Ahmed el Aşhal adlı gösterici,’ ‘Gösterilere katılan bu gençlerin Mısır’daki herhangi bir siyasi partiyle ilgisi yok, Müslüman Kardeşler’e mensup da değiller. Kendiliğinden gelişen, kimseye sorulmadan yapılan eylemler bunlar” dedi.

Mısır’da internet ve cep telefonu mesaj hizmetlerinin ciddi kesintiye uğradığı haberleri geliyor.

Üç gündür devam eden gösteriler büyük ölçüde sosyal paylaşım siteleri gibi internet araçları aracılığıyla organize edilmişti. İktidar partisi, halkla ve muhalefetle diyaloğa hazır olduğunu söylerken, muhalefetin önde gelen isimlerinden, eski Uluslararası Atom enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed el Baradey de, dün ülkeye döndü ve bugünkü gösterilere katılmak istediğini açıkladı.

Hükümete de seslenen Baradey, “İktidara sürekli yaptığım, şikayetleri hemen dinlemeleri gerektiği, şiddet kullanmamaları ve değişiklik vaktinin geldiğini anlamaları çağrımı yineliyorum. Başka seçenek yok” dedi.

Baradey, açıklamasını Kahire’ye dönmek üzere gittiği Viyana havaalanında yaptı.

Gözlemciler el Baradey’in dönüşünün, bir lider figürü arayışındaki protestocuları teşvik edebileceğini belirtiyor.

Ancak protestocuların bazılarının, uzun süredir ortalarda görülmeyen Baradey’e öfkeli olduğu da biliniyor.

İktidar partisi ise halk ve muhalefetle diyaloğa hazır olduğunu açıkladı.

Ulusal Demokrat Parti adına basına açıklama yapan parti genel sekreteri Safvat el-Şerif, ifade edilen şikayetleri dinleme zamanının geldiğini ancak demokrasinin belli kural ve süreçleri olduğunu söyledi.

Protestolar sürecek

BBC’nin Kahire’deki muhabiri John Leyne, göstericilerin azınlıkta olduğunu ancak protestoların dinme belirtisi göstermediğini anlatıyor.

Leyne, haftasonunun gelmesiyle birlikte, protestolara katılımın artabileceğini de ekliyor.

Gösterileri düzenleyen grup, Cuma günü kilise ve camilerde ibadetlere katılacak kişilerin, daha sonra gösterilere katılması çağrısı yaptı, göstericilerin hangi dine mensup olduğunun önemli olmadığını vurguladı.

Müslüman Kardeşler de cuma günü yapılması planlanan protestolara destek verdiklerini açıkladı.

Mısır’da protestoların üçüncü günü ise çatışmalı geçti.

Sina şehrinde, polisle yaşanan çatışmalarda bir Bedevi gösterici öldü.

Süveyş kentinde polis göstericilere plastik mermi, tazyikli su ve göz yaşartıcı gaz ile müdahale etti.

İsmailiye kentinde de benzer sahneler yaşandı.

Gösterilerin başlamasından beri yedi kişi öldü, yüzlerce kişi de tutuklandı. (BBC)

Çölde Kutup Ayısı

Siz söyleyin.

Anadan üryan dört adamın bisiklete bindiği bir film afişi görseniz ve filmin adının da Çölde Kutup Ayısı olduğunu öğrenseniz…

Yemininizi bozmaz mısınız?

Ben bozdum.

**

Sinema, çok zamandır kendimi uzak hissettiğim bir ‘şey’. O şeyin çoğu zaman tek bir karşılığı var: Kelek çıkmış kavun…

Kelek yememeye yeminli olsam da, ‘tecrübe yenilen keleklerin toplamıdır’ diye kalktım filme gittim.

Aman yarabbim, ne güzel bir kavun bu…Sanki Bektaşi rüyası: Kırkağaç rakıya bandırılmış…

Son zamanlarda gördüğüm, dinlediğim en güzel hikayelerden biri ÇKA.

Hakiki ve düşsel, hüzünlü ve ironik, taşkın ve  depresif…Daha ne olsun.

Seyrettikten sonra öğrendim. Meğer film İstanbul Film Festivali’nde ayakta alkışlanmakla kalmamış, Altın Lale’yi de kazanmış…Hakkıdır. Helali hoş olsun.

**

Film, esas oğlanımız Gunther Strobbe’nin ergenlik ve erişkinliğini anlattığı iki zaman diliminde geçiyor.

Gunther, erkeklerin her sene bacaklarını traş edip, kadın kıyafetleri giyip, üç gün üç gece tıksırıncaya kadar içtikleri bir Flaman kasabasında yaşıyor.

Yaşadıkları ev büyükannesinin… Büyükanne ‘bir baltaya sap olamamış’ dört ‘dalton’ oğluna ve torununa evini açmış bir melaike.

Strobbe’lerin hepsi birer tutunamayan. Filmi izleyen hemen herkes yazdığı yorumlarda bir şekilde bu kelimeyi kullanıyor. (Aslına bakarsanız yazdığı romanlar yayınevleri tarafından sürekli geri çevrilen yetişkin Gunther’in hikayesi de bir yanıyla Oğuz Atay’a benziyor.)

Bira ve Bisiklet filmin iki leitmotifi. Durmaksızın akıyorlar.

Biz, birayi, yıllanmış şaraba bozuk gıda muamelesi yapan TAPDK (Tütün ve Alkol Piyasası Denetleme Kurumu) denetçilerine bırakıp bisiklete bağlanalım.

Gunther’in hayatı bile bisikletle başlıyor. Babası onu hastaneden eve gidonun önündeki sepetle taşıyor. (Eve değil aslında; sürekli takıldıkları bara götürüyor.)

Bisiklet, Gunther’in ayrılmaz parçası. Bazen o onu taşıyor, bazen onu o.

Aslında bütün Strobbe’lerin hayatında bisiklet böyle bir yere sahip. Yılda birgün yapılan çıplak  bisiklet yarışına hırsla katılıyorlar. Büyük amca Kocaoğlan bu uğurda sürekli kafayı gözü dağıtıyor ama hiçbir zaman küçük kardeş Koen’i geçemiyor.

Gunther, yazdığı bir hikâyede Kocaoğlan’ı özel bir bisiklet yarışına sokuyor. Patenti Kocaoğlan’a ait olan bir  oyun icat ediyor. Oyun, ortasında koca bir Fransa haritası olan bir masanın etrafında oynanıyor. Bisiklet kıyafeti giymiş oyuncular, ellerindeki bibloları birer satranç taşı gibi kullanıyor ve harita üstünde, Fransa Bisiklet Turu rotasını izliyorlar. Bu aynı zamanda bir bira içme yarışması. Ayakta kalan yarışı kazanıyor.

Bisiklet film boyunca hiç sahneden çekilmiyor. Zaten Flander’de bisiklet, folklorun bir parçası. Evvelki yıl Flander Turu koşulurken, birgün önce koşulan halk yarışına yaklaşık 18.000 bisikletli katılmıştı.

**

ÇKA’nın final sahneside bisikletle bitiyor. (Korkmayın anlatmayacağım. Bahşiş vermeyen müşterinin kulağına eğilip ‘katil uşak’ diyen yer gösterici değilim ya)O sahneyi görür görmez Can Dündar’ın Kırmızı Bisiklet denemesini hatırladım. İşte ondan bir bölüm: “…Kırmızı bisiklet sendeledi ilkin, bir o yana, bir bu yana yattı, sonra toparlanıp çığlıklarla kanatlandı.

Ardından bakakaldım.

Bir hayat provasıydı sanki…

Sendelerse her an arkasında olacağımı, yardıma koşacağımı biliyor; ama vakti gelince süren bir bahar dalı gibi kırmızı kısrağını kendi başına sürmesi gerekiyordu…”

TANTE ROSA

Yukarıda yazmıştım. Filmi izleyen hemen herkes Tutunamayanlar’ı, Oğuz Atay’ı hatırlıyor.

Bakındım biraz. Acaba kimse Sevgi Soysal’ı görmüş müydü?

Gunther’in halası Rosi’yi, yani Tante Rosi’yi?

Hayır. Kimse görmemişti Tante Rosa’yı…Birden içimi, keşfetmenin bencilce zevki kapladı.

Aslında iki tante arasındaki fark, bir harf farkından ötedir.

Soysal’in tantesi Gunther’in tantesinden çok daha cesurdur. Kendisine dayatılan bir hayatı, değil kendi kurduğu hayatı yaşamak ister.

Gunther‘in tantesi bisikletinin yan taraflarindaki yedek teker olmadan yapamazken, Soysal‘in tantesi ömrü hayatında o tekerlere dönüp bakmamıştır bile.

Zira o gerçek bir bisikletçidir.