Depremde yıkılan Antakya’da yaşam alanlarına beton santrali: Amaç inşaat maliyetini azaltmak

Depremde yerle bir olan Hatay'ın Antakya ilçesinde, yeniden inşaat faaliyetleri için açılan onlarca taş ocağına mantar gibi her yere dikilen beton santralleri eklendi. Yaşam alanlarının ortasına, konteyner kentlerin hemen yanına veya karşısına yapılan santraller yüzünden depremzedeler nefes bile alamadıklarından şikayetçi. Gerekçe ise, maliyetleri azaltmak.

Video-Haber: Burcu ÖZKAYA GÜNAYDIN

*

Deprem sonrası inşaat faaliyetleri nedeniyle her yerde taş ocakları türeyen Hatay’ın Antakya ilçesinde ya yerleşim alanlarına birbiri ardına beton santralleri inşa ediliyor, ya beton santrallerinin karşısına konteyner kentler kuruluyor. Depremin üzerinden geçen 1.5 yılda halen barınma, temiz su, gıda, hijyen, elektrik ve toplu ulaşım gibi pek çok sorunla boğuşan halk tepkili, “Depremden kurtulduk, astım olduk” diyor.

Antakya Çevre Koruma Derneği (AÇKD) ilçenin Karaali ve Güzelburç mahallelerinde bulunan beton santrallerinden kaynaklı toz ve  gürültüden şikayetçi olan mahalleri ziyaret etti.

Güzelburç mahallesinde beton santralinin hemen karşısına kurulan konteyner kentte yaşayan depremzedeler, nefes darlığı yaşadıklarını, tozdan rahat yemek yiyemediklerini, nefes almak için dahi konteynerlerin önüne çıkamadıklarını anlattı.

Haftanın en az üç günü su ve elektriklerinin kesildiğini söyleyen depremzedeler, depremden sağ kalanların da eziyet içinde yaşamını devam ettirdiğinin altını çizdi.

‘Keşke biz de ölseydik’

Konteyner kentte yaşayan bir depremzede, yakın zamanda nefes darlığı şikayetiyle doktora gittiğini söyleyerek, “Astım hastası olduğumu öğrendim. Doktora göre yaşadığım çevre nedeniyle olmuş. Depremden ölmedik, tozdan öleceğiz. Sağlığımı kaybettim. Ölenler kurtuldu, keşke biz de ölseydik” dedi.

Konteyner kentte kalanların sorunlarını dinleyerek rapor hazırlayan Antakya Çevre Koruma Derneği Başkanı Nilgün Karasu, konteyner kentlerin bir yaşam alanı olacağı düşünülmeden konumlandırıldığını, depremden kurtulan, travması bitmeyen insanların toz toprak içinde yaşamaya mahkûm edildiğini söyledi.

Sorunun her geçen gün büyüdüğünü, insanların konteyner önüne dahi maskesiz çıkamadığını vurgulayan Karasu, yetkililerin sorunu görmezden gelmeyi bırakıp çözmesi gerektiğinin altını çizdi.

AÇKD heyeti Güzelburç Konteyner Kentin ardından Karaali Mahallesi’nde kurulan beton santralinden dolayı bahçesinde oturamayan, camını açamayan mahalle halkını ziyaret etti. Depremden önce bölgenin havasının çok temiz olduğunu belirten mahalleli, TOKİ Konutları için kurulan santralin, insanların yaşadığı bir yere, tarlaların, bahçelerin ortasına yapılmasından şikayetçi.

Santraller yerleşim yerinde 7 km uzak olmalı

Ziyaret sırasında defalarca yetkili yerlere uyarı yaptığını ama kimsenin sorunu çözmediğini söyleyen Karaali Mahalle Muhtarı Armağan Aydınlıoğlu, şunları söyledi:

“İnşaat için beton santral olması gerekiyor, karşı değiliz ama bir yönetmelik, kural var. Yerleşim alanına 7 kilometre uzak olması lazım. Şimdi bu santral bizim yaşam alanımıza 7 kilometre uzak mı, burnumuzun dibinde. Bırakın kapıyı çıkmayı, cam açıp evde oturamıyor insanlar. Santrale giden kamyonların ayrı yolu var, o yolu da kullanmıyorlar, yolu uzatmamak için bizim yürüdüğümüz yoldan gidiyorlar.”

AÇKD Başkanı Karasu: Halkın yanındayız, takip edeceğiz

Halkın şikayetlerini ve sorunlarını dinleyen AÇKD Başkanı Nilgün Karasu, TTB Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ali Kanatlı, yetkili kişi ve kurumlara bildirmek üzere notlar aldı.

Deprem sonrası kentin pek çok bölgesinde açılan taş ocaklarından sonra şimdi de her yerde mantar gibi beton santrallerinin türediğine dikkat çeken Karasu, şunları söyledi:

“Kentin inşası için betona ihtiyaç var tabi ki ama bu işin bir kanunu var. Bağ bahçe, yerleşimin olduğu yere yapılamaz. Sırf maliyeti azaltmak için yaşam alanlarına beton santrali yapılıyor. İnsanlar deprem yıkıntılarını görmemek için biraz şehrin dışına kaçıyor orada da beton santraline yakalanıyor. Biz Çevre Koruma Derneği olarak gerekli yerlere şikayetlerimizi ileteceğiz. Halkın yanındayız, ses olup, yalnız bırakmayacağız.”

 

 

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Şirketlerin toplumsal sorumluluğu

Türk şirketleri kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik uygulamalarında batılı benzerleri kadar başarılı değil. Ancak bu sadece şirketlerden kaynaklanmıyor, 'öngörülemezlik ortamı' ve toplumsal baskının eksikliği de bunda etkili. 

‘Qou vadis-2’: Ülke nüfusu

Geleceği ile ilgili derin kaygılar duymakta olan nüfus kesimlerinin, Türkiye’nin her yerinde giderek artmakta olduğu bir ortamdayız. Ne kent nüfusu kentte kalabilecek uzun erimli bir gelecek görüyor, ne de kır nüfusu kırda kalabilecek bir durum algılıyor.

[Bir şarkının hikayesi] San Francisco/ Scott McKenzie

Scott McKenzie’nin Hippi kültürünü konu alan 'San Francisco (Saçınıza Çiçek Taktığınızdan Emin Olun)' şarkısı, Beatles’ın 'All You Need is Love'ı ile beraber, 'Summer of Love'ın belirleyici şarkılarından biri olarak kabul edilir.

Yandı Çukurova yandı

Türkiye’de tarımın geldiği yer içler acısı. Ülkenin dört bir yanındaki çiftçiler isyan halinde. Diğer taraftan en fazla artış gıda fiyatlarında. Dikkate alınması gereken ciddi bir dengesizlik var.

[Çocuklar için Yeşil Kitaplar] Bir güvercini sevmekle başlayacak her şey

Maalesef sorun yarattığı var sayılanlara karşı empati yoksunu, sadece kendi refahını gözeten adaletsiz çözümler üretmek yalnızca 'Güvercin Kakası' kitabındaki kasaba halkına mahsus değil. Katliam Yasası'nı unutmadınız değil mi?

EN ÇOK OKUNANLAR