‘Katliam yasası’na tepkiler dinmiyor: Yaşatmaya ayrılmayan bütçe öldürmeye kullanılacak

Yeni yasada sahiplendirilmeyen köpeklerin öldürülmesinin söz konusu olduğunu söyleyen Antalya Veteriner Hekimler Odası Başkanı, 'Veterinerler olarak öldürmeyeceğiz dedik, ama buna zorlanmaktan korkuyoruz' dedi.

Antalya Veteriner Hekimler Odası Başkanı Murat Karabayoğlu, sokakta yaşayan hayvanlarla ilgili Hayvanları Koruma Yasası‘nda yapılan değişikliğe ilişkin “Yeni yasayla toplanan hayvanlar sahiplendirilinceye kadar barınaklarda kalacak. Sahiplendirilmeyenlerin ötanazisi söz konusu yeni yasada. Yani daha önce hayvanları yaşatmak için ayrılmayan bütçe bundan sonra hayvanları ne yazık ki öldürmek için kullanılacak” dedi.

Hiçbir sağlıklı hayvana ötanazi işlemi yapmayacaklarını belirten Karabayoğlu, yerel yönetimlerin yeni yasa ile buna zorlanmasından korktuklarını ifade etti:

Yeşil NoktaKatliam yasası Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi
Yeşil NoktaNiğde Belediyesi’nden toplu köpek mezarıyla ilgili açıklama: Kanuna ve vicdana uygun

‘Belediyeler görevini yapmadı, uzmanlar dinlenmedi’

“Oda olarak Antalya Veteriner Hekimler Odası ve Türk Veteriner Hekimler Birliği olarak çeşitli çalışmalar yaptık. Bu konunun sokak hayvanları konusunun, probleminin nasıl çözülebileceğine dair sayısız çalışma, çalıştay ve değerlendirmelerde bulunduk fakat ne yazık ki daha önce belediyeler bu konuda tam yetkili olmalarına rağmen gerekli tedbirleri almadılar. Yani yerel yönetimlerin gerekli tedbirleri almamaları, bugüne kadar bu konuyu üzerinde durmamaları ve görevlerini yerine getirmemeleri nedeniyle bu problem büyüdü ve gerçekten ülke çapında bir sorun haline geldi.

Son yapılan değişikliklerle de bu işte başıboş hayvan sorunu çözümlenmeye veya bir çıkar yolu bulunmaya çalışılıyor. Yerel yönetimlerle, biz mesela Antalya Veteriner Hekimleri Odası olarak Antalya Büyükşehir Belediyesi ile geçen sene ortak bir çalıştay yapmıştık. O konuda çözüm yollarıyla ilgili bir sonuç kitapçığı yayınladık. Üniversitelerle birlikte yapılan çalışmalar var. Bu konuyla ilgili hayvanseverlerle birlikte ne yapılabileceği ile ilgili herkesin görüşleri var. Sorunun çözümünde bilimsellik ve bu görüşlerin değerlendirilmesini beklerdik. Fakat ne yazık ki öyle bir şey çıkmadı. “

Yapılan değişikliğe göre daha önce belediyelerin sokaktaki hayvanları alıp kısırlaştırıp, aşılarını yapıp parazit ilaçlarını ve sağlık kontrollerini yapıp numaralandırarak bulundukları yere bıraktığını hatırlan Karabayoğlu, yasadaki değişikliğin olası sonuçlarını şöyle değerlendirdi:

“Bu yeni yasayla toplanan hayvanlar kayıt altına alınacak ondan sonra da sahiplendirilinceye kadar barınaklarda kalacak. Zaten ülke çapındaki barınakların sayısı belli. Belediyelerin bu konuda şimdiye kadar yapmış oldukları yatırımlar belli. Çoğu belediyenin barınağı yok. 2022 yılına kadar nüfusu 75 bini aşan bütün belediyelerin barınak yapma zorunluluğu vardı. Bu yılın 2024’ün sonuna kadar da diğer bütün küçük belediyelerin yapma zorunluluğu vardı. Fakat bu ne yazık ki şimdiye kadar yapılmadı. Belediyelerin bütçelerinden ayırmaları gereken büyükşehrin binde 3, diğer belediyelerin binde 5 oranındaki ödeneği bu iş için ayırmaları gerekiyordu. Şimdiye kadar bunlar yapılmadı. Fakat bundan sonra bu değişiklikle belediyelerin bu bütçeleri kesinlikle ayırmaları sağlandı. Aslında bu olumlu bir gelişme fakat sahiplendirilmeyen hayvanların ötanazisi söz konusu yeni yasada. Yani eğer bu şekilde olacak olursa daha önce sorunu çözmek için ayrılmayan bütçe, hayvanları yaşatmak için ayrılmayan bütçe bundan sonra hayvanları ne yazık ki öldürmek için kullanılacak.”

