Ana Sayfa Blog Sayfa 5295

Güncellendi: Muhabbet Kralı’nda nükleer enerji tartışıldı

Okan Bayülgen’in hazırlayıp sunduğu Muhabbet Kralı’nda dün gece nükleer enerji tartışılıdı.

Kanal D’de yayınlanan tartışma programında nükleer karşıtları adına Yeşiller Partisi eş sözcüsü Ümit Şahin, Greenpeace kampanyalar yöneticisi Hilal Atıcı, nükleer enerji uzmanı Prof. Dr. Tolga Yarman ve Türk Tabipleri Birliği adına Dr. Umur Gürsoy yer aldı.

Nükleer enerjiyi savunan konuklar arasında ise İTÜ Enerji Enstitüsü’nden Prof. Dr. Atilla Özgener ve Boğaziçi Üniverstesi’nden Prof. Dr. Vural Altun yer aldı. Programın girişinde telaffuz edilen vurucu cümle Vural Altun’dan geldi. Altun, Metsamor santrali hakkında bir soruya cevaben, nükleer santrallerin normal operasyonları dahilindeki kontrollü radyoaktif gaz emisyonlarını insanın sindirim sistemi hareketleri gibi zararsız olarak tasvir etti. Nükleer santrallerin, tabii, bazı hallerde kontrolsüz emisyonlara da gitmesi gerekebileceği ve bunun zararlı olacağını ekleyen Altun, bunun olup olmadığının bilinemeyeceğini de ekledi. Bunun üzerine söz alan Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü Ümit Şahin, tartışmayı nükleer enerjinin gizli-kapaklı ve merkezi tabiatı üzerinden başlattı.

Tartışmanın devamında yenilenebilir enerjilerin enerji ihtiyacımız için nasıl gerçek bir alternatif olduklarından Çernobil Kazası’nın üstü örtülen tecrübesine ve Rusya ile yapılan anlaşmanın sorunlu içeriğine kadar birçok konu tartışıldı. Prof. Tolga Yarman zamannda Akkuyu için kendi imzaladığı yer lisansının yeni bulgular ışığında geçerliliğini artık nasıl yitirmiş olduğunu ve bu tip yatırımlarda lisanslamanın katılımcı, şeffaf ve detaylı bir süreçle yapılması gerektiğini anlattı. Özellikle yenilenebilir enerjiler konusunda söz alan Hilal Atıcı, 1970lerin hantal baz yük mantığını çok aşan bir yerde olduğumuzu, Greenpeace’in Enerji Devrimi Raporu’nun da gösterdiği gibi yenilenebilir enerji kaynakları, enerji verimliliği ve akıllı şebekelerle nükleer ve diğer kirletici enerji kaynaklarına muhtaç kalmadan ayni ekonomik büyümeyi sağlayabileceğimizi anlattı. Buradan tartışma Türkiye’de nasıl büyük bir enerji sektörü oluştuğu, bunun içinde yenilenebilir enerjiler ve özellikle güneş enerjisinin Batı’daki iyi örnekler aksine teşvik almadığı için ne kadar küçük kaldığı ve kısa vadeli kâr amaçlı yatırımlar olan HESlerle yapılan doğa yıkımı konusuna doğru evrildi. Bu sırada nükleer taraftarlarından bir kısmı nükleer karşıtlarının niyetlerini mesnedsizce sorgulamakla meşgullerdi.

Program’a ayrıca telefonla nükleer santral planları yapılan bölgelerden önde gelen halk hareketi temsilcileri katıldı. Bunların arasından Mersin Akkuyu’dan Mehmet Ali Yılmaz sakin bir tavırla niçin nükleer santral planıyla gelen vaadlere kanmadıklarını ve alternatifleri tercih ettiklerini anlatırken, Mersin Nükleer Karşıtı Platform’dan Sabahat Aslan enerji verimliliğini ve tehlikeli bir teknolojide Rusya’ya bağımlılığın risklerini vurguladı. Sinop Çevre Platformu’ndan Hale Oğuz ise, ayni vurguların yanında, bir nükleer santral yapılması hâlinde Sinop’ta nasıl hassas ve güzel bir ekolojinin yıkıma uğrayacağını anlattı.

(Yeşil Gazete)

İsrail’den Dünya’ya: “Mübarek’i bu kadar eleştirmeyelim”

0

Haftasonu İsrail yetkililerinin bazı Batı ülkelerine Mısır’ın devrilmekte olan cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’i çok sert eleştirmemeleri için çağrıda bulunduğu ifade edildi. Çağrı, Batı’yı  menfaatinin Mısır rejiminin istikrarında yattığına ikna etme çabaları olarak yorumlanıyor.

Üst düzey İsrail yetkilileri cumartesi gecesi Dışişleri’nin ABD, Kanada, Çin, Rusya ve Avrupa’da anahtar konumdaki sefaretlerine gönderdiği direktiflerlerle büyükelçilerinden sözkonusu ülkelere Mısır rejiminin istikrarının önemini olabildiğince aciliyetle vurgulamalarını istedi. Bir üst düzey yetkili durumu “Amerikalılar ve Avrupalılar kamuoyu baskısına yanaşıyorlar ve kendi menfaatlerini düşünmüyorlar” şeklinde analiz etti. AB dışişleri bakanlarının Mısır’da devam eden devrimi bugün Brüksel’de bir toplantıda tartışmaları ve ardından bir açıklama yapmaları bekleniyor.

mübarek netanyahuİsrail kendisi Mısır’daki olaylar hakkında olabildiğince sessiz kalmaya çalışıyor, ve Netanyahu, kabinesinden bakanların konuya dair bir açıklama yapmamasını istedi. Mübarek idaresinde Mısır, İsrail’den sonra dünyada en çok ABD yardımı alan ülke idi ve 2009 senesinde, Amerika’dan silah ve buğday alımı şartı ile, 1.3 milyar dolar askeri, 250 milyon dolar ekonomik yardım almıştı.

(Yeşil Gazete, Haaretz)

Mısır olmaktan korkan Suriye yönetimi reforma gidiyor

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad Mısır’daki isyanın bölge ülkelerini yaklaşımlarını gözden geçirmeye zorladığını ve ülkesinde siyasi reformlar başlatacağını söyledi.

Suriye’yi 40 yıldır yöneten Baas rejimini babası Hafız Esad’ın ardından 2000 yılında devralan Beşar Esad Wall Street Journal gazetesine dün verdiği demeçte Tunus ve Mısır’daki gösterilerin Ortadoğu’da yeni bir devir başlattığını ve Arap yöneticilerin halkın siyasi ve ekonomik taleplerine daha fazla kulak vermesi gerektiğini söyledi.

Tunus ve Mısır’da olduğu gibi bir reform ihtiyacını önceden görmediği takdirde sonra çok geç olacağını söyleyen Esad yine de kendi pozisyonunun Mısır’dan farklı olduğunu söyledi. Amerikan karşıtı politikalarının ve İsrail’le içinde bulundukları çatışmalı durumun kendi yönetimlerinin halk tabanında daha fazla destek bulmasına neden olduğunu söyleyen Esad, insanların inançlarına yakından bağlı olduklarını belirtti.

Beşar Esad reformlara belediye seçimleriyle, yeni bir medya yasasıyla ve sivil toplum örgütlerine daha fazla güç vermekle başlayacak.

(Yeşil Gazete)

Washington Post’dan derlenmiştir

Arkeo-Sev: Kültür varlığı arkeolojiyi birlikte koruyalım

Arkeo-Sev, arkeolojik tahribata “dur” diyor ve arkeolojiyi “sevmeye” çağırıyor.

Arkeo-Sev; kültür varlıklarının doğal nedenlerle ya da insan eliyle gerçekleşen tahribine karşı mücadele etmek gerektiğini belirtiyor. İnsan eliyle, define uğruna, rant uğruna, tarım arazisi uğruna ve bazen de “restorasyon” adına yapılan tahribata karşı farkındalık ve eğitim oluşturmak gerekiyor. Bunun için, her tahribat fotoğraf makineleri ile saptanabilir ve Arkeo-Sev sayfalarına ulaştırılabilir. Yerel gazetelerde, yaygın veya dijital medyada konu gündeme taşınabilir. Yerel yönetimlerin konuya daha ciddi eğilmeleri için, birlikte kamuoyu oluşturulabilir. Ayrıca, Mersin’de Arkeo-Sev’in yürüttüğü projeye destek verilebilir.

Arkeo-Sev ve Mersin’deki proje ile ilgili daha ayrıntılı bilgi http://arkeosev.blogspot.com/ adresinde.

(Yeşil Gazete)

Tayland’da cinsiyet kimliğine eşitlik örneği

Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği kurumları ve Uluslararası Af Örgütü gibi pek çok uluslararası sivil toplum örgütü ayrımcılık karşıtı küresel  mücadelede özel şirketlerin sorumluluklarının önemine vurgu yapadursun, Tayland’dan örnek bir eşit uygulama haberi geldi.

Tayland’da nisan ayında uçuşlara başlayacak olan bir havayolu şirketi trans kişilere hostes olma konusunda ayrımcılık yapmayıp onları işe alımda engellemeyerek ülkede bir ilki gerçekleştirdi.

Nisan ayında uçuşlara başlayacak olan P.C. Air’in genel müdürü Peter Chan “Bence transgender kişiler sadece eğlence sektöründe değil, çok  iş grubunda kariyer sahibi olabilirler. Birçoğunun hayalinde hostes olmak yatıyordu ve ben de hayallerini gerçekleştirmelerini mümkün kıldım.’ diyor.

İşe alınan kişiler arasında 2007’de güzellik yarışması Miss Tiffany’de birinci olan, Thanyarat Jiraphatpakorn da var. Tayland’da basında çıkan habere göre, şirkete 100 dolayında transgender kişi iş başvurunda bulundu.

(Yeşil Gazete, Radikal)

ABD’de bütçe açığı yeni bir rekora gidiyor

Amerika Birleşik Devletleri’nde bu yıl bütçe açığının 1,48 trilyon dolara çıkabileceği açıklandı.

Kongre Bütçe Dairesi’nin bu öngörüsü gerçekleşirse, (CBO) 2009’da resesyon dönemindeki bütçe açığının da üzerine çıkılacak ve bu yeni bir rekor olacak.

CBO, Amerikan Başkanı Barack Obama’nın Kongre’yle yeni bir ekonomik canlandırma paketi üzerinde uzlaşması sonrasında bütçe açığına ilişkin tahminlerini revize etti. Kongre Bütçe Dairesi daha önce bu yılki açığın 1 trilyon 70 milyar dolar olarak öngörmüştü.

Yeni ekonomik canlandırma paketi eski Başkan George Bush dönemindeki vergi indirimlerinin ve işsizlik ödeneklerinin devam etmesini öngörüyor.

Kongre tarafından görevlendirilen ve federal yönetimin mali durumuna ilişkin tarafsız değerlendirme yapan Bütçe Dairesi, bütçe açığının orta vadede keskin bir şekilde azalabileceği tahmininde bulundu.

Daire bununla birlikte, 2011’e ilişkin tahminin Kongre’nin bütçe açığını daha artırabilecek başka düzenlemelere gitmeyeceği öngörüsüyle yapıldığına dikkat çekti.

CBO’ya göre, 2011’deki bütçe açığı gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 9,8’ine ulaşacak.

Daire, işsizlik ve enflasyon gibi dizi alandaki öngörülerinin gerçekleşmesi durumunda borç seviyesinin 2021’e kadar gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 62’sinden yüzde 77’sine çıkacağını belirtti. (BBC)

ABHaber: Avrupa Parlamentosu Türkiye Raporu’nu sertleştirdi

0

Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin yakın takipçilerinden AB Haber sitesinin verdiği haberlere göre Avrupa Parlementosu grupları, 1 Şubatta yapılacak AP Dış İlişkiler Komisyonu oturumundaki ikinci değerlendirme öncesinde, Türkiye Raporu’nun tonunu sertleştirecek şekilde anlaştılar.

Kıbrıs sorunuyla ilgili rapora eklenmesine kesin gözle bakılan değişiklik önergelerini site için değerlendiren gözlemciler, bunları Türkiye’yi müzakere masasından kaldırmak için manevralar olarak niteliyor. Son haftalarda üst düzey Türkiye yetkililerinin de açıklamaları ilişkilerde yeni bir gerilim dönemine girildiğini işaret ediyordu. Radikal’den Murat Yetkin buna en büyük delil olarak Cumhurbaşkanı Gül’ün Avrupa Konseyi toplantısı için bulunduğu Strazburg’da AB ilişkilerini stratejik bir seçim olarak değerlendirmesini gösteriyor.

ABHaber’in aktardığı’na göre AP Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten’in (CD, NL) raporunun ilk görüşmesinin yapıldığı ilk oturumda parlementerlere yaptığı değişiklik önergesi vermeyin çağrısı dikkate alınmamış vaziyette. Bilhassa, raporun Kıbrıs sorunuyla ilgili kısmının  daha da sertleştirilmesi için bir irade gözleniyor. Halihazırda, Türkiye vaad ettiğinin aksine Kıbrıs Cumhuriyeti gemi ve uçaklarına limanlarını açmış değil. Buna karşılık AB de Kuzey ile doğrudan ticaret yollarını kolaylaştırmıyor ve bölgeye karşı ambargo devam ediyor.

Rapora 315 değişiklik önergesi verildiği, AP siyasi gruplarının uzlaşısıyla Kıbrıs paragraflarının daha da sertleştirildiği ve rapora Maraş’ın Rumlara iade edilmesini öngören ifadenin girmesi konusunda uzlaşı sağlandığı aktarılıyor. Buna göre raporda ”Mağusa’nın BM Güvenlik Konseyi’nin 550 sayılı kararı uyarınca yasal sahiplerine geri verilmesi gerektiği” cümlesi yer alacak.

Geçmiş yılların Türkiye-AB müzakereleri tecrübesi ve AB Haber’in analizince, Türkiye’yi AB ile müzakere masasından kaldıracak değişiklik önergelerinin çoğunun kabul edilmesi beklenmiyor. Ancak raporun geçen seneye oranla daha da sert olacağı şimdiden ortaya çıkmış durumda.

Bununla birlikte, rapora yönelik verilen kabul edilmesi beklenen değişiklik önergeleri de var. Son yılda Türkiye’de yükselen özgürlük alanının kısıtlandığına ilişkin kaygıların yansıması üzerine, basın, düşünce ve ifade özgürlüğü ile ilgili Türkiye’de yaşanan son gelişmelerle birlikte Türkiye’de alkol yönetmeliği olarak bilenen ‘Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”i eleştiren değişiklik önerilerin de rapora dahil edilmesi bekleniyor.

(Yeşil Gazete, ABHaber, Radikal)

Mısır’da geri dönüş yok!

Mısır’da muhalefetin temsilcisi Baradey, Tahrir Meydanı’ndaki göstericilere seslendi: Çıktığımız yolun geri dönüşü yok, birkaç gün içinde değişim gerçekleşecek.

Mısır’da isyan dinmiyor.

Muhalefetin temsilci olarak belirlediği Muhammed El Baradey, sokağa çıkma yasağına rağmen başkent Kahire’nin Tahrir Meydanı’nda toplanan göstericilere seslendi.

Daha önce Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in bugün görevini bırakması gerektiğini söyleyen Baradey kısa konuştu: Çıktığımız yolun geri dönüşü yok, mücadele etmeliyiz. Tek arzumuz rejimin sona ermesi. Halkın önünde saygıyla eğiliyorum, sabırlı olsunlar; birkaç gün içinde değişim gerçekleşecek.

El Baradey’in konuşması sırasında kalabalığın ”Kahrolsun Mübarek” şeklinde slogan attığı gözlemlenirken, El Baradey’in konuşma öncesi oradaki basına bir açıklama yapmaması dikkat çekti.

Görgü tanıkları, El Baradey’in meydanın ortasına yürüdüğü sırada göstericilerin, ”Halk, rejimin devrilmesini istiyor” şeklinde bağırdığını söylediler.

“MÜBAREK GİDENE DEK…”
Kahire’de gösterilerin merkezinde bulunan NTV Haber Müdrü Mete Çubukçu da son gelişmeleri şöyle aktardı:

“Baradey yaptığı konuşmayla, ‘Mübarek görevden alınmadan bu iş bitmeyecek’ demek istedi.

Tahrir Meydanı’nda gün boyu protestolar devam etti. Burada, muhalefetin birlikte hareket edip sistemin sonunu getirmesi bekleniyor.

Ayrıca, jetler başkentin üzerinde alçak uçuş yaparken, bu, ordunun ‘kontrol elimizde’ mesajı vermek istediği şeklinde yorumlanıyor.

Polisin sokaklardan çekildiği kentte, insanlar mahalle ve sokaklarını korumak için timler oluşturmuş durumda. Dün hapishanelerden kaçanlarların olması ve yağmalamalar yaşanması buna gerekçe.

MUHALEFETİN TEMSİLCİSİ BARADEY
Öte yandan, muhalif harekete katılan parti ve gruplar Muhammed El Baradey’in ortak temsilci gibi hareket etmesinde anlaştı.

Mısır’daki en büyük muhalefet örgütü Müslüman Kardeşler ve diğer muhalif hareketler, muhalif lider Muhammed El Baradey’in müzakereci olarak tanınmasına karar verdi.

Örgüt liderlerinden Saad el Katatni, birçok irili ufaklı örgüt ve hareketi kapsayan Ulusal Değişim Derneğinin, El Baradey’i, müzakereci olarak tanıdığını belirtti.

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun eski başkanı olan El Baradey, daha önceki açıklamalarında, Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in emekliye ayrılma zamanının geldiğini belirtirken, sokak gösterilerine liderlik yapmayacağını, rolünü siyasi değişime öncülük etmek olarak gördüğünü kaydetmişti. (Ntv)

Beşiktaş karlı haftadan zararlı çıktı

Bu hafta, maçtan önce bakıldığında, Beşiktaş için çok işlemli bir denklemin çözüleceği bir dönemeç olacak. Şöyle ki, Beşiktaş’ın puan sıralamasında üstünde olan takımlardan Trabzonspor ile Fenerbahçe birbirleriyle, Bursaspor, Galatasaray ile, Kayserispor ise Karabükspor ile oynayacaktı. İlk maçtan avantajlı bir skor geldi Beşiktaş için. Kayserispor berabera kalarak 2 puan bıraktı. Gerçi Bursaspor’un Galatasaray’ı yenmesi ile fikstür avantajının bir kısmı yitirildi. Bu maçtan sonra da, ya 3 puan ya da 4 puan daha yaklaşma şansı var Beşiktaş’ın yukarıdaki takımlara.

Bu durum böyle ama İBB’nin Beşiktaş için önemli bir takım olduğunu söylemek gerekir. Son 10 yılın tarihi yazıldığında, Beşiktaş kimseden çekmedi İBB’den çektiği kadar. Bu hafta maçın oynanacağı Olimpiyat’ta Beşiktaş’ın daha İBB’ye galibiyeti yok. Başka galibiyetleri var ama İBB’ye yok. Bu yüzden kimin kimle oynadığından önce, Beşiktaş’ın galip gelebilmesi önemli. Maç öncesi de Beşiktaş’ın havası gayet yerinde. Kupa ve lig maçlarından sonra herkesin ayrı bir yere koyduğu takım oldu Beşiktaş. Tek kayıp Ersan Gülüm. Kiralık oynadığı bir takımda bağlarını koparmak herhalde korkunç olmalı. Fakat, bu kötü olaydan da bir iyilik çıkacak gibi. Beşiktaşlı futbolcular maça “Geçmiş olsun Ersan Gülüm” t-shirtüyle çıktılar. Taraftar da destek oluyor Ersan’a. Böylece, sezon sonunda hangi takıma gideceği de kesinleşiyor gibi. Bu sakatlığın belki de tek iyi yönü bu. Bir başka tek iyi yönü olan figüre bakmak gerekirse, o da Olimpiyat Stadyumu. Öyle bir yer ki, gitmek sorun, gidince kalmak sorun, kalınca da dönmek sorun. Böyle olunca da, oraya giden kimse sessiz sessiz maç izlemek için gitmiyor o kadar yolu. Zaten oturup maç izlemek de mümkün değil üstün mühendislik hamlelerinden dolayı. Herkes ayakta, hoplaya zıplaya tezahurat ediyor.

İlk yarının özeti şu olabilir: Beşiktaş hücum etti ve korner attı. İBB, faul yaptı ve gol attı. Bunun yanında, Beşiktaş’ın 10 kişi kalması, doğru bir kart ile de olsa, biraz haksızlıktı. Belki de sadece Beşiktaş’ın 10 kişi kalması diyebiliriz…

İkinci yarı Beşiktaş için büyük bir test aslında. Eğer 14 puan geriden gelip şampiyonluk alabilecek gücü varsa; 10 kişi, 1 gol geriden de gelio maçı alabilmeli bir takım. Hem de her şey oturuyor. Bunun bilincinde maça başlayanlar, Beşiktaşlı taraftarlar oldu. Müthiş bir tezahuratla başladı maça Beşiktaş. Bununla birlikte top kayıpları ve organize olamama da ortada. Her şey 66. dakikaya kadar sürdü. Simao bu dakikada kendinden bekleneni yaptı ve YouTube’daki frikik gollerine bir tane daha ekledi.

Maçın sonuna doğru Beşiktaş’ın gücü yetmedi maçı kazanmaya. Israrlı ve sert faullere karşı hakemin duyarsız kalması ile, zaten 10 kişi olan takımın 45 dakika baskı kurması ve bunun getirdiği güç kaybı birleşince puan kaybı kaçınılmaz oldu. Üstüne üstlük hızlı bir atakta bir de gol atması İBB’nin Beşiktaş’ı bu verimli haftada eli boş bıraktı. En büyük eksiklik neydi diye sorarsak, bence sağ ve sol bekin değişmesi Beşiktaş’ın oyununu bozdu. İsmail ve Hilbert’in olmaması özellikle de sağ kanadı zayıflattı.

Yeşil Gazete ve diğer yazılar için: http://www.urbarli.net

Muhalif lider Raşit Gannuşi Tunus’a döndü

0
Raşit Gannuşi (solda)

Tunus’da yaşanan yasemin devriminin ardından Bin Ali diktatörlüğünün yasakladığı siyasi partilerden El Nahda’nın lideri Raşit Gannuşi bugün sürgünde bulunduğu Londra’dan Tunus’a döndü.

Havaalanında yüzlerce kişi tarafından karşılanan Gannuşi, partisinin yapılacak ilk serbest parlamento seçimlerine katılacağını, ancak başkanlık seçimlerine katılmayacaklarını söyledi.

Bin Ali’nin terör örgütü olarak gördüğü El Nahda, demokrasiyi savunan ılımlı bir islamcı parti olarak biliniyor.

Taraftarlarının “aşırılığa hayır, islamdan korkmayın” pankartlarıyla karşıladığı Gannuşi’nin dönüşü sırasında bir grup laik gösterici ise “İslamcılığa, din devletine hayır, şeriata ve aptalığa hayır” pankartları açtı.

Gannuşi partisinin liderliğini sürdürdüğünü, ancak kendisinin herhangi bir göreve aday olmayacağını söyledi.

Ülkenin  en güçlü muhalefet partilerinden biri olan El Nahda devrik diktatör Zeynel Abidin Bin Ali tarafından 1989’da yasaklamış, Raşit Gannuşi Londra’ya sürgüne gönderilmişti.

(Yeşil Gazete)

Al Jazeera’dan derlenmiştir.