Ana Sayfa Blog Sayfa 4897

Ankara Hopa olaylarına ikinci dava

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Hopa’da yaşananların ardından Ankara’daki protesto ile ilgili yeni bir iddiname hazırladı. Savcılık, 48 sanık hakkında 3,5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası istedi

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Hopa’da emekli öğretmen Metin Lokumcu‘nun öldürülmesinin ardından Ankara’da yapılan protesto hakkında ikinci davayı açtı. Cumhuriyet Gazetesi’nin haberine göre mahkemeye sunulan iddianamede 45 kişi hakkında ‘kamu malına zarar vermek’, ‘Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek’ ve ‘görevli memura direnmek’ suçlamasıyla 12 yıl hapis cezası istendi. Dosyada yer alan 3 avukat için ise ‘görevli polis memurlarına görevlerinden dolayı hakarette bulunmak’ suçlamasıyla 3,5 yıl hapis istendi.

Böylece Ankara’daki Hopa protestosuna katılıp hakkında dava açılnların sayısı 76’ya yükseldi.

Özel yetkili savcılıkta görevsizlik
Özel Yetkili Ankara Savcılığı, 31 Mayıs günü AKP Ankara İl Başkanlığı önüne yapılmak istenen, ancak polis saldırısıyla engellenen yürüyüşle ilgili soruşturma başlatmıştı. 22’si tutuklu 28 sanık hakkında ‘terör örgütü üyeliği’, ‘terör örgütü yararına faaliyette bulunmak’ ve ‘terör örgütü propgandası yapmak’ suçlamalarıyla dava açan savcılık, 48 sanık hakkındaki dosyaya görevsizlik kararı verdi ve dosyayı Basın Suçları Soruşturma Bürosu’na gönderdi. Basın Savcısı Erdoğan Gökçek, söz konusu 48 kişi hakkındaki soruşturmasını tamamladı ve Asliye Ceza Mahkemesi’ne dava açtı.

Savcılık, polisin Kızılay Meydanı’nda protestoculara yönelik şiddetini engellemek isterken gözaltına alınan ve polis şiddetine maruz kalan avukatlar Pınar Akdemir, Bülent Teoman Özkan ve Duygu Demirel’i de sanık olarak dosyaya ekledi.

İddianame polis saldırısını aklıyor
9 Aralık’taki Hopa davasında sanıkların polislerin kendilerini tahrik ettiği,dağılın uyarısı yapmadığı ve ilk saldırının polislerden geldiği yönündeki beyanlarına karşın, iddianamede “Yürüyüş sırasında göstericilerin kaldırım taşlarını sökerek polise saldırdığı, tüm ikaz ve uyarılara karşın saldırıların devam ettiği” öne sürüldü.

Halkevleri MYK üyesi Dilşat Aktaş’ın panzerin üzerine çıkarak sopa ile polislere saldırdığı iddia edilen iddianamede, polislerin Dilşat Aktaş’ı Kızılay’da yakalayarak dakikalarca darp etmesi ve kalça kemiğini kırması ise herhangi bir biçimde yer almadı.

İddianamede olaylar sırasında 47 güvenlik görevlisinin yaralandığı belirtilirken, polis müdahalesi sonucunda yaralanan ve gözaltına alındıktan sonra yaklaşık 5 saat boyunca darp, taciz ve hakaret yoluyla işkence gören sanıkların ifadeleri de yer bulmadı.

Dosyadaki sanıklar arasında Ankara Adliyesi zabir kâtipleri Turgay Akçay ve Fatma Ekin Narin’in isimlerinin iddianamede altı çizili olduğu da görüldü.

(Sendika.Org)

Medha Patkar İstanbul’da

Hindistan’in en tanınmış kadın ekoloji aktivistlerinden biri olan Medha Patkar, 10. Yeşil Diyalog kapsamında pazar günü İstanbul’da bir konuşma yapacak.

Yeşil Diyalog’un ana paneli olan “Ekolojik mücadeleler ve bu mücadelelerdeki kadın deneyimi / Deneyim paylaşım toplantısı”‘nda konuşacak olan Patkar, Narmada Bachao Andolan/Save the Narmada Movement (NBA) ve National Alliance of People’s Movements (NAPM)’nin kurucularindan.

1954’te Mumbai’de doğan Patkar, Hindistan Gujarat’taki Narmada Nehri üzerinde planlanan Sardar Sarovar Baraj Projesinden zarar gören insanlar için 1985’ten beri verdigi mücadele ile tanınıyor.

Doğru Yaşam Ödülü, Goldman Çevre Ödülü, Uluslararası Af Örgütü İnsan Haklari Ödülü sahibi Patkar’ın makaleleri için: Tıklayınız.

EDP’den direnen Cemevi’ne dayanışma ziyareti

Geçtiğimiz günlerde Yenimahalle Belediyesi tarafından yıkım kararı aldırılan ancak yurttaşların direnişi sonucu yıkım kararı ötelenen Yenimahalle Pir Sultan Cemevi EDP’lilerce ziyaret edildi.

Eşitlik ve Demokrasi Partisi Genel Başkanı Ferdan Ergut’un başkanlığındaki heyette Abdullah Çiftçi ve Ankara İl Başkanı Süreyya Tamer Kozaklı da yer aldı.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Yenimahalle Şubesi tarafından Batıkent’te yapımı devam eden Cemevi inşaatı hakkındaki yıkım kararı, halkın direnişi nedeniyle uygulanamamıştı. Ziyarette, Pir Sultan Abdal Derneği Genel Sekreteri Cemal Şahin, MYK üyesi Mustafa Çınar ve Sincan Şube Başkanı Ali Sürücü de hazır bulundu.

Pir Sultan Abdal Derneği Yenimahalle Şube Başkanı Cevahir Canpolat Batıkent’teki Alevilerin, ibadetlerini özgürce yapabilmek için 17 yıldır Cemevi mücadelesi verdiklerini, yıllardır belediyelerin sözleri ile oyalandıklarını, son olarak Yenimahalle’nin CHP’li Belediye Başkanı Fethi Yaşar’ın, 27 Mart yerel seçimlerinden önce Cemevi sözü verdiğini anlattı. Cemevini yapmakta kararlı olduklarını, sonuna kadar direneceklerini ifade etti.

EDP Genel Başkanı Ferdan Ergut Alevilerin sorunlarının çözümü yolunda AKP ve CHP’nin gerçek bir niyeti ve planı olmadığını, tekçi, farklılıkları tehdit olarak gören devlet algısının her iki partide de ortak olduğunu, tüm mağdurların, Alevilerin, Kürtlerin, gayrı-müslimlerin ortak bir politik hak mücadelesine ihtiyaç duyulduğunu, bunun dışında bir çıkışın mümkün olmadığını söyleyerek EDP olarak nerede bir ezilme ilişkisi, zulüm varsa, orada ezilenin, zulme uğrayanın yanında olacaklarını belirtti. Yenimahalle Cemevinin yıkılmaması için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi.

Yıkım gerçekleşmemiş olmasına rağmen halen söz konusu yıkım tebligatının geçerli olması nedeniyle “Cemevi nöbeti” devam ediyor.

Bu arada, Cemevinin açılışı 18 Aralık’ta büyük bir konser ile gerçekleştirilecek.

(Demokrat Haber)

Trabzon’da HES’ler için iptal vakti!

HES’lere karşı sürdürülen hukuksal mücadelede, 170 HES projesinin bulunduğu Trabzon’dan ilk iptal kararı geldi. Trabzon’un Tonya ilçesine bağlı Fol Deresi üzerinde yapılması planlanan Çamlı Regülatörü ve HES projesi için valiliğin verdiği ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı, Trabzon İdare Mahkemesi tarafından ‘iptal’ edildi.

