Ana Sayfa Blog Sayfa 4889

Ayhan Çarkın Silivri’de yer gösteriyor

Bazı faili meçhul cinayetlerle ilgili yer göstermek için cezaevinden çıkartılan eski Özel Harekat Polisi Ayhan Çarkın, İstanbul’un Silivri ilçesine getirildi. Kayıp eski MİT’çi Tarık Ümit’in amcası da bölgeye geldi.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, bazı faili meçhul cinayetlere ilişkin yer gösterme işlemi yaptırılmasını kabul ettiği eski Özel Harekat Polisi Ayhan Çarkın, sabaha karşı polis eşliğinde Ankara’dan İstanbul’a getirildi.

THY’nin tarifeli uçağıyla Atatürk Havalimanı’na getirilen Çarkın, burada sivil plakalı bir emniyet aracına bindirildi. Çarkın daha sonra sağlık kontrolü için Adli Tıp Kurumu’na götürüldü.

Silivri İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde tutulan Çarkın, daha sonra yoğun güvenlik önlemleri altında buradan çıkartıldı.

Çelik yelek giydirildiği gözlenen Ayhan Çarkın’ın ardından, 1995 yılında kaybolan Tarık Ümit’in amcası Cemalettin Ümit de özel bir araçla emniyetten ayrıldı.

Basın mensuplarının yoğun ilgisi altında Silivri’nin Beyciler Köyü’ne getirilen Çarkın, burada araçtan indirildi.

Geniş güvenlik önlemleri alınan bölgede, Ayhan Çarkın’ın boş arazide yer göstermesi bekleniyor.

BİR HAFTA YER GÖSTERECEK
Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel, dün ek ifadesine başvurduğu Çarkın’ın beyanları doğrultusunda ”yer gösterme işlemi yaptırma” izni için mahkemeye başvurmuş, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hakimliği bu talebi kabul etmişti.

Nöbetçi Hakimliğin kararında, başvuruda, ”Çarkın’ın, 2 Mart 1995’te kaybolan ve bugüne kadar kendisinden haber alınamayan Tarık Ümit’in öldürüldüğü ve yerini gösterebileceği, yine Behçet Cantürk’ün İstanbul Fenerbahçe Orduevi önünden alınıp, Sapanca’da nerede ve nasıl öldürüldüğünü gösterebileceğine yönelik yer gösterme işlemi yapabileceğini bildirdiğinin” yer aldığı ifade edilmişti.

Nöbetçi hakimlik, Çarkın’ın dün 14.00’ten itibaren 7 gün süreyle Ankara 2 nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumundan, yer gösterme işlemi için çıkarılabilmesini kararlaştırmıştı.

(Ajanslar)

‘Türkiye Fransa’yı boykot edemez’

0

Fransa Meclisi genel kurulu, 1915’de yaşananların soykırım olmadığı yönündeki ifadelerin suç sayılmasını öngören yasa teklifini görüşmeye başladı. Taslağı hazırlayan milletvekili, Türkiye’nin boykot tehdidinin ciddiye alınmaması çağrısında bulundu.

Ermeni tehcirinin ‘soykırım’ olduğunu daha önce kabul eden Fransa, bu kez iddiaları inkar edenlere ceza verilmesini öngören yasayı oyluyor.

Eğer yasa yürürlüğe girerse bundan sonra İsviçre ve Slovakya örneğinde olduğu gibi ‘Ermeni soykırımı yoktur’ diyenler cezalandırılacak. Ankara ile Paris arasında gerilime neden olan yasa taslağı Fransa Ulusal Meclisi’nde görüşülmeye başlandı.

‘KAYNAK AB YASALARI’
Genel kurulda ilk olarak, yasa teklifini kaleme alan iktidardaki Halk Hareketi Birliği (UMP) Marsilya milletvekili Valerie Boyer söz aldı. Boyer, soykırımın inkarının suç sayılması yasa teklifinin AB yasalarından alınarak Fransa yasalarına uyarlandığını söyledi.

