James Crisp tarafından EurActiv‘de yayımlanan haberi Yeşil Gazete gönüllü çevirmeni Merver Erdem‘in çevirisiyle sunuyoruz.
***
Kömür endüstrisinin Avrupa grubu, Paris’te düzenlenen AB İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP21) küresel ısınmayı durdurmak adına yapılan bu önemli anlaşma nedeniyle kömür sektörüne “tıpkı bir zamanların köle tüccarları gibi nefretle bakılacağını” belirtti.
Avrupa Kömür ve Linyit Birliği (Eurocoal) Genel Sekreteri Brian Ricketts üyelerine şu sözlerle seslendi: “İklim bandosu artan taraftarlar ile hızla büyüyor. Fosil yakıt sektörü önümüzdeki yıllar boyunca haksız sebeplerle yargılanacak.”
“Bu sürdürülebilir bir durum değil ve sektör buna daha fazla boyun eğmemelidir” ifadesinde bulunan Ricketts ardından hükumetleri ve Avrupa Komisyonu’nu “karşıt eylemlerle işbirliği yapmakla” suçladı.
12 Aralık Cumartesi günü dünya hükumetleri küresel ısınmayı “sanayi öncesi seviyenin iki derece üzerinde” sabitlemek üzere tarihi bir anlaşmaya imza attı ve gelecekteki bu seviyenin yalnızca 1,5 derece fazla olmasını hedeflediklerini belirtti.
Kömür, karbon emisyonu ve küresel ısınmaya neden olan bir fosil yakıttır. Eurocoal topluluğu kendilerini “kömürün sesi” olarak nitelendirmekte ve AB kuruluşları ile politika üretmede yakın bir ilişki içerisinde faaliyet gösterdiklerini belirtmektedir.
Paris anlaşması, gelişmekte olan ve gelişmiş ülkeler arasındaki uzlaşmazlıkları çözmek adına 13 gün boyunca mücadele eden heyetler tarafından coşkuyla karşılandı.
Ricketts üyelere şu sözlerle seslendi: “Bu anlaşmanın çok etkili olmayacağını düşünerek rehavete kapılabilirsiniz. Kapılmayın. Söylenenlerin ve yasal zeminin hiçbir önemi yok” “Birleşmiş Milletler fosil yakıtları bir numaralı düşman olarak gösteriyor.”
Ricketts, “Fosil yakıtlar olduğu yerde kalsın” anlayışıyla sürdürülen kampanyaların yerini yakın zamanda daha da artan bir kuşkuyla “Yerine geri koyun” kampanyalarının alacağını öngördü.
‘Küresel hükümet’
Ricketts, anlaşmanın temelinde potansiyel yenilenebilir kaynaklarla ilgili bir “BM yalanı” olduğunu belirterek “COP21 sayesinde insanlar egolarını okşadı ve pek çok kişi tarihi bir olayda yer aldığını düşünüyor” sözlerini kullandı. “Dünyamıza duygusal enerji ile güç verebiliyor olsaydık, COP21 sayesinde önümüzdeki yüz yıl için kesintisiz gücümüz olurdu.”
196 millet arasında bir anlaşma sağlamanın başarı olduğunu kaydeden Ricketts bunun “küresel hükümet” kurma adına ilk adım olduğunu belirtti.
Eurocoal bünyesinde Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, Polonya ve İngiltere dahil olmak üzere 20 ülkeden 34 üye bulunmaktadır ve bunların arasında ulusal kömür birlikleri, ithalat birlikleri, araştırma kuruluşları ve bireysel şirketler yer almaktadır.
STK’ları ve Avrupa Komisyonu’nu hedef aldı
Ricketts, Paris’te konuşmalar sırasında gösteri yapan STK’ları ve COP21’de ABD tarafından köşeye sıkıştırıldığını iddia ettiği Avrupa Komisyonu’nu hedef aldı.
COP21 sırasında güneşi temsil etmesi için Arc de Triomphe çevresindeki yollarının sarıya boyandığı Greenpeace eyleminden bahsederek “Kanunlar zorbalıkla alaşağı ediliyor” dedi.
Hükümetlerin demokratik faaliyetleri aradan çıkarmak için bazı STK’ları finanse ettiğini iddia eden Eurocoal başkanı “iklim değişikliği gibi karmaşık konularda ‘sokaktaki insanlardan’ daha fazlasını bilenler sandığı gereksiz bir araç olarak görüyor” dedi.
Ricketts, Avrupa Komisyonu’nun iddia ettiği gibi iklim anlaşması konusunda tüm milletlere yol gösterdiği anlayışına ateş püskürdü.
EurActiv’e verdiği röportajda “Avrupa Birliği, ABD’li dostlarımızın ellerinde oyuncak oldu! Komisyon’un AB’de emisyonu azaltma hedefleri konusundaki açıklamayı izlemek aslında oldukça eğlenceli olurdu ancak durum gayet ciddi.”
Ricketts diğer hiçbir ülkenin herhangi bir hedef konusunda anlaşmadığını belirtti. Ekim 2014 tarihinde AB liderleri, 2030 yılında sera gazı emisyonunu 1990 yılına kıyasla en az %40 oranında azaltma konusunda anlaşma sağladı. Ayrıca yenilenebilir kaynakları ve enerji etkinliğini %27 oranında artırmaya karar verdiler.
“Diğer hiçbir ülke herhangi bir hedef konusunda anlaşmadı. AB en azından 22 Nisan 2016 tarihinden önce BM’ye daha ılımlı bir iklim planı sunmalıdır”.
Paris’teki toplantıya hazırlık sırasında ülkeler Birleşmiş Milletler’e Niyet Edilen Ulusal Olarak Belirlenmiş Katkıları (INDCs) sundu. Bu iklim düzenleme taahhütleri COP21 anlaşması kapsamında her 5 yılda bir incelenecek.
Eurocoal, AB ile 2030 yılına dek sera gazı emisyonunu %30 oranında azaltma konusunda görüşmeler gerçekleştirmiştir. Ricketts, “Elbette ‘dünyaya liderlik etmiyoruz’ ve bu aşamada eski usül servet yaratımına devam etmeliyiz.” diye ekledi.
Diğer iş kolları ve sektörler Paris’teki anlaşmaya büyük destek verdi. Bugün erken saatlerde Almanya’nın ticari devleri 2030 hedeflerini artırmak üzere AB’ye çağrıda bulundu.
Ricketts, 2010 yılının Ağustos ayında Eurocoal bünyesindeki üst düzey göreve getirildi. Daha önce bir kömür analisti olarak International Energy Agency’de (Uluslararası Enerji Ajansı) çalıştı.
Ricketts çevreci STK’ları ilk kez hedef almıyor. Kısa süre önce Avrupa İklim Vakfı’nı “gerçeği çarptırmakla” ve “para ve güç” kullanarak demokrasiyi baltalamakla suçlamıştı.
EurActiv’e verdiği bir röportajda kömürün insanlığı esaretten kurtardığını belirtmişti. Euracoal ayrıca yenilenebilir enerjinin güvenilebilir olmadığına dair bir dizi karikatürün bulunduğu bir takvim de yayınladı.
Greenpeace AB enerji politikası danışmanı Jiri Jerabek: “İklim değişikliğini önlemek için kömürün toprak altında kalması gerek. Ancak bu kömür sektörü için bile yeni bir şey değil. Kasım ayında Birleşik Krallık, 2025 yılına dek kömürle çalışan elektrik santrallerini yavaş yavaş kapatma planını açıkladı. Avusturya, Portekiz ve Finlandiya da önümüzdeki on yıl içerisinde kömürsüz yaşama geçecek.
“Gidişat oldukça net. 2014 yılında ilk kez AB’de yenilenebilir kaynaklarla kömürden daha çok elektrik üretildi. Onlarca kömür fabrikası kapanmak üzere ve Avrupa’da git gide daha çok sayıda insan kendi yenilenebilir enerjisini üretiyor. Hal böyle olunca şirketler kömürden uzaklaşmaya ve finansal kurumlar kömür yatırımlarını durdurmaya başladı.”
ALT BİLGİ
İklim değişikliği konusundaki görüşmelere 1992 yılında başlandı ve BM her yıl Taraflar Konferansı ya da COP olarak bilinen uluslararası bir iklim değişikliği konferansı düzenlemektedir.
21. konferans 2015 yılının Aralık ayında Paris’te gerçekleştirildi. Katılımcılar, 2008 ve 2012 yılları arasında CO2 emisyonunu azaltmayı hedefleyen Kyoto Protokolü’nün yerine geçecek bir anlaşmada mutabakat sağladı.
Haberin İngilizce Orijinali
Haber: James Crisp
Yeşil Gazete İçin Çeviri: Merver Erdem
(Yeşil Gazete, EurActiv)