VALİLİK, ‘ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR’ KARARI VERMİŞTİ
Trabzon’un Tonya ilçesine bağlı Fol Deresi üzerinde HEDA Elektrik Üretim Ltd. Şti tarafından kurulması planlanan, 7, 06 megavat kurulu gücündeki Çamlı Regülatörü ve HES projesi için Trabzon İdare Mahkemesi’nin 17.11.2011 tarihli kararında, söz HES projesi için Trabzon Valiliği’nce verilen ‘ÇED Gerekli Değildir Kararı’nda hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle ‘iptal’ edilmesine hükmedildi.
35 KÖYLÜ DAVA AÇTI, TRABZON’DA İLK İPTAL KARARI GELDİ
İdare Mahkemesi’nin kararında, daha önce verilen ‘yürütmeyi durdurma’ kararının ardından bölgede yapılan Bilirkişi İncelemesi raporuna da yer verilerek; Fol Deresi üzerinde yapımı planlanan Çamlı Regülatörü ve HES projesinin çevreye olumsuz etkilerinin olduğu da vurgulandı. Trabzon’un Tonya ilçesindeki köylülerden 35 kişinin açtığı ve Derelerin Kardeşliği Platformu gönüllü avukatlarından Remzi Kazmaz’ın üstlendiği dava, Trabzon’da HES’lere karşı sürdürülen hukuksal mücadeledeki ilk ‘iptal’ kararı verilen dava olma özelliğinde.
DEKAP’A GÖRE TRABZON’DA 170 HES PROJESİ VAR!
Derelerin Kardeşliği Platformu’nun (DEKAP) hazırladığı ön HES Raporu’na göre Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yapılması planlanan 700’e yakın HES projesinden 170’i Trabzon’da bulunuyor. Ülke genelinde inşa halinde bulunan 200’e yakın HES’ten 48’i ise Trabzon’da.
AVUKAT REMZİ KAZMAZ: ‘HÜKÜMET KARARLARI NE ZAMAN CİDDİYE ALACAK
Doğu Karadeniz Bölgesi’nde HES’lere karşı sürdürülen hukuksal mücadelede özellikle de Trabzon’da açılan davalardaki ilk ‘iptal’ olan kararı değerlendiren davanın avukatı ve DEKAP’ın gönüllü avukatlarından Remzi Kazmaz, “Özellikle de Karadeniz’deki dereler üzerinde kurulması planlanan HES’lerle ilgili köylülerin yürüttüğü hukuksal mücadele sürecinde açılan tüm davalarda mahkemelerin verdiği bu ‘iptal ve yürütmeyi durdurma’ kararlarını hükümet ve ilgili bakanlıklar artık ne zaman ciddiye alacak ve gerekli tedbirleri ve koruma önlemleri ne zaman yerine getirecek” diye sordu.
‘HALKIN BÜYÜK KISMI PROJEYE KARŞI’
Kazmaz değerlendirmesinde, “Bölge halkının sorularına artık cevap verme zamanı. Mahkemeler Artvin den Sinop’a kadar açılan tüm davalarda sürekli iptal kararları veriyorsa ortada büyük bir hata ve yanlışlık var demektir. İleride telafisi imkansız zararlar doğuracak bu projelerin derhal yürürlükten kaldırılması gerekir. Bölge halkının uyarıları göz önüne alınarak, bölgenin kalkınması için faydalı projelere öncelik verilmelidir. Tonya’daki Fol Deresi ve Vadisi HES projelerine uygun bir yer değildir. Bir heyelan bölgesidir ve bölge halkının büyük kısmı bu projeye karşıdır. Bu konuda bakanlık gerekli önlemleri almalıdır” dedi.
SON SÖZÜ HUKUK SÖYLEDİ
HES’lere karşı dava açarak, demokratik tepkilerinin yanında sürdürdükleri hukuk mücadelesinden de istedikleri sonucu alan Tonyalılar ise kararı, “Son sözü hukuk söyledi” değerlendirmesinde bulundular. Tonya Derelerin Kardeşliği Platformu adına yazılı bir açıklama yapan sözcü Hasan Kalyoncu, kararın Tonya’da sevinçle karşılandığını, ‘suların satılması ve peşkeş çekilmesi’ anlamına gelen HES projelerinin hukuksuzluğunun bir kez daha ortaya konulduğunu kaydetti.
‘SALDIRIYA KARŞI DİRENDİK’
Kararın Trabzon’da bir ilk olduğunu kaydeden Kalyoncu, “Biz, öncelikle sularımızın satılmasına ve ticarileştirilmesine karşı çıkıyoruz. Yaşama alanlarımıza yapılan saldırıya karşı direndik, mahkeme de bizi haklı çıkardı” dedi.
‘DERELERİMİZİ HES ŞİRKETLERİNE 49 YILLIĞINA SATTILAR’
Açıklamasında, hukukun kendilerini haklı gördüğünü dile getiren Kalyoncu, “Türkiye’nin ne kadar akarsuyu, deresi varsa enerji bahanesiyle HES şirketlerine 49 yıllığına sattılar. Ayrıca HES şirketlerinin ürettiği enerjiyi de satın alma garantisi verdiler. İşte ne olduysa bundan sonra oldu. Ülkemizin neresinde irili ufaklı ne kadar dere, ırmak, akarsu varsa hepsi özel şirketlere tahsis edildi. Bunlardan biri de Tonya’nın can damarı Fol Deresi oldu. Bu projelerin esas amacı suların ticarileştirilmesi, pazara indirilmesidir, sularımızın kullanım hakkının alınmasıdır. Bütün bunlara karşı durduk. Tonyalılar mücadele etti ve kazandı. Biz, yaşamı savunduk ve haklı olduğumuz, mahkemece de kanıtlandı. Artık hukuka saygılı olduğunu söyleyenlerin önüne mahkeme kararını koyuyoruz” şeklinde açıklamalarını sürdürdü.
‘SULARIMIZA EFENDİ ATANMASINI KABUL ETMİYORUZ’
Açıklamasında davanın Avukatı Kazmaz ile Derelerin Kardeşliği Platformuna da teşekkür eden Kalyoncu, açıklamalarını şöyle tamamladı: “Topraklarımızı yaşanmaz hale getirmeyi hedefleyen bu tür projelerle ellerinden geleni artlarına koymayanların karşısında, anayasadan, uluslararası sözleşmelerden, hepsinden önemlisi hayatın varlığına karşı yapılan her türlü saldırıya direnişin meşruiyetinden aldığımız güçle, kadim insanlık değerlerini yarına taşımayı görev sayarak mücadeleye devam edeceğiz. Sularımıza efendi atanmasını, doğanın sömürülmesini kabul etmedik, etmiyoruz.”

ATLAS

Söyleşi: Deprem ile kentsel dönüşümü AK’lamak?

Yeşiller Partisi İstanbul İl Örgütü, Beyoğlu Yeşil Ev’de bir söyleşi düzenliyor. “Deprem ile kentsel dönüşümü AK’lamak?” başlıklı söyleşinin konuşmacıları ise şöyle:

Cihan Uzunçarşılı Baysal (BM Habitat Uzman Grubu Üyesi),  Korhan Gümüş (Mimar, İnsan Yerleşimleri Derneği Başkanı), Tayfun Kahraman (Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Başkanı).

Tarih: 21 Aralık 2011 Çarşamba saat 18.00’de başlayacak söyleşi, Yeşil Ev’de (İstiklal Cad. Balo Sok. No:21/1 Beyoğlu) gerçekleştirilecek.

Ekolojik Anayasa Yeşillerle Meclis’te

Yeşiller Partisi’nden bir heyet, bugün TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda Ekolojik Anayasa taslağını anlattı.

AKP’den Mehmet Ali Şahin, CHP’den Bedii Süheyl Batum, MHP’den Faruk Bal ve BDP’den Ayla Akat Ata‘dan oluşan 1 Numaralı Alt Komisyon bugün Yeşiller Partisi heyetini ile toplandı.

Toplantıda söz alan Yeşiller Partisi eş sözcüsü Ümit Şahin neden Ekolojik bir Anayasaya ihtiyaç duyulduğu üzerinde durdu. Daha sonra söz alan Serkan Köybaşı Yeşiller Partisi’nin Anayasa hakkındaki genel görüşlerini dile getirdi. Türklük tanımının Anayasa’da vurgulanmaması gerekliliği, her türlü temsilde %50 kadın kotasının uygulanması gerekliliği, vicdani ret, cinsel yönelim, anadil hakkı üzerinde duran Köybaşı, Yeşiller’e göre Anayasa’da değişmez madde olarak sadece birinci maddenin tutulması gerektiğini ifade etti.

Köybaşı’ndan sonra söz alan Mahmut Boynudelik, Ekolojik Anayasa’nın ilkeleriyle ilgili bir sunum yaptı. Ekolojik Anayasa’nın nasıl olması gerektiği üzerinde duran Boynudelik özellikle sürdürülebilir kalkınmanın, sürdürebilir yaşam halini alması gerektiğini ifade etti. Toplantıda söz alan Hande Turhan ise yeni Anayasa’da cinsiyet eşitliği üzerinde durdu ve önerilerini sıraladı ve yeni Anayasa’nın erkeklerin toplumsal sözleşmesi olmaması gerektiğini ifade etti. Heyetten son olarak söz alan Koray Doğan Urbarlı, Ekolojik Anayasa yazma şansının Türkiye için tarihi bir fırsat olduğunu ve derin bir ekolojik kriz yaşayan Dünya’da halklara örnek olabileceğini dile getirdi.

Karşılıklı görüş bildirmelerden sonra toplantı sona erdi. Heyet, önerilerini maddeleştirerek tekrar komisyona sunmak üzere TBMM’den ayrıldı.

Meclis kürsüsünden Ekolojik Anayasa talebi

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde halen sürmekte olan bütçe konuşmaları kapsamında Ekolojik Anayasa talebi de kürsüden dillendirildi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bütçesini konuşulurken söz alan Barış ve Demokrasi Partisi İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, sözlerinde Ekolojik Anayasa talebilini dile getirdi. Yeni anayasanın ekolojik eksende olması gerektiğini söyleyen Tuncel, anayasada doğanın haklarının tanınması gerektiğini de ekledi.

Petrol devi Chevron’a 10 milyar dolar ceza

Amerikalı petrol şirketi Chevron, Brezilya’daki petrol çıkarma kuyularından birinde yaşanan sızıntı sebebiyle 10 milyar altı yüz milyon dolar tazminat ödemeye mahkûm edildi.

Karar Brezilya federal mahkemesi tarafından alındı ve aynı zamanda şirketten faaliyetlerini durdurması talep edildi.

Şirketten yapılan konuyla ilgili açıklamada, kararın henüz kendilerine tebliğ edilmediği belirtildi.

Chevron’a Rio de Janeiro açıklarındaki petrol çıkarma kuyusunda 8 Kasım’da yaşanan sızıntı sebebiyle Brazilya hükümeti tarafından da 28 milyon dolarlık fatura kesilmişti.

Federal mahkemede Chevron’a karşı açılan davada şirketin ve Brezilya’daki ortağı Transocean’ın denize sızan 3.000 varil petrolün sebep olduğu zararı kontrol etmekte yetersiz kaldığı ve çevre planlamasına sahip olmadığı iddia edilmişti.

Şirkete yöneltilen bir diğer suçlama ise sızıntı ve sonrasında Brezilya Petrol Kurumu’ndan bazı bilgilerin saklanması oldu.

Dava süresince Chevron’un yeni petrol kuyusu açması üç aylığına yasaklanmıştı.

Kaza sonrasında Chevron yaşananların tüm sorumluluğunu kabul etmişti.

Şirket derin sularda yapılan petrol çıkarma işlemi sırasında deniz tabanı altında yer alan petrol rezervlerinin basıncının eksik hesapandığını açıklamıştı.

(BBC)

ABD’deki kadınların yüzde 20’si tecavüze uğruyor

0

ABD’de kadınların yaklaşık yüzde 20’si yaşamlarının bir noktasında tecavüze ya da tecavüz girişimine hedef oluyor.

Amerikan Hastalık Kontrol Merkezi‘nce yapılan araştırmada kadınların yüzde 25’inin de eşlerinin veya birlikte yaşadıkları kişilerin saldırısına uğradıkları belirlendi.

Amerika’da kadın ve erkeklere yönelik cinsel şiddetin boyutlarının incelendiği ulusal çaptaki ilk araştırmaya göre, dakikada 24’den fazla insan tecavüze, şiddete veya ısrarlı izlemeye maruz kalıyor. Bu nitelikte 12 milyon suç duyurusu yapıldığını belirten merkez, “Cinsel Partner ve Cinsel Şiddet Araştırması”nın sonuçlarını, “son derece hayret uyandırıcı” diye niteledi.

Araştırmaya göre, önceki bir yıl içinde Amerika’da 1 milyonu aşkın kadın tecavüze uğradığını bildirdi.

6 milyonu aşkın kadın ve erkek ısrarla takip edildiklerini anlattılar. 12 milyonu aşkın kadın ve erkek, geride kalan bir yıl içinde, cinsel partnerlerinin tecavüz, fiziki şiddet ve ısrarlı takibine hedef olduklarını bildirdiler.

Amerikan Ulusal Yaralanmayı Önleme ve Kontrol Merkezi’nden Dr. Linda Degutis, “Cinsel şiddete maruz kalan, ısrarla takip edilen ve cinsel partnerlerinden şiddet gören insanlar, bunun etkilerini ömürleri boyunca yaşıyor.” dedi.

En büyük tehlike gençlik yıllarında

Saldırıya uğrayanların çoğu tecavüz veya başka türde cinsel saldırıya gençlik yıllarında hedef olduklarını anlattı. Tecavüz mağdurlarının yüzde 80’ine yakını 25 yaşından önce bu saldırıya uğradığını belirtti.

Dr. Degutis 18 yaşından küçükken tecavüze uğrayan kadınların yüzde 35’inin, yetişkin yaşlarında da tecavüz kurbanı olduklarını açıkladı. Tecavüz kurbanlarında güvenliğin yetersizliği korkusu, travma sonra stres bulgularının arttığı ve astım, iritabl bağırsak sendromu, diyabet, sık sık tekrarlanan baş ağrısı, sürekli ağrılar ve uykusuzluk gibi klinik belirtiler görüldüğünü söyledi.

Erkeklere yönelik tecavüz ve diğer cinsel saldırıların etkilerinin de incelendiği araştırmada, tahminen her 71 erkekten birinin hayatlarının bir noktasında tecavüze uğradığı ortaya çıktı.

Erkek mağdurların yaklaşık 53’üne yakını, ilk kez 25 yaşından önce bir şekilde, cinsel partnerlerinin şiddet içeren davranışlarına hedef olduklarını anlattı. Erkek tecavüz kurbanlarının yüzde 25 kadarına, 10 yaşında veya daha da küçükken tecavüz edildiği belirlendi.

(BBC)

Ahmet Şık’ın kitabına büyük ilgi

Ahmet Şık’ın kaleme aldığı ve tutuklanması ardından toplatılıp imha edilen “İmamın Ordusu” adlı kitap “000 Kitap Dokunan Yanar” adıyla Postacı Yayınevi tarafından piyasaya çıktı. Kasım ayında düzenlenen TÜYAP Kitap Fuarı’nda okurlarla buluşan kitap büyük ilgi gördü. “Dokunan Yanar” D&R’ın en çok satanlar listesinde de tepeye yerleşti.

Şık’ın tutuklanmasının ardından biraraya gelen 125 gazeteci, aktivist ve akademisyen, soruşturma kapsamında el konulan kitap taslağı üzerinde çalışmaya başladı.

Bu çalışmanın ardından hazırlanan “000Kitap”, Şık’ın kitap taslağını temel alıyor. Ancak “000Kitap”, 125 gazetecinin yaptığı redaksiyonları da içeriyor. Kitabın adının alt başlığı da “Dokunan Yanar”.

Ahmet Şık, Mart 2011’de Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alındı ve ardından tutuklandı. Gazeteci Nedim Şener ile Şık’ın tutuklanması çok sayıda kişinin tepkisini çekti.

Şık’ın tutuklandığı sırada üzerinde çalıştığı “İmamın Ordusu” adlı kitabın “terör örgütü dokümanı” olduğu gerekçesiyle mahkeme tarafından kopyaları için toplanma ve el konma kararı verildi. Bu kararın üzerine İthaki Yayınevi ve Radikal Gazetesi’ndeki bilgisayarlarda bulunan dijital kopyalar polis nezaretinde silinmişti.

Bundan kısa bir süre sonra ise kitabın bir taslağı internet ortamında yayılmaya başladı. Kitabı, 100 binlerce kişinin indirmiş olduğu belirtiliyor.

(CnnTurk)