Ana Sayfa Blog Sayfa 4630

Rio’dan Doha’ya iklim politikaları Yeşil Ev’de

Yeşiller Partisi İklim ve Enerji Çalışma Grubu’nun düzenlediği aylık toplantılar sürüyor. Yarın, 1 Ağustos’ta Yeşil Ev’de düzenlenecek olan toplantıda Haziran ayında Rio’da yapılan çevre zirvesinin sonuçlarından yola çıkılarak Aralık ayında Katar’da yapılacak olan iklim zirvesine dair öngörüler masaya yatırılacak.

Marmara Üniversitesi İİBF Siyaset Bilimleri ve Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Doç. Dr. Semra Cerit Mazlum‘un konuşmacı olduğu toplantı Yeşil Ev’de saat 20:00’de başlayacak.

Katılımın serbest olduğu toplantılar herr ayın ilk Çarşamba akşamı düzenleniyor.

Yeşil Ev, İstiklal cad. Balo sok. 21/1 Beyoğlu-İstanbul adresinde bulunuyor.

Etkinliğin Facebook sayfası için tıklayın

(Yeşil Gazete)

 

[Son Dakika] Tayfun Gönül’ü kaybettik

Tayfun Gönül (1958-2012) (Kaynak: aleyhtar.org)

Türkiye’de vicdani reddini açıklayan ilk iki kişiden biri olan Dr. Tayfun Gönül geçirdiği kalp krizi sonucunda hayatını kaybetti. Tayfun Gönül Türkiye’de vicdani ret hareketinin ve anarşizmin öncüleri arasında yer alıyordu.

Tayfun Gönül 1989 yılında Sokak dergisinde Vedat Zencir ile birlikte vicdani reddini açıklamıştı. İzmir Savaş Karşıtları Derneği, Apolitika, Efendisizler dergileri ve Anarşist Gazete’ye katkıda bulunan Gönül’ün Kaos Yayınları’ndan çıkan “Anarşizm Nedir” broşürü ile Gediz Akdeniz ile yaptığı söyleşilerden oluşan “Düzenden Kaosa Zuhur” başlıklı kitapları  bulunuyordu.

54 yaşında aramızdan ayrılan Tayfun Gönül Çarşamba günü toprağa verilecek.

Yeşil Gazete olarak yakınlarına ve dostlarına başsağlığı diliyoruz.

(Yeşil Gazete)

İDO’dan yaşama müdahale

Bir dönem, fiyat tarifesi nedeniyle eleştirilerin odağında olan İDO’da, şimdi de şarap skandalı yaşandığı iddia edildi.

Kabataş’tan Burgazada’ya gitmek isteyen ve çantasında 4 şişe şarap olan bir kadının, İDO görevlilerince engellendiği öne sürüldü.

İddiayı ortaya atan, Milliyet Gazetesi yazarı ve ünlü gurme Vedat Milor.

Milor, köşe yazısında, “Ceren Sungu, Kabataş’tan deniz otobüsüne binip adaya benim evime geliyor. Yanında dört şarap taşıyor. İDO’dan içeri almıyorlar şarap var diye. Üstelik de oradaki görevli kızcağıza bağırıp onu azarlıyor.

Suudi Arabistan ya da İran’da mıyız kardeşim? Yasak mı evine şarap götürmek? İsteyen İstanbul’da alışveriş yapıp dönüşte evine yiyecek-içecek götüremez mi?. Büyükşehir, İDO’yu yeni sahiplerinden daha iyi yönetiyordu” dedi.

(NTV)

Türk muhabir, Suriye’de vuruldu!

Suriye’deki olayları izlemek üzere Halep’te bulunan Anadolu Ajansı foto muhabiri Sinan Gül, çatışmalar sırasında ayağından vuruldu. Gül, Halep’teki Şifa Hastanesi’nde tedavi altına alındı.

Yeşil Gazete

Televizyonda Modern Muzip Yalanlar

Çok televizyon izlemem ama takıldım mı da takılırım. Geçen sene de  tam bu zamanlarda bir televizyon dizisine takılmış sizlere yazmıştım. Üsküdar’a Giderken’i anlatırken korkum dizinin yaz dönemi sonunda reytinglere kurban gidip yayından kaldırılmasıydı. Maalesef Üsküdara Giderken yayından kaldırıldı.

Beni benzer bir biçimde güldüren, hatta gülmekten kırdıran koltuklardan düşüren bir  yapım için bir yıl beklemem gerekti.

İşler Güçler’den söz ediyorum. Çalgı Çengi’den bildiğimiz Ahmet Kural ve Murat Cemcir’e, Leyla ile Mecnun ve Üsküdara Giderken’den bildiğimiz Sadi Celil Cengiz katılmış. İyi de olmuş…

Sayesinde gülmekten 90 dakikanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. Ya da evcek anlamıyoruz.

Perşembeleri randevu vermez oldum, doğrudan eve gelir oldum. Oldum da oldum…

İşler Güçler, üç yetenekli oyuncunun yaşadığı maceraları anlatıyor. Yarı gerçek yarı kurmaca.. Ama hangisi gerçek hangisi kurmaca anlamıyorsunuz.

Yarı gerçek yarı kurmaca derken de şaka yapmıyorum:

Dizinin üç yıldızı, Ahmet Kural, Murat Cemcir ve Sadi Celil Cengiz, dizide kendilerini oynuyorlar. Hem isimlerini vermişler hem de kendi geçmişlerinden parçalar…

Örneğin, dizide geçtiği gibi Sadi Celil Cengiz, gümrük memuruyken, Üsküdara Giderken dizisi için memuriyeti bırakmış. Bıraktığı hafta da dizi yayından kaldırılmış, tabiri caizse dımdızlak açıkta kalmış arkadaş. İşler Güçler’de bunu tiye alıyor.

 

Senarist Selçuk Aydemir için ne dersek azdır. Ben kendisini Çalgı Çengi ile tanıdım, halen arada izliyorum Çalgı Çengi’yi… Youtube’da kendi hesabımdaki en popüler videolarım arasında düğündeki şantörlük sahnesi var.

Yine farklı yapmış. Bel altı çalışmadan da insanları aşağılamadan da güldürülebileceğini gösteriyor bize…

Yapımcılar ile, senaristler ile, kendisi ile, oyuncular ile dalga geçmiş.

Çok emek var bu dizide. Her dakikası üzerinde uzun uzun çalışılmış.  Üç başrol etrafında dönen dizinin diğer hiçbir karakteri eğrelti durmuyor, hepsi tabiri caizse şahsına munasır karakterler, doğal ve komik, eğlenceli… sesçi Onur, Komşu Salih Abi ve daha niceleri…

Senarist ve oyuncular nasıl farklı ve kaliteli işler yapılabileceğinin bize güzelce gösteriyorlar.

Geçen sene aynı ekip yine gösterdi de biz anlamadık. Yayından kalktı Üsküdara Giderken… yayından kalkarken bile güldürdü bizi.

İşler Güçler  de kalitesi yüksek, gülmek için bahane aramayacağınız, gülmemek için kendinizi zor tutacağınız bir iş.

Yazımı şimdi okudum. Olmamış dedim. Nasıl anlatırım daha iyi diziyi dedim.

Sonra, zor anlatamam dedim. Klişe ama anlatamam. Belki benim beceriksizliğim ama izlemeniz lazım.

İşler ve Güçler her Perşembe 22.00’de Star’da kaçırmayın derim.

İzleyin de yayından kalkmasın.  Sadece Rambo izlemeyin. Rambo ney lan?

Biraz da İşler Güçler’in muzip yalanlarına gülün.

https://twitter.com/yesildevo

“II. Malatya Katliamı” provası, II.gün…

Malatya ‘da Alevi ve Sünnilerin birlikte yaşadığı Sürgü Beldesi’ndeki gerginlik dün gece de devam etti. Alevi Evli ailesinin evine doğru dün gece de bir grubun yürüyüşe geçtiği, evlerinin önünde ateş açıldığı iddia edildi. Malatya Valisi Ulvi Saran sosyal paylaşım sitesi Twitter ‘daki hesabından yaptığı açıklamada, “Sadece (önceki günden) kalan ufak çaplı bir gerginlik var. Sürgü’deki durum genel olarak sakin ve kontrol altında.” dedi ve sağduyu çağrısında bulundu.

Vali Saran, sosyal medyada “Sürgü’de 500 kişinin toplandığı ve evi kuşattığına dair yer alan haberlerin” de gerçekleri yansıtmadığını söyledi.

Olayları protesto etmek için İstanbul Taksim Meydanı’nda ve Ankara Güven Park’ta dün gece gösteriler yapıldı. AKP , CHP ve BDP ‘li milletvekilleri, Evli ailesinin yanında görüşmelerde bulunuyor. CHP milletvekili Veli Ağbaba, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Sürgü’de ilk yapılması gereken sukuneti sağlamaktır. Bu büyük oranda başarıldı.” ifadelerini kullandı

Sürgü Beldesi’ndeki gerginliğin iki gün önce Alevi Evli Ailesi fertlerinin, sahurda kapılarının önünden geçen davulcuya “Burada davul çalmayın” demesi ve davulcunun buna tepki göstermesi üzerine başladı. Tekbir getirip sloganlar atan 50- 60 kişilik saldırgan grubunun Evli ailesinin evinin önünde toplandıı, evi taşlayıp camlarını kırdı. Evin yanındaki ahır da yakıldı.

Evleri taşlanan ve ahırı yakılan Hüseyin Hasan Evli, “Bizim istediğimiz birlik beraberlik. Kardeş kardeş yaşamak istiyoruz. Biz böyle olaylar istemiyoruz. Çünkü neden? Çorum’da yaşandı, Maraş’ta yaşandı, Malatya ‘da yaşandı da ondan. Biz kalkıp da bugüne kadar kimseyi incitmedik” dedi. Leyla Evli de, olaylar sırasında cep telefonu ile kaydettiği görüntüleri ve eve atılan taşları basın mensuplarına gösterdi.

“Bizi linç etmeye geldiler” diyen Leyla Evli, şunları söyledi: “Bizi öldürmeye gelmişler, zaten adamların amacı belliydi. ‘Kürtlere ölüm’, ‘Alevilere ölüm’, ‘Sizi burada barındırmayız, gidin buradan, gitmeseniz de biz sizi öldüreceğiz’ diyerek bizi tehdit ettiler. Biz sadece bir gece öncesinde dedik ki pencereyi açtık, ‘Bizi rahatsız etmeyin biz uyuyoruz, oruç da tutmuyoruz. Ertesi sabah erkenden 4-5 kişi işe gideceğiz’ dedik. Toplanan kalabalık, ‘Biz Sivas katliamı gibi yapacağız’, ‘Madımak’taki gibi yapacağız, yakacağız sizi’ dediler.”

Radikal

Facebook’ta RedHack paylaştı, tutuklandı

‘Redhack’ grubuna yönelik operasyonda ‘örgüt üyesi’ olmakla suçlanan ve mart ayından beri Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Duygu Kerimoğlu, yaşadıklarını CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’ya anlattı. 1 Mayıs ve CHP mitingleri dışında hiçbir eyleme katılmadığını belirten Kerimoğlu, “Emniyet Müdürlüğü’nün sitesini hackleyecek kadar bilgisayar kullanabiliyor olsaydım, öğrencisi olduğum 2 yıllık bilgisayar bölümünü 4 yıldır okumazdım” diye konuştu.

Mersin Üniversitesi’nde öğrenci olan Duygu Kerimoğlu’nun ailesiyle yaşadığı ev, geçen mart ayında ‘Redhack’ operasyonu kapsamında basıldı ve Kerimoğlu 17 Mart’ta mahkemede ‘örgüt üyesi‘ olduğu gerekçesiyle tutuklandı. CHP ’li Ağbaba, geçen çarşamba günü Kerimoğlu’nun cezaevinde ziyaret edip, süreci kendisinden dinledi. Ağbaba’nın aktardığına göre, Kerimoğlu, Ankara Emniyet Müdürlüğünün hacklendiğini Facebook aracılığıyla öğrendiğini, hacklenen belgeleri ve konuyla ilgili haberleri Facebook ’ta paylaştığını ve haberlere yorum yaptığını söyledi. Ailesinin CHP ’li, kendisinin de CHP üyesi olduğunu belirten Kerimoğlu, olayla tüm ilgisinin internet ortamında var olan ve Facebook ’ta başkaları tarafından paylaşılmış belgeleri paylaşmak olduğunu ifade etti. 1 Mayıs ve CHP mitingleri dışında hiçbir eyleme katılmadığını söyleyen Kerimoğlu, “Emniyet Müdürlüğünün sitesini hackleyecek kadar bilgisayar kullanabiliyor olsaydım, öğrencisi olduğum 2 yıllık bilgisayar bölümünü 4 yıldır okumazdım” diye konuştu.

8 Mart ve 1 Mayıs ‘delil’
Sanal ortamda, ‘Asi Deniz’ nickini kullandığını söyleyen Duygu Kerimoğlu, Ağbaba’ya şunları anlattı: “Silahlı terör örgütü üyesi olmakla suçlandığıma halen inanamıyorum. TSK , Ekonomi Bakanlığı, MİT, ÖSYM ben içerideyken hacklendi. Bu durum Redhack’le ilgim olmadığını ispat eder. Bilgisayar bölümü öğrencisi olduğum ve Ankara Emniyeti’nin namusunu kurtarmak için tutuklandığımı düşünüyorum. Ankara Emniyet Müdürlüğünde ve hapishane girişinde çıplak aramaya maruz kaldım, cebir uygulandı. Tutuklandığımdan bu yana 6 koğuş gezdim, hapishane içinde sürgün yaşıyorum. Halen iddianame hazırlanmadı. 14 kişiyle birlikte gözaltına alındım ancak hiç birini tanımıyorum. Hapishaneye girdikten sonra birbirimizle mektupla tanıştık. 8 Mart, 1 Mayıs gibi sol siyaset açısından önemli günlerde yaptığım yazışmalar önüme delil olarak konuldu. Romatait artrit hastalığım var. Hapishaneye girdikten sonra ellerimde titreme başladı. Düzgün yazabilmek için daktilo istedim. Hapishane tarafından reddedildi. Anlamsız şekilde ve hukuka aykırı olarak tutukluyum. 3 kişilik hücrede 4 kişi kalıyoruz ve bu ortamda KPSS ’ye çalışıyorum.”

‘Baskında eve 70 polis gelmişti’
Kerimoğlu’nun Antakya’da yaşayan babası Adnan Kerimoğlu, kızının gözaltına alınışını Radikal ’e şöyle anlattı: “Sabah 4.5-5 civarıydı. Kapı çalındı. ‘Kim o?’ diye sordum. Muhtarın sesi geldi. Kapıyı açınca çok sayıda sivil ve resmi polisi karşımda buldum. Bazılarının yüzünde kar maskesi, ellerinde lazerli silahlar vardı. Ne olduğunu anlayamadık bile. Evde 70’den fazla polis saydım. Çocuklar uyuyordu. 2 fotoğraf makinesi ve kamerayla bütün evin görüntülerini çektiler. Evdekilerin üsleri başları açık… ‘Çekmeyin’ dedim. Dinlemediler. İki tane laptop, bir tane de benim bilgisayarım vardı. Laptoplara el koydular. Benim bilgisayarımın da hard diskini söktüler. Bir ay sonra iade ettiler.”

Radikal

Uganda’da ‘sevişmek’ yasaklandı

0

Ugandalı sağlık görevlileri, ülkenin batısında ölümcül “Ebola” virüsü nedeniyle 14 kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi. Cumhurbaşkanı, fiziksel teması yasakladı.

Yetkililer ve Dünya Sağlık Örgütü temsilcileri, başkent Kampala’da düzenledikleri basın toplantısında, Uganda’da “Ebola” salgınının patlak verdiğini açıkladı.

İlk olarak 1976 yılında Kongo’da görülen ve adını Afrika’daki bir nehirden alan Ebola virüsü ishal, kanama, deri döküntüleri ve yüksek ateşle seyrediyor. Bulaşıcı olan ve hızlı bir şekilde öldüren virüs, kontrol altına alınamaması durumunda salgın hale geliyor.

Ebola virüsü, Dünya Sağlık Örgütü tarafından da 4. Risk Grubu Patojen olarak kabul ediliyor.

Tedavisi ve aşısı olmayan Ebola virüsü nedeniyle 2000 yılında Uganda’da 224 kişi hayatını kaybetmişti.

Tokalaşmak, öpüşmek yasak

 Uganda’da Cumhurbaşkanı Yoweri Museveni, fiziksel teması kesme çağrısı yaptı.

Hastalığa kısa sürede bir çözüm bulmanın zor olduğunu anlatan Museveni, halka el sıkışmama, öpüşmeme ve seks yapmama tavsiyesinde bulundu. Museveni aynı zamanda, bu virüse yakalanıp ölenler olursa, cesetlerinin gömülmek yerine, tetkikler için ilgili kurumlara ulaştırılmasını salık verdi.

İspanya’da kürtaj tartışması

0

İspanya’da 2010’da iktidarda olan Sosyalistler kürtaj yasasını liberalleştirmişti. Muhafazakâr hükümet ise şimdi bu yasal düzenlemeyi kısmen iptal etmek istiyor. İspanyol kadınlar tepkili.

İspanya’nın başkenti Madrid’de pazar günü bir araya gelen yüzlerce kadın hükümetin kürtaj yasasında planladığı değişiklikleri protesto etti. Protestocu kadınların hedefinde, kürtajla ilgili düzenlemelerin sertleştirilmesini öngören yasa tasarısını yakında parlamentoya sunmak isteyen Adalet Bakanı Alberto Ruiz-Gallardon vardı.

İktidardaki Muhafazakâr Halk Partisi’nin girişimi ile hazırlanan tasarı, 2010’da Jose Luis Rodrigez Zapatero başbakanlığındaki Sosyalist hükümet tarafından liberalleştirilen kürtaj yasasının yeniden sertleştirilmesini öngörüyor. Dönemin Zapatero hükümeti tarafından hazırlanan yürürlükteki yasa, herhangi bir gerekçe gösterilmesine gerek kalmadan hamileliğin 14’üncü haftasına kadar kürtaj yapılabilmesine olanak sağlıyor.

Yasa, tecavüz, anne adayının sağlığının tehlikede olması veya ceninin engelli olduğunun tespit edilmesi durumunda da 22’nci haftaya kadar kürtaj yapılmasına izin veriyor. Yasanın belirlediği haller dışında kürtaj yapılması halinde de sadece para cezası verilmesi öngörülüyor.

Kürtaj yasası sertleştiriliyor

Başbakan Mariano Rajoy, 2010 yılının kasım ayında seçim zaferinin hemen ardından yaptığı açıklamada kürtaj yasasını sertleştirecekleri mesajını vermiş ve Adalet Bakanı da kısa süre içinde hazırlıklara başlamıştı. Adalet Bakanı’nın parlamentoya sunmak istediği yasa tasarısı birçok açıdan eleştirilere yol açıyor.

Yeni yasa tasarısının yakında İspanyol Parlamentosu’na sunulması bekleniyor

En çok tartışma yaratan düzenleme ise engelli ceninlerle ilgili. Adalet Bakanlığı’nın öncülüğünde oluşturulan yeni yasa tasarısı, engelli ceninin tespit edilmesi durumunda hamileliğin sona erdirilmesine izin vermiyor.

Ayrıca 16 ila 17 yaşlarındaki anne adaylarının kürtaj yaptırması da ebeveynlerinin iznine bağlanıyor. Şimdiki yasada ise 16 yaşından itibaren genç kızlar kürtaja kendi iradeleri ile karar verebiliyordu.

Kürtaj yasasına tepki artıyor

Yasa tasarısı, İspanya’yı Franco diktatörlüğü dönemine geri götürdüğü ve kadın haklarına darbe indirdiği söylemiyle hafta sonu İspanyol kadınlar tarafından protesto edildi. Kürtaj Klinikleri Birliği Başkanı Santiago Barambio da kürtajın Polonya, Malta ve İrlanda’da olduğu gibi yasaklanmasının istendiği ve Adalet Bakanı Ruiz-Gallardon’un ultra-katolik aşırı sağcı bir alan yaratmaya çalıştığı eleştirisinde bulundu.

Kürtaj karşıtları ise yasa tasarısını “yaşam hakkının korunması yönünde ileriye doğru atılmış bir adım” olarak değerlendiriyor.

DW Türkçe

Yeşiller, Japonya’da “Konnichi wa!” dedi

Japon Yeşilleri, “Yeşiller Partisi” ile siyasete merhaba (Konnichi wa) dedi. Japonya Yeşiller Partisi’nin kuruluşu, 28 Temmuz’da ilan edildi. Partinin ilk hedefi, Japonya’daki nükleer santrallerin kapatılması olacak.  Japonya Yeşiller Partisi Eş Başkanı Nao Suguro, “Santralin kapatılması için geniş bir ağ oluşturmaya çalışıyoruz” dedi.

Almanya ve Avustralya Yeşiller Partisi temsilcileri Tokyo’da düzenlenen açılışa katıldı. Avustralya Yeşiller Partisi üyesi ve senatör Scott Ludlam, Fukuşima faciasını hatırlatarak, ‘Japonya Yeşiller Partisi’nin büyümesi halinde, küresel bir etki oluşturabileceğini’ söyledi.

Japonya Yeşiller Partisi, ülkedeki nükleer karşıtı hareketin desteğiyle, 2013’teki seçimlerinde, en az 10 adaydan başarı bekliyor.

Ayrıca vergi oranlarını düşürmek, daha fazla sosyal güvenlik programı, daha yerel üretim-tüketim ve dmokratik süreçlere daha fazla katılım sağlanmasını hedeflediğini açıklıyor.

Chiba Üniversitesi’nde Kamu Politikası profesörü Yoshinori Hiroi, Yeşiller Partisi’nin Japonya’da ekoloji temelinde siyaset yapacak olan ilk parti olduğunu, ancak özellikle sivil hareketlerin desteğiyle, kısa zamanda büyümesinin zor olmadığını söylüyor.

The Asahi Shimbun