Yasa teklifiyle Türkiye’nin hedef alınmadığını iddia eden Boyer, bu yasanın Türk-Fransız ilişkilerini zedelememesini dilediğini belirtti:

“Amacımız ilişkileri zedelemek değil. Ticari ilişkilerin zedeneleceğini düşünmüyorum. Ambargo gibi tehditlerin hayata geçeceğini sanmıyorum. Türkleri gerçeklerle yüzleşmeye davet ediyorum. Bizi hoşgörü ile karşılayacaklarını düşünüyorum.”

Valerie Boyer, milletvekillerine ‘Türkiye’nin tehditlerini ciddiye almayın’ çağrısında bulundu: “Türkiye, Fransa gibi Dünya Ticaret Örgütü üyesi, bizi boykot edemez.”

‘SARKOZY ERMENİSTAN’I KARDEŞ ÜLKE İLAN ETTİ’
Sarkozy’nin Ermenistan’ı kardeş ülke ilan ettiğini hatırlatan Boyer, “Dostluğun ötesinde ilişkilerimiz var. Ermeniler, Fransa’da yani kendi ülkelerinde huzur içinde yaşamak istiyorlar” diye konuştu.

DIŞİŞLERİ BAKANI JUPPE MECLİSTE YOK
Fransa hükümetinin yasa teklifi görüşmelerine düşük profille katılması dikkat çekti. Özellikle Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe’nin meclise gelmeyerek, yasaya destek vermemesinin önemli olduğu belirtildi. Juppe, Davutoğlu’yla yaptığı görüşmede de “Biz yaptık, siz yapmayın” diyerek yasa teklifini desteklemediğini açıklamıştı.

PARLAMENTODA YASALAŞMASI YETERLİ DEĞİL
Teklifin mecliste kabul edilmesi yasalaşması anlamına gelmiyor. Senatonun da meclisten geçen aynı metni oylayıp kabul etmesinin ve Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin bunu imzalayıp resmi gazetede yayınlanmasının ardından yürürlüğe girecek.

SİYASİ PARTİ TEMSİLCİLERİ KONUŞACAK
Yasa oylanmadan siyasi grup temsilcileri ve hükümet adına bir bakan söz alacak. Meclisteki bu konuşmaların ardından siyasi parti temsilcileri söz alarak konuşma hakkına sahip.

Yasa teklifi, 7 Aralık’ta Fransa meclisi yasalar komisyonunda kabul edilmişti. Önceki gün başkanlık divanında hükümetin de itiraz etmemesi üzerine teklif, resmen bugün gündeme alınmıştı.

1 YIL HAPİS 45 BİN EURO
Yasa teklifinde, ”Fransız yasaları tarafından tanınan soykırımların reddi, bir yıl ve 45 bin Euro para cezasına çarptırılır” ifadesi yer alıyor. Fransa parlamentosu, 29 Ocak 2001 tarihinde, ”Fransa, 1915 yılındaki Ermeni soykırımını tanır” ifadesiyle kaleme alınan bir yasayı onaylamıştı.

SARKOZY DAHA ÖNCE REDDETMİŞTİ
Fransa meclisi, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının inkarının suç sayılmasını öngören bir yasa teklifini 2006 yılında onaylamıştı. Ancak Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, bu teklifin senatoya gelmesini engellediği için teklif yasalaşmamıştı.

Fransa’daki Sosyalistler, bu yasa teklifini geçtiğimiz ayıs ayında senato gündemine getirmiş, ancak ezici bir çoğunlukla teklifin oylanma önerisi reddedilmişti.

BÜYÜKELÇİ DÖNECEK
Yasa teklifinin kabul edilmesi halinde Türkiye, Paris Büyükelçisi Tahsin Burcuoğlu’nu Ankara’ya geri çekecek. Fransa’nın da diplomatik teamül gereği, Ankara’daki Büyükelçisini Paris’e geri çağırması bekleniyor.

Teklifin kabul edilmesi halinde, bakan ve milletvekili ve diğer üst düzeyde bürokratların Fransa’ya yapacağı ziyaretlerin askıya alınması bekleniyor.

2001 yılında kabul edilen yasanın ardından Türkiye eski Paris Büyükelçisi Sönmez Köksal’ı Ankara’ya geri çekerken, Fransa’ya yapılan bütün resmi ve özel ziyaretler askıya alınmıştı.

EKONOMİK İLİŞKİLER ZARAR GÖRECEK
Yasa teklifinin Fransa meclisinden kabul edilmesi, iki ülke arasında son yıllarda giderek artan ekonomik ilişkileri de olumsuz yönde etkilemesi bekleniyor.

Yasa teklifini engellemek için Paris’e gelen TÜSİAD ve TOBB temsilcileri, THY’nin satın alacağı çok sayıda Airbus uçağı ve Türkiye’nin gelecek 10 için açacağı 100 milyar dolarlık enerji ihalelerinin olumsuz yönde etkilenebileceği uyarısında bulunmuştu.

2010 yılı rakamlarına göre, Türkiye, Fransa’nın en fazla ihracat yatığı ülkeler sıralamasında 6 milyar 264 milyon Euro ile 11. sırada. Fransa’nın en fazla ithalat yaptığı ülkeler sıralamasında Türkiye, 5 milyar 402 milyon Euro ile 16. sırada.

Fransa’nın 2011 yılının ilk 10 ayı için Türkiye’ye yaptığı ihracat 5 milyar 693 milyon Euro. Fransa’nın, 2011 yılının ilk 10 ayı için Türkiye’den yaptığı ithalat oranıysa 4 milyar 929 milyon Euro. ‘

(Ajanslar)

Yürüyüş Dergisi’ne yayın durdurma cezası

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Yürüyüş dergisinin 299. sayısında, “terör örgütü propagandası yapmak” gerekçesiyle 1 ay süreyle yayının durdurulması yönünde karar verdi, yayın toplatıldı.

Yürüyüş Dergisi çalışanları, yayın durdurma cezasına ilişkin açıklama yaptı. Kararın keyfi ve hukuk dışı olduğu belirtilen açıklamada, derginin 5-6-23-24-25-40 ve 54. sayfalarında yer alan yazıların suç unsuru olarak gösterildiği belirtildi. “Bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm mücadelesinde yitirdiklerimiz” başlıklı yazıda hedef göstermek, “Devrim için devrimci okul” yazısında “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla yayın durdurma kararının verildiği ifade edildi.

Vesta’nın ilk görüntüleri

Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi, (NASA) robot uzay aracı Dawn tarafından çekilen güneş sisteminin en büyük asteroitlerinden Vesta’nın ilk fotoğraflarını yayımladı.

Ceres ve Vesta asteroitlerinin güneş sisteminde oluşmuş ilk cisimlerin parçaları olduğu düşünülüyor.

Irak’ta patlamalar: En az 57 ölü

0

Irak‘ın başkenti Bağdat‘ta meydana gelen patlamalarda en az 57 kişinin öldüğü belirtildi.

Bombalı saldırılar, Irak’ta Şii Başbakan Nuri el Maliki ile Şii gruplar arasında yaşanan gerginliğin iyice arttığı günlere denk geldi.

 

Sağlık yetkilileri, patlamaların başkentin merkezi, batısı, kuzeyi ve doğusunda yaşandığını belirtirken, Sağlık Bakanlığı yaralı sayısını 179 olarak verdi.

Başbakan Yardımcı Tarık el Haşimi’nin Kürt yetkililer tarafından tutuklanmasının ardından, Başbakan Maliki ve Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’ndeki Kürtler arasında çıkan gerilim sürüyor.

Haşimi’nin dün serbest bırakılmasını yoksa bunun olumsuz sonuçları olabileceğini ifade eden Maliki, aynı zamanda Şiilerin başını çektiği hükümeti “diktatörlük” olarak tanımlayan Irakiye bloğu üyesi Sünni Başbakan Yardımcısı Salih el Mutlak’ın görevinden alınmasını istedi. Haşimi de Mutlak gibi Irakiye bloğu üyesi.

Yaşanan son gelişmeler, Irak’ta Şiiler, Sünniler ve Kürtler arasında çatışmalar yaşanabileceği endişelerini güçlendirdi.

Gerzeli direnişçi Volkan Özcan serbest

5 Eylül 2011 Pazartesi günü Anadolu Grubu‘nun Sinop’un Gerze İlçesi’ndeki Yaykıl Köyü‘ne yapmak istediği termik santral çalışmaları için polis koruması altında köye gelenlere karşı gerçekleştirilen direnişte tutuklanan Volkan Özcan mahkemece serbest bırakıldı.

106 gün sonra mahkemeye çıkarılacağı öğrenilen Volkan Özcan’ı karşılamak ve destek vermek için çevreciler ve ilçe sakinleri adliye binası önünde toplandı. Adliye önünde toplanan yüzlerce kişi gözaltındaki Volkan Özcan’ı adliyeye alınırken alkış ve sloganlarla destek verdiler.

5 Eylül 2011 Pazartesi günü Yaykıl Köyü’ndeki direnişte tutuklanan Volkan Özcan 21 Aralık 2011 Çarşamba saat 10 30’da çıkarıldığı mahkeme tarafından 21 Mart 2012 Çarşamba günü tutuksuz olarak yargılanmak üzere serbest bırakıldığı öğrenildi.

15 HES projesi, Senoz Vadisi’ni yok ediyor

Senoz Vadisi‘nde yüzlerce yıllık şimşir ağaçları kesildi. Sivil toplum kuruluşları kesime tepki gösterdi: Doğaya saygısızca müdahale var!

Radikal Gaztesinde yer alan haber göre;

Çayeli İlçesi Senoz Vadisi’nde yüzlerce yıllık şimşir ağaçlarının kuruduğu gerekçesiyle kesilmesi, tepkilere neden oldu. TEMA Vakfı Rize Temsilcisi Nevzat Özer, taş ocaklarının ardından hidroelektrik santral tehdidi altındaki vadide 400 yılı aşkın süredir ayakta kalan şimşir ağaçların doğaya saygısızca yapılan müdahaleler sonucu kurumaya başladığını belirtti.

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr Oğuz Kurdoğlu, geçici yaprak kurumalarının ağaç kuruması olarak değerlendirilerek ağaçların kesilmesinin en hafif değimiyle doğaya karşı bir fırsatçılık olduğunu söyledi.

Karadeniz Sahil Yolu’nda kullanılan dolgu malzemesini oluşturulan taşların alındığı Senoz Vadisi, son yıllarda yapımı planlanan ve sayıları 15’i geçen hidroelektrik santrallerin tehdidi altına girdi. Vadide şimdide yüzlerce yıllık olduğu belirtilen şimşir ağaçları kurumaya başladığı gerekçesiyle Rize Orman Müdürlüğü ekiplerince kesimine başlandı. Yöre halkı ve çeşitli sivil toplum örgütleri de şimşir ağaçlarının kesimine tepki gösterdi. Ağaçların kesildiği vadide inceleme yapan TEMA heyeti, kesilen ağaçların çaplarını ölçtü, fotoğraflayarak köylülerle görüştü.

Doğaya saygısızca yapılan bir müdahale

TEMA Vakfı Rize Temsilcisi Nevzat Özer, Doğu Karadeniz ormanlarının çok özel ve değerli bir ağacı olan şimşirlerin yüzlerce yıl yaşamlarını sürdürebildiğini belirterek, ağaçların hastalık ve zararlılara karşı dayanıklı olduğunu belirtti. Senoz Vadisi’nde ortalama 400 yıllık şimşir ağaçlarının kesildiğini ifade eden Özer, şunları söyledi:

“Ne oldu da 400 hatta 500 yıldır ayakta kalan ağaçlar kurumaya başladı. Bu vadide değişen nedir? Burada değişen en önemli konu artan taş ocağı faaliyetleri ve HES çalışmalarıdır. Sahil yolu inşaatı ile Senoz vadisi önce taş ocaklarının tehdidi altına girdi. Burada patlatılan dinamitler ve yapılan patlatmalar öylesine büyüktü ki Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi’nde bile deprem olarak kayıtlara geçti.

Vadi daha sonrada çok kötü olarak kullanıldı. Bölgede peşi sıra HES inşaatları başladı. Doğaya saygısızca yapılan bu müdahale şimşir ağaçlarının kurumasına neden oldu. Şüphesiz bu kurumanın nedenlerini uzmanları daha iyi araştıracaktır. Ancak burada karşımıza doğaya olan müdahale çıkacaktır. Bu şimşir ağaçlarının kesilmemesi gerekiyor. Bu ağaçlar bulundukları ortamda yeniden yeşerebilirler. Burada acele verilmiş bir karar ve tamamen yapılan kontrolsüz bir kesimle karşı karşıyayız”

Şimşilerin kesimi doğaya karşı bir fırsatçılıktır

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu ise, şimşir ağaçlarının bazı yıllar iklimsel nedenlerden ya da henüz adı şimdi tam olarak belirlenemeyen mantar hastalıkları nedeniyle toplu halde yapraklarının kuruduğunun görüldüğünü belirterek, bu geçici yaprak kurumalarının, ağaç kuruması olarak değerlendirilmemesi gerektiğini söyledi. Yrd.Doç.Dr. Kurdoğlu, “Kısa süre içinde bu hastalık etmenlerinin kaybolarak yaprakların yeniden sürgün verdiği görülecektir.

Artvin’in Arhavi ilçesinde bunu bir kaç ay önce tespit ettik ve bu nedenle buradaki şimşir gruplarından bir tanesi bile kesilmedi. Doğada meydana gelen her türlü olumsuz gelişmenin, bir süre sonra kendi kendine tamir olunabileceği gözden kaçırılmamalıdır. Şimşir ormanları gibi gözbebeğimiz olması gereken ekosistemlerin, en küçük bir problemde adeta tıraşlanarak kesilmesi en hafif deyimle doğaya karşı bir fırsatçılıktır” diye konuştu. Senoz Vadisi köylüleri de şimşir ağaçlarının kesilmesine tepki gösterdi.

Şimşir ağaçları

Karadeniz’in doğusundan Kastamonu ve Zonguldak’a kadar uzanan bölgede yetişen şimşir ağaçları Türkiye’de yetişen en sert ağaçlardan biridir. Çok sıkı yapılıdır. Bu iki sebepten zor işlenir, fakat çok düzgün ve parlak yüzey verir. Küçük ölçülü fakat üstün nitelik isteyen işlerin yapımında şimşirden yararlanılır. Tornalı işlerde, müzik aletlerin küçük bölümlerinde, ders aletleri, mekik, makara, kaşık, tavla pulu, satranç taşı yapımında kullanılır.

Kasım’da 57 işçi hayatını kaybetti

0

Basından derlediği bilgileri kayıt altına alan İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi Kasım 2011 raporunu yayımladı. Rapora göre en az 57 işçi hayatını kaybetti, en az 1976 işçi de yaralandı.

İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin kasım ayına ilişkin raporuna göre güvencesiz çalışma koşulları işçilerin hayatlarını almaya devam ediyor. Basın ve yayın organlarından tespit edilebildiği kadarıyla kasım ayında en az 57 işçi yaşamını yitirdi, en az 1976 işçi de yaralandı.

Kasım ayında en fazla ölüm olayı 19 işçinin hayatını kaybettiği inşaat/yol sektöründe görüldü.  19 ölümün sekizi düşme, üçü ezilme/göçük, biri elektrik çarpması sonucu gerçekleşti. Tarım/ orman işkolunda ise hayatını kaybeden işçi sayısı beş.  Kasımda hayatını kaybeden dokuz işçinin işkolu da belirlenemedi.

Kurban bayramı etkisi

En az 1976 işçinin yaralandığı geçen ay en fazla olay gıda sektöründe görüldü: 1791; bu işçilerin 1746’sı kesilme/kopma sonucu yaralandı. Gıda alanda rakamın bu kadar yüksek olmasının nedeni Kurban Bayramı’nda 1745 kasabın çeşitli yerlerinden yaralanmış olması. Bu durum gıda sektöründe görülen yaralanma rakamlarına yansıdı.

Maden sektöründe 51, İnşaat/yol işkolunda 31, tarım/orman işkolunda ise 20 yaralanma görüldü. Petro/kimya-lastik, enerji ve tekstil işkollarında ise sekizer işçinin yaralandığı tespit edildi.

Kasımda işçi yaralanmalarıyla sonuçlanan trafik/servis kazalarının sayısı ise 153. Raporda 37 yaralanmanın ise hangi iş kolunda yaşandığının belirlenemediği bilgisi yer alıyor.

İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin hazırladığı rapor sadece basına yansıyan bilgiler üzerinden hareket ederek çıkarılıyor.

Ruanda soykırımı davasında iki ömür boyu hapis cezası

0

Birleşmiş Milletler‘e bağlı Savaş Suçları Mahkemesi 1994 yılındaki Ruanda soykırımının iki başlıca örgütleyicisini ömür boyu hapis cezasına çarptırdı.

Soykırımda en büyük payı olanlar arasında gösterilen Ngirumpatse ve Edouard Karemara Ruanda’nın eski iktidar partisinin en üst düzey iki yöneticisi.

Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi, bu kişileri soykırımdan suçlu buldu.

1994 yılında 100 gün içerisinde yaklaşık 800 bin Tutsi ve ılımlı Hutu öldürülmüştü.

Mahkeme Ngirumpatese ve Karemera’nın Tutsilerin yok etmek için ortak bir yapı oluşturduklarına oybirliğiyle karar verdi.

Ngirumpatse soykırımın uygulandığı dönemde iktidarda olan Ulusal Devrimci Kalkınma Hareketi başkanıyken, Karemara da yardımcısıydı.

Reuters haber ajansı, iddianamede bu kişilerin soykırımda ileri düzeyde bir sorumluluğa sahip olduklarının iddia edildiğini aktarıyor.

Fransız haber ajansı AFP de Ngirumpatse’nin başkent Kigali’de soykırımı gerçekleştiren milislere silah teslimatını onayladığına hükmedildiğini duyuruyor.

Üç yargıçtan oluşan mahkeme heyeti, silah teslimatının gerçekleştirildiği 1994 yılı Nisan ayında, bu silahların Tutsilerin öldürülmesinde kullanılacağının belli olduğunu ve Ngirumpatse’nin, bunu bilerek teslimatı onayladığına karar verdi.

Havayolu şirketlerine karbon vergisi geliyor

Avrupa Adalet Divanı, Avrupa Birliği’nin, havayolu şirketlerine karbon vergisi zorunluluğu getirmesine onay verdi.

Lüksemburg merkezli mahkeme, Amerikan ve Kanadalı havayollarının başvurusu üzerine yaptığı incelemede havacılıkta emisyon düzenlemesinin meşru olduğuna hükmetti.

Avrupa Birliği, 1 Ocak’tan itibaren havacılıkta karbon vergisi uygulamayı planlıyor.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Avrupa Birliği’nin söz konusu uygulamayı başlatması halinde karşı önlemler alacakları uyarısında bulunmuştu.

Yeni uygulamaya göre, 2012 yılında havayolu şirketlerine karbon emisyonu izinlerinin yüzde 85’i ücretsiz dağıtılacak.

Avrupa Birliği Komisyonu, bu sayede 2020 yılına kadar 72 milyon ton karbondioksit salınımının önüne geçmeyi hedefliyor.

(en)