Pek çoğumuz bu fotoğrafa aşinayız. 1945’de Amerika’nın Japonya’ya karşı zafer kazandığı gün (V- J Day) Times Meydanı’nda çekilen bu fotoğraf, 2. Dünya Savaşı’nın sonunda ülke genelinde hissedilen coşku ve sevincin sembolü olarak Amerika tarihinin en simgesel fotoğraflarından biri oldu.
Uzun bir süre, çiftin kimliği bir gizem olarak kaldı. Sevinçlerini kutlayan ve paylaşan, pek çok insanın daha önceden çift olduklarını düşündüğü bu denizci ve hemşire kesinlikle tutkulu ve romantik görünüyor. Fakat bu sene, sonunda tarihçiler kadının o zamanlar bir dişçi hemşiresi olan Greta Zimmer Friedman, denizcinin de George Mendonsa olduğunu teyit etti.
Bu konuyla ilgili yazılan bazı makalelere göz atın. Siz de bazı şeylerin tamamen doğru olmadığı hissini alacaksınız.
Az sayıda gerçek gün ışığına çıktı. Birbirini seven bir çiftin öpüşmesinden çok öte George ve Greta’nın tamamen yabancı olduğunu öğrendik. Öğrendiğimiz diğer bir şey de George’un sarhoş olduğu ve Greta’nın dudakları dudaklarında kendini onun kollarında bulana kadar George’un varlığından haberi olmadığıydı.
Makaleler durumu Greta’nın ağzında şöyle aktarıyor:
“Öpülmek benim seçimim değildi. Adam geldi ve yapıştı!”
“Yaklaştığını görmedim ve bunun farkına varmadan onun kıskacındaydım.”
“Sizi yakalayan bu adamı unutmazsınız.”
“Adam çok güçlüydü. Ben onu öpmüyordum. O beni öpüyordu.”
George’un yaptığı şeyin modern standartlarda cinsel taciz olarak görülebileceği oldukça açık. Fakat kasıtlı bir körlüğün inanılmaz başarısıyla, hiçbir makale Greta’nın sözlerini bize aktardıkları halde, bu konuda hiçbir yorum yapmıyor. Greta’nın sözlerinin açığa çıkardığı, fotoğrafın problemli doğasına karşı en ufak bir farkındalık (algı) göstermeden, hala “George’un ebedi öpücüğünün büyüsüyle” bu fotoğraftan tuhaf ve saygılı bir biçimde bahsetmeye devam ediyorlar. George’un hareketi romantikleştiriliyor ve abartılıyor; neredeyse Greta hiç konuşmamış gibi.
Bir bakıma bunu da anlıyorum. Savaşın sonu büyük bir işti ve o gün toplumun her kesimi tarafından hissedilen mutluluk Amerika tarihinin önemli bir parçası oldu. Uzun süre bu fotoğraf savaş gazileri ve ailelerinin kalplerini kaplayan aşırı gururu temsil etti. Bu çok sevilen fotoğrafın tutkudan çok bir cinsel taciz tasviri olduğu rahatsız edici bir gerçek ve bunu dile getiren biri ukala bir oyunbozan olarak görülebilir. Her şeyden önce bu denizci hayatını ülkesi için riske etti. Dolayısıyla savaşın sonunda rahatlaması ve heyecanı mazur görülebilir mi? Bunlar eşsiz durumlar mı? İlk sorunun cevabı evet. George kesinlikle kendinden geçmesiyle ve kutlamasıyla haklı görülüyor. Ancak, bu haklı görüş onun başka birinin vücut otonomisine tecavüz etmesine kadar genişletilemez.
İçinde yaşadığımız tecavüz kültürü düşünüldüğünde buradaki sorunun farkına varılmasına karşı gösterilen isteksizlik hiç de şaşırtıcı değil. Kadının bedeninin her zaman kendine ait olduğunu ve rızası dışında hiçbir erkeğin heves ettikçe ona ulaşamayacağını söylemek kolay değildir. Kadınların bu adamla empati kurmaları, şaka kaldırmaları ve razı olmaları gerektiği iddiasıyla, duygularının göz ardı edilmesi çok daha kolaydır. Öte yandan erkeğin ardındaki güç yapısının daha kuvvetlenmesiyle, başka türlü davranmak daha da zorlaşmaktadır. Fakat tecavüz kültürünün ve kadına karşı yaygın şekilde uygulanan şiddetin üstesinde gelmek noktasında ciddiysek, rızası olmadan biriyle cinsel temas kurmanın doğru olmadığını netleştirmek zorundayız, bu her ne kadar bazen rahatsızlık veren bir tutum almak gerektirse de. Hatta özellikle rahatsızlık veren bir tutum almak gerektiğinde.
Bu yazı Leopard takma isimli, Londra’da yaşayan bir feministin “Crates and Ribbons” adlı blogunda yayımlanmıştır.