Ana Sayfa Blog Sayfa 2462

Termik santrallere çevre muafiyeti yeniden ‘torba’da…

Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu, torba yasa ile termik santrallara çevre yükümlülüğünden üç yıl muafiyet getirilmek istendiğini açıkladı. Teklif daha önce de iki yılla sınırlı olarak Meclis’e getirilmiş, ancak tepkiler ve seçim nedeniyle geri çekilmişti.

Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu tarafından yapılan açıklamada, torba yasa ile termik santrallara çevre yükümlülüğünden üç yıl muafiyet getirilmek istendiği belirtildi. Komisyon, daha önce Meclis gündemine getirilen ancak tepkiler ve seçim nedeniyle geri çekilen termik santrallara çevre yükümlülüğünden muafiyetin üç yıl uzatılmasının ‘vergi kanunu’ adı altında sunulan torba yasa ile tekrar Meclis gündemine getirildiğini bildirdi. Daha önceki teklifte muafiyet uzatması iki yıl ile sınırlıydı.

Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” başlıklı kanun teklifi 08.07.2019 tarihinde torba yasa hazırlanarak TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Otuz iki maddelik kanun teklifinde; “ülkemizin enerji ihtiyacının karşılanmasında önemi yer tutan yenilenebilir enerji kullanılan büyük ölçekli projeler için düzenlemeler hayata geçirilmektedir” ifadeleri yer alıyor.

‘Anayasa çiğnenerek şirketlere ek süre verilecek’

Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu’nun açıklamasında,  içinde “enerji” geçen bir düzenlemenin, özellikle bugünlerde gündeme getirilmesinin pek de hayra alamet sayılmayacağı belirtilerek şu görüşlere yer verildi: “Zira, TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu olarak başından bu yana karşı çıktığımız ‘özelleştirilen termik santralların çevre yükümlülüklerinden muaf tutulmasına’ dair düzenlemede şirketlere tanınan süre 31.12.2019 tarihi itibariyle sona ermektedir ve bilindiği kadarıyla enerji şirketleri çevre yükümlülüklerini yerine getirmek için herhangi bir adım atmamışlardır. Bu durumda ya bu santrallar kapatılacak -ki kapatılmalıdır- ya da yeni bir yasal düzenleme ile toplum ve ülke yararları hiçe sayılıp Anayasa Mahkemesi kararı çiğnenerek şirketlere yeni bir süre verilecektir.”

Üç yıla uzatılıyor

Teklifte, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile ilgili değişiklikler içeren bir madde ile lisanssız üretim projeleri ile ilgili düzenlemeye, geçici madde 26 olarak Kanun’a eklenmesi istenilen “Sözleşme Süre Uzatımı ve Devir” başlıklı madde ile bazı hak ve yükümlülüklerin yerine getirilmesi için öngörülen sürelerin 36 ay, yani 3 yıl uzatılmak istendiğinin anlaşıldığı ifade edildi.

Kanun teklifinde geçen yükümlülüklerin hangi yükümlülükler olduğuna dair hiçbir açıklık olmadığına dikkat çekilen komisyon açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “Kamuoyunda bu kadar tartışma konusu olmuş, iki kez Anayasa Mahkemesi’ne gitmiş bir konuda yeni bir düzenleme yapılmak istenmesi halinde bunun açıkça ifade edilerek gerekçelendirilmesi, demokratik bir hukuk devletinde yasa koyucudan beklenen bir tutum olmasına karşın, burada durum biraz farklı görünmektedir. Teklif ile iki tür enerji yatırımına süre uzatımı söz konusudur; birincisi 6446 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 12. fıkrası ile düzenlenen “yenilenebilir enerji” yatırımları iken ikincisi Kanun’un “özelleştirme” başlıklı 18. maddesinin 5. fıkrasına dayalı süreçlerdir. Özelleştirme ile ilgili 18. maddenin 5. fıkrasında ise yenilenebilir enerji kaynakları veya yerli kömüre dayalı elektrik üretim tesislerinin kastedildiği madde metninden anlaşılmaktadır.”

Seçim için ertelenmişti  

Açıklamada, gerekçede hiçbir şekilde özelleştirme ve termik santral denilmeyip “Büyük ölçekli projelerde teknik altyapı faaliyetleri için ilave sürece ihtiyaç duyulması” gibi torba bir ifade kullanıldığının görüldüğü vurgulandı ve şöyle devam edildi: “Buna karşın, özelleştirme sürecini yürüten Özelleştirme İdaresi Başkanlığı verilerine göre 2013-2015 yılları arasında özelleştirilen termik santrallar Seyitömer, Kangal, Yatağan, Kemerköy ve Yeniköy, Çatalağzı, Orhaneli ve Tunçbilek ile Soma B termik santralleri olup 2013 yılından itibaren çevre yükümlülüklerinden muaf tutulmuşlardır. Bu durumda, yerel seçimlerin hemen öncesinde doğrudan 6446 sayılı Kanun geçici 8. maddesinde yer alan süreyi uzatarak yapılmak istenen ama seçim nedeniyle geri çekilen değişiklik teklifinin, bu kez özelleştirme sonucunda imzalanan devir ve elektrik satış anlaşmaları hükümleri üzerinden yapılmak istendiği anlaşılmaktadır.”

 ‘Teklif etik ve hukuki değildir’

“Oluşan kamuoyu tepkisinden kaçınmak için bu şekilde bir düzenleme getirilen üç yıllık ek süre, gerçekten de yukarıda sayılan santrallar için öngörülüyorsa, o zaman “hukuk devleti” açısından ciddi bir sorunumuz var demektir. Sektörde olanlar, bu santralların yükümlülüklerini yerine getir(e)mediklerini bilmektedirler” denilen açıklamada, halk sağlığı ve kamu yararı yerine alıcı şirketlerin ticari çıkarları gözetilerek, bu santralların çevreye ciddi zararlar vererek üretim yapmalarına izin verilmesi anlamına gelen teklifin, etik ve hukuki olmadığı dile getirildi.

Kanun yapma tekniğine aykırı bir şekilde yapılan düzenleme ile çevre yükümlülüklerinden muafiyetin uzatılmak istendiğini, ancak bu düzenleme ile anılan santrallara yeni bir süre verilmenin mümkün ve söz konusu olamayacağının altı çizilen açıklamada; “Sözü dolandırarak gerçekleri toplumdan gizlemeye dönük düzenleme geçerlilik kazanamaz. Kazanamadığı gibi, bu santralların çevre yükümlülüklerine uymamaları nedeniyle yöre sakinlerine verdikleri zararlardan sorumlu tutulmalarını, haklarında idari yaptırım kararları uygulanmasını da sağlamaz, sağlayamaz. Tüm milletvekillerine bu etik dışı teklifin yasalaşmaması için görev ve sorumluluk düşmektedir” denildi.

Daha önce tepkiler üzerine geri çekilmişti  

Daha önce Maden Kanunu ve Bazı Kanunlar Hakkında değişiklik öngören Torba Yasa Tasarısı tasarısında, 10 adet termik santrala baca gazı filtresi olmadan 2 yıl daha faaliyetini sürdürmesine izin veren bir madde içeriyordu. Madde 45’e göre Çanakkale, Kahramanmaraş, Karabük, Kütahya, Manisa, Sivas, Şırnak ve Zonguldak’ta bulunan 10 santrala 2021 yılının sonuna kadar filtresiz çalışma muafiyeti sağlanacaktı. Buna göre, yasal sınırların üzerinde kirletici salan eski termik santrallar, 2021 sonuna kadar yasal olarak faaliyetine devam edebilecekti. Termik santrallara 2 yıl daha filtre takmadan çalışma izni veren 45. madde yaşam alanı savunucuları ve yöre halkının tepkisi üzerine AKP, CHP, HDP, MHP ve İyi Parti’nin ortak önergesi ile kanun metninden geri çekilmişti.

 

Rusya’da termik santralde patlama: En az bir kişi öldü, yaralılar var

 Penza kentindeki bir termik santralinde meydana gelen patlamada en az bir kişi hayatını kaybetti. Patlamanın kaynak çalışmaları sırasında olduğu bildirildi.

Olayın şehrin elektrik şebekesine zarar vermediği bildirildi.

‘Patlama kaynak çalışmaları sırasında yaşandı’

Sputnik’in aktardığına göre, Rusya Enerji Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada da, patlamanın kaynak çalışmaları sırasında meydana geldiği ve patlama sonrası santraldeki turbo jeneratörlerden birinin devre dışı bırakıldığı bildirildi.

FSB’nin (Federal Güvenlik Servisi) Penza bölge idaresi, termik santraldeki 5. türbinin bulunduğu bölgede çatının çökmesi sonucunda patlama yaşandığını belirtti. Açıklamada “Çöken çatı, gaz iletim borularına zarar verdi. Bunun sonucunda patlama meydana geldi. Kentteki tüm arama-kurtarma ekipleri olay yerine intikal ettirildi. Uzmanlar, patlamanın nedenini tespit etmek için çalışma yapıyor” denildi.

Turizm bahanesiyle kıyı ve orman yağması

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yaptığı yönetmelik değişikliği ile 4 ve 5 yıldızlı otellere kıyılar ve yeşil alanları kapsayacak şekilde ilave inşaat izni verildi. Ayrıca turizm ajansından elde edilecek gelir, Cumhurbaşkanı’nın uygun gördüğü işletmelere verilecek.

ETS Turizm Şirketi’nin sahibi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, aralarında kendi tatil köylerinin ve otellerinin de bulunduğu birçok “lüks otel” için kritik değişikliklere imza attı. Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik değişikliğiyle 4 ve 5 yıldızlı otellere kıyılara ve yeşil alanı kapsayacak şekilde ilave inşaat izni getirildi.

Birgün Gazetesi’nin haberine göre, Yönetmelikle devletin turizm amaçlı tahsis ettiği bölgelerde yapılan otellere, daha önce izin verilmeyen alanlara genişleme imkanı getiriliyor. İnşaat yapılacak alan hesabına dahil edilen birçok yer bu hesaptan çıkarıldı ve otellerin ek inşaat yapmalarının önü açıldı. Bu haktan sadece 4 ve 5 yıldızlı oteller yararlanabilecek ve düzenleme ormanlık alan ile kıyı alanlarını da kapsayacak.

Lobi ve resepsiyon da çıkarıldı.

Yeni düzenleme ile inşaat alanından sayılmayacak ve otellerin yeni inşaat alanına kavuşmasını sağlayacak yerler arasında şu bölümler yer alıyor: “Açık yüzme ve süs havuzu, lobi, resepsiyon, bahçe duvarı, istinat duvarları, normal merdiven haricinde kaçış yolu içerisinde yer alan, asgari ölçülerde ve adetlerde yapılan merdiven evi ile yangın güvenlik holleri, asansör boşlukları, ışıklıklar, çöp ve atık ayrıştırma bacaları, hava bacaları. Ana yapının dışında kalan binaya ait arıtma tesisi ve trafolar, jeneratör, yağmur suyu toplama havuzu, evsel atık ve geri dönüşüm hazneleri, ısı merkezi.”

‘Adaletli olmaya davet ediyoruz’

CHP Muğla Milletvekili Mürsel Alban, “Zaten gidici olan Bakan, böyle kritik bir düzenlemeye imza atıyor. Bu şekilde bir düzenleme ile özellikle kendi otellerine avantaj sağlayacak olması kabul edilebilir bir durum değildir. Sayın Bakan’ı adaletli olmaya davet ediyoruz” dedi.

Erdoğan’ın belirlediği şirketlere fon akacak

AKP, Turizm Ajansı’nın kurulmasına yönelik kanun teklifinin içerisine de kendisine yakın  turizm şirketlerini ayakta tutmak için çeşitli maddeler ekledi. Buna göre, ajansın turizmcilerden elde edeceği fon gelirleri, “uygun görülen” işletmelere aktarılacak. Kaynak aktarılacak işletmeleri belirleyecek kriterlere yasa teklifinde yer verilmedi. Şirketleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan belirleyecek.

CHP, yasa teklifine karşı hazırladığı muhalefet şerhinde bu düzenlemeye itiraz etti. Muhalefet şerhinde, “Ajansın destekleyeceği yatırımlara ilişkin tek karar merciinin Cumhurbaşkanı olması, bu konudaki güven eksikliğini artırmaktadır. Kendi kullanımında olan örtülü ödeneği bile önceki dönemlere göre aşırı şekilde harcamasıyla birçok eleştiri alan makamın, tek yetkili olması başta bu ajansa kaynak sağlayan turizm firmaları olmak üzere, geniş bir kitlenin tepkisini çekmiştir” ifadelerine yer verildi.

Bakanın kendine ‘kıyakları’

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un daha önce yaptığı değişikliklerle de kendi projeleri için avantaj sağladığı iddiaları gündeme gelmişti. Bakan Ersoy’un Bodrum’da bulunan Kissebükü’nde otel yapmak için imar değişikliğine gittiği, oteline 25 dönüm alan için ek inşaat izni verildiği kamuoyuna yansımıştı.

Plastik atık kirliliği belgesel konusu oldu: Wasty Talk-Kirli Konular

Bilkent Üniversitesi’nden Deniz Yapılcan ve Defne Auf’un, bitirme tezi olarak hayata geçirdiği Wasty Talk-Kirli Konular belgeseli, Türkiye’nin özellikle kıyı kentlerinde yoğunlaşan plastik kaynaklı deniz kirliliğinin ekosisteme etkileri üzerine yoğunlaşıyor.

Bilkent Üniversitesi İletişim ve Tasarım bölümü son sınıf öğrencileri Deniz Yapılcan ve Defne Auf’un birlikte yönettikleri kısa belgesel Wasty Talk – Kirli Konular, Youtube üzerinden yayımlandı. Yapılcan ve Auf’un üniversite bitirme projesi olarak başladıkları ancak sonrasında da gönüllü olarak devam ettirdikleri Türkiye’de plastik tüketimi ve plastiğin deniz canlıları üzerindeki etkilerini konu edinen proje, dokuz ay süren bir hazırlık ve çekim sürecinin ardından şimdi izleyicinin huzurunda.

Üretiminin kolay ve ucuz olmasından dolayı hayatımızın her alanında yer edinmiş bir materyal olan plastiklerin büyük çoğunluğu tek kullanımlık ürünlerden oluşuyor. Küçük parçalara ayrılıp gözle kolayca ayırt edilemeyecek boyutlarda denizlerde biriken ve doğadan tamamen asla yok olmayan plastik atıklar ise deniz çöplerinin büyük bir kısmını oluşturuyor. Belgesel, Türkiye’nin Adana ve Sinop gibi farklı etmenlerden kaynaklı kirliliğin yoğun biçimde gözlemlendiği kıyı bölgelerini denizlerdeki plastik kirliliği üzerine çalışan akademisyenlerin röportajlarıyla birlikte inceliyor, istatistikler veriyor, çözüm önerileri sunuyor.

Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri fakültesinden Doç.Dr. Sedat Gündoğdu, Sinop Üniversitesi Su Ürünleri fakültesinden Prof. Dr. Levent Bat ve araştırma görevlisi Ayşah Öztekin’in röportajlarının yer aldığı kısa belgesel, toplumun plastik tüketim alışkanlıklarını değiştirmeyi ve denizlerdeki plastik kirliliğine dikkat çekmeyi amaçlıyor.

WastyTalk, düzenli olarak sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımlarla da belgeseli yalnız bırakmıyor. Plastiğin deniz ekosistemine verdiği zararları anlatan içerikler ve bu sorunlara çözüm önerileri sunuyor. Proje sosyal medya kullanıcılarını #kirlikonusalim ya da #letstalkwasty sloganlarıyla çevrelerinde rastladıkları kirlilik görüntülerini WastyTalk sosyal medya hesaplarını etiketleyerek paylaşmaya davet ediyor. Bu sayede daha geniş çaplı bir kitleye ulaşmayı ve kirliliğin yoğun olarak gözlemlendiği yeni yerleri tespit etmeyi amaçlıyor.

 

300 yıllık köprü, restorasyonu ‘kaldıramadı’

Geçen yıl restore edilen köprü, bir gecede çöktü. Yöre sakinleri, “Onca dere taşkını, afet gören köprünün bugün yıkılmasının araştırılmasını, köprünün eski taşlarıyla yeniden yapılmasını istiyoruz’dedi.

Rize’nin merkeze bağlı Ambarlık köyünde, onsekizinci yüzyılda inşa edilen koruma altındaki taş kemer köprü çöktü. Geçen yıl restore edildiği belirtilen köprünün çökmesi yöre sakinlerini üzdü. Vatandaşlar, köprünün taşlarının toplanarak eski haline uygun yeniden inşa edilmesini istedi.

Ambarlık köyünde Salarha Deresi üzerine onsekizinci yüzyılda kesme ve moloz taştan inşa edilen tek gözlü Ambarlık Kemer Köprü, Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından 2003 yılında tescil edilerek koruma altına alındı. Geçen yıl restore edilen 40 metre uzunluğunda 3,20 metre genişliğinde ve 10 metre yüksekliğindeki köprü, bu sabah saatlerinde ‘kendiliğinden’ çöktü. Yolu düzenli moloz taş ile örülmüş bölgenin önemli tarihi değerleri arasındaki köprünün çökmesi, yöre sakinlerini üzdü. Kültür ve Turizm Müdürlüğü yetkilileri çöken köprü enkazında incelemelerde bulundu.

‘Tarihin silinmesini istemiyoruz’

Salarha Vadisi Kalkındırma Derneği Başkanı Dursun Ali Toptan, Ambarlık’taki tarihi köprünün çöktüğünü üzüntü ile öğrendiklerini belirterek, “Vadimizin kültür ve turizm bakımından tarihi aynası olan köprünün çökmesi, bizleri derinden üzmüştür. Bu tarihi köprü birkaç yıl öncesinde restore edilmişti. Onca dere taşkını, afet gören köprünün bugün yıkılmasının araştırılmasını yetkililerden zaman kaybetmeden istiyoruz. Aynı zamanda su debisi artmadan bir an önce tarihi köprünün taşları dereden çıkartılarak yeniden inşa edilip, vadimize kazandırılmasını istiyoruz. Böylesine önemli tarihin vadimizden silinip yok olmasını, kaybolmasını istemiyoruz” dedi.

 

Rize Valiliği de yazılı bir açıklama yaptı. Karayolları 10’uncu Bölge Müdürlüğü teknik elemanlarınca alanda inceleme gerçekleştirildiğinin belirtildiği açıklamada şöyle denildi: “Köprü üzerinde yapılan restorasyon çalışmalar esnasında herhangi bir statik iyileştirmenin ve köprünün taşıyıcı sistemine hiçbir müdahale yapılmadığı, sadece köprü yaklaşım duvarları ve zemin kaplama işlemleri gerçekleştirildiği tespit edilmiştir. Köprünün yıkılma sebebinin; yüzyıllar boyunca yaşanan iklim ve doğa koşulları sonucu köprünün statik yapısında meydana gelen bozulmalardan kaynaklandığı tespit edilmiştir. Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nce 2003 yılında tescil edilerek koruma altına alınan tarihi köprünün aslına uygun olarak tekrar inşa edilmesi için Karayolları 10. Bölge Müdürlüğünce gerekli çalışmalara bir hafta içinde başlanacaktır.”

Selfie’cilerin yeni gözdesi, termik santralin atık boşaltma alanı çıktı

Santrali işleten şirket sosyal medyadan uyarı yayımladı: ‘Gölden uzak durun, kül boşaltma alanında yüzmeyin’

Sibirya’da tropikal görüntüsüyle selfie çekmek isteyenlerin uğrak yeri haline gelen “turkuaz gölün”, aslında yakınlardaki bir termik santralin küllerini boşaltma alanı olduğu belirtilerek turistlere bölgeden uzak durmaları çağrısı yapıldı. Maldiv Adaları’na benzerliğiyle dikkat çeken ve halk arasında “Novosibirsk Maldivler’i” olarak bilinen gölün, rengini kalsiyum tuzları ve diğer metal oksitlerden aldığı belirtiliyor.

BBC Türkçe’nin haberine göre, santrali işleten şirketin ziyaretçileri suya yaklaşmamaları konusunda uyarmasına rağmen, bölgenin sosyal medyada paylaşılan fotoğraflarla giderek daha popüler hale geldiği gözleniyor. Yeni evlenen çiftler, burada gelinlik ve damatlıklarıyla pozlar veriyor.

‘Bir Çernobil değil ama tabii ki tehlikeli’

Bir Instagram kullanıcısı gölün kıyısında çektirdiği fotoğrafını “Bir Çernobil değil ama tabii ki tehlikeli’ notuyla paylaştı. Kar maskesi takan ve gölün içinde şişme bir tek boynuzlu atın üzerinde poz veren başka bir kullanıcı ise alaycı bir dille “Burada yüzmek tehlikeli değil. Ertesi gün bacaklarım kızardı, iki gün boyunca kaşındı. Ama hepsi geçti. Bu fotoğraflara değer doğrusu. Bu arada suyun tadı biraz acıydı” dedi.

Instagram’da gölde çekilen fotoğraflar için bir sayfa açan Leo Alexey BBC’ye burayı dört kez ziyaret ettiğini söyledi. Alexey, “Ama tabii ki suya girmedim. Sadece yanında durup manzarayı seyrettim. Suyla temas edilmesini tavsiye etmiyorum. Alerjiye yol açabilir” diye konuştu.

Santrali işleten SGK şirketi, Rus sosyal medya sitesi VKontakte sayfasında Haziran’da “Kül boşaltma alanında yüzmeyin” uyarısı yaptı.

‘Selfie için göle girmeyin, çıkamayabilirsiniz’

Uyarıda “Suyun alkalinitesi çok yüksek. Bu yüzden kalsiyum tuzları ve diğer metal oksitler içinde çözünüyor. Cildinizin suyla temas etmesi alerjik reaksiyon yaratabilir” denildi. Şirketin açıklamasında gölün altının balçık halinde olduğu belirtilerek yüzmeye çalışanların buradan çıkamayabileceği belirtildi ve büyük harflerle “BU NEDENLE SELFIE İÇİN GÖLE GİRMEYİN” denildi.

SGK, buna rağmen gölün zehirli olmadığını, radyoaktivite seviyesinin bağımsız kuruluşlar tarafından ölçüldüğünü söylüyor.

 

Yunanistan’ın kuzeyinde fırtına: Altı turist hayatını kaybetti

Halkidiki bölgesinde çıkan fırtınada altı turist yaşamını kaybetti, 108 kişi yaralandı. Olağanüstü hal ilan edilen bölgede yetkililer “Böyle bir şey görmedik. Beklenmedik, şiddetli bir fırtınaydı’ dedi.

Yunanistan’ın kuzeyini etkisi altına alan fırtına can aldı. Halkidiki bölgesinde tatil yapan altı turist öldü; 108 kişi yaralandı. Türkler de dahil çok sayıda ülke vatandaşının yaz tatili için tercih ettiği Yunanistan’da 20 dakika süren fırtına nedeniyle çok sayıda ağaç devrildi; otomobiller, köprü ve yollar hasar gördü. Şiddetli rüzgar ve yağış nedeniyle bölgede olağanüstü hal ilan edildi.

Ölen turistler arasında karavanları uçan Çekya vatandaşı bir çift, iki Rus ve iki de Romanya vatandaşı bulunuyor. Romanya vatandaşı olan bir kadın ve çocuğunun yemek yedikleri restoranın çatısı çökünce öldükleri açıklandı. Rus turist ve oğlunun ise üzerlerine otelleri yakınında yürürken ağaç devrildiği belirtildi.

100’ü aşkın arama kurtarma ekibi çalışanının sevkedildiği bölgede fırtına öncesinde termometrelerin 37-38 dereceyi gösterdiğini söyleyen sivil güvenlik kurumu yetkilileri, “Benzeri görülmedik bir hava olayı yaşadık. Beklenmedik kadar şiddetli bir fırtınaydı” dedi.

Halkidki
İklim krizinin etkileri
İklimbilimciler, iklim krizinin meteorolojik karakterli afetleri belirgin şekilde etkilediği konusunda uzlaşmış durumda. Avrupa aşırı sıcakla boğuşurken, Hindistan kuraklık yaşıyor, ABD‘de hortum ve fırtınalar, Japonya‘da sel felaketleri birbiri ardına meydana geliyor. Yunanistan’ın da içinde bulunduğu Akdeniz havzasında ise ‘sıradışı’ hava olayları genellikle fırtına, dolu ve aşırı sağanaklar şeklinde kendini gösteriyor.
Geçtiğimiz hafta, İspanya’da sıcaklıkların 10 dakika içerisinde 33,5 dereceden 20 dereceye düşmesiyle “kar fırtınası” yaşandı. Geçtiğimiz hafta ise ülkede rekor seviyede kavurucu sıcaklar vardı. İspanya’nın Utiel, Valensiya kentinde nehirler buz tuttu. Bölge sakinleri daha önce hiç böyle bir şeyin yaşanmadığını belirtiyor. İspanya’da yaşanan fırtına sonucunda en az bir kişinin hayatını kaybettiği belirtiliyor.

İtalya’da da Adriyatik kıyısında, özellikle Marche ve Abruzzo bölgelerinde de kuvvetli fırtına görüldü. Hava durumunun İtalya’nın diğer bölgelerini de etkilediği söyleniyor. Fırtına trafik kazalarına ve özellikle Marche bölgesinde ağaçların devrilmesine sebep oldu. Kavurucu sıcak hava dalgalarının ardından Ligurya bölgesinde yetkililer bölgede yaşanabilecek fırtınalara karşı sarı kodlu hava uyarısında bulundu.

Türkiye de haftalardır süren ‘sıcak dalgası’nın ardından aniden bastıran fırtına ve aşırı yağışların etkisi altında.

Yeşil vekiller von der Leyen’i desteklemeyecek

Avrupa Komisyonu başkanlığı için aday gösterilen Alman Savunma Bakanı Ursula von der Leyen’e Yeşiller’den destek çıkmadı. Leyen, muhafazakarlar ve orta sol’un desteği için çalışıyor.

Avrupa Komisyonu’nun başkanlığına aday gösterilen ilk kadın politikacı olan Alman Savunma Bakanı Ursula von der Leyen Brüksel’de Avrupalı parlamenterlerini ikna etmeye çalışıyor. Ancak iklim değişikliğiyle mücadele vaatleri Yeşil milletvekilleri için yeterli olmadı.

Reuters’in haberine göre, Muhafazakar Alman Savunma Bakanı, önümüzdeki hafta Parlamento’nun desteğini hala kazanabilir, ancak Yeşiller’in destek vermekte isteksiz davranması Leyen’in Doğu Avrupa’da Rusya’ya karşı daha sert bir tavır takınılmasını isteyen milliyetçilerin desteğine daha fazla güvenmesine yol açıyor.

Hollandalı Yeşil milletvekili Bas Eickhout,  Reuters’e verdiği demeçte Von der Leyen için, “Tüm yanıtları kaçamaklı… Onu tanımıyoruz” dedi: “Somut olarak ne yapacağını belirsiz.”

Alman Yeşiller Partisi’nden Parlamentoya seçilen Ska Keller de facebook hesabından şu açıklamayı yaptı:

“Bugün Ursula von der Leyen’den, hukukun üstünlüğü ya da iklimle ilgili somut teklifler duymadık.  Değişim için bir göreve seçildik ve değişimin onunla nasıl mümkün olacağını öngöremüyoruz. Avrupa Parlamentosu’ndaki Yeşiller / EFA olarak adaylığını önümüzdeki hafta desteklememeye karar verdik. ”

“İklim seçimlerinden” sadece birkaç hafta sonra, Ursula von der Leyen iklim acil durumunu görmezden geliyor ve hatta Avrupa Parlamentosu tarafından daha önce kararlaştırılmış olandan daha düşük iklim hedeflerini amaçlıyor. Ms. Von der layen kesinlikle bizim destekleyeceğimiz Komisyon Başkanı değildir! Basın bültenimizi buradan okuyun https://www.greens-efa.eu/…/greens-efa-to-vote-against…/ “

Dış ticaret görüşmelerinden antitröst kararlarına,  500 milyon Avrupalıya yönelik kapsamlı bir politikaya sahip güçlü bir pozisyon olan Avrupa Komisyonu Başkanlığı, 2 Temmuz’da AB liderleri tarafından von der Leyen’e teklif edilmişti. Leyen, seçilirse bu göreve getirilen ilk kadın politikacı olacak.

Bununla birlikte, Mayıs seçimlerinden sonra parçalanmış bir Avrupa Parlamentosu, aday gösterilmesini daha da zorlaştırdığı için 751 sandalyenin 74’üne sahip olan Yeşilleri kaybetmek, von der Leyen için orta solun desteğini önemli hale getiriyor.

Yeşiller, Alman Şansölyesi Angela Merkel‘in önderliğini yaptığı, muhafazakar kanattan gelip Lüksemburg’da  Jean-Claude Juncker’ının yerine geçecek olan von der Leyen’e oy kullanıp kullanmayacaklarına henüz karar vermediler. Von der Leyen’in onaylanması için 751 kişilik parlamentodaki 376 oy çoğunluğunun desteğine ihtiyacı var.

Uzmanlar, 2009-2012 avro bölgesi krizinin yanı sıra Britanya’nın Brexit kararı ve extremist partilerin yükselişiyle zayıflamış olan AB’nin, kaynaklarını güçlendirmek için güçlü bir komisyon başkanına ihtiyaç duyacağını söylüyor.

Ursula Von der Leyen, Avrupa Parlamento Başkanları Konferansı’nın ardından Brüksel’de, 10 Temmuz 2019’da yapılan görüşmelerin ardından medyaya bilgi verdi. Aday gösterilmesinden bu yana ilk kamu politikası yorumunda von der Leyen, yükselen bir Çin, öngörülemeyen bir ABD yönetimi ve iddialı bir Rusya ile küresel sahnede mücadele ettiği için AB’nin birleştirilmesi gerektiğini söyledi: “AB ilkelere dayanıyor. Bu temel; hukukun üstünlüğüne saygı ”dedi. Leyen, bir grup liberal milletvekiline de AB’nin ekonomisinin rekabet edebilirliğini arttırmanın da hayati önem taşıdığını belirtti.

Alman Savunma Bakanı, ‘Yeşil şüpheciliğe’ rağmen, 2050 yılına kadar AB’nin karbon nötr hale gelmesine gönülden destek verdiğini ve birliğin çevre dostu politikaların semeresini görmesi gerektiğini kaydetti. Von der Leyen, AB ‘nin ‘tek Pazar’ reformlarını ilerletmesi, NATO’yla ortak savunma kapasitelerine yatırım yapılması ve ABD’ye karşı “daha iddialı” olunması gerektiğine de dikkat çekti.

60 yaşındaki eski bir jinekolog ve yedi çocuk annesi olan von der Leyen, ülkelerin kriterleri karşılaması koşuluyla, avro bölgesini genişletmek ve Schengen bölgesini büyütmenin gereğine dikkat çekti; AB’nin Batı Balkan ülkelerini de içerisine almaya hazır olması gerektiğine işaret etti.

Von der Leyen, hukukun üstünlüğü konusunda eski Komisyon’dan daha sert olacağı ve başarısız iltica sistemindeki; liberal, varlıklı Batı Avrupa ile komünizm sonrası Doğu Avrupa’da farklılaşan uygulamalarda reform vaat etti. Britanya ile ‘boşanmanın’, AB ve Londra arasında gelecekte iyi bir işbirliği şansını zehirlememesi gerektiğini belirten von der Layen, Meclis’te bulunan bir İngiliz milletvekiline “Kalmanızı istiyoruz” dedi.

Seçimi kazanması durumunda Komisyon’da cinsiyet dengesi istediğini söyleyen Layen, Hollandalı Sosyalist Frans Timmermans’ın şu anda AB’nin Rekabet Başkanı olan Danimarkalı liberal Margrethe Vestager’la birlikte ilk yardımcısı olacağını söyledi.

Ursula von der Layen, Parlamento’da 182 sandalyeye sahip muhafazakar Avrupa Halk Partisi’ne (EPP) ve büyük olasılıkla 108 milletvekili olan liberallere güvenebilir. Ama daha fazla oy ihtiyacı var. Yeterli desteği sağlayamamak birlik ve kendisi için utanç verici bir gecikmeye neden olacak ve hatta AB ülkelerini başka bir aday aramaya itecek.

Dalaman’daki orman yangını ‘kısmen’ kontrol altında, şimdi de Milas…

Dalaman’da dün öğleden sonra çıkan ve Fethiye’ye sıçrayan orman yangını 18’inci saatinde kısmen kontrol altına alındı.  350 hektar alanın zarar gördüğü yangın henüz tam anlamıyla söndürülemeden bu kez Milas’tan yangın haberi geldi.

Muğla’nın Dalaman ilçesinde dün çıkan ve Fethiye’ye sıçrayan orman yangını kısmen kontrol altına alındı. Rüzgarın etkisiyle büyüyen ve 18 saat boyunca yerleşim yerlerini de tehdit eden yangınla ilgili son bilgileri, saat 08.15 sıralarında yangın bölgesinde kameraların karşısına çıkan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli verdi.

Bakan Pakdemirli şunları söyledi:  “İlk tespitlere göre zirai tarladan çıkan bir yangın ve tamamen kontrol altına alınmış durumda. Tedbir amaçlı boşaltılan mahallere vatandaşlarımızın geri dönüşleri başladı.

Büyüklük itibarıyla çok büyük değil ama yerleşim yerlerini tehdit ettiği için ciddiye alındı ve tüm kurumlar ciddi bir çalışma yaptı. 350 hektarlık bir alandan bahsediliyor ki çalışmalar sonucu netleşecek. Türkiye’nin en büyük orman yangının 17 bin hektarlık olduğunu hatırlatmak isterim.

Helikopter ile havadan baktık, yangındaki durum korktuğumuz gibi değil, korkutucu olan yerleşim yerlerini tehdit etmesiydi.  Sıcaklık, nem ve rüzgar dün yangının hızlı şekilde yayılmasına neden oldu. Bu saat itibarıyla ise, rahat konuşuyoruz ve bunu görünmez kahramanlarımıza borçluyuz.”

Biri bitmeden diğeri: Milas ormanları da yanıyor

Dalaman’daki yangın henüz tam anlamıyla söndürülemeden bu kez Milas’ta orman yangını çıktı. Muğla’nın ilçesi Milas’ın Kıyıkışlacık Mahallesi’nde kızılçam ağaçlarının bulunduğu ormanlık alanda, saat 09.00 sıralarında, henüz bilinmeyen nedenle yangın çıktı.İhbar üzerine bölgeye orman ve itfaiye ekipleri sevk edildi.

Yerleşim alanlarını tehdit eden yangın için itfaiyeden destek istendi  Kıyıkışlacık Mahallesi’nde tehlike yaratmaması için yerleşim yeri yakınında ayrıca ekipler konuşlandırıldı. Yangını söndürmek için havadan ve karadan müdahaleye başlandı.

 

Aydos ormanı da yandı

İstanbul’un Kartal ve Pendik ilçeleri arasındaki Aydos’ta bulunan ormanlık alanda saat 16.00 sıralarında çıkan yangına müdahale için olay yerine çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi. Yangın, rüzgarın etkisiyle kısa sürede büyüdü. Alevlere söndürme helikopteriyle de müdahale edildi. Yangını söndürmek için çevredekiler de çaba sarf etti. Yangın yaklaşık bir saatlik çalışma sonucu kontrol altına alındı. İtfaiyenin soğutma çalışmaları devam ediyor.

 

 

 

ODTÜ yönetimi, yurt inşaatını ‘gözden geçirecek’

‘Üniversitemizde ve ülkemizde barış ve huzur hepimiz için önce gelir. Müzakerelere devam edilmesi yönünde görüş birliği oluştu.’

ODTÜ Yönetim Kurulu, kavaklık alana yapılması planlanan KYK yurt inşaatının gözden geçirileceğini duyurdu. ODTÜ’de eğitim gören bazı öğrenciler, yerleşke içinde bulunan kavaklık alanda yapılması planlanan KYK yurduna karşı çıkmış; 57 gün önce kavaklığın yanında çadır kurarak nöbete başlamıştı. Yerleşkeye giren polis ekipleri, öğrencilere biber gazıyla saldırmış, öğrencilerin alandan uzaklaştırılmasının ardından  alanda ağaç kesimine başlanmıştı. Kesim devam ederken üniversiteye gelen CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, Rektör Prof. Dr. Mustafa Verşan Kök ile görüşmüştü. Görüşmenin ardından ağaçların kesimi durdurulmuştu. Öte yandan Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş, belediyenin bir yurt yapıp ODTÜ’ye hibe etme teklifinde bulunmuştu.

Yaşananların üstüne önceki gün (9 Temmuz) toplanan ODTÜ yönetim kurulu, öğretim üyelerine e-posta ile şu duyuruyu yaptı: “Üniversitemizde ve ülkemizde barış ve huzur hepimiz için önce gelmektedir. Bu nedenle protokol ve ihale ile ilgili yasal gereklilikler olsa bile yapılabileceklerin tekrar gözden geçirilmesi, ilgili kurumlar ve bileşenler ile bu doğrultuda müzakerelere devam edilmesi ve bir an önce üniversitemizde hayatın normale dönmesi için her adımın atılması yönünde görüş birliği oluşmuştur. Bu yönde çalışmalar takip edilecek ve gelişmeler üniversitemiz ile paylaşılacaktır.”