Ekolojik YaşamManşet

Küçülme (Degrowth) tartışmaları neden hız kazanıyor? – Nick Meynen

0

Nick Meynen tarafından Ecologist‘de yayınlanan yazıyı Yeşil Gazete yazarı Ali Serdar Gültekin‘in çevirisiyle paylaşıyoruz.

***

Nick Meynen tartışılmakta olan “yeterliliğin” yeni anlatım biçimini keşfediyor ve bunu yakalamak için geç olup olmadığını soruyor?

budapest-degrowth

On yıl önce “küçülme” kelimesini neoliberal sürekli ekonomik büyümenin alternatifi olarak birkaç profesör ve bazı aktivistler kullanıyordu. Bugün “küçülme ekonomisi” uzmanlarca üst düzey değerlendirilmiş makaleler, geniş çaplı tercüme edilmiş Degrowth gibi kitaplarla bir aktivist akademik disiplin. Yeni bir dönem ve 2016 Budapeşte Küçülme Konferansı ve Haftası gibi 2 yılda bir gerçekleştirilen büyük ölçekli konferanslar için bir kelime.

En azından bu aktivistleri ve eğitimcileri bir şey birleştiriyor: ekonomik büyümenin gerekliliği varsayımı ölümcül şekilde hatalı olduğunda ve bunun acilen düzeltilmesi gerektiğinde uzlaşıyorlar çünkü bu insanlığın gelişebileceği ortamını altını oyuyor.

Sürdürülebilir küçülme eşitsizlik ve büyüme odaklı büyüme paradigmasından kaynaklanan çevresel yıkımla mücadele ediyor; üretimin ve tüketimin azaltılması ve bununla birlikte insanlığın ve gezegenin iyiliğinin tekrar düşünmesi için çağrıda bulunuyor. Toplulukların kendi ekolojik imkânları içerisinde açık, yerelleşmiş ekonomilerin ve yeni demokratik kurumlar aracılığıyla kaynakların daha eşit dağıtıldığı bir gelecek için çağrıda bulunuyor.

Küçülme Kuzey ve Güneyle eş alakalı

Küçülen topluma varabilmek için öncelikle bir neoliberal distopya içerisinde yaşadığımızın farkına varmalıyız. Ardından yeni anlatılar inşa etmeli ve bastırılmış yerli topluluklar gibi sesi kesilmiş veya kenara çekilmişleri savunmalıyız. Ardından onları çeşitlilik ve dayanışma içinde kritik olarak dile getirmeliyiz.

Bu süreç geçen yıllarda Avrupa’da popüler hale geldi ve küçülme hareketi şimdi kendisine Avrupa’nın ötesinde de müttefikler buluyor. Research and Degrowth’da (Araştırma ve Küçülme) araştırmacı ve konferansın eş organizatörü Federico Demaria diyor ki “Küçülmeyi ihraç etmek istemiyoruz. Avrupa’da başladı ve çoğunlukla sözde gelişmiş (ya da endüstrileşmiş) ülkelere uygulanıyor. Fakat Avrupa’daki küçülme hareketleri bir sinerjiyi tartışıyoruz, Küresel İklim Adaleti Hareketi (Global Climate Justice Movement) ve diğerleri ile. Küresel İklim Adaleti Hareketi ile kurulan ittifakın bir örneği geçen iki yılda Almanya’daki iklim kampında kendini gösterdi. Hepimiz diyoruz ki – İklimi değil, Sistemi değiştir.”

Universitat Autonoma de Barcelona’da (Barcelona Otonom Üniversitesi) doktora araştırmacısı Daniela Del Bene diyor ki küçülme tartışmaları, orada da “büyümenin” insanların yaşam koşullarında bir iyileşme olacağı anlamına gelmediği Küresel Güneyle de alakalı. Arazilerin madencilik için kamulaştırılmasını, politik gücü zapt etmiş kibirli elitlerin konsolidasyonlarını ve şiddet yoluyla korunan devasa servetleri ve iklim adaleti aktivistlerinin suçlulaştırılmasını düşünün. Bu kötü yönetim ya da talihsiz kazalardan ötürü değil, bu bazı elitlerin “kolay büyümesi” için gerekli olan ortam.

Hint aktivist ve Churning the Earth (Dünyayı Çalkalamak – henüz Türkçe baskısı bulunmuyor) kitabının yazarı Ashish Kothari’nin de benzer bir küçülme yanlısı görüşü var. Kothari diyor ki Hindistan’da gayri safi yurtiçi hasılada 1991’den bu yana gerçekleşen artış “sadece yardım etmekle kalmadı, daha önceden kendine yetenleri marjinalleştirdi.” Hesapladığı üzere Hindistan’da geçen yarım yüzyılda toprakları ellerinden alınan 60 milyon insan fiziksel olarak yer değiştirirken 100 ila 200 milyon insan yerinde kaldı. Bu zaten sınırda yaşayan 300 ila 400 milyon insanın üzerine geliyor. “Aynı zamanda farkına varmalısınız ki Hindistan’daki işlerin sadece %7’si resmi sektörlerde ve tüm gayri safi yurtiçi hasıladaki artış bu küçük baloncuk içerisinde çoğunlukla da geri kalana masraf şeklinde yansıyarak gerçekleşiyor. Ortaya koyduğumuz üzere gayri safi yurtiçi hasılada geçen 20 yılda gerçekleşen büyüme 120 milyon yeni insan işe ihtiyaç duyarken 3 milyon yeni iş yarattı.”

Fakat Ashish Kothari farklı bir ekonomi için mücadele veren Hindistan’daki farklı grupları bir araya getirmede çok aktif. Kothari’ye göre hiçbir direnç alternatif bir vizyon olmadan yenilemez. “En dipten en tepeye, bir yenidünya görüşü yaratıldı ve bu görüş cömertlik, çeşitliliğe saygı, ekolojik uyum, eşitlik ve adalet üzerine kurulu.”

Başka bir çeşit demokrasi

Budapeşte’de gerçekleştirilen Küçülme (Degrowth) ekonomisini aktivist akademik bir disiplin olarak kabul eden 5. Uluslararası Küçülme Konferansı (5th International Degrowth Conference) delegeleri

Budapeşte’de gerçekleştirilen Küçülme (Degrowth) ekonomisini aktivist akademik bir disiplin olarak kabul eden 5. Uluslararası Küçülme Konferansı (5th International Degrowth Conference) delegeleri

Ekolojist için yakınlarda bir yazı yazan London School of Economics’den (Londra Ekonomi Okulu) Jason Hickel göre artık büyümeye son vermeliyiz – sadece gezegeni korumak için değil aynı zamanda insan ihtiyaçlarının karşılanmasına odaklanmak için. Budapeşte’deki birçok bilim insanı buna katılıyor ve tinsel bir sorudan çok bilimsel bir soru yöneltiyorlar: Ya eğer BM çevreleri tarafından savunuculuğu yapılan dünyanın en iyi siyasi uzlaşması, nam-ı diğer “yeşil büyüme” doğa bilimlerinin en uç noktasında fiziksel olarak imkânsızsa?

Birçok bilim insanın hesapladığı üzere eğer büyüme yolunda ilerlersek bu yüzyıl içerisinde bir toplumsal çöküş gerçekleşecek. Karar vericilerin büyük kısmının imkânsıza gitmek yönünde karar aldığı, eğer karar alırlarsa yerçekimi kanunu iptal edebilirmişlercesine bir dünyada yaşıyoruz.

Rotayı değiştirmek için alternatif bir modele ihtiyacımız var ve küçülme disiplini bunun için çalışıyor. Bir takım mitlerden kurtulmayı gerektiriyor. Parlamenter demokrasi konseptini sevmekle birlikte, uygunsuz gerçek şu sistem aracılığı ile ki bizi temsil eden insanların çoğunluğu her zaman haklı değil.

Oregon Eyalet Üniversitesi Çevre ve Sosyal Felsefe bölümünde Asistan Profesör (Yrd. Doç.) Barbara Murca bize sıkıştırılmış bir genel oturumda şunları aktardı: “Daha çok demokrasi daha çok referandum demek değildir. Ekonomik demokrasi üretim ve tüketim modellerini biçimlendirirken demokratik katılımdır.”

Deniela Del Bene aynı açıklamayı enerji için yaptı ve şöyle konuştu: “Enerji bağımsızlığı tüm zincir boyunca enerji hakkında karar alabilmek, aldığınız kararların diğer bölgelerde yaratabileceği etkinin sorumluluğunu almak ve dev alt yapıların dayatılmasına ve bölgenin rahatsız edilmesine karşı çıkmaktır.”

Birçok konuşmacı geçen birkaç on yıl içerisinde özelleştirme ve devlet denetiminde azalma sonucu kaybedilen birçok şeyin kontrolünün geri almaya ihtiyaç duyduğumuzun altını çizdi.

Tepeden aşağıya küçülme: kanun yapıcılar için dersler

Yiyecek, malzemeler, ürünler veya enerji hakkında olmasından bağımsız neoliberal pazar için birçok model mevcut ve aslında oldukça gelişmiş haldeler. Süpermarketlere karşı yerel gıda kooperatiflerine bir bakın. Avrupa Birliği’nin fonladığı Supply Cha!nge (Kaynak Değişimi) projesi süpermarketlerin hayatımıza soktuklarını değiştirmeye çalışan 29 STK’yi bir araya getirdi.

“Perakende market tekelliğine karşı küçülme alternatifleri” oturumda Supply Cha!nge ortakları, Avrupa Çevre Bürosu ve Friends of Earth’ün (Dünyanın Dostları) Macaristan ayağı neoliberal sorunları ve gıda tedarik zincirinde küçülme çözümlerini konuştular. Sadece 10 yılda modern perakendenin pazardaki payı %44 ila %62 oranında azaldı. Sebepler arasında özel markaların süpermarketlerden çıkması da yer almakta (şu an yaklaşık pazarın %40’ına sahipler). Onların tedarik zincirleri uzun, şeffaf değil ve çoğunlukla adil olmayan ticari uygulamalarla maliyeti küçük üreticilere ve doğaya yüklüyorlar.

İlginç bir şekilde perakende tekellerine dönük bu eğilim geçen yıllarda Macaristan gibi ülkelerde durdu. Daha çok insan artık yerel gıda, “milli” gıda alıyorlar ve yeni hipermarketlerin kurulması hükümet tarafından imkânsız ya da çok zor hale getirildi. Bristol belediye başkanı çok uzun süre önce şehirde marketleri yasaklamıştı. Yerel ve ulusal otoriteler neoliberale mi ya da küçülme ekonomisine mi gitmeleri gerektiğini seçebilirler. TINA’yı unutun, Hiçbir Alternatif Yok (There is No Alternative) mitini.

Tepeden aşağıyı ölçümler aşağıdan yukarı küçülme alternatifleriyle Cargonomia gibi uyumlu olmalı. Cargonomia carbobike ile sürdürülebilir dağıtımı olan yerel organik çiftliklerle kendin yap atölyelerini birleştiren bir proje. Sunulan başka bir vaka ise Macaristan’ın doğusunda 120,000 nüfuslu bir şehre en çok 50 km uzaklıktaki 60 kadar üreticinin şehirdeki 2000 tüketicinin ihtiyacını karşıladığı alışveriş sepeti kooperatifi. Gönüllüler Cuma günleri toplanan ahşap kutu içerisindeki haftalık siparişlerin dağıtıldığından emin oluyorlar. Saha gezileri üreticilerle tüketiciler arasında bağlantı kuruyor, bir ihtiyacın üzerine gidilmesi iki tarafta da hissediliyor: doğrudan ilişkilerin yeninden kurulması. Avrupa Çevre Bürosunda Küresel Politikalar ve Sürdürülebilirlik moderatörü ve direktörü Leida Rijnhout “Bu sadece gıda ile ilgili değil, sosyal kohezyonla ilgili” diyor.

Topluluk destekli tarımın artışı iyi bir örnek olarak görülmeli. Bu yazar 320 yurttaşla birlikte Belçika’daki ilk CSA çiftliğinin bir parçası. Gelecek hafta (Yazının yayım tarihi 2 Eylül 2016) bu sırada topraktan bitermiş gibi çoğalmış diğer 40 CSA çiftliği ile birlikte 10. yılımızı kutlayacağız.

Fakat tüm bu dipten tepeye girişimler kanun yapıcıların yapmaları gerekenleri tamamladıklarında daha anlamlı olacaklar. Bir ülke doğru kadar alma ile nelerin mümkün olduğunu göstermekte. Araştırmacı Julien Francois Gerber Bhutan’ın komşu ülkelerinde neoliberal anlatımları çalıştı. Burası küçülme ekonomisinin tepeden aşağıya uygulandığı bir örnek. Bhutan’da en tepedeki 3 karar verici Brüt Ulusal Mutluluğun (Gross National Happiness) gayri safi yurtiçi hasıladan daha önemli olduğuna karar verdiler ve bunu ölçmek için 9 parametre belirlediler.

Bhutan hükümeti sonsuz büyümeye yönelmemek konusunda bariz bir örnek: hatta verimlilik eşikleri var: tarım ilacı kullanımı gibi ülkenin aşmaması gereken limitler. Reklam yapmayı, parayı ülke dışına çıkaran zincirleri yasakladırlar ve çevresel etkileri sınırlamak için turist sayısına bir üst limit getirdiler. Tüm politikacılar herkesin ihtiyaçları için yeterli ama herkesin aç gözlülüğü için yetersiz bakış açısına sahip sürdürülebilir ekonomi vizyonu hakkında zorunlu bir eğitimden geçiyorlar.

Bu da bizi bu tür çevrelerde dile pelesenk olmuş yeni bir kelimeye getiriyor, yeterlilik. Verimlilik ekonominin büyümesi için yardım ederken ve yeterlilik bizim gezegen sınırlarında yaşamamıza yardımcı olur.

Araştırmacı aktivist Joachim Spangenberg “yeterlilik çevreciliği kapsar ancak ondan daha büyüktür. “Daha hızlı, daha yüksek, daha ileri ve daha fazlası” konseptinin tam tersidir. Küçülmeyi düşünenler her zaman uygun bir konumda olacaklar, hatırlamakta fayda var, neoliberal iktisatçılar neoliberalizm ana akım olana kadar 30 yıl boyunca bir çölde bağırıyor gibi hissetmişlerdi. Kaynaklar azalırken ve atmosfer, toprak ve okyanuslar daha çok kirlilikle dolarken en büyük soru geç kalmadan önce yeterlilik ekonomisinin küçülme anlatımı verimliliği yakalayabilecek mi?

Haberin İngilizce orijinali

Haber: Nick Meynen

Yeşil Gazete için çeviren: Ali Serdar Gültekin

(Yeşil Gazete, Ecologist)

You may also like

Comments

Comments are closed.