Dünya

Margaret Thatcher bir çevre kahramanı mıydı?

0
Margaret Thatcher'ın portresini boyayan bir sanatçı. Thatcher'ın 11 yıllık iktidarı (1979-1990) derin ulusal ve küresel çevre değişimlerine denk düşüyor.Fotoğraf:Luke Macgregor/REUTERS

The Guardian’da John Vidal tarafından yayımlanan derlemeyi, Yeşil Gazete gönüllü çevirmenlerinden Hakan Gözlüklü ve Sinan Güven’in çevirisiyle sunuyoruz. 

***;

Margaret Thatcher, 1980’lerin sonunda iklim değişikliğini (o zamanlar küresel ısınma deniyordu) , asit yağmurlarını ve kirliliği İngiltere’nin o yıllarda New York’taki Birleşmiş Milletler elçisi Sir Crispin Tickell’in danışmanlığında gündeme getirmesi ve yaptığı çevre konulu etkili konuşmalarla hatırlanacak.

Bu konuşmalardan ilki 27 Eylül 1988 yılında Kraliyet Cemiyeti karşısında yaptığı ve İngiltere’de çevre tartışmalarını başlatan, ayrıca Yeryüzü Dostları ve Greenpeace gibi kuruluşlara ilgiyi arttıran konuşmaydı. Kullandığı ekolojik ve bilimsel argümanlar yeni değildi, ama etkisi büyük oldu:

Nesillerdir insanlığın dünya üzerinde yaptıklarının doğanın dengesini ve atmosferi değiştirmeyeceğini düşündük, ama yaptıklarımızın sonucunda nüfus, tarımsal ve fosil yakıt kullanımındaki anormol değişikliklerle istemeden de olsa gezegenin kendisi ile büyük bir deney baslatmış olabiliriz.

Thatcher ikinci konuşmasını Kasım 1989’da uluslarası topluma hitaben Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptı. Thatcher çevrenin globalleşen dünyadaki politik öneminin bilincindeydi ve uluslararasi yasalar icin direten baslica liderdi. Açıklamanın zamanlaması İngiltere gündemi için de önemliydi, çünkü Yeşiller daha birkaç ay önce %15 oy alarak ciddi bir tehlike olmuşlardı.

Su anda dünyada yaptığımız … yeryüzünün yeni tecrübesi. Gezegenimize zararlı ve tehlikeli yollarla hasar veren insanlık ve onun eylemleri. Bu eylemlerin gelecekteki sonuçları şimdiye kadar karşılaştıklarımızdan daha radikal ve geniş alanlara yayılmış olacak.

Etrafımızdaki denizleri değiştirmek, üzerimizdeki atmosferi değiştirmek dünyanın iklimini değiştirecektir ki bu da alışık bir şekilde sürdürdüğümüz yaşamımızı değiştirecektir.”

Tüm dünyanin karşılaştığı çevre sorununa yine tüm dünyanın karşılık vermesi gerekiyor. Her ülke bundan etkilenecek, ve hiçbir ülke bunun dışında kalamaz. Endüstriyelleşmiş ülkeler endüstrileşmesini tamamlamamış ülkelere daha çok katkıda bulunmak zorundadırlar.”

Ama Thatcher’in çevre sorunlarına karşı coşkusu fazla sürmedi. Hadley İklim Tahmini ve Araştırmaları Merkezi’nin 1990 yılında açılışını yapmasına rağmen Rio Yeryüzü Zirvesi’ne katılmadı; orman, iklim ve diğer anlaşmaları imzalamak kendisinden sonra göreve gelecek olan John Major’a kaldı. Emeklilik yıllarında da 2002 yılında çıkan ve Al Gore’u “en aptalca” tahminler yapmakla itham ettiği hatıratına kadar da çevre ile ilgili bir şey söylemedi.

1990’larda Yeryüzü Dostları kuruluşunun başkanı olan Jonathan Porritt, ‘çevre’ tartışmasında onun önemli etkisini hatırlatıyor:

‘Geride kalan 60 yılda iklimle ilgili meseleleri ülkenin gündemine getirmek için herkesten daha çok iş yapan Thatcher’dı. 1987-1988’de ozon tabakası, asit yağmuru ve iklim değişikliği hakkında konuşmaya başladığında, bu konuların ‘ağaç-kucaklayan gariplerin’ işi olduğunu söyleyenler, ‘Ohh, bunu söyleyen Bayan Thatcher, ciddi bir şey olmalı.’ diye düşünmeye başladılar. Thatcher, geniş kesimlere ulaştırmakla yeşil fikirlerin önem kazanmasında büyük rol oynadı.’

 

 

Margaret Thatcher'ın portresini boyayan bir sanatçı. Thatcher'ın 11 yıllık iktidarı (1979-1990) derin ulusal ve küresel çevre değişimlerine denk düşüyor.Fotoğraf:Luke Macgregor/REUTERS

 

Fakat çevresel mirası emekliliğinden çok sonra da devam etti. Hükümetlerinin desteklediği serbest pazar ekonomisi İngiltere’nin yeşil yüzünü önemli ölçüde değiştirdi. Tartışmalı özelleştirme dizisi ile bakanları kent dışı alış-veriş yatırımlarını onaylayarak kentlerin kontrolsüz büyümesini teşvik ettiler, otobüs hizmetlerini özelleştirdiler veya kurallarıyla oynadılar, raylı taşıma yerine milyarlarca paundu araba yollarına harcadılar, su ve atık işlerini uluslararası şirketlere devrettiler. Thatcher sadece demiryollarını özelleştirmekten kaçındı, bunun ‘özelleştirilemeyecek’ olduğunu söyleyerek.

En büyük tepkiyi su ve kanalizasyon sistemininin 1987’de özelleştirmesinde aldı. O zamana kadar su en temel insan haklarından kabul ediliyordu, kimse ona tek başına sahip olamazdı ve mümkün olan en az para ile kamu tarafından yönetilmeliydi.Fakat 10 yeni su şirketi oluşturuldu ve bu şirketler borçları da silinerek büyük indirimlerle ve ‘yeşil’ çeyizleriyle satıldılar.Daily Mail bile bunun bedava olduğu yakınmasında bulundu. Tahmin edildiği gibi ilk 4 yıl içinde suyun fiyatı %50 arttı ve birçok şirket kirliliğe sebep olmaktan dolayı ağır cezalar aldılar. Günümüze kadar İngiltere suyunu özelleştiren tek büyük ülke.

Thatcher’ın gelişmekte olan üçüncü dünya ülkeleri ve doğal çevreye olan etkisi çok daha derindi. Amerika Birleşik Devletleri ile birlikte İngiltere, 1980’lerde Dünya Bankası-IMF-Dünya Ticaret Örgütü’nün 100’den fazla borçlu ülkeye endüstrileri üzerindeki devlet kontrollerini kaldırmaları, piyasalarını dışarıya açmaları, devletin sahip olduğu sanayi işletmelerini özelleştirmeleri ve hükümetlerin sağlık,eğitim ve su gibi temel hizmetleri sağlamalarını engellemek konusunda baskı yapmalarına izin verdi. Şimdi açıkça güvenilmez olan bu ‘yapısal ayarlama’ programları uluslararası madencilik, tarım ve orman ürünleri şirketlerinin gelişmekte olan ülkelerin doğal kaynaklarını büyük ölçekte sömürmesine sebep olmakla beraber, bu ülke piyasalarında pirinç gibi temel gıda maddelerinin fiyatlarını kırarak yerel piyasaları zayıflatıyor ve beslenme alışkanlıklarını da değiştiriyor.

Eleştirmenler sonucun gecekondu bölgelerinin genişlemesi, yoksulluğun artması ve çevre sorunlarının büyük oranda ağırlaşması olduğunu söylüyorlar.

Thatcher’ın 11 yıllık iktidarı (1979-1990) derin ulusal ve küresel çevre değişimlerine denk düşüyor. Bu zaman aralığında insan nüfusu 800 milyon artarken, dünya 150 milyon hektar birinci derece ormanlık alanı kaybetti, gecekondu bölgeleri genişledi ve yoksulluk dramatik bir şekilde arttı. Verilen bu zararda İngiltere’nin ve diğerlerinin dayattığı siyasal ve finansal sistemler tek başlarına sorumlu tutulamasalar da, tarih yaşananların onun döneminde gerçekleştiğini ve onun ve bakanlarının oynadıkları rolü yazacaktır.

 

Yeşil Gazete için çeviren: Hakan Gözlüklü ve Sinan Güven

Haberin özgün (ingilizce) metni

(The Guardian, Yeşil Gazete)


More in Dünya

You may also like

Comments

Comments are closed.