Kadın Cumhuriyeti – Metin Yeğin

Dünyanın sokaklarında, belki bana hala inanmayacaksınız ama Kürt hareketi pek bilinmez.  Bunu sadece o ülkelerde yaşayan halk için, genel olarak söylemiyorum. O ülkelerdeki sol, devrimci, halk hareketlerinin de Kürt hareketini bilmediğini, bir kez daha, iddia ediyorum.  Benim burada iddia ettiğim onların, özgürlük mücadelesi veren Kürtleri hiç duymadıkları değil, onların, Kürt hareketinin ne istediğini, hiç bilmedikleridir.

Böyle bir şeyi anlatırken, mesela Brezilya Topraksız İşçi Hareketine ya da Venezüella’da Chavistlere ya da Arjantin’de barikatçılara, en son olarak Kolombiya FARC-EP* gerillalarına, Avrupa’da, eh biraz bilen ama kesinlikle en fazla, biraz bilen İspanya’da, İtalya’da ve biraz daha fazla bilen Yunanistan’daki ev işgalcilerine, kriz işsizlerine, militan devrimcilere, eski banka soyguncuları ve bütün banka soygunu sevenlere yani herkese  şöyle başlıyorum: Kürt hareketi kadın cumhuriyeti istiyor.

Demokratik ekolojik cinsiyet özgürlükçü toplum paradigması, bütün iktidarlarla birlikte erkek hegemonyasını hedef almıyor mu? Yani bütün iktidarların çöpe atıldığı bir yapı, kadın cumhuriyetinden başka nedir kİ? Burada kelime anlamıyla ‘anaerkil’ bir toplumsal yapıdan söz etmiyorum. ‘anaerkil’ içindeki ‘erk’in-iktidarın da tümden reddedildiği, bir toplumsal yapı için mücadele eden bir hareketi anlatıyorum. Sadece erkek için de değil, bunun içinde, erkeği, her türlü iktidarı barındıran kadına karşı da mücadele eden bir kadın hareketinden başlıyorum her zaman anlatmaya…

Üç Kürt kadın mücadeleci, Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez, katledildikten sonra sağlı sollu komplo teorileri, ağlayan vicdanlar ya da her zamanki saldırgan linç arasında, onların düşünceleri, Kürt kadın hareketi savrulup gidiyor. Düşüncelerinden arındırılmış, sadece bir kahramanlık kültüne dönüştürülmelerini gene ancak kadınlar engelleyebilecektir. Ağıtlar kaybedilenleri anlatmıyorsa sadece hüzünlü ezgiden başka bir şey değildir.

Kürt Kadın mücadelesi, Kadın cumhuriyeti, üç yoldaşını kaybetti. Dünyanın öte ucundan bir başka kadın savaşçı, Kolombiya FARC-EP gerilla komutanı Marcela Gonzales’e, ayrıca Kürt kadın gerilla hareketi de var diye anlattığımda; ‘Öncelikle çok mutlu oldum çünkü gerillalar sosyal bir adalet için mücadele eder. Gerilla varsa, sosyal adalet için mücadele de vardır. Mutluyum, çünkü halk için silahlı mücadele verenler var. Gerilla örgütlerinin, devrimci hareketlerin, FARC’ın bu sürecinde bizim ile dayanışmalarından çok mutlu oluruz. Çünkü biliyoruz ki eğer bütün dünya halkları, birlikte mücadele etmezse, sistemin baskılarına, çok büyük gücü olan sömürgecilere karşı mücadele etmek çok zordur’ diyordu.

Ve Rosa Luxemburg’un yıllar önceden haykırışıyla bitirmek istiyorum. Bütün yitirdiğimiz kadın savaşçıların anısına.

‘Sizi budala çakallar! Sizin ‘düzen’iniz kumdan inşa edilmiştir; yarın devrim bir kere daha ayağa kalkacak ve trampet sesleri ortasında sizi dehşete düşürerek haykıracaktır: ‘buradaydım, buradayım, hep burada olacağım.’

* FARC-EP- Fuerzas Armadas Revolucionaria de Colombia-Ejercito del Pueblo- Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri- Halk Ordusu

 

Metin Yeğin – Özgür Gündeem

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR