Ana Sayfa Blog Sayfa 4477

Uğur Yücel’in öyküleri “Yağmur Kesiği”nde

Sinema tarihine birbirinden güçlü filmler ve canlandırdığı sıra dışı karakterlerle adını yazan Uğur Yücel, ilk kitabıyla edebiyat dünyasını selamlıyor. 1980’lerden bu yana kaleme aldığı öyküleri Yağmur Kesiği adı altında bir araya getirdi.

Kuzguncuk’ta doğup büyüyen Uğur Yücel’in öyküleri, tamamen bu ruhu yansıtan nitelikte; İstanbul’daki bir balıkçı kasabasında geçen öyküler, her biri farklı dinden ve kültürden sayısız karakteri bağrına basıyor. Yahudiler, Ermeniler, Rumlar, Türkler ve her meslekten, her cinsten insan… Hepsi aynı şekilde acı çekiyor, aşık oluyor, yaşamak arzusuyla yoğrulup bükülüyor ve ölümle imtihanları her seferinde yürek burkuyor.

Yağmur Kesiği’nde Uğur Yücel, İstanbul’un eski sakinleriyle birlikte nasıl yaşlandığını anlatıyor . Uğur Yücel’in ilk kez kitaplaşan öykülerinden bir bölüm:

“Bedros, ana kızı başbaşa bırakıp güneş batışını yakaladı hayalinde köprüaltında. Minarelerin kubbelerin ardı, mor kırmızı bulutlara boyanmıştı. Bir “yakalı” kondu masasına. Bedros bardağı yarılayacak şekilde döktü gırtlağına birayı. Bıyıklarını yalayıp şapırdandı. Sonra bir daha hiç konuşmayacakmış gibi kaskatı kuruldu sandalyesine. Görüntüye Sula’nın kızı girdi. İkisinin de yüzünü göremiyoruz. Ense tüyleri ürperdi Bedros’un bir kadın soluğu hissetti. Mazi usullacak söylendi Bedros’un saçlarına kısık ilaçlı bir sesle, “Ben seni çok hayal ettim biliyor musun?”

İkisi de öyle oldukları gibi kaldılar. Güneş gömüldü başka yarımkürelere. Hayali bitti Bedros’un…”

YAĞMUR KESİĞİ
Yazar: Uğur Yücel
Sayfa sayısı: 152 Sayfa

(Yeşil Gazete)

Siber Mobbing internet kullanan gençleri tehdit ediyor

Üstsüz fotografının kendi izni olmadan internette paylaşılmasından sonra intihar eden Amanda Todd siber mobbing mağdurlarından biri

Siber mobbing dünya çapında bir sorun. Özel görüntüleri kendisinin izni olmaksızın internete yüklenen gençler intihar ediyor ya da cinayet işliyor. Hollanda’dan ABD’ye, Avustralya’dan Almanya’ya siber mobbing vakalarına her gün bir yenisi ekleniyor.

Almanya’nın kuzeybatısındaki Oberhausen kentinde bulunan Elsa Braendström lisesinde enformatik öğretmeni olarak görev yapan Marco Fileccia lise bazında başlattığı proje ile öğrencilerini siber mobbingin tehlikeleri konusunda aydınlatıyor. Fileccia, Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde görev yapan 360 medya gözlemcisinden biri.

Öğrencilerine siber mobbing mağduru gençlerin videolarını izletiyor Marco Fileccia, Yabancı birinin üstsüz fotoğrafını internete yüklemesi yüzünden yıllarca internet üzerinden mobbinge maruz kalmış Amanda Todd’un kendi intiharını kaydettiği ve internete de yüklenmiş olan veda videosu da bunlardan biri.

Bu projeyi başlatan Fileccia, okullarda mobbing’in daha önce de olduğunu ancak siber mobbingin çok daha farklı ve acımasız olduğunu söylüyor ve siber mobbingf hakkındaki düşüncelerini şu şekilde özetliyor

“Siber mobbing’in günü saati yok. Eskiden okul bahçesinde ya da eve giderken saldırılar gerçekleşirken artık 24 saat mobbing yapılabiliyor. Klasik mobbing’den farkı, anında çok daha fazla sayıda meraklı tarafından izlenebilmesi. Bence en vahim yanı da bu. Seyredenleri tanımıyorsun, yapılan saldırıdan kaç kişinin haberdar olduğunu bilmiyorsun. İnternete konan fotoğrafını ya da filmini kimin seyrettiğinden haberin yok. İşte bütün bunlar mobbing’i tehlikeli kılan faktörler.”

(Deutsche Welle Türkçe, Yeşil Gazete)

 

 

2012’nin twitter şampiyonu Behzat Ç.

Ekranların fenomen dizisi Behzat Ç, zaman zaman hükümet kanadından eleştiriler alsa da sosyal medya vasıtası ile kendisine gelen yoğun izleyici desteğinin de yardımı ile yayınını halen kendi bildiği doğrultuda devam ettiriyor

Sosyalmedya.in, 2012 arşivinden Twitter’ın dikkat çekici ayrıntılarını tespit etti. 2012’ye Türkiye’den 3.9 milyon kullanıcıyla başlangıç yapan Twitter’da yıl boyunca 198 milyon tweet paylaşılmıştı. Yıl boyunca 8.6 milyon yeni kullanıcı kazanan Twitter’da 2012 boyunca 1 milyar 681 milyondan fazla tweet atıldı.

Türkiye’de 12.5 milyon kullanıcıya ulaşan Twitter’da yılın son günü 7 milyon 913 bin 896 tweet paylaşıldı. Yılın son gününde 275 bin kişi 2013’e dair duygularını paylaşmak için 466 binden fazla tweet attı.

TT listesi olarak da bilinen Twitter Türkiye Gündemi’nde en uzun sure yer tutan etiket 3191 dakika  ile  #bencemutluluk  oldu.  #karsicinsetavsiyem etiketi 2976 dakika listese yer kalırken#annelafları etiketi de 2572 dakika zirvede yer tutmayı başardı.

Yıl boyunca TT listesine ‘hashtag’ etiketi olmadan giren konuların başında ise Başbakan Erdoğan geliyor. Özellikle Salı günleri yaptığı grup konuşmaları esnasında listeye giren başlık toplam 8787 dakika ile ilk sırada. Fenerbahçe’den ayrılma sürecinde çok konuşulan Alex’in ismi de 5225 dakika listede yer tuttu. Yayınlandığı esnada Twitter etiketi duyurmayan Behzat Ç dizisi 15 bin 567 dakika ile diziler arasında ilk sırada. Her sabah TT listesine girmeyi başarak Günaydın kelimesi ise 42 bin 510 dakika ile tüm başlıkların önüne geçti.

Şu anda Twitter kullanıcılarının yaklaşık 2,5 milyonu her gün en az 1 tweet atıyor. Her gün tweet yazmayan ama takip ettiği kişilerin yazdıklarını okuyan 5 milyon aktif tweet okuru bulunuyor.

Sosyalmedya.in tarafından hazırlanan infografiği aşağıda bulabilirsiniz.

(sgmconnected.com)

 

Orhan Pamuk’u bir de Mersin İdmanyurdulu Mert Nobre’den dinleyin

Eurosport Türkiye editörlerinden Serhat Ramay, Mersin İdmanyurdunun brezilya asıllı golcü futbolcusu Mert Nobre ile Orhan Pamuk sevgisi hakkında bir röportaj gerçekleştirdi. Adı bugünlerde eski takımı Fenerbahçe ile sık sık anılan Nobre, Orhan Pamuk’un adını Nobel alması ile daha brezilyada yaşadığı dönemde duyduğunu, “Kar” romanını okuyarak başlayan Orhan Pamuk sevgisinin türkiye günlerinde de artarak devam ettiğini belirtti.

“Kar”ı brezilyada alışveriş yaptığı sırada farkettiğini, kendisini ilk çeken şeyin türk bir yazarın portekizceye çevrilmiş olması olduğunu aktaran Nobre, röportajı gerçekleştiren Ramay’ın, “Kar”ın politik olması nedeniyle en zor beğenilen Pamuk romanı olmasını hatırlatmasına karşın “Kar”ı çok beğendiğini ifade ederek “Bir hikayenin içinde kaybolmak denen şeyi, Kar romanında yaşadım” şeklinde konuştu.

“Kar” dışında “Masumiyet Müzesi”ni de okuduğunu belirten Mersin İdmanyurdulu futbolcu tercihinin yine de “Kar”dan yana olduğunu, “Benim tercihim Kar’dan yana olur. Masumiyet Müzesi’nde eşyalar arasında kaybolmanız mümkün. Ama Kar çok başka, işte benim kitabım budur” sözleri ile ifade etti.

“Kar”ın geçtiği Kars şehrini de çok merak ettiğini aktaran Mert Nobre, “Kitabı okuduktan sonra Kars’ı çok merak ettim. Tabii bu hikayeden çok etkilendim. O şehri tanımak istedim. Kitabın anlatıldığı atmosferden çok derinden etkilendim. Durmadan yağan kar, en güçlü imgeydi. İleride bir fırsat olursa, o şehri tanımak isterim. Bu kitap beni çok derinden etkiledi” dedi.

Fenerbahçe’de oynadığı dönemde Fenerbahçe tarihine altın harflerle geçmiş 10 numara Alex De Souza ile olan ilişkisine de değinen Nobre. Alex’in de en az kendisi kadar edebiyatsever olduğunun altını çizerek her kamp döneminde en az beş kitabı kamp boyunca okumak üzere Alex ile birlikte yanlarına aldıklarını da sözlerine ekledi.

(Eurosport, Yeşil Gazete)

Aygün’den intihar eden alevi polis memuru için soru önergesi

CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in cevaplaması istemiyle “Alevi olması” nedeniyle intihar ettiği iddia edilen den polis memuru Erol Uygun hakkında soru önergesi verdi.

TBMM Başkanlığı’na yazılı soru önergesi veren CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, önergesinde şu ifadelere yer verdi: “Bayrampaşa Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nde görevli beş yıllık polis memuru Erol Uygun, 30.12.2012 tarihinde kendi silahıyla intihar etmiştir. Beş yıllık polis memuru Erol Uygun’un, Polis Teşkilatı’ndaki sendikalaşma ve ‘Alevi olması’ nedeniyle yaşadığı baskılar yüzünden intihar ettiği iddia edilmektedir. Son dönemde üzerinde Alevi olması nedeniyle büyük baskılar oluşan ve ‘seni ayıklayacağız’ şeklinde tehditler alan Erol Uygun’un, psikolojik tedavi gördüğü halde elinden silahının alınmadığı bilinmektedir.”

CHP’li Aygün, İçişleri Bakanından şu sorularına yanıt istedi:

1.         Erol Uygun’un intiharı ile ilgili soruşturma başlatılmış mıdır?

2.         İddialar ile ilgili açığa alınan polis memuru var mıdır?

3.         Psikolojik tedavi gören Erol Uygun’un silahı neden alınmamıştır?

4.         Erol Uygun’a uygulanan baskıdan dolayı şikâyetçi olduğu kişiler var mıdır? Görevleri nelerdir?

5.         Aynı kurum içinde çalışanların amirlerinden gördüğü baskılardan dolayı 2002-2012 tarihleri arasında kaç soruşturma açılmıştır? Kaçı hakkında işlem yapılmıştır? Hangi cezai işlemler uygulanmıştır?

6.         Polis memurlarının sendika kurmaları neden engellenmektedir? Bir polis memurunun sendika üyesi olması suç mudur?

7.         Polislerin sendikalaşması için sizin bir girişiminiz var mıdır?

8.         Sendika üyesi olan veya olmak isteyen polis memurlarına karşı ayrımcı davranan amirleri hakkında işlem yapmayı düşünüyor musunuz?

9.         Bir polisin ‘Alevi’ olması neden sorun yaratmaktadır? Bu ayrımcılığı yapanları tespit edip görevden almayı düşünüyor musunuz?

10.       2002-2012 yılları arasında ayrımcılık suçlaması ile ilgili kaç soruşturma açılmıştır? Ayrımcılık konuları nelerdir?

(Tuncelinin Sesi)

 

İstanbul Şehir Tiyatroları yeni yıla 16 oyun ile giriyor

Tiyatrosever İstanbullular Aziz Nesin'in ölümsüz eseri "Yaşar ne yaşar ne yaşamaz"ı da bu hafta izleme imkanına sahip

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları yeni yılın ilk haftasında 16 oyunla seyirciyle buluşuyor. 2-6 Ocak 2013 tarihleri arasında sahnelenecek oyunlar şöyle; Zengin Mutfağı, Doğum Günü Partisi, Vişne Bahçesi, Türkiye Kayası, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz, Perşembenin Hanımları, İstanbul Hatırası, Fareli Köyün Kavalcısı, Boncuk, Cambazhane, Kedi ile Palyaço, Üç Kardeş ve Muhteşem Kurt, Denizkızı, Karagöz Balıkçı, Çiçek Prenses, Karagöz Tatlıcı…

Zengin Mutfağı’nda 1970’ler Türkiyesi’nde zengin köşkündeki hizmetlilerin, o yıllardaki toplumsal kavga içinde taraf olup olmama konusunda yaşadıkları olaylar trajikomik bir anlatımla sunuluyor. Ayrıca Epik Tiyatro’nun ülkemizdeki önemli örneklerinden olan oyun, alt sınıf insanlarının yaşamsal ve düşünsel seçimlerini sorguluyor. Oyunda; Murat Garibağaoğlu, Ozan Gözel, Ali Mert Yavuzcan, Selçuk Yüksel, Irmak Örnek rol alıyor. Oyun, 2-6 Ocak 2013 tarihleri arasında Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde…

Doğum Günü Partisi, Nobel ödüllü Harold Pinter’ın başyapıtı. Bir sahil kasabasında yaşayan karı-koca ve pansiyonlarının tek müşterisi olan bir genç adam… Dışarıdan gelen iki adam ve orada yaşayan bir genç kız. O gün doğum günü olmayan genç adam için, bir doğum günü partisi düzenlerler. Ve korkunç eğlence başlar. Yıldıray Şahinler’in yönettiği oyunda Cem Davran, Bahtiyar Engin, Jülide Kural, Özge Borak, Mert Tanık, Yıldıray Şahinler rol alıyor. Oyun 2-6 Ocak 2013 tarihleri arasında Fatih Reşat Nuri Sahnesi’nde…

Vişne Bahçesi, 19. yüzyıl sonu Rus aristokrasisinin çözülüşüne ve çöküşüne tanıklığa çağırıyor. Çağın ekonomik gelişmeleri ve toplumsal istekleri karşısında yok edilen doğanın da anlatıldığı “Vişne Bahçesi”, “değişim” denilen sürecin sorgulanışını sunuyor. Rus edebiyatının ve tiyatrosunun önemli ismi Anton Çehov’un yazdığı, Engin Alkan’ın yönettiği oyunda; Hümay Güldağ, Aslı Nimet Altaylar, Berna Adıgüzel, Zafer Kırşan, Engin Alkan, Emre Şen, Hüseyin Tuncel, Işıl Zeynep Tangör, Murat Üzen, Selin Türkmen, Erhan Abir, C. Ahhan Şener, Çağlar Polat, Samet Hafızoğlu, Başak Erzi – Zeynep Ceren Gedikali, Destan Batmaz rol alıyor. Oyun 2-6 Ocak 2013 tarihleri arasında Kağıthane Sadabad Sahnesi’nde…

Türkiye Kayası, Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan bir ailenin öyküsünü anlatıyor. Geçmişlerini, anılarını ve hayallerini yaşadıkları yerde bırakıp yeni ümitlerle yola çıkan aileyi, Türkiye sınırında kötü bir sürpriz beklemektedir. İlk olarak 2010 yılında İBB Şehir Tiyatroları’nda gerçekleştirilen “Yazarlık Seminerleri” kapsamında okuma tiyatrosu olarak sunulan “Türkiye Kayası” bu sezon seyircimizle buluşacak. Fehime Seven’in yazdığı Şükrü Türen’in yönettiği oyunda; Hikmet Körmükçü, Nevzat Çankara, Sevtap Çapan, Selim Can Yalçın, Hakan Yavaş, Kubilay Penbeklioğlu rol alıyor. Oyun 2-6 Ocak 2013 tarihleri arasında Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde…

Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz adlı müzikal oyun, 2-6 Ocak 2013 tarihleri arasında Üsküdar Musahipzade Celâl Sahnesi’nde izleyicisiyle buluşuyor… Aziz Nesin’in kaleminden birey-devlet ilişkisini sorgulayan oyunu, Y. Kenan Işık yönetiyor. Oyunda; Derya Kurtuluş, Ezgim Kılınç, Nur Saçbüker Otan, Hasibe Eren, Ergün Işıldar, Şevket Avşar,  Mehmet Bulduk, Can Doğan, Savaş Barutçu, Tuğrul Arsever, Mert Turak, Yalçın Avşar, Mevlüt Demiryay, Osman Gidişoğlu, Volkan Ayhan, Murat Güreç, Serkan Bacak, Hamit Erentürk, Reyhan Karasu, Deniz Evrenol, Senem Oluz, Melisa Demirhan, Nurdan Kalınağa, Tankut Yıldız, Özgürefe Özyeşilpınar, Göksel Arslan, Cihan Kurtaran, Özge O’Neill, Okan Patırer, Doğan Şirin, Berk Samur, Yılmaz Arda Alpkıray rol alıyor. Oyunun müzikleri Timur Selçuk imzasını taşıyor.

Perşembenin Hanımları’nda geçmişlerinin gölgesinden kurtulamamış üç kadının her perşembe toplandıkları çay saatinde pişmanlıkları, geçmiş aşkları, yitirdikleri ve özlemleri anlatılıyor. Loleh Bellon’un yazdığı Engin Gürmen’in yönettiği oyunda Ayşe Kökçü, Enes Mazak, Vildan Gürelman, Oya Palay, Cem Uras rol alıyor. Oyun, 2-6 Ocak 2013 tarihleri arasında Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi’nde seyredilebilir.

İstanbul Hatırası’nda bir martının kanadında, bir dalganın kıvrımında İstanbul’da yaşanmış kırık bir aşk hikâyesi anlatılıyor. Tarık Şerbetçioğlu’nun yazıp yönettiği oyunda, mekân İstanbul, zaman yüzyıl, aşk her yerde… Meddah hikâyesini anlatmaya başladığında artık sadece söz vardır. Söz, Ali Amca’nın hikâyesine dönüşür. Zamanın imbiğinden süzülür. Gözlerimizin önüne serilir. 20. yüzyılın başlarında İstanbul’dayızdır artık. Yüzyılın başlangıç telaşı, dönüşümün eşiğinde bir imparatorluk, savaşlar, acılar, neşeler… Hepsi iç içe geçiyor. Yürekler heyecanla çarpıyor, heyecanlar Direklerarası’nda alkışlara karışıyor. 2-6 Ocak 2013 tarihleri arasında Ümraniye Sahnesi’nde seyirciyle buluşacak müzikli oyunda; Toron Karacaoğlu, İbrahim Şirin, Naci Taşdöğen, Tarık Şerbetçioğlu, Ergun Üğlü, Binnur Şerbetçioğlu, Rahmi Elhan, Selma Kutluğ, İskender Bağcılar, Gökhan Eğilmezbaş rol alıyor.

Ocak Ayının İlk Haftasında Çocuk Oyunları

Adrian C. Mitchell’in yazdığı, Gülsün Siren Kınal’ın oyunlaştırdığı ve Cem Karakaya’nın yönettiği Fareli Köyün Kavalcısı, 5-6 Ocak 2013 tarihlerinde Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde;

Güneş Han’ın yazdığı Sibel Topaloğlu’nun yönettiği Boncuk, 5-6 Ocak 2013 Fatih Reşat Nuri Sahnesi’nde;

Seza Güneş’in yazıp yönettiği Cambazhane, 5-6 Ocak 2013 tarihlerinde Kağıthane Sadabad Sahnesi’nde;

Erhan Özçelik’in yazıp yönettiği Kedi ile Palyaço, 5-6 Ocak 2013 Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde;

Okan Karaca’nın yazıp yönettiği diğer yeni çocuk oyunu Üç Kardeş ve Muhteşem Kurt, 3-4 Ocak 2013 tarihlerinde Gaziosmanpaşa Ferih Egemen Çocuk Tiyatrosu Sahnesi’nde; 5-6 Ocak 2013 tarihlerinde Üsküdar Musahipzade Celâl Sahnesi’nde;

Aylin Çalap’ın yazdığı Ebru Kara’nın yönettiği Denizkızı, 3-4 Ocak 2013 tarihlerinde Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi’nde;

Özgür Atkın ve Ceren Hacımuratoğlu’nun birlikte yazdığı Özgür Atkın’ın yönettiği Karagöz Balıkçı, 5-6 Ocak 2013 tarihlerinde Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi’nde;

Hasan Erkek’in yazdığı Ece Okay’ın yönettiği Çiçek Prenses, 5-6 Ocak 2013 tarihlerinde Ümraniye Sahnesi’nde;

Caner Bilginer’in yazıp yönettiği Karagöz Tatlıcı, 3-4 Ocak 2013 tarihlerinde Kağıthane Küçük Kemal Çocuk Tiyatrosu Sahnesi’nde; 5-6 Ocak 2013 tarihlerinde ise Gaziosmanpaşa Ferih Egemen Çocuk Tiyatrosu Sahnesi’nde;

Hangi Oyun Ne Zaman Hangi Sahnede ?

Zengin Mutfağı

2-6 Ocak 2013 Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi

Doğum Günü Partisi

2-6 Ocak 2013 Fatih Reşat Nuri Sahnesi

Vişne Bahçesi

2-6 Ocak 2013 Kağıthane Sadabad Sahnesi

Türkiye Kayası

2-6 Ocak 2013 Kadıköy Haldun Taner Sahnesi

Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz

2-6 Ocak 2013 Üsküdar Musahipzade Celâl Sahnesi

Perşembenin Hanımları

2-6 Ocak 2013 Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi

İstanbul Hatırası

2-6 Ocak 2013 Ümraniye Sahnesi

Fareli Köyün Kavalcısı

5-6 Ocak 2013 Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi

Boncuk

5-6 Ocak 2013 Fatih Reşat Nuri Sahnesi

Cambazhane

5-6 Ocak 2013 Kağıthane Sadabad Sahnesi

Kedi ile Palyaço

5-6 Ocak 2013 Kadıköy Haldun Taner Sahnesi

Üç Kardeş ve Muhteşem Kurt

3-4 Ocak 2013 Gaziosmanpaşa Ferih Egemen Çocuk Tiyatrosu Sahnesi’nde

5-6 Ocak 2013 Üsküdar Musahipzade Celâl Sahnesi

Denizkızı

3-4 Ocak 2013 Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi

Karagöz Balıkçı

5-6 Ocak 2013 Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi

Çiçek Prenses

5-6 Ocak 2013 Ümraniye Sahnesi

Karagöz Tatlıcı

3-4 Ocak 2013 Kağıthane Küçük Kemal Çocuk Tiyatrosu Sahnesi’nde

5-6 Ocak 2013 Gaziosmanpaşa Ferih Egemen Çocuk Tiyatrosu Sahnesi

(Tiyatro Dünyası)

İşitme Engelliler Badmington Şampiyonası Safranbolu’da

0

Karabük’ün Safranbolu ilçesinde yapılan İşitme Engelliler Badminton Türkiye Şampiyonası’nda Aksaray’dan Umut Koç, Türkiye üçüncüsü oldu.

Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Süleyman Arısoy, Safranbolu Spor Salonu’nda 13 ilden 18 takım ve 80 sporcunun katıldığı müsabakalarda Aksaray’ın antrenör Hava Altındağ nezaretinde tek erkek sporcuyla temsil edildiğini söyledi.

Yapılan müsabakalarda iyi performans gösteren Aksaray Gençlik ve Spor Kulübü sporcusu Umut Koç’un İşitme Engelliler Badminton Türkiye Şampiyonası’nda üçüncü olarak kendilerini gururlandırdığını dile getiren Arısoy, Umut Koç’u başarısından dolayı tebrik etti.

(Haberciniz.biz)

 

İklim geri beslemeleri – Zeynep Pelin Çeber

Geri besleme; genel olarak bir olay olduktan sonra olayın sebepleri ve sonuçları arasındaki karşılıklı etkileşim anlamına gelir. Geri besleme pozitif geri besleme ve negatif geri besleme olmak üzere ikiye ayrılır. Pozitif geri besleme sıcaklık artışını hızlandırırken, negatif geri besleme ise sıcaklık artışını yavaşlatır.

Pozitif Geri Besleme, kendi kendini güçlendiren geri besleme sistemidir. Yani, bu sistemde sabit durum korunmaz aksine sistemin iki unsurundan biri değiştiği zaman, sistem içi etkileşimler bu değişikliği sabit duruma getirmez, değişikliğin giderek artmasına sebep olurlar.

Negatif Geri Besleme ise, kendi kendini dengeleyen geri besleme sistemidir. Bu, şu anlama gelmektedir; sistemdeki iki unsurdan biri değiştiği zaman, negatif geri besleme sistemi değişikliğe direnç gösterir ve eski haline dönmeye çalışır.

Su Buharı, pozitif geri besleme sisteminin en önemlisidir. Atmosfer ısındığı zaman doymuş buhar basıncı artar, bunun sonucu olarak su buharı miktarı da artar. Su buharı en güçlü sera gazlarından biri olduğu için, su buharının artması atmosferin ısınmasına neden olur. Atmosferin ısınması su buharı miktarını gitgide artırır, böylelikle bir döngü oluşur. En hızlı geri besleme mekanizmalarından biridir.

Bulut Işınımı, en karmaşık sistemlerden biridir. Isınma bulut tiplerine bağlı olarak değişmektedir. Bulutlar atmosferde iki şekilde ışınım transferi yaparlar. Birincisi, güneş ışınımının bir kısmını uzaya yansıtırlar, bu da sistemde toplam enerjinin azalmasına neden olur ve soğuma etkisi gösterir. İkincisi, bulutlar güneş ışınımını emer ve dünya yüzeyine geri yansıtırlar, bunun sonucunda dünya ısınır. Genel olarak alçak bulutlar; güneş ışınımını uzay yansıtır ve soğuma etkisi yaratır; yüksek bulutlar ise güneş ışınımını dünya yüzeyine yansıtır ve ısınmaya neden olur. Isınma veya soğumanın etkisinin olabilmesi bulut türüne ve bulutun yüksekliğine bağlıdır. Sonuç olarak, bulutluluğun pozitif ve negatif etkisi vardır.

Buz Albedosu (aklığı); buz veya kar yüzeyi en iyi güneş ışınımı yansıtıcısıdır. Fakat buzullar eridiği zaman yerini kara veya deniz alır. Kara ve deniz yüzeyi güneş ışınımını emer,  bunun sonucunda buzullar daha çok erir. Buzulların erimesi daha çok ısınmaya yol açar ve bu pozitif geri besleme döngüsü devam eder. Bu geri besleme döngüsü devam ettikçe deniz suyu seviyesi artar, yapılan hesaplara göre 21. yüzyılın sonlarına doğru birçok ülke sel felaketiyle karşılaşacak ve sular altında kalacaktır.

Karbon döngüsü, şu anda negatif geri besleme sistemi içerisinde yer alır. Atmosfere her yıl tonlarca CO2 salımı yapılmaktadır. Bunun ortalama olarak yarısının okyanus ve bitkiler tarafından emilmesi, azaltılmasını sağlanmaktadır. CO2 miktarı arttığı zaman bitkiler daha çok fotosentez yapar ve daha çok CO2 emilimi yapılır. Eğer ki CO2 salımını azaltacak olursak negatif geri besleme sayesinde atmosferdeki CO2 konsantrasyonu azalacaktır. Fakat atmosferde CO2 miktarı artmaya devam ettiği için 21. yüzyılın sonlarında CO2 emilimi etkili olmayacak ve dünyamızın ısınması kaçınılmaz olacaktır.

Sonuç olarak, dünyanın kendine özgü bir döngüsü vardır. Bu döngü doğal bir olaydır ve sistem kendi içinde sürekli olarak devam etmektedir. Bahsettiğim bu geri besleme sistemlerinin hepsi dünyamız için çok önemlidir. Fakat negatif geri besleme döngüsünden biri olan karbon döngüsünü dikkate almalıyız.  Dünyanın ısınmasına neden olan CO2 emisyonunu azaltacak olursak, geri besleme sistemi sayesinde CO2 emilimi daha çok olacak, atmosferdeki CO2 miktarı azalacak ve dünyamızın ısınması engellenecektir.

 

Zeynep Pelin Çeber

Boğaziçi Üniversitesi
İklim Değişikliği Çalışma Grubu

Afrika Yeşilleri Federasyonu: “2012 başarılarla dolu bir yıl oldu”

Afrika Yeşilleri 2012 yılının büyük başarılara imza attıkları bir yıl olarak tamamlandığını açıkladı. Afrika Yeşilleri Federasyonu (AGF) tarafından yapılan açıklamada geçen bir yılın muhasebesi çıkarıldı.

2012’de AGF’nin işbirliğinde 3. Küresel Yeşiller Kongresi Senegal”in başkentiDakar’da Mart ve Nisan aylarında bir araya geldi. Kongrenin ana teması dünyanın Yeşillere dönüş noktası olarak belirlendi.

AGF tarafından 28-29 Mart tarihlerinde gene Dakar’da düzenlenen ikinci bir kongrede ise Afrika Yeşilleri olarak geçmiş çalışmalarda katedilen mesafe ile gelecek döneme yayılmış projeler ele alındı.

Bunların yanısıra AGF, 24 Mayıs tarihinde İsveç’te katıldığı Yeşil Forum sırasında afrika için kilometre taşı mahşyetinde bir başarıya daha imza attı, Demokrasi Geliştirme Programına üç yıllığına dahil oldu. Bu program vasıtası ile afrika kıtasının güneyinde yer alan ülkelerdeki en az on siyasi parti demkrasi eğitimlerinden faydalanabilecek. Afrikada yer alan diğer ülkeler de 2013 ve 2014’de demokrasi geliştirme programını kendi ülkelerinde hayata geçirecekler.

AGF’nin (Afrika Yeşilleri Federasyonu) Burkina Faso hükümeti tarafından 29 Haziran’da resmi olarak tanınmış olması da ileride gerçekleştirmeyi p projeler açısından son derece önem taşıyan bişr gelişme oldu. Bu legal tanınma sonrası Haziran ayında Burkina Faso’nun Ouagadougou şehrinde genel merkezi de hizmete açıldı.

Ekim ayında olağanüstü bir kongre organizasyonuna daha girişen Afrika Yeşilleri Federasyonu Batı Afrika Yeşilleri ile Nijer’in Niamey kentinde biraraya geldi.

AGF Başkanı Frank Habineza iki yıldır İsveç’te sürdürdüğü sürgün hayatından sonra Eylül ayında ülkesi Ruanda’ya dönerek Ruanda Demokratik Yeşil Partisi’nin yeniden kurulmasını sağladı.

Üye sayısını hızla arttıran, üye bulma sürecini afrika geneline yayan AGF, afrikada temel oladak kıta geneline yayılmış durumda bulunan fakirliki diktatörlük ve sefalet konusunda çalışmalar yapmaya devam etti 2012 yılında da.

Siyasal düzlemde 2012 senesine göz atılacak olursa, Kongo Ekolojik Partisinin başkanı Didace Pembe parlemonto üyesi olarak seçldi, Mısır Yeşillerinin başkanı Dr. Dr.Mohamed Awad, Mısır Parlemantosuna seçildi. Senegal Yeşillerinin başkanı Ali Haidar ülkenin çevre bakanı olarak atandı. Afrikanın diğer ülkelerindeki yeşillerden de pek çok başarı haberi geldi.

Tunus’da beş yılı aşan parti kurma aşamasının ardından Tunus Devlet Başkanı Ben Ali’nin devrilmesinin ardından Tunus Yeşilleri kuruldu ve 2012 yılında yapılan genel seçimlere de katılarak büyük ilerleme kaydetti.

Afrika Yeşilleri Federasyonu’nun 2013 yılında da kıta genelinde yeni başarılara imza atması bekleniyor.

(Yeşil Gazete, African Greens.org)

 

 

Mali uçurum uzlaşması ABD Temsilciler Meclisinden de geçti

0

ABD’de Cumhuriyetçiler ile Demokratlar ülkenin borçları konusunda uzlaşma sağladı. Uzlaşma zenginlerin daha fazla vergi ödemesini öngörüyor.

ABD’de Amerikan Senatosu’nun ardından Temsilciler Meclisi de ülkenin malî uçuruma düşmesini engelleyecek harcama ve kesinti paketini onayladı. Aslında bütçe konusundaki görüş ayrılığının giderilmesi için belirlenen süre çoktan sona ermişti. 2013 ile birlikte radikal vergi artırımı ve harcamalarda kesintiyi öngören paketin yürürlüğe girmesi planlanıyordu. Ancak Demokratlar ve Cumhuriyetçiler haftalarca uzlaşma sağlayamadı. Cumhuriyetçiler zenginlerin vergilerinin artırılmasına karşı çıkarken, Demokratlar harcamalarda kesintiye gidilmesine direndi.

Paketin içeriği

İki partinin vergi artımı ve harcamalarda kesintiye gidilmesini öngören paketi 600 milyar doları kapsıyor. Amaç resesyon tehdidinin ortadan kaldırılması. Ancak uzmanlara göre bu paket hem dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD’yi hem de küresel ekonomiyi olumsuz etkileyebilir. Uzlaşma orta kesimin vergi kolaylıklarından yararlanmasını öngörüyor. Buna karşın yıllık geliri 400 bin doların üzerinde olan vatandaşlar ile 450 bin dolar olan hanelerin ödediği vergi artırılıyor. Başkan Obama bu sınırı 250 bine düşürmeyi istiyordu. Ancak Cumhuriyetçiler buna karşı çıktı. Paket ayrıca Amerikalıların yüzde 98’ini, küçük işletme sahiplerinin ise yüzde 97’sini vergi artırımından koruyor. Şimdi önümüzdeki iki ay içinde hem yönetimin, hem de Kongre’nin, bütçe konusunda geniş kapsamlı bir paket üzerinde de anlaşmaya varması gerekiyor.

(Deutsche Welle Türkçe)