Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü’nden bilim insanlarının yönettiği insansız su altı planörü “Deniz Kâşifi”, Marmara ve Akdeniz’de geniş bir alanda ilk kez kesintisiz otonom ölçümleme yaparak, önemli veriler elde etti.
Bilimsel çalışmalara destek olmak üzere Türkiye İş Bankası tarafından enstitünün kullanımına sunulan planörün topladığı verilere göre, Akdeniz iklim değişikliğinin en yoğun hissedildiği deniz olurken, Marmara’da evsel, endüstriyel ve tarım alanlarının kirliliğini denize taşıyan yoğun insan etkisiyle oksijen günden güne tükeniyor.
Marmara kış koşullarında bile oksijen fakiri
“Deniz Kaşifi”nin deniz araştırmalarına sunduğu en kritik fayda, geniş bir alanı tarayarak yatay ve dikey yönde sürekli, kesintisiz ve yüksek çözünürlükteki verilerin toplanması ve dolayısıyla bölgedeki günlük değişimlerin yakalanıp tespit edilebilmesi oldu.
Araştırmada Marmara’nın Bandırma ve Edremit Körfezi’nin bulunduğu güney bölgesine kadar oksijenli Akdeniz alt suyunun giriş yaptığı gözlemlendi. Fakat batıdan doğuya gittikçe bu suyun etkisini yitirdiği, hatta kış koşullarında bile İzmit Körfezi’ne doğru pek çok bölgenin oksijen yönünden fakir kaldığı tespit edildi.
Bu kadar geniş bir alandaki yatay ve dikey yöndeki değişimi ilk kez yüksek çözünürlüklü olarak ortaya koyan sonuçlar, Marmara Denizi’nde canlı hayatı üzerinde olumsuz etkilerin daha da artmaması için adımların atılması gerektiğine işaret ediyor.
Sıra Karadeniz’de
Doğu Akdeniz’de deniz suyu sıcaklıklarının dünya ortalamasının üzerinde olduğunu ortaya koyan araştırma, şimdi de Karadeniz’de sürdürülüyor.
ODTÜ’nün oşinografik araştırma gemisi Bilim-2 ile Deniz Ekosistem ve İklim Araştırmaları Merkezi (DEKOSİM) ve UFUK 2020 BRIDGE-BS Projesi desteği ile Karadeniz’de gerçekleştirilen araştırma seferi kapsamında burada suya indirilen otonom su altı planörünün topladığı veriler ile açık deniz seferi sırasında toplanan veriler karşılaştırılacak.
Bu karşılaştırmanın, Karadeniz açık deniz oşinografisi konusunda yapılacak ilk kapsamlı çalışma olmasının yanı sıra deniz araştırmaları alanında önemli bir kilometre taşı oluşturması bekleniyor.
‘Marmara’da insan kaynaklı kirleticilerin kontrol altına alınması kritik’
Araştırmayla ilgili bilgi veren ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu, Marmara Denizi’nin, iklimde meydana gelen olumsuz değişimlerin yanında yoğun insan aktivitelerinin yaşandığı bir iç deniz olduğunu belirtti.
Salihoğlu, Türkiye nüfusunun beşte birine ev sahipliği yapan, tarımdan enerjiye, turizmden sanayiye kadar çeşitlenmiş bir ekonomik büyüklüğe sahip olan illerle çevrili olmasının Marmara Denizi üzerindeki insan baskısının her geçen gün artmasına neden olduğuna; diğer denizlerle su alışverişinin sadece iki dar boğaz ile olmasının, Marmara’nın insana karşı savunma gücünü düşürdüğüne dikkat çekti:
“ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü tarafından 40 yılı aşkın süredir toplanan oşinografik veriler, Marmara Denizi’nde özellikle derin havzalarda ve körfezlerde oksijenin kritik seviyelerin altına düştüğünü gösteriyor. Bu da Marmara Denizi’nde yaşayan canlıların üzerinde olumsuz etkilerin daha da artacağına işaret ediyor. Marmara Denizi’nin Karadeniz gibi belli bir derinlikten sonra oksijenin olmadığı ölü bir deniz haline gelmesinin önüne geçmek için acil önlemler alınması gerekiyor. İlk etapta havza ve atıksularla Marmara’ya taşınan azot, fosfor vb. besin yüklerince zengin insan kaynaklı evsel, endüstriyel ve tarım kaynaklı kirleticilerin kontrol altına alınması ve denetlenmesi büyük önem taşıyor.”
Akdeniz’de sıcaklık artışı alarm veriyor
Akdeniz’deki bulgulara ilişkin de değerlendirmede bulunan Salihoğlu, ısınma, beklenmedik hava olayları, denizlerin asitlenmesi (asidifikasyon) gibi insan kaynaklı iklim değişiminin etkilerinin tüm Akdeniz’de yoğun şekilde yaşandığını ifade etti: .
“Yaptığımız araştırmalar bu etkilerin en fazla hissedildiği Doğu Akdeniz’de deniz suyu sıcaklıklarının dünya ortalamasının üzerinde olduğunu destekliyor. Küresel ısınmaya bağlı olan bu sıcaklık artışı, deniz canlılarının üreme ve beslenme dönemlerinin değişmesinde olumsuz yönde etki ediyor. Ayrıca Süveyş Kanalı’ndan giren yabancı türlerin adaptasyon başarısı bölgenin biyoçeşitliliğini tehdit ediyor. Bu da deniz ekosisteminin bütünü açısından önemli değişimlerin olacağını gözler önüne seriyor. Tüm bu bulguların tespitinde yüksek çözünürlüklü veri ihtiyacı öne çıkıyor. Deniz Kâşifi tam da bu noktada hem bilim insanlarına hem de karar vericilere kaliteli, kesintisiz ve yüksek çözünürlüklü veri sağlamaya devam ediyor.”
‘Denizlerdeki kirlilik, hepimizin ortak meselesi’
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı ve Sürdürülebilirlik Lideri İzlem Erdem ise ekolojik dengenin sağlanmasında büyük rolü bulunan denizlerimizdeki kirlilik sorununun herkesin ortak meselesi olduğuna vurgu yaptı; ” Dünya üzerindeki yaşanabilir hacmin yüzde 90’ından fazlası derin denizlerde yer alıyor ve buradaki canlılar tüm gezegendeki yaşamı destekliyor. Bu nedenle denizlerle birlikte deniz kaynaklarını korumak ve sürdürülebilir kılmak amacıyla konunun uzmanlarıyla iş birlikleri yapıyor, pek çok çalışma yürütüyoruz” dedi.