İklim KriziDünyaEditörün SeçtikleriEkolojiManşet

İşte Trump’ın 75 iklim ve çevre suçu!

0

Derleyen: Alvin Chang, Emily Holden, Oliver Milman, Noa Yachot

Yeşil Gazete için çeviren: Karya Ayyıldız

*

“Tertemiz su ve hava istiyorum!” (Demokratların adayı) Joe Biden ile beraber yaptığı başkanlık münazarasında Donald Trump‘ın dedikleri bu şekildeydi. Buna rağmen, bazılarının on yıllar öncesine dayandığı temel iklim ve ekolojik korumalarını sistematik olarak ortadan kaldırmak için dört yıllık başkanlığı süresindeki eylemlerine bakıldığında bu isteği anlamsız kalıyor.

Uzmanlar iklim krizinin öngörülen yıkıcı belirtilerinin, ABD için özellikle zor geçen bu yılda görünenlerin yanı sıra, gelecek faciaların yakınından bile geçmediği konusunda hemfikir. Buna rağmen ABD başkanı devasa yangınlardan, yıkıcı kasırgalardan, genele yayılmış susuzluk sorunlarından ve çoğunlukla Siyah ve Latin toplulukları etkileyen kesintisiz hava kirliliğinden pek etkilenmiş gibi görünmüyor. Yönetimi iklim uygulamalarını kaldırdı, temiz su yasalarını geri çekti ve kirlilik standartlarında hafifletmeye gitti.  Kamu topraklarına ve tehlike altındaki türlere yönelik korumalar azaltıldı, yeni petrol boru hatları ve kömür madenciliği teşvik edildi.

Bu değişikliklerin etkileri Trump’ın başkanlığının da ötesine geçecek. Aşağıda Trump dönemindeki bazı iklim ve çevre-doğa düşmanı uygulamaların listesi bulunuyor:

  • Petrol ve gaz sondajı yapmak üzere kamu alanlarının satın alımını kolaylaştırdı.
  • Deniz sondajının artırılmasına yol açtı.
  • Alaska’da bulunan National Petroleum Reserve’in (Ulusal Petrol Rezervi) %85’ini petrol ve gaz sondajına açmayı teklif etti.
  • Petrol rafinerilerinden gelen toksik hava kirleticileri azaltan düzenlemeyi değiştirdi.
  • Bilimin daha sıkı hava kirliliği kuralları talebini reddetti. Bilim insanlarının PM 2,5’e yönelik hava kirliliği standartlarını güçlendirme tavsiyesini kabul etmedi.

PM 2,5, genellikle arabalarda veya elektrik santrallerinde fosil yakıt yanmasıyla oluşan küçük partiküllerdir. Bu partiküllerin hastaneye yatırılma, acil ziyaretleri ve ölümlerle de yakın bir bağı vardır.

Çalışmalar bu partiküllere uzun süre maruz kalmanın kronik bronşit, akciğer fonksiyonunda azalma ile akciğer kanseri sonucu ölüm ve kalp hastalıklarında artışa sebep olduğunu gösteriyor. Beyaz olmayan topluluklar ve düşük gelirli nüfus, PM2.5’e orantısız maruz kalma ile karşı karşıya. Araştırmalar, PM2.5 standardını sıkılaştırmanın her yıl 12.000 Amerikalı’nın hayatını kurtaracağını gösteriyor. 

Trump yönetimi aynı zamanda önceki başkan Barack Obama’nın –Los Angeles gibi şehirleri devamlı olarak dumanlı sis altında bırakmasıyla da bilinen- ozona ilişkin ortaya koyduğu düzenlemeleri de kaldırdı. Ozon;  elektrik santralleri, petrol rafineleri, kimya tesisleri ve arabaların oluşturduğu kirliliğin güneş ışığına tepkimesiyle ortaya çıkıyor.

  • Alaska’nın ulusal alanlarında ayıların ve diğer yırtıcıların avlanmasını yasaklayan yasaları geri çekti.
  • Nesli tükenmekte olan Mavi Yüzgeçli Atlantik Orkinosu’nu koruyan uygulamaları kaldırdı.
  • Bristol Bay, Alaska’da madencilik yapılmasını engelleyen kısıtlamaları kaldırdı.
  • Endangered Species Act’ın (Nesli Tükenmekte Olan Türler Yasası) uygulanma şeklini değiştirdi, hayvanların ve bitkilerin korunmasını zorlaştırdı.
  • Uluslararası iklim işbirliğinden çekildi

Donald Trump ABD’nin 2015 Paris İklim Anlaşması’ndan çekileceğini açıkladı. (Anlaşmadan bu metnin yayınlandığı 2020 Kasım’ında resmen çıkıldı-ç.n) Anlaşmayla dünya üzerindeki 197 ülkenin iklim krizine sebebiyet veren emisyonları gönüllü bir şekilde keseceğine karar verilmişti. Anlaşmanın hedefi küresel ısınmayı sanayileşme öncesi sıcaklıkların en çok 2 derece üstünde tutabilmekti.

ABD bu emisyon azaltımlarına rağmen bilim insanlarına göre ülkenin ve dünyanın yıkıcı iklim değişikliğinden kaçınabilmesi adına yapması gerekenlerden oldukça uzak. Trump, ABD’yi ihtiyaç duyulana yaklaştıracak iklim kurallarını geçersiz kıldı. ABD’nin iklim alanında gelişme kaydetmesi halinde küreselçabalar çok daha güçlü ve etkili olacaktı.

  • Korumalı alanlardan kum çıkarılıp başka sahillere yeniden doldurulmasını engelleyen yasayı tersine çevirdi.
  • Kirliliği kontrol altına alarak eyaletleri milli parklardaki görünürlüğü artırmaya yönlendiren bir yasayı zayıflattı.
  • ABD’nin karasularının önemli bölümünü petrol ve gaz sondajına açılmasını teklif etti.
  • Federal hükümete, eyaletlerin projelere yaptığı itirazları daha fazla reddetme yetkisi vererek, Clean Water Act’in (Temiz Su Hareketi) zayıflamasına sebep oldu.
  • Gölleri, nehirleri, akarsu yollarını ve sulak alanları kirlilikten koruyan yasaları sınırlandırdı.

Geçtiğimiz yıl Trump yönetimi, ABD’nin sularının geniş alanlarına yönelik federal korumaları kaldırdı. Düzenlenen yeni Waters of the United States (WOTUS) (ABD’nin Suları) yasası Clean Water Act’in uygulama alanını kısıtlıyor.

Bazı akarsular, yağmur yağana kadar, kuru halde kalır, sonra tekrar canlanır. Bunlara efemeral akarsu denir. Akarsuların ve göllerin %18’ini oluştururlar.

Trump’ın yeniden düzenlemeleri sebebiyle artık Clean Water Act sanayiden, çiftçilikten ve diğer kaynaklardan gelen kirliliğe karşı efemeral akarsuları koruyamıyor. Trump yönetimi, Obama’nın döneminde geliştirilmiş olan, çiftçilere ve golf sahası sahiplerine kısıtlama getirilerek ABD’deki 117 milyon insana içme suyu sağlayacak korumalara da karşı çıktı.

  • Ulusal ormanlarda petrol ve gaz sondaj izni isteyen şirketler için çevresel inceleme sürecini hızlandırmayı teklif etti.
  • Batı’da büyük adaçayı orman tavuklarının habitatı olan 9 milyon dönüm kamusal araziyi sondaj çalışmasına açtı.
  • Büyük kanalizasyon arıtma tesislerinin yol açtığı emisyonların azaltılmasına dair çalışmalardan vazgeçti.
  • Tarım çalışanlarının haşere ilaçlarına maruz kalmasını sınırlandıracak yasanın yürürlüğe girmesini erteledi.
  • Sanayiden gelen uyarıları dikkate alarak, tuğla fırınları ve kil ürünleri imalatına yönelik düzenlenmiş farklı emisyon standartları teklif etti.
  • Yeni veya teknolojik olarak yenilenmiş elektrik santrallerinin karbon dioksit emisyon standartlarının gözden geçirilmesini teklif etti.
  • Kömür santralleriyle alakalı toksik kirlilik ve su düzenlemelerini zayıflattı.

Trump yönetimi, kömür santralleri için kirlilik kurallarını zayıflatarak ABD kömür endüstrisindeki keskin düşüşü hafifletmeye çalıştı, ancak çabalarının pek bir faydası olmadı. Kamu hizmetleri daha ucuz fosil gazı ve yenilenebilir enerjiye yöneldikçe, ABD’de kömür kullanımı azalmakta. Environmental Protection Agency (EPA) (Çevre Koruma Ajansı), çoğu santralin halihazırda uymuş olmasına rağmen, kömür santrallerinin cıva kirliliğini engelleyen standartları iptal ediyor.

Aynı zamanda ajans, santrallerin kullandıkları suyu nehirlere ve göllere geri dökmeden önce içerisindeki kirli atıklardan arındırmalarını gerektiren zorunlulukları da geri çekiyor.

  • Kimyasal tesislerde gerçekleşebilecek kazalar için tasarlanmış yasaları geri çekti.
  • İki ulusal anıtın topraklarını azalttı, bu alanları madenciliğe ve sondaj çalışmalarına açtı.
  • Korumalı okyanusları, kıyı alanlarını ve Büyük Gölleri koruyan kararnameyi geri çekti.
  • Elektrik santralleri ve petrol rafineleri gibi tesislerin yol açtığı tehlikeli hava kirleticilerin kontrollerini azalttı.
  • Yeni kamyon gövdelerine eski, kirli motorların takılmasının yasaklanacağını açıklayıp ardından bu karardan vazgeçti.
  • Planörlere yönelik emisyon standartlarının feshedilmesini teklif etti.
  • Yeni ozon kirliliği standartlarının düzenlenmesini ve yürürlüğe girmesini erteledi.
  • Yeni araçlara yönelik iklim standartlarını hafifletti.

Federal hükümet 1970’lerde ulusal standartlar koymaya başladığından beri otomobil ve kamyonların yakıt