Ana Sayfa Blog Sayfa 2908

AKP ve MHP, kaybetmemenin formülünü buldu

AKP ve MHP’nin ittifakında büyük oranda uzlaşma sağlandı. İttifak partilerinin cumhurbaşkanı adayı pusulada yer alacak. Böylece seçmen kendi partisine oy verebilecek. Milletvekilliğinde ise pusulada ayrı olacak partilerin aldığı oylar, YSK’ya bildirilip birlikte sayılacak. Biri barajın altında kalsa da, toplam oy oranı geçerli olacak.

AKP ve MHP arasında kurulan ‘Milli Mutabakat Komisyonu’, 2019’daki Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle, milletvekili seçimlerinde yapılacak ittifakın nasıl olacağıyla ilgili olarak dün yapılan 4. toplantıda büyük oranda uzlaştı. Ancak iki partinin önünde ‘yerelde ittifak modelleri’ üzerinde çalışmalar bulunuyor.Cumhuriyet gazetesinden Selda Güneysu’nun haberine göre, büyük oranda uzlaşılan formülün dışında son anda yeni bir formül bulunmazsa, ittifak partilerinin cumhurbaşkanı adayı pusulada yer alacak. Cumhurbaşkanının adının altında da her iki parti, kendi amblemiyle birlikte yer alacak. Böylece seçmen kendi partisine oy verebilecek.

Milletvekilliği seçimlerinde ise AKP’nin ‘seçmende kafa karışıklığına yol açmaması’ için önerdiği formüle göre, her partinin milletvekili aday listesi pusulada ayrı ayrı yer alacak. Pusulada ittifak yapan partiler, aynı renkle belirtilirken, ayrıca pusulada ‘ittifak’ yazmayacak. İttifak yapan partiler, YSK’ya bildirimde bulunacak.

YSK, ittifak yapan partiler pusulara ayrı ayrı yazılmasına karşın oy sayımında partilerin oyunu birlikte sayacak. İki partinin aldığı oy da ‘ittifakın oyu’ olarak sayılacak.

Barajın yüzde 10 olarak korunması üzerinde görüş birliği sağlanırken, ittifak yapan partilerden biri yüzde 10 barajının altında kalsa bile ittifakın toplam oyu dikkate alınacağı için o parti barajı geçmiş olacak. İttifak partilerinin milletvekili dağılımı ise illerde aldıkları oylara göre kendi içinde belirlenecek.

Habere göre, iki parti ‘yerelde ittifak’la ilgili formüller üzerinde de çalışıyor. “Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine birlikte gidip, yerel seçimlerde ise sahada, her iki partinin ayrı hareket etmesinin anlamsız olacağı” görüşü ağırlık kazanırken, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri için öngörülen ittifak modelinin benzerinin yasa değişikliğiyle yerel seçimlerde de uygulanabilmesi üzerinde duruluyor.

MHP, yerelde ittifakta, ‘Cumhur ittifakında olduğu gibi’ pusulada, illerde hangi partinin oyu daha fazlaysa, o partinin belediye başkan adayının yazılmasını” öneriyor. Buna göre, Ankara ve İstanbul gibi illerde, pusulada, AKP’nin belediye başkan adayının, Adana ve Mersin gibi illerde de MHP’nin belediye başkan adayının adı yer alacak. Belediye başkan adayının altında da AKP ile MHP’nin adları yazılarak, her iki partinin belediye meclis üyesi adayları listesi bulunacak. Böylece, seçmen Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçiminde olduğu gibi sandıkta kendi partisine oy verebilecekken, her iki partinin oyu ‘ittifakın oyu’ olarak kabul edilecek. Belediye meclisi üyelikleri de her partinin aldığı oy oranına göre belirlenecek.

AKP’de ise ortak aday formülünün bazı illerde aday bulunmasında sıkıntı yaratabileceği gerekçesiyle “ittifaktaki pusulaya her partinin belediye başkan adayının yazılarak, hangi parti daha fazla oy aldıysa, o partinin adayının belediye başkanı olabilmesi” formülü dillendiriliyor. Buna göre iki aday olsa da iki partinin oyları ittifak yapacakları için birlikte sayılacak. İttifak partilerinin kazandığı illerde en çok oy alan partinin adayı belediye başkanı seçilmiş sayılacak.

 

(Cumhuriyet)

“Listeyi basabilecek matbaa bulabilecek miyiz?”

CHP Kurultayı’na 2 gün kaldı. Muhalefetin genel başkanlık için 3’üncü tur hesabı yaptığı kurultayda, Parti Meclisi’ne rekor başvuru da espri konusu oldu. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu “Bizim listeyi basabilecek matbaa bulabilecek miyiz?” dedi.

CHP’nin 36’ncı Olağan Kurultayı için geri sayım başladı. 3-4 Şubat’ta gerçekleştirilecek Kurultay, Parti Meclisi (PM) üyeliği aday sayısı ile rekora koşuyor. Bu durum Kurultay öncesi yapılan son MYK toplantısında da espri konusu oldu.

Hafta sonu yapılacak Kurultay öncesi CHP MYK son kez toplandı. Edinilen bilgiye göre, Kurultay ile ilgili hazırlıkların ele alındığı toplantı “Veda toplantısı” havasında geçti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis Grup Başkanvekilleri dahil toplam 17 kişiden oluşan A takımına tek tek bu süreçte öne çıkan çalışmalarını hatırlatarak teşekkür etti.

PUSULAYI BASACAK MATBAA ARANIYOR

Toplantıda yeni MYK üyelerinin içinden seçileceği PM için yapılan rekor adaylık başvurusu da gündeme geldi. Toplam 60 kişiden oluşan PM üyeliği için 800’ün üzerinde aday bulunması CHP tarihinin rekoru olarak değerlendirildi. Son Kurultay’da 60 kişilik listeye girmek için 500’e yakın kişi başvurmuş, çarşaf liste olması dolayısıyla hazırlanan oy pusulasının uzunluğu 1 metreyi bulmuştu. Bu Kurultay’da da seçimlerin çarşaf listeyle kesin gözüyle bakılıyor. Bu durumda oy pusulasının boyutu daha da büyüyecek. CHP lideri Kılıçdaroğlu, PM’ye dönük yoğun ilgiyi “çalışma heyecanı ve şevki” olarak yorumlarken daha da büyüyecek oy pusulası için “Bizim listeyi basacak matbaa bulabilecek miyiz?” esprisi yaptı. Toplantının sonunda MYK üyeleriyle fotoğraf çektirildi.

ANAHTAR LİSTE MUAMMASI

Kurultay için geri sayım başlarken Parti Meclisi seçimiyle ilgili kulisler de hareketlendi. CHP lideri Kılıçdaroğlu, PM için 52 kişilik bir anahtar liste ile Bilim, Yönetim ve Kültür Platformu için de 12 kişilik liste olmak üzere toplam 64 kişilik liste hazırlayacak. CHP liderinin listesinde kimin olacağı merak konusu. Kulislerde mevcut PM üyelerinin büyük kısmının değişeceği konuşuluyor. PM üyesi milletvekili sayısının düşürülmesi, seçim süreçleri gözetilerek milletvekili çıkarılamayan illeri temsilen PM üyesi belirlenmesi beklentisi yüksek.

LİDERLİK SEÇİMİNDE 3. TUR HESABI

CHP Tüzüğüne göre genel başkan üye tam sayısının salt çoğunluğuyla seçiliyor. Bu durumda genel başkan seçilmek için 1266 delegenin 634’ünün oyunun alınması gerekiyor. İlk iki oylamada sonuç alınamaz ise, üçüncü oylamada en çok oy alan aday genel başkan seçiliyor. Genel Başkan adaylığı için gerekli imzayı topladığını açıklayan CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce ekibinin seçimin 3. tura kalması için çalıştığı, bu başarılırsa genel başkanlık şansının daha da yükseleceği yorumları yapılıyor. Birçok partiliye göre ise bu çok mümkün değil. İnce’nin 2014 yılındaki Kurultay’da aldığı 415 oyun da altında kalacağı iddia ediliyor.

BERBEROĞLU LİSTEDE YER ALACAK MI?

Tutuklu CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun Parti Meclisi’ne alınması gündeme geldi. Ancak Berberoğlu’nun durumunun belirsizliğine dikkat çekerek bu öneriyi kabul etmediği öğrenildi. Berberoğlu’nun tutukluluğuna dikkat çekmek için Kurultay’da adına temsili oy kullanılması planı yapılıyor.

(Cumhuriyet)

CHP’li Kaftancıoğlu kurultayda Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceklerini açıkladı

CHP’li Kaftancıoğlu haftasonu Ankara’da gerçekleştirilecek CHP’nin 36. Olağan Kurultayı öncesinde Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceklerini açıkladı.

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, haftasonu Ankara’da gerçekleştirilecek CHP’nin 36. Olağan Kurultayı öncesinde İstanbul kurultay delegeleriyle bir araya geldi. Kaftancıoğlu, 172 imzayla Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na destek vereceklerini belirterek “Kurultayımızda örgütümün iradesini teslim değil onurla temsil edeceğim” dedi.

CHP’li Kaftancıoğlu, bazı medya organlarında CHP delegelerinden zorla imza alındığına ilişkin çıkan haberlere de sert tepki gösterdi. Kaftancıoğlu, “Bizler yaptıklarımız ürettiklerimizle var olacağız, dedikodularla işimiz yok. İstanbul kurultay delegelerinden tek bir arkadaşımız dahi imza istemek için aranmadı. Bizler inandığımız mücadele adına böyle bir eylemi ayıp sayarız. Bugüne kadar da bu konuyla ilgili hiç açıklama yapmadım. Çünkü meselemiz imzalar değil inanç, mücadele, cesaret. Kurultay delegelerimiz partinin vicdanıdır, iradesidir, örgütümüzün sesidir. Onların iradesine hiçbir güç ipotek koyamaz. Ben bu örgütün başkanı olarak onların iradesini kimseye teslim etmem ancak o iradeyi sonuna kadar temsil etmenin mücadelesini veririm. Partimiz bu ülkede demokrasinin öncüsüdür. CHP’de genel başkanlık yarışının varlığı da zaten olması gereken bir durumdur” dedi.

İl Başkanı Kaftancığlu, eline ulaşan çarpıcı bir belgeyi de kurultay delegeleriyle paylaştı. Belgede CHP’nin genel başkan adaylarıyla ilgili yapılan bir anket sonucunun yer aldığını söyleyen Kaftancıoğlu, “Bunu yapanlara ve buna inananlara söylüyorum; CHP’nin genel başkanı anketle seçilmez” dedi. Kaftancıoğlu algı operasyonu olarak nitelendirdiği belgeyle ilgili şunları söyledi: “Elime noter onaylı bir belge ulaştı. 400 vatandaşa 3 genel başkan adayımızın ismiyle CHP’nin olağan kurultayında genel başkan olarak kimi görmek istiyorsunuz sorusu yöneltilerek anket yapılmış. Bunu yapanlara ve bunlara inananlara söylüyorum; CHP’nin genel başkanı anketle seçilmez. O zaman örgütün, kurultay delegelerinin, parti içindeki diğer seçimlerin ne anlamı var? Ben bir anket yaptırıp ‘10 bin kişi Kemal Kılıçdaroğlu’nu istediğini ifade etti’ desem sizin iradenize ipotek koymuş olmaz mıyım? Umarım algı operasyonu yapmak amacıyla hazırlanan bu belge doğru değildir. Doğru olmadığına inanmak istiyorum. Doğru değilse bunu sizinle paylaştığım için de özür dileyeceğimi belirtmek isterim. Çünkü ben partimizde genel başkanlık yarışına girmiş hiçkimsenin bu tür algı operasyonları yapacağına inanmıyorum. Doğru olmamasına partim adına çok sevinirim.”

(Cumhuriyet)

Prof. Dr. İştar Gözaydın beraat etti

Hakkında ‘silahlı terör örgütü üyeliği’ suçlamasıyla dava açılan Prof. Dr. İştar Gözaydın Savaşır’ın beraatine hükmedildi.

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuksuz sanık İştar Gözaydın Savaşır ile avukatları Murat Dinçer ve Erdal Doğan katıldı. Duruşmada Cumhuriyet Savcısı Onur Ekinci, davanın esasına ilişkin mütalaasının hazır olduğunu söyledi. Savcı mütalaasında, sanık Gözaydın Savaşır’ın KHK ile kapatılan Can Erzincan TV’de katıldığı bir programda sarf ettiği sözler nedeniyle ‘Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek’ suçunu işlediğini savunarak, atılı suçtan cezalandırılmasını istedi.

Mütalaaya karşı beyanda bulunan sanık İştar Gözaydın Savaşır, ”Söz konusu TV programı bir fikri ortaya koymak için katıldığım bir programdır. Davet edildiğim basın organlarına akademisyen ve bir hukukçu olarak katıldım. Benim söylediğim bir hukukçu, bir siyaset bilimci olarak herhangi bir yapının terör örgütü olarak kabul edilmesi için yargı kararı olması gerektiğidir. Hayatım boyunca hiçbir siyasi görüşe sempati duymadım” dedi.

Sanık avukatlarından Erdal Doğan, müvekkilinin konuşmasında Anayasa’nın basın hürriyeti ve basın araçlarının korunmasına ilişkin maddeleri ile ilgili beyanlarda bulunduğunu anlatarak, müvekkili hakkında beraat kararı verilmesini ve yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasını talep etti. Son sözleri sorulan sanık Savaşır, “Bu süreç benim için zordu. İki gün önce eşimini kolon kanseri olduğunu öğrendik. Bir an önce bu kabusun sonlanmasını istiyorum. Beraatimi ve yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasını istiyorum.” dedi.

Davayı karara bağlayan heyet, sanık Gözaydın Savaşır’ın atılı suçu işlediğine dair yasal unsurların oluşmadığı gerekçesiyle beraatine karar verdi. Heyet, sanık hakkındaki yurt dışına çıkış yasağını da kaldırdı.

İddianamede, İştar Gözaydın hakkında ‘silahlı terör örgütü üyesi olma’ suçundan 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep edilmişti.

 

(Sputnik News)

Kanser hastalarının bulunduğu yerde nükleer deney yapıldığı ortaya çıktı

Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde kanser hastalarına uygunsuz tedavi yapıldığı, nükleer deneyler sebebiyle radyasyon sızıntısı meydana geldiği ve ciddi sağlık ihlalleri oluştuğu tespit edildi.

 

Yüz ve kol nakilleriyle ismini dünyaya duyuran Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Hastanesi, Tıp Fakültesi Dekanlığı’nın Radyasyon Onkolojisi Kliniği’nde yürütülen ışınla kanser tedavisi uygulamalarına ilişkin başlattığı soruşturmayla sarsıldı. Yüzlerce kanser hastasını ilgilendiren adli ve idari soruşturmanın sonucunda ise son yılların en büyük sağlık skandalı ortaya çıktı. Raporda cihazlarla izinsiz nükleer deney yapılarak radyasyon sızıntısına neden olunduğu belirlendi. Konuyla ilgili Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı da soruşturma başlattı.

Hürriyet’ten Salim Uzun’un haberine göre profesörlerden oluşan 3 kişilik komisyonun hazırladığı 65 sayfalık soruşturma raporunda, Radyasyon Onkolojisi Ana Bilim Dalı eski Başkanı Prof. Dr. Melek Nur Yavuz, Radyasyon Onkolojisi Ana Bilim Dalı eski Sorumlu Fizikçisi Yrd. Doç. Dr. Yiğit Çeçen ve Nükleer Bilimler Uygulama ve Araştırma Merkezi (NUBA) eski Müdürü Prof. Dr. İsmail Boztosun’un görev dönemine (2014-2015) ilişkin ifadeler yer aldı. Yeminli ifadeler ve resmi belgelere göre Radyasyon Onkolojisi Kliniği’nde, kanser hastalarının tedavisinde kullanılan radyoterapi cihazları lisanssız olarak çalıştırıldı, hurdaya ayrılan (HEK) cihazlarla tüm vücut hastalarına (TBI*) ışın tedavisi uygulandı, ayrıca NUBA tahsis edilen cihazlarla da izinsiz nükleer deney yapılarak radyasyon sızıntısına neden olundu.

Fizikçi İsmail Karakuş, İn-vivo dozimetrik ölçümler yapılmadan tedavisi başlatılan çok sayıda hastanın olduğunu, bu nedenle hastalara doğru dozun verilip verilmediğiyle ilgili şüphelerin bulunduğunu söylerken, aynı konuya dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Nina Tunçel, kullanıma uygun olmayan cihazlarla ışınlama yapıldığını, ölçüm olmadan vücuda radyasyon verildiğini kaydetti.

Raporun delil değerlendirmesi ve sonuç kısmında ise klinikte yürütülen uygulamalarla ilgili korkunç tespitler yer aldı.

 

(Hürriyet)

Tahliye edilen Taner Kılıç savcılığın itirazı üzerine yeniden gözaltına alındı

Tahliye edilen Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç, hakkındaki yakalama kararı nedeniyle tekrar gözaltına alındı.

İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi Çarşamba günü Taner Kılıç’ın adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar vermiş, Kılıç da tahliye edilmişti. Bu gelişme sonrası İstanbul Cumhuriyet Savcısı Caner Babaloğlu, Kılıç’ın tahliye kararına itiraz etti.

Caner Babaloğlu itirazına gerekçe olarak, “sanığın dışarıda da örgütsel bağlarını devam ettirebilme ihtimalini” gösterdi. İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi itirazı kabul etmedi. Mahkeme itirazı, kesin olarak karara bağlanması için incelemeye yetkili mercii olan İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yönlendirdi.

Toplanan mahkeme heyeti de Kılıç’ın tutukluluk hâlinin devamına karar verdi. Kılıç, hakkında verilen yakalama kararı nedeniyle tekrar gözaltına alındı.

Edinilen bilgilere göre, İzmir Aliağa Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’nde tutulan Kılıç’ın akıbeti sabah saatlerinde belli olacak.

Avukat Taner Kılıç, Fethullah Gülen yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında 6 Haziran’da 22 avukatla birlikte gözaltına alınmıştı.

Mahkeme 19 Haziran’da Taner Kılıç’ın tutuklanmasına karar vermişti.

Karara gerekçe olarak; “ByLock programını indirip kullandığı” iddiasının yanı sıra, Kılıç’ın Zaman gazetesi abonesi ve Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni’nin (Ekrem Dumanlı) kız kardeşiyle evli olması ile çocuklarını Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan okullarda okutulması gösterilmişti.

Daha sonra, Kılıç’ın dosyasının kamuoyunda “Büyükada davası” olarak bilinen davayla birleştirilmesine hükmedilmişti.

 

(BBC Türkçe)

Af Örgütü Türkiye Şubesi Başkanı Taner Kılıç’a Büyükada davasında tahliye

Büyükada davasının tek tutuklu sanığı olan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç için tahliye kararı çıktı. Kılıç, Haziran’dan bu yana tutukluydu.

Mahkeme, Büyükada davasında tutuklu olarak yargılanan tek sanık olan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç’ın tahliyesine karar verdi.

Mahkeme kararını Af Örgütü’nün Kıdemli Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner, Twitter hesabından “Mahkeme Af Örgütü Türkiye Başkanı Taner Kılıç’ı serbest bırakma kararı aldı. En sonunda!” sözleriyle duyurdu.

Davanın 8 tutuklu sanığı 25 Ekim 2017’deki ilk duruşmada tahliye edilmişti. Davanın tek tutuklu sanığı olarak kalan Taner Kılıç ise aslında Büyükada’daki etkinlikten bir ay kadar önce İzmir’de Gülen hareketi ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle gözaltına alınmıştı. Kılıç’ın Gülen yapılanmasının şifreli mesajlaşma programı Bylock kullandığı ileri sürülmüştü.

Ancak Af Örgütü bu iddiaların asılsız olduğunu, Kılıç’ın söz konusu haberleşme programını ne cep telefonuna indirdiğini ne de kullandığını açıklamıştı. Hakkında başta bir soruşturma açılan Taner Kılıç’ın dosyası daha sonra Büyükada davasıyla birleştirilmişti. 2002 yılından beri Af Örgütü’nde farklı görevlerde çalışan Kılıç, 2014 yılından bu yana örgütün yönetim kurulu başkanlığını yürütüyor.

Büyükada davasında aralarında Alman vatandaşı Peter Steudtner ve İsveç vatandaşı Ali Gharavi’nin de olduğu 11 kişi tutuklu olarak yargılanıyordu. Ancak ilk duruşmada tahliye edilen ve haklarında adli kontrol kararı alınmayan Steudtner ve Gharavi daha sonra Türkiye’den ayrılmıştı.

 

(DW Türkçe)

Afrin operasyonunda 12. gün: 8’i Türk 733 kişi hayatını kaybetti

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK), Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte Suriye’nin kuzeybatısında bulunan Afrin’e yönelik düzenlediği Zeytin Dalı Harekâtı bugün (31 Ocak) on ikinci gününe girdi.

TSK harekâta ilişkin sabah saatlerinde yeni bir açıklama yaptı.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Hava Kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen hava harekâtı ile PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ terör örgütlerine ait sığınak, barınak, mühimmat deposu ve silah mevzii olarak kullanılan 22 hedef imha edilmiştir. Harekâta katılan uçaklar emniyetle üslerine dönmüşlerdir. Zeytin Dalı Harekâtı kapsamında bölgeden elde edilen bilgilere göre 63 PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ terör örgütü mensubu etkisiz hale getirilmiştir. Harekâtın başlangıcından itibaren etkisiz hale getirilen terörist sayısı 712 olmuştur. Zeytin Dalı Harekâtı kapsamında hava harekâtı ve kara ateş destek vasıtaları ile desteklenen kara harekâtı planlandığı şekilde başarıyla devam etmektedir.”

Stratejik önemdeki Burseya Dağı’nın ele geçirilmesinin ardından hedefte Kilis-Hatay sınırı yakınlarındaki Darmık Dağı ve çevresi var.

Sabah saatlerinde Fırtına obüsleriyle yapılan atışların ardından bölgeye savaş uçaklarıyla bombardıman yapıldı.

TSK’ya bağlı savaş uçakları, Kilis ve Hatay’a roketlerin atıldığı PKK/PYD mevzilerini vurdu.

17 yaşındaki Fatma Avlar roket saldırısında hayatını kaybetti 

Suriye tarafından Hatay’ın Reyhanlı ilçesine düzenlenen üç ayrı roketli saldırıda 17 yaşındaki Fatma Avlar hayatını kaybetti, bir kişi yaralandı.

28 Ocak’ta katıldığı Amasya İl Kongresi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, harekât kapsamında hayatını kaybeden 20 askerden 7’sinin Türk askeri, diğerlerinin de Özgür Suriye Ordusu’ndan (ÖSO) olduğunu açıklamıştı.

Sivil ölüm iddiaları

Afrin harekâtı ve çatışmalar nedeniyle yaşamını yitiren sivillerin sayısının arttığı iddia ediliyor.

Sivil ölümlerle ilgili ilk açıklama yapan kuruluşlardan biri Birleşmiş Milletler (BM) oldu.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in sözcüsü Stephane Dujarric, geçen Salı günü düzenlendiği haftalık basın toplantısında, ‘bombardıman ve çatışmalar nedeniyle bazı sivillerin öldüğünü’ söyledi. Dujarric, tüm taraflara ‘sivilleri koruma’ çağrısı yaptı.

Birlemiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) Cuma günkü açıklamasında Afrin’deki çocuk ölümlerine dikkat çekilerek en az 11 çocuğun öldüğü ve bundan daha fazlasının yaralandığına dair endişe verici haberlerin yer aldığı bilgisi paylaşıldı.

İngiltere merkezli, muhaliflere yakın Suriye İnsan Hakları İçin Gözlemevi ise (SOHR), Pazar günü yaptığı açıklamada çatışmalar sırasında 51 sivilin öldüğünü belirtmişti.

Fatma Avlar

Afrin operasyonu kapsamında şimdiye kadar yaşamını yitiren T.C. vatandaşları:

1-) Yasin Tanboğa (39)

2-) Astsubay Fatih Mehmethan

3-) Piyade Er Hüseyin Koruç (21)

4-) Piyade Uzman Çavuş Ali Gümüş (27)

5-) Piyade Astsubay Üstçavuş Musa Özalkan

6-) Piyade Üsteğmen Oğuz Kaan Usta (30)

7-) Piyade Uzman Çavuş Mehmet Muratdağı (25)

8-) Fatma Avlar (17)

 

(NTV, BBC Türkçe)

Kıbrıs’ta basın linççilerine tutuklama

22 Ocak günü, Kıbrıs’ın Lefkoşa kentinde Afrika Gazetesi’ni taşlayan, tabelasına saldıran ve yemin töreni esnasında Kuzey Kıbrıs Cumhuriyet Meclisi çatısına çıkıp açılışı sabote eden kişilerden 6sı çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.

1 ayı geçmeyecek bir süre hükümsüz tutukluluk

Olayların ardından tespit edilip gözaltına alınmış zanlılar Ümit Taş, Ahmet Türkmen, Bayram Ak, Mehmet İpek, Oktay Güney ve Abdülhadi Doğan Pazartesi günü geniş güvenlik önlemleri altında mahkeme huzuruna çıkarıldılar. Zanlıları Avukat Recep Soner Sağlam savundu.

Kıdemli Yargıç Tacan Reynar, zanlıların işlemiş oldukları suçların çok ciddi olduğunu ve “müebbet hapis cezası ön gördüğünü” belirtti. Meclis’in çatısına çıkan, Afrika gazetesinin camlarını ve tabelasını kırarak, adeta linç girişiminde bulunan saldırganlar hakkında “teminat” talebine rağmen, 1 ayı geçmeyen bir süre hükümsüz tutuklu olarak cezaevinde beklemelerine emir verdi.

Davanın görüldüğü Lefkoşa Kaza Mahkemesi

Tutuklamaya neden olan olaylar

Tutuklamaya doğru giden olaylar, 21 Ocak günü, kendini ‘icazetsiz siyasi gazete’ olarak tanımlayan Afrika‘nın Türkiye’nin Afrin‘e müdahalesi hakkındaki “Türkiye’den Bir İşgal Harekatı Daha” manşetini atması üzerine TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kuzey Kıbrıs’taki kardeşlerini tavır almaya” davet etmesiyle tetiklenmişti. Bunun üzerine 22 Ocak Pazartesi günü Kuzey Kıbrıs bir linç girişimine sahne olmuştu. Polisin gözleri önünde Afrika gazetesini taşlayan, camlarını kıran, balkonuna tırmanan grup; ellerinde Türkiye bayrağı ve kayı boyu bayrağı addettikleri runik harf benzeri figürlerle deseli mavi flamalarla Meclis önüne de yığılmıştı. İki eylemci Çevik Kuvvet’in koruduğu Cumhuriyet Meclisi‘nin çatısına çıkarak tekbir getirmişti.
Tören esnasında ise, geniş bir özgürlükçü sol yelpazeyi temsil eden Cumhuriyetçi Türk Partisi‘nden milletvekili Doğuş Derya yemin ederken Meclis içindeki bir grubun sözlü saldırısına uğramış, Derya’nın “Faşizme Karşı Omuz Omuza” sözleri üzerine AKP’ye yakınlığıyla bilinen ve ilk defa meclise giren Yeniden Doğuş Partisi‘nin iki vekilinden biri olan Bertan Zaroğlu, katip koltuğundan kendisine gazete fırlatmıştı. Göstericiler,  Kıbrıslı Türk lider ve Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı‘nın üzerine de yürümüş, polisin gözü önünde Cumhurbaşkanı’na küfür ederek, yuhalamıştı.

22 Ocak günü Erdoğan’ın “tavır alma” çağrısını talimat kabul ederek harekete geçen zanlılardan bazıları

Cumhurbaşkanı Akıncı, “güvenlik zafiyeti” nedeniyle ülkede Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı olan Polis Genel Müdürü’nden geniş rapor istemiş, gelen raporu ise yeterli bulmamıştı.

Kıbrıs Türk toplumu arasında polisin olaylar sırasındaki tepkisizliği özellikle rahatsızlık yaratırken, olayların ardından 26 Ocak Cuma akşamı binlerce kişi Sendikal Platform’un çağrısıyla Kıbrıs Türk toplumunun çoğulcu, demokratik yapısına sahip çıkmak için yağmura rağmen Lefkoşa’nın Dereboyu Caddesi’nden Afrika Gazetesi’nin ve Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nün önünden geçerek Cumhuriyet Meclisi’ne vardıkları bir Barış ve Demokrasi Yürüyüşü gerçekleştirmişti. “Barışa, Demokrasiye, Toplumsal Varlığımıza Sahip Çıkacağız” pankartı açılan yürüyüşte, atılan sloganlardan bazıları “Faşizme karşı omuz omuza”,  “Bu memleket bizim biz yöneteceğiz”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Birlik, mücadele dayanışma”, “ Düşünce özgürlüğü engellenemez”, “Vur vur inlesin Erdoğan dinlesin” idi.

26 Ocak Barış ve Demokrasi Yürüyüşü, Lefkoşa. Fotoğraf: Hüseyin Saylı

9 kişi daha aranıyor

Olayla ilgili bulguları aktaran Polis memuru Ömer Karadağlı zanlılar aleyhine “ayaklanma, kanunsuz topluluk, kasti hasar, mülke tecavüz” suçlarından dava getirdi. Polis, olay gününden itibaren gerçekleştirilen soruşturma kapsamında huzurda bulunan zanlıların kamera kayıtlarından tespit edildiğini ancak zanlılar ile birlikte 9 kişinin daha arandığını ancak henüz tespit edilip tutuklanmadıklarını belirtti. Karadağlı zanlılar aleyhine “ayaklanma, kanunsuz topluluk, kasti hasar, mülke tecavüz” suçlarından dava getirildiğini mahkemeye aktardı. Polis zanlılar aleyhinde başlatılan soruşturmanın henüz tamamlanmadığını ancak serbest kalmaları durumunda tahkikata etki edemeyeceklerini belirterek yurtdışına çıkışlarının yasaklanması, haftada 1 gün en yakın polis karakoluna ispati vücut etmeleri ve KKTC vatandaşı muteber ikişer kefilin 50’şer bin TL değerinde kefalet senedi imzalamaları koşulu ile tutuksuz yargılanması talebinde bulundu.

Demokratik eylem yöntemleri dışında,infial ve endişe yarattı

Huzurunda verilen şahadeti değerlendiren Kıdemli Yargıç Tacan Reynar teminat ile ilgili olarak kararı açıklamak için mahkemeye ara verdi. Aranın ardından vermiş olduğu kararı açıklamak için oturum açan Kıdemli Yargıç Tacan Reynar zanlıların işlemiş oldukları suçların çok ciddi bir suç olduğunu ve müebbet hapis cezası öngören suçlardan olduğunun altını çizdi. Kıdemli Yargıç sanıkların Demokratik eylem yöntemlerinin dışına taşarak polisin tüm uyarılarına rağmen şiddetin dozunu artırarak gazete binasının camlarını taşla kırdıklarını, hatta daha ileri giderek binaya tırmanıp önce tabelasını kırdıklarını ve sonrasında balkondan içeriye girdiklerini ve mülke tecavüz suçunu da işlediklerini belirtti. Kıdemli Yargıç Tacan Reynar bu olayların toplumda infiale neden olduğunu ve endişe ile karşılandığını belirterek bu tür suçları işleyenlerin sosyal durumlarının dışında kamu menfaati dikkate alınarak teminata bağlanması gerektiğini belirtti. Kıdemli Yargıç bu cümleden hareketle zanlıların ilerde görüşülecek davalarında hazır olmalarını sağlamak maksadı ile 1 ayı geçmeyen bir süre hükümsüz tutuklu olarak cezaevinde beklemelerine emir verdi.

Sağ “Hayret ve üzüntü”yle karşıladı

Mahkemenin vermiş olduğu karara zanlıları karşılamak için gelen, aralarında YDP Genel Başkanı Mağusa Milletvekili Erhan Arıklı ve Lefkoşa milletvekili Bertan Zaroğlu’nun yanı sıra  AKP Kıbrıs Temsilcisi Mehmet Demirci de bulunan destekçileri tepki gösterdi.

Ulusal Birlik Partisi Genel Sekreteri Dursun Oğuz ise, eylem şeklini benimsemediklerini ancak olaylara neden olan unsurların ve buna zemin hazırlayanların hiçbir soruşturmaya tabi tutulmamasını kabul edilemez bulduklarını bildirdi. Dursun açıklamasında ‘Hele de tahrik sonucu gelişen olayların Dünya basınına Kıbrıs Türklerinin Anavatan Türkiye karşıtı olarak gösterilmesine sessiz kalanları hayret ve üzüntüyle karşılıyoruz.’ ifadelerine de yer verdi.

 

(Yeni Düzen, Yeşil Gazete.)

Büyükada Davası’nın üçüncü duruşması İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde

Af Örgütü’nden Taner Kılıç’ın tutuklu olduğu ve toplam 11 hak savunucusunun yargılandığı Büyükada davasının üçüncü duruşması bugün (31 Ocak) görülüyor.

Büyükada’da hak savunucularının güvenliği konulu bir toplantı nedeniyle haklarında dava açılan 11 hak savunucusunun yargılandığı davanın üçüncü duruşması bugün İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.

Duruşma öncesi adliye önünde yapılan basın açıklamasında davanın tek tutuklu sanığı olan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı avukat Taner Kılıç’ın serbest bırakılması talep edildi.

Duruşmayı takip eden gazeteciler ve hak savunucuları, saat 11 itibarıyla duruşma salonuna alındı.

Duruşmaya tutuksuz yargılanan İdil Eser, İlknur Üstün, Nalan Erkem, Özlem Dalkıran, Günal Kurşun, Nejat Taştan ve Veli Acu katıldı. Tutuklu olan Kılıç da Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.

Uluslararası Af Örgütü’nden bir heyet de duruşmayı takip ediyor. Heyette Af Örgütü Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner, Avrupa Direktörü Gauri van Gulik, Tehlike Altındaki Bireyler Kıdemli Kampanyacısı May Carolan, Birleşik Krallık Şube Direktörü Kate Allen, Almanya Şube Direktörü Markus Beeko, Fransa Şube Direktörü Sylvie Brigot-Vilain, Norveç Şube Direktörü John Peder Egenæs ve İspanya Şube Direktörü Esteban Beltran yer alıyor.

Duruşmada, toplantının yapıldığı ve polislerce basılan Büyükada’daki otelin müdürü dinlendi.

Yöneltilen Suçlamalar

Büyükada’da gözaltına alınan 10 hak savunucusu “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” (TCK 220/6), “silahlı terör örgütüne üyelik” (314/2 ve 314/3) suçlamalarıyla; Kılıç ise “silahlı terör örgütüne üyelik” (314/2) suçlamasıyla yargılanıyor.

Cumhuriyet savcısı Can Tuncay’ın hazırladığı iddianamede hak savunucularının üye oldukları iddia edilen örgütler “FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C” olarak sıralanıyor.

 

(Bianet)