Kimileri ‘sıcak’ sever – Pelin Cengiz

Küresel ısınmanın olumsuz etkilerini giderek tüm ülkelerin hissedeceği, öte yandan kıtlık ve kuraklığın yanı sıra, deniz seviyesinde yükselme, seller, kasırgalar, orman yangınları gibi aşırı iklim olayları sonucu yaşanan felaketlerden dünyanın en yoksul kesimlerinin daha fazla zarar göreceği artık tartışmasız herkesin malumu. Küresel ısınmanın baş sorumlusu seragazı emisyonlarının azaltılması için pek çok kuruluşun bilimsel çalışması mevcut, hükümetlerden de bu alanda ortak bir tavır almaları bekleniyor. Ancak, gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler kalkınma, büyüme ya da artan enerji ihtiyacı gibi çeşitli bahanelerle seragazı emisyonlarını düşürmeye yönelik radikal önlemler alınmasına yanaşmıyor.

Bu kısırdöngü devam ederken, iklim değişikliği dünya ticaretini de farklı açılardan etkiliyor. Mesela, geçen ay, küresel ısınma nedeniyle Kuzey Kutbu bölgesindeki buzullarda görülen erimenin, bölgedeki ticari gemi trafiğinin rekor oranda yükselmesine neden olduğu açıklanmıştı. Kuzey Kutbu Denizi, buzlarla kaplı olması nedeniyle gemilerin geçişi için uygun bir rota değildi, fakat artık küresel ısınmanın da etkisiyle eriyen buzullar, bu bölgenin popülaritesini epey arttırmış durumda. Financial Times’ta yayımlanan bir makalede, 2030’da Asya ve Avrupa arasındaki ticaretin dörtte birinin bu hat üzerinden yapılacağının tahmin edildiği belirtilmişti.

Özellikle, Çin’in bu denizlerde seyahat edebilecek gemiler inşa ederek, normalde Süveyş Kanalı’nı kullanarak ulaştığı Avrupa’ya artık Kuzey’den gitmeyi planladığı kaydediliyor. Nitekim yol daha kısa! Çin devletine ait COSCO Group’un (China Ocean Shipping Company) 8 Ağustos’ta Çin’in kuzeydoğusundaki Dalian’dan ayrılan gemisinin Bering Boğazı’ndan geçerek 11 Eylül’de Hollanda’nın Rotterdam şehrine varması planlanıyor. Süveyş Kanalı ve Akdeniz üzerinden 48 günde tamamlanan yolculuk böylece 35 günde tamamlanmış olacak.

Yine bu yolu canlı bir ticaret güzergâhı hâline getirmek isteyenlerden biri de Rusya. Rusya’nın kontrolündeki NSR (The North Sea Region) yönetimi, bu yaz 393 gemiye Sibirya’nın kuzeyini kullanarak geçme izni verildiğini açıkladı. Geçen yıl bu suları kullanan gemi sayısı 46 iken 2010’da bu sayı sadece dörtmüş. Bu rota genelde temmuzda açılıp kasımın sonunda suların buzullaşması ile kapanıyor.

Yine WSJ’da yayımlanan bir makalede, nakliyat sektörüyle ilgili verileri derleyen Lloyd’s List şirketinin, 2021’de Kuzey Kutbu aracılığı ile 15 milyon ton yük taşınacağı tahmininde bulunduğu yazılmıştı. Yine de bu rakamın şu an 17 bin geminin 900 milyon ton yük taşıdığı Süveyş Kanalı’ndaki hacmin yanında çok ufak kaldığı ifade ediliyor.

Bu gelişme iklim değişikliğinin “faydalı bir yanı” olarak değerlendirilse de, bu bakış açısı dünyanın içinde bulunduğu tehdidin doğru algılanamadığını göstermesi açısından önemli. Hâl böyle olunca, dünyayı en fazla kirletenlerin bırakın küresel ısınmadan şikâyet etmesini ya da önlem almasını memnuniyetlerini gizlemeyecek kadar fütursuz olduğuna şahitlik ediyoruz. Buzulların erimesinden yeni bir ticari avantaj elde etme niyetindeki ülkelerin dünyayı en çok kirletenler olması da şaşırtıcı değil. Dünyaya en fazla seragazı salan ülkelerin başında Çin geliyor, Rusya ise dördüncü.

Bu gelişmeler artık “küresel ısınmanın önüne nasıl geçeriz” sorusunun anlamını yitirmiş olabileceğine işaret ediyor. Zira, küresel ısınmanın memnun ettiği ülkeler ve firmalar varken, en fakirlerin ve küresel ısınmadan en az sorumlu olanların en fazla etkilenecekler sınıfında olması işleri güçleştiriyor. Bundan sonra belki de sormamız gereken soruyu, “küresel ısınmadan fayda sağlayacak kesimlerle nasıl mücadele ederiz” şeklinde güncellememiz daha gerçekçi olacak. Ancak, bu melanetten kimseye hayır gelmez.

Pelin Cengiz – Taraf

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR