2023 KAHRAMANMARAŞ DEPREMİİstanbul SözleşmesiKadınManşet

Kadın Savunma Ağı’ndan Antakyalı kadınlara mektup: 1 Mayıs’ta hayatı durduruyoruz!

0
kadın

Kahramanmaraş depremlerinin yaşandığı günden beri kadınlara yönelik dayanışma çalışmaları yürüten Kadın Savunma Ağı, deprem sonrasında depremzede kadınları yetersiz koşullar ve ataerkil yaklaşımın kadınlara atfettiği geçim ve bakım yükü gibi sorumluluklar nedeniyle yaşadığı mağduriyetlere karşı tepkilerini göstermek ve sarf ettikleri emekleri savunmak üzere 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı’nda buluşmaya çağırdı.

Kadın Savunma Ağı’nın birçok üyesi bölgedeki arama-kurtarma çalışmalarına katıldı. Gönüllülerin AntakyaDefne bölgesindeki Sevgi Parkı’nda kurduğu Kadın Dayanışma Çadırı parkın tamamen boşaltıldığı 2 Mart gece yarısına kadar parkta kalmaya devam etti.

‣ Deprem de en çok kadınları vurdu: Cinsiyet eşitsizliği, gelir adaletsizliği, şiddet ve niceleri

Gönüllüler ayrıca depremin ilk gününden itibaren depremzede kadınlar arasındaki iletişimi ve etkileşimi artırmaya yönelik çalışmalar yapıyor ve internet sitesinde günceler yayımlayarak fiziksel olarak ulaşamadığı bölgelerdeki kadınlara ulaşmayı hedefliyor.

Günceler, kadınların afet sonrası yaşadığı sorunlardan birlikte gerçekleştirilen etkinliklere kadar birçok konuya parmak basıyor. Bu çeşitliliğe rağmen her mektupta değişmeden kalan unsur ise dayanışma ve umut vurgusu.

‣ Depremde kadın olmak: Dayanışmaya ihtiyacımız var
‣ Deprem bölgesine daha fazla kadın gönüllü gerekiyor: İhtiyaçlarını istemeye çekiniyorlar

Gönüllülerin, Antakya Kadın Dayanışma Çadırı’ndan yazdığı ve Antakya’daki kadınları 1 Mayıs saat 17.00’de Aşağıokçular Necla Duran Parkı’nda buluşarak Sevgi Parkı’na yürümeye çağırdığı mektubun tamamı şöyle:

Uhti azizatu, keyfa haluk?

Ben iyi olmaya çalışıyorum. Bu mektubu sana beraberce kaldığımız bu şehirden, çadırların birinden yazıyorum. Ateşimizi yaktık. Oturduk. Dertlerimizi konuşmaya aşmaya çalışıyoruz. Bahçelere, parklara çadırlar kuruldu. Oturamadığımız, içine girmeye bile korktuğumuz evlere, anılara bakıyoruz. Duvarlar çatlak. Kalplerimiz kirik. Evler yerle bir. Artık o molozların arasında çocuğun giysisini, mutfaktaki leğeni bile ayıramıyoruz. Sevgili kız kardeşim… Her yer gri. Her yer moloz. Hiçbir şey göremiyoruz. Konuşmazsak unutuyoruz.

Konuşalım!

Evlerin dışında, anılarımızın dışında, kayıplarımızın gölgesinde hayatlarımızın ne kadar zor olduğu ortaya döküldü. Değil mi? Okul yok. İş yok. Oyuncak bile yok. Çocuklar çadır önünde elimizde ne kaldıysa onla oynuyor. Okumayı unuttular. Tozun toprağın içinde giysileri. Çamaşır makinesi hatta su bile yokken kim yıkayacak çamaşırları? Uyuz, bitlenme, salgın hastalık… Korkumuz kimin umurunda? Çocuğun altını kim değiştirecek? Ya çadının işi biter mi, kim temizleyecek? Kim don bulacak?

Biz!

Başka kimse düşünmüyor. Biz idare etmeye çalışıyoruz. Biz zorluyoruz çocukları, ekmek paketinin üzerindeki yazıyı bile okusunlar diye. O kazağı çıkarsınlar yıkayalım diye. Evin yasını tutanları biz konuşturuyoruz ki dertleri yaş olsun aksın. Yemeği, temizliği, suyu biz düşünüyoruz.

Biz, biz, biz.

Biz yapıyoruz.

Kıymetini biliyor muyuz? Bazen unutuyoruz ama hayatı üreten ve sürmesini sağlayan biziz. Bu emek bizim. Peki diğerleri kıymetini biliyorlar mi? Beğenmiyorlar, konuşuyorlar. Nasıl giyindiğimiz, ne dediğimiz, nasıl oturup kalktığımız, iyi anneliğimiz, ‘kötü’ anneliğimiz, yemeği ne zaman pişirdiğimiz… Herkes şikayet ediyor. Konuşuyor.

Yeri gelince kocalar. Yeri gelince ailenin yaşlıları. Kıymetimizi kim biliyor? Peki kim bize destek çıkıyor? Uğradığımız şiddet, baski… Yaptığımız onca işe, once çabaya rağmen. Peki devlet? Bizi tek bir adama, muhtara muhtaç edenler, kendileri de diğer herkesi kovup tek başlarına devlet yönetmeye kalktılar. Tayyip Erdoğan tek gecede İstanbul Sözleşmesi‘ni yürürlükten kaldırdı. Tek adam sistemi kazandığımız hakları elimizden alıyor. Mahalleler, mahkemeler, meclisler, karakollar ve sokaklar bu tek adamlarla dolu. Biz kadınlar yıllardır körüklenen erkek şiddeti, kadın ve emek düşmanlığı karşısında haklarımızı, hayatlarımızı savunuyoruz.

Depremin üzerinden iki ay geçti. Devlet duruyor. Muhtarlar duruyor. Herkes duruyor. Havadaki asbest tozu bile duruyor. Biz didiniyoruz. Tek başımıza.

Peki biz de dursak?

Bir günlüğüne, birkaç saatliğine… Kız kardeşim. Durmanın vakti geldi. Bezin elinde dursun. Süpürgen… Onlar da dursun. Al temizlik malzemeni meydana gel.

Bakalım sarı bezin meydanda nasıl parlayacak?

Bakalım bizsiz ne yapacaklar?

1 Mayıs’ta durup tepkimizi gösteriyoruz. Tüm bu haksızlıklara beraber karşı duruyoruz. Sen de dur.

Kiralarımızı ödeyemecek kadar yoksul olmaya karşı, kuralına uygun olmayan evlerde oturmaya karşı, yoksulluğa karşı, şiddete karşı… Kadın Savunma Ağı olarak yıllar önce ‘Kadın kadını savunur’ diyerek yola çıktık. Erkek şiddeti, yoksulluk, emeğimizin sömürüsü, barınma krizi, doğal afetler… Bütün bunların karşısında birbirimizi savunacağız!

1 Mayıs’ta duruyoruz! Hayatı durduruyoruz!

Kadın Savunmasından kucak dolusu sevgilerle, seni bekliyorum.

1 Mayıs’ta 17.00’da Aşağıokçular Necla Duran parkında buluşup Sevgi Parkı’na yürüyoruz.

1 Mayıs akşamı 20.30’da Yeşilpınar‘da buluşuyoruz ve hayatı durduruyoruz!

‣ Depremzede olmanın ötesi: Afet bölgesinde kadın olmak
‣ Kadından kadına: Afet bölgesinde feminist dayanışma kampanyaları büyüyor

 

You may also like

Comments

Comments are closed.