Ekolojik YaşamManşet

Marmara’da yaşam çok zor

0

Marmara Denizi’nin oşinografik koşullarının ölçümü projesi MAREM’in 27 Aralık Salı günü düzenlediği basın toplantısında son derece çarpıcı bilimsel ölçüm sonuçları paylaşıldı: Marmara giderek kirlenmeye devam ediyor,oksijen miktarı düşüyor, 123 canlı türü yok oldu ve yaşamın devam ettiği kısımlar 1970’lerin %15’i civarında. Kısacası, Marmara Denizi son nefesini vermek üzere.

M. Levent Artüz’ün proje liderliğinde gerçekleştirilen çalışmanın bilimsel ekibinden Prof. Dr. Adnan Aydın’a göre 1970’lerden beri yapılan ölçümlerde Marmara Denizi sürekli kirleniyor ve bu özellikle sanayileşmenin olduğu bölgelerde gerçekleşiyor. Aydın’a göre İstanbul’daki evsel atık suların arıtılması da yeterli değil. Bunun yanısıra, Boğaz akıntısı ile derin deniz deşarjının mümkün olmadığını açıklayan Aydın, İstanbul Boğazı’nın Karadeniz’e açıldığı noktada bulunan eşiğin suyun %75’inin Karadeniz’e geçmesini engellediğini belirtti.

Proje lideri Levent Artüz ise sudaki çözünmüş oksijen düzeyinde çok ciddi düşüş olduğunu, Marmara Denizi’nin prodüktif alanının da 1970’lerde 40 m iken, şuanda 5 m’ye düştüğünü ve canlı ortamı bozulduğu için lüfer gibi geçici türlerin de zarar gördüğünü belirtti. Artüz’e göre, bu yüzden örneğin avcılık tümüyle yasaklansa bile kirliliğe çözüm bulunmadığı takdirde bu türler tamamen yok olacak! Artüz ayrıca, İzmit Körfezi’nde göreceli düzelme olduğunu ancak gerçek düzelme için tüm Marmara Denizi’nin düzelmesi gerektiğini belirtti. Analiz ve hesaplamalara göre atık girdileri kesildiği takdirde Marmara’da ilk 5 yıl içinde iyileşme görülebilir. Bu “sıfır atık” senaryosunda sudaki çözünmüş oksijen miktarının artacağı ve kaybolan 123 tür balıktan 50’sinin geri kazanılabileceği belirtiliyor.

Bunun dışındaki tüm senaryolar ise Marmara Denizi’nin tamamen cansız ortama dönüştüğünü ve bu noktadan sonra geri dönüşün mümkün olamayacağını gösteriyor

Alerji, astım ve çevre kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkileri konularında çalışmalar yapan, Doç. Dr. Tunç Akkoç ise, hayvanlarda tedavi şansının olmadığını, deniz canlılarının yeteri kadar oksijen alamadıklarını, amonyak miktarının aşırı artmasının oksijen alımına engel olduğunu, balıkların solungaçlarındaki birikimleri araştırdıklarını ve sulardaki kimyasallar insan sağlığını tehdit edici boyutlara gelebileceğini anlattı.

Proje koordinatörü ve bilgi işlem merkezi sorumlusu Bülent Artüz ise projenin süreçlerini anlatan, örnek ve rehber teşkil edecek bir yapı kuracaklarını söyledi.

MAREM 2011 yaz çalışması sonuçları şu şekilde özetlenebilir:

  • İzlenim ve ilk ham ölçüm sonuçlarına göre, Marmara Denizi’nin çok büyük bölümü ile deniz özelliklerine sahip bir su kitlesi değil, açık bir fosseptik olduğu gözlenmiştir.
  • Yine Marmara Denizi’nin büyük bir bölümünde, özellikle de doğu kesimlerinde, suda çözünmüş oksijen değerlerinin çok düşük seviyelerde olduğu, hatta yer yer anoksik bölgelerin bulunduğu tespit edilmiştir.
  • İlk izlenimlere göre, Marmara Denizi genelinde çalışılan istasyonlardaki bakteriyolojik değerlerin aşırı kirlenme yükünü doğruladıkları gözlemlenmiştir.
  • Evsel atıkların Marmara Denizi genelinde had safhada etki ettikleri, sanayi ve tarımsal atıklara Marmara Denizi’nin her bölümünde yoğun bir şekilde rastlandığı gözlemlenmiştir.
  • Marmara Denizi’nin büyük bir bölümünde, nitrat, nitrit ve amonyak değerlerinin çok yüksek olduğu gözlemlenmiştir.
  • İstanbul’a yaklaştıkça Marmara Denizi dip yapısında canlılığın yer yer sıfıra düştüğü gözlemlenmiştir.
  • 1200 m’den alınan canlı örnekleri, çamur ve su numunelerinde, durumun buralarda bile çok vahim olduğu gözlemlenmiştir.
  • Marmara Denizi genelinde çok yüksek bulanıklılık ve dolayısı ile çok düşük ışık geçirgenliği değerleri tespit edilmiştir.
  • Marmara Denizi üst su tabakasında özellikle göçer balıkların konaklayacağı ve besleneceği seviyelerin yeterli çözünmüş oksijen değerlerine sahip tabakanın ortalama olarak 5, 7 m kalınlıkta ve çok yetersiz olduğu tespit edilmiştir.

Projenin bilimsel ekibinden Prof. Dr. Dinçer Gülen ve Prof. Dr. Simav Bargu ise, 1000 m’nin altındaki çukurlardan çamur örnekleri alınarak 16000 yıl öncesine ait örnekler elde ettiklerini, eskiden Marmara’ya bağlı olan Sapanca Gölünde de çalışmalara başlayacaklarını belirterek paleontoloji sayesinde Marmara Denizi’nin henüz kirlenmemiş zamanlarını analiz edebildiklerini, Marmara Denizi’ndeki ana faya paralel faylardan çıkan gazlardan örnekler alınarak tespitler yapacaklarını söyledi.

Projenin 30 Temmuz-10 Ağustos tarihleri arasında Marmara Denizi’nin 150 farklı noktasında yapılan ölçümlere dayanan ve 100.000 liraya malolan etabını Erdal İnönü Vakfı ve Ak-Kim Kimya destekliyor.

Özel Haber: Esra Yazıcı Gökmen ve Durukan Dudu

(Yeşil Gazete)

You may also like

Comments

Comments are closed.