Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı binasının boşaltılması hızlı esip çabuk sönmüş bir rüzgar olarak kaldı, Mimar Sinan ile ilgili bu haberin hemen öncesinde ise İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda bulunan Pantomim Sanat Dalı Bölümü’ne bu dönem öğrenci alınmayacağı ortaya çıkmıştı.
Bu gelişmelerde genç ve deneyimli sanatçılarla bir araya gelerek hem konservatuarların durumlarını, hem de sanata yaklaşımlarını ve deneyimlerini konuşmak için bir fırsat yaratmış oldu.
Irmak Keskin de bu vesile ile Yeşil Gazete için sanatçılar ile kısa röportajlar gerçekleştirdi. İkinci konuğu müzisyen Sezgin Alkan.
***
Irmak Keskin: Tanımayanların için, Sezgin Alkan kimdir? diye sorarak başlayayım.
Sezgin Alkan: Merhaba. Ruhunda ne yatıyorsa bunu müzik diliyle telaffuz eden bir insan sadece :)
Irmak Keskin: Müzikle tanışıp konservatuvara girme sürecinden ve çevrenin tepkilerinden bahsedetmek ister misin kısaca?
Sezgin Alkan: Babam da müzisyen olduğu için gözümü açtığım günden beri evde müzik dönüyordu zaten hep. İTÜ ve Mimar Sinan Üniversitesi sınavlarına ilkokulu bitirince girdim ve ikisini de kazandım.
Babamın da etkisiyle (iyi ki) Mimar Sinan Üniversitesi’nden yana seçimimi yaptım. Birçok arkadaşım o dönemler fazlasıyla revaçta olan “kolej” mantığıyla yürüdü. Benimle dalga geçenler bile oldu, işin aslını bilmediklerinden dolayı.
Şimdiki durumda bakıyorum, onların yürüdüğü yolda ben yıllar öncesinden depara kalkmışım. Ailemin çok büyük etkisi var tabi bunda.
Irmak Keskin: Son günlerde boşaltılması planlanan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Konservatuvarı senin de yıllarca eğitim gördüğün yer, haberi ilk aldığında ne hissettin/düşündün?
Sezgin Alkan: Evdesiniz ve birgün aniden kapınızı çalıp size dışarı çıkmanızı söylüyorlar. Böylesine saçma bir his işte…
Irmak Keskin: Önce bir gruptan toplanıyoruz açıklaması yapıldı, sonra erteleme kararı geldi tahliyeye, insanlar toplanmadı, en son rektör Karayağız ‘varoş bir yer göstermezlerse gideriz yoksa çıkmıyoruz’ minvalinde bir açıklama yaptı. Bu süreci sen nasıl değerlendiriyorsun?
Sezgin Alkan: Başta “gideriz” diye kabullenmek ne olursa olsun yanlış zaten. Ertelenme kararı yüzünden neden toplanılmadı anlamış değilim.
Ertelenmesi, bunun olmayacağı anlamına gelmiyor. Beklemekte fayda var bir süre bu süreci.
Irmak Keskin: Müzik sektöründe çok başarılı çalışmalar yapıyorsun. Konservatuvar ve sektör ilişkilenmesini nasıl görüyorsun? Her sazı eline alan çalıyor mu? Yoksa gerçekten bir fark yaratıyor mu konservatuar temelli olmak?
Sezgin Alkan: Robotlaştırılmadıktan sonra donanım olarak bir fark yarattığını evet düşünüyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=zOoUodve9DU
Ama en başta insanın ruhunda müzik geziyorsa bunu zaten dışarı vurabiliyorsunuz. Tabi kendini müzik dehası sanıp ortalarda gezen birçok insan da var. Onların kirlilik yaratmak dışında bir işe yaradığını düşünmüyorum. Güzel de para kazanıyorlar, birçok gözü boyayan kısım da burada yatıyor zaten.
Irmak Keskin: Biraz da gıybet bir soru, bu konservatuvar olayı sektörde bir etki uyandırdı mı?
Sezgin Alkan: Çoğumuzun bildiği tiyatrocu ve müzisyen büyüklerimizin, arkadaşlarımızın dışında bir yankı uyandırdığını düşünmüyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=kNUTU3sRItk
Bir de Fox Tv haberlerinde denk geldim o kadar. Ne yazık ki çok kısa sürdü bu durum…
Irmak Keskin: Son olarak, hiç senin projelerinden bahsetmedik, bunu başka bir röportaja saklayacağım:) Eklemek, söylemek, bunu neden sormadın diyerek kendine sormak istediklerin var mı?
Sezgin Alkan: Tamam öyle yaparsın :) Vicdanı elden bırakmayalım hiçbir zaman.
Bizi ayakta tutan en büyük değer. Sevgilerimle…
1-Ayça Yaşıt, ‘O klişe soru, “Sanatçıya rağmen sanat!”a doğru evriliyor’
Röportaj: Irmak Keskin
(Yeşil Gazete)