‘Barınaklar yetersiz, toplama hayvan katliamına dönüşecek’

Murat Karabayoğlu, yerel yönetimlere barınak yapmaları için ek süre verilmesinin de şu anda yaşanan sorunu çözmeyeceğini vurguladı:

‘Şu anda zaten sayı olarak çok yetersiz olan, ağzına kadar hayvan dolu olan barınaklara yeni yasaya göre hiçbir şekilde bırakılma olmadan yeniden toplanan köpekler getirilip burada hayatlarının sonuna kadar ya da sahiplendirilinceye kadar barınacaklar diyor. Fakat bu nasıl olacak? Bunun fiziken mümkün olmadığı çok belli. Yasada Çok muğlak ibareler var. İnsan ve çevre sağlığına zarar veren gibi mesela. Bunu kim belirleyecek; saldırgan ırklar gibi, tehlikeli ırklar gibi. Bu muğlak ifadeler kullanılarak bunun kötü niyetli kullanılıp bir hayvan katliamına dönüşmesi bizim korkumuz. Zaten yasa çıkar çıkmaz Türkiye’nin çeşitli yerlerinden köpeklere yapılan işte kötü muameleler, toplama görüntüleri gelmeye başladı. Yasanın belirlediği ve verdiği görev ve sorumluluklar var. İşte bunlara dayanarak hayvanları itlaf etmek ya da işte ötanazi yapmak zorunda kalan yetkililer olacak. Biz veteriner hekimler olarak baştan beri böyle bir işe girişmeyeceğimize, hayvanları ötanazi yapmayacağımıza ve bunun için yemin etmediğimizi söyledik. Biz sağlıklarına kavuşturmak için eğitim aldığımızı söyledik. Ötanazi sadece veteriner hekimin karar verdiği hayvanın acı çektiği ya da iyileşemeyecek bir hastalığı olduğu anda ağrısız acısız yöntemle onun acılarına son vermek adına veteriner hekim tarafından uygulanan bir hayatına son verme işlemidir. Bunu eğer sağlıklı hayvanlara ya da işte kime göre neye göre belli olmayan kurallara bağladığınız zaman ve bunu sağlıklı hayvanları öldürmek için kullanmaya başladığınız zaman bir katliamdan başka bir şey olmaz. Bu ciddi olarak çok büyük bir sorun.

‘Dengeyi bozarsanız, mutlaka yerine yenileri gelir’

Yasada “doğal yaşam alanları”ndan bahsedildiğini ancak belediyelerde buna yatırım yapacak bütçenin olmadığını kaydeden Karabeyoğlu, hayvanları yetersiz alanlara tıkıştırmanın orayı bir müddet sonra hem hastalık yönünden hem diğer problemler yönünden bir ölüm kampına dönüştüreceğine dikkat çekti:

“Dünyada bu konuyla ilgili yapılan çalışmalar bilimsel çalışmalar kısırlaştırmanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Hayvanların kısırlaştırılıp aşılanıp ondan sonra da doğal ortamlarına bırakılmasının çok yoğun bir şekilde hızlı bir şekilde tüm yurt çapında yapılmasının çok önemli olduğunu; bu şekilde yoğun yapılacak kısırlaştırma çalışmalarının popülasyonun azaltılmasında faydası olacağını düşünüyoruz.

Tabiat hiçbir zaman boşluk kaldırmaz. Eğer siSz sokaklardan bu hayvanları tamamen temizlerseniz bile onların yerine mutlaka yenilere gelecektir. Zaten şu anda bile görüyoruz yani yaban domuzlarının şehirlere indiği veya başka yaban hayvanlarının buralara indikleri ve daha fazla zarar verdiklerini, özellikle salgın hastalık yönünden, kuduz yönünden daha tehlikeli hayvanların şehirlere ineceği. Siz o dengeyi bir şekilde bozarsanız mutlaka yerine yenileri gelecektir. Bu yerine yeni gelenler bizim yok etmeye çalıştıklarımızdan çok daha tehlikeli olacaktır. Sağlıklı bir hayvana ötanazi yapmayacağımızı baştan beri söylüyoruz. Ama belirttiğiniz gibi belediyelerde görevli olan hekimler veya işte bu konunun yetkilileri eğer bunu yapmazlarsa ciddi hapis cezası ile karşı karşıya kalacak ve mecburen yapmaya başlayabilecek. Bu en büyük korkumuz zaten işte.”

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Şirketlerin toplumsal sorumluluğu

Türk şirketleri kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik uygulamalarında batılı benzerleri kadar başarılı değil. Ancak bu sadece şirketlerden kaynaklanmıyor, 'öngörülemezlik ortamı' ve toplumsal baskının eksikliği de bunda etkili. 

‘Qou vadis-2’: Ülke nüfusu

Geleceği ile ilgili derin kaygılar duymakta olan nüfus kesimlerinin, Türkiye’nin her yerinde giderek artmakta olduğu bir ortamdayız. Ne kent nüfusu kentte kalabilecek uzun erimli bir gelecek görüyor, ne de kır nüfusu kırda kalabilecek bir durum algılıyor.

[Bir şarkının hikayesi] San Francisco/ Scott McKenzie

Scott McKenzie’nin Hippi kültürünü konu alan 'San Francisco (Saçınıza Çiçek Taktığınızdan Emin Olun)' şarkısı, Beatles’ın 'All You Need is Love'ı ile beraber, 'Summer of Love'ın belirleyici şarkılarından biri olarak kabul edilir.

Yandı Çukurova yandı

Türkiye’de tarımın geldiği yer içler acısı. Ülkenin dört bir yanındaki çiftçiler isyan halinde. Diğer taraftan en fazla artış gıda fiyatlarında. Dikkate alınması gereken ciddi bir dengesizlik var.

[Çocuklar için Yeşil Kitaplar] Bir güvercini sevmekle başlayacak her şey

Maalesef sorun yarattığı var sayılanlara karşı empati yoksunu, sadece kendi refahını gözeten adaletsiz çözümler üretmek yalnızca 'Güvercin Kakası' kitabındaki kasaba halkına mahsus değil. Katliam Yasası'nı unutmadınız değil mi?

EN ÇOK OKUNANLAR