Merhaba martılar, elveda beyaz balinalar

Kuzey Kutup Dairesi’nin çok kuzeyinde, bir fiyort yer alıyor. Norveç takımadaları Svalbard‘ın kuzeybatı tarafında yer alan ve Kongsfjorden adı verilen fiyortta, Arktik kuşların davranışlarını incelemek için ilk kez geldiği 1981’den beri bölgeyi düzenli olarak ziyaret eden ekotoksikolog Geir Wing Gabrielsen, her yıl mayıs ya da haziran aylarında geldiğinde fiyordu hala buzla kaplı olarak bulurdu. Fakat bunların hepsi son yıllarda hızla değişti.

Yapılan araştırmalara göre Kuzey Kutbu, iklim değişikliği nedeniyle dünyanın geri kalanından dört kat daha hızlı ısınıyor. Üstelik okyanus akıntılarının etkisi nedeniyle Kongsfjorden adı verilen fiyort diğerlerinden daha da hızlı ısınıyor. Bu ısınma öyle boyuta ulaştı ki, 2006’dan bu yana, ekim ve şubat ayları arasındaki kış aylarında, güneş battığında bile artık fiyort donmuyor.

MEVCUT DURUM: Norveç’in Svalbard takımadasındaki Kongsfjorden, Kuzey Atlantik Okyanusu’ndan gelen akıntıya kuvvetli bir şekilde maruz kaldığı için alışılmadık derecede hızlı bir şekilde ısınıyor. Kuzey Kutbu akıntısı adaların diğer kısımlarını ise daha serin tutuyor. (Kaynak: Buchholz F., Buchholz CM., Weslawski JM. Polar Biol. 33, 101-113 , 2009. )

Polonya Kutup Araştırmaları merkezinin kaleme aldığı, ocak ayında  yayınlanan bir araştırmaya göre, bu durum fiyordun ekosistemini tamamen değiştirdi. Beluga balinaları (Delphinapterus leucas) ve halkalı foklar (Phoca hispida) gibi bir zamanlar fiyordun evi olarak adlandırılan kutup memelileri bölgeyi terk etti. Bu arada, Atlantik martıları (Fratercula arctica) ve Atlantik uskumruları (Scomber scombrus) gibi daha güneydeki hayvanlar da buraya taşındı. Ayrıca bir zamanlar deniz buzunun bitki büyümesini etkilediği kıyı şeridinde yeni habitatlar ortaya çıktı. Gabrielsen gibi araştırmacılar için bu değişiklikler büyük bir kayıp duygusuyla karşılanıyor. Fakat aynı zamanda bir fırsat olarak da görülüyor. Gabrielsen, fiyordun ‘Kuzey Kutbu’nun gelecekte nasıl olacağına dair bilgi sağlayacağını’ söylüyor. Ona göre Kuzey Kutbu’ndaki değişen iklimde hangi türün hayatta kalacağı ve ekosistemlerin nasıl olacağı gibi büyük soruların yanıtlanmasına yardımcı olabilir.

‘Kralın fiyordu’nda su sıcaklığı 4C’ye yükseldi

‘Kralın fiyordu’ anlamına gelen Kongsfjorden, tartışmasız dünyada en iyi incelenen Arktik fiyordu… Fiyorttaki araştırma faaliyetlerinin yoğunluğu, çevresel değişimlerin detaylı bir şekilde takip edilmesini mümkün kıldı. Svalbard’ın doğu kısmı, soğuk sıcaklıkları sabit tutan Arktik akıntının etkisinde… Kongsfjorden’in bulunduğu batı bölgesi ise Atlantik Körfez Akıntısının bir koluna maruz kalıyor. Sonuç olarak, fiyordun kış su sıcaklığı 2004’te 0,3 °C iken 2017’de 4 °C’ye yükseldi. Kongsfjorden’e gelen sıcak suyun en belirgin etkisi, buzulların hızla erimesi oldu.

Bremen Üniversitesinde deniz biyoloğu olarak çalışan Kai Bischof  ‘Benim gibi iki yılda bir oraya giderseniz, değişiklikleri gerçekten görebilirsiniz’ diyor. Bir zamanlar buzla kaplı ve haritalarda yarımada olarak işaretlenen bir kara parçasının ada olduğu ortaya çıkmış. Bilim adamları artık teknelerle rahatlıkla onun etrafında dolaşabiliyorlar. Bischof’a göre son yıllarda değişim hızı artıyor… Bu nedenle Kongsfjorden, küresel ısınmayı anlamaya çalışan politikacılar için de adeta bir bilimsel yolculuğa dönüştü. Eski BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, eski ABD Dışişleri Bakanı John Kerry fiyordu gezen politikacılardan bazıları…

Bu fiyort, zaten araştırmacılara Kuzey Kutbu’nun iklim devrilme noktalarına karşı hassas olduğunu öğretti. Ancak iklim değişikliğinin fiyordun ekosistemini tam olarak nasıl bozacağını belirlemek biraz daha zor. Araştırmacılar şu ana kadar bazı türler üzerindeki etkileri gözlemledi. Örneğin, halkalı foklar çoğunlukla fiyordu terk ediyor. Çünkü ilkbaharda yuvalarını inşa edecekleri deniz buzu olmadığı için yavruları yırtıcı kuşların saldırısına maruz kalıyor. 2023 yılında fiyordun canlı seslerini kaydeden bilim insanları, Svalbard’ın kuzeydoğu kıyısı ile karşılaştırıldığında balina seslerinin sıklığının azaldığını da gördüler.

Yerel türler uzaklaşırken, yeni ‘fırsatçı türler’ geliyor

Bu arada fiyortta bazı fırsatçı türler de görülmeye başlandı. Atlantik uskumruları ilk olarak Eylül 2013’te görüldü. 1980’lerde ara sıra görülen Atlantik martısı şu anda Kongsfjorden’de büyüyor. Fiyordundaki martı familyasından bir deniz kuşu türü olan kara bacaklı martıların (Rissa tridactyla) mide içerikleri üzerine yapılan 19 yıllık bir araştırma, bu hayvanların 2006’dan bu yana çok çeşitli balıklarla beslenmeye başladıklarını gösteriyor. Daha önce fiyortta bulunmayan Atlantik ringa balığı (Clupea harengus), Atlantik morinası (Gadus morhus) da dahil olmak üzere yer değiştirmiş birçok balık kara bacaklı martıların midesinde bulundu. Bu güneyli balıkların varlığı, Arktik’in giderek Kuzey Atlantik Okyanusu’na daha çok benzeyeceği hipotezini destekliyor. Bu süreç, bilim insanı tarafından “Atlantifikasyon” olarak da adlandırılıyor.

Kıyı şeridindeki tek yeni şey fauna değişiklikleri değil. Bilim insanları, yılın büyük bir bölümünde, deniz buzunun üzerini örtmesi nedeniyle gelgit çizgisi boyunca büyüyen bitkileri incelemekte zorlanıyordu. Ayrıca buzun çoğunun bitkinin orada büyümesini engelleyeceğini, çünkü kök salmaya çalışan her şeyi yok edeceğini düşünüyorlardı. Bugün, bölgede bilim için tamamen yeni olan bazı tür kalın yosun ve alg şeritlerinin geliştiği gözlemlenmiş. Bu yeni yosun yapısı deniz tabanında yaşayan yengeçlere, solucanlara, salyangozlara ev sahipliği yapıyor. Bazı bilim insanları bu büyümenin doğanın uyum sağlayabileceğinin bir hatırlatıcısı olduğunu iddia ediyor. Ancak bu bilim insanları özellikle kışın zorlu koşullarında deniz buzunun altında gerçekte ne olduğunu bilmenin zor olduğunu da vurguluyor.

Küresel iklim değişikliği tüm çabalara rağmen durduramıyor. Paris İklim Antlaşması’na, tüm COP toplantılarına rağmen artık sanayi öncesi döneme göre 1.5 derece eşiğini aşmak üzereyiz. Bilim insanları, 1,5 derece eşiğinin aşılmasının insanlar, vahşi yaşam ve ekosistemler üzerinde çok daha şiddetli iklim değişikliği etkilerine yol açacağını söylüyor. Bunu önlemek adına, 2010 seviyelerine göre, 2030 yılına kadar küresel karbondioksit emisyonlarının neredeyse yarıya indirilmesini ve 2050 yılına kadar da net sıfır emisyona ulaşılması gerekiyor. Bu hedefe ulaşılmazsa dünyanın başına gelecekleri Kongsfjorden fiyort gözlemleri ortaya koyuyor. Unutmayım; fiyordun kış su sıcaklığı 2004’te 0,3 °C iken 2017’de 4 °C’ye yükseldi. Kuzey Kutbu, iklim değişikliği nedeniyle dünyanın geri kalanından dört kat daha hızlı ısınıyor.

Keşke petrol üreticisi ülkelerde yapılan ve ‘turistik’ havalarda geçen COP toplantılarına katılan politikacılar Kongsfjorden’i görebilseydi… Belki o zaman küresel iklim değişikliği ile daha gerçekçi ve cesur önlemlerin altına imza atabilirlerdi.