Mecburi askerlik mecburen bitecek – Mehmet Altan

Birkaç gündür izliyorum, Türkiye ayağa kalkması gerekirken, sakin, adeta sus pus…

Hâlbuki mecburi askerlik mecburen sona ermekte…

Bugüne kadar, Türkiye’de ‘din ve vicdan’ anlayışı nedeniyle askerlik yapmak istemeyen ‘vicdani retçilerin’ yaşamını karartıyorlardı…

Neden mi?

Çünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bugüne kadar ‘vicdani ret’ konusundaki şikâyetleri Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ‘angarya yasağı’ ile ilgili dördüncü maddesi kapsamında değerlendiriyor ve ‘vicdani ret’ hakkını, ülkelerin inisiyatifine bırakıyordu…

Türkiye de bu inisiyatifi ‘vicdani retçi’ gençlerin aleyhine kullanıp, yaşamlarını karartıyordu…

***

Ama artık öyle olmayacak…

Hem de Ermenistan vatandaşı Bayatyan sayesinde…

Çünkü…

2002-2003 yılları arasında, Yehova Şahidi olması nedeniyle askerlik yapmak istemeyen, ‘vicdani retçi’ olması nedeniyle cezaevine konulan Bayatyan’ın AİHM’de açtığı dava Temmuz ayında sonuçlandı.

AİHM bu kez ‘vicdani ret’ hakkını, ‘din ve vicdan özgürlüğü’nün ilgili dokuzuncu maddesi kapsamında değerlendirdi.

Artık ‘vicdani ret’ bir angarya meselesi değil, temel hak ve özgürlüklerin sarsalanamayacak bir parçası…

Böylece tüm Avrupa Konseyi, 1. Daire’nin aldığı ve kesinleşen bu karara uyma mecburiyetinde…

***

Bundan böyle, halen vicdani retçileri ağır biçimde cezalandıran Türkiye, zorunlu askerlik yapmak istemeyenler için alternatif hizmet yolları üretmezse seri AİHM mahkûmiyetleri ile karşı karşıya kalacak.

Ve…

Avrupa Konseyi de Türkiye için yaptırım uygulama noktasına gelecek.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi de Türkiye’den Aralık ayına kadar bu konuda gerekli değişiklikleri yapmasını istedi.

***

Türkiye, Anayasa’nın 90. maddesindeki son paragrafı nedeniyle de ‘Bayatyan Kararı’nı iç hukukuna taşıyarak uygulamak zorunda…

O paragraf şöyle:

‘Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.’

Vicdani ret hakkının inkârı bundan böyle Avrupa İnsan Hakları Beyannamesi’nin dokuzuncu maddesinde belirlenen ‘din ve vicdan özgürlüklerinin’ çiğnenmesi anlamına gelmekte…

***

Hayat ne garip…

Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi gençlerinden sakladığı bir hak, gene o haktan kendi devleti tarafından yoksun bırakılan bir Ermeni genç sayesinde elde edilecek…

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Büyük Dairesi’nin verdiği Bayatyan/Ermenistan kararının detaylarına bakarken, 17 kişilik mahkeme heyetinden kararın 16’ya karşı bir oy ile geçtiğini okudum.

Muhalif bir oy ise Ermeni yargıçtan gelmiş…

Anlaşılan kendisi hukuktan ziyade devletinin talimatlarına körü körüne uyan bir devletçi…

***

Bundan böyle askere gitmek istemeyen bütün vicdani retçilere devlet alternatif hizmetler sunmak zorunda…

Evet, Türkiye’de de artık ‘mecburi askerlik’ bitiyor çünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ‘vicdani reddi’ temel hak ve özgürlülerin sarsılmaz bir parçası olduğuna karar verdi…

Türkiye’de askerlik artık mecburi değil…

Vicdani retçi gençlere duyurulur…

Mehmet Altan – Gazete Star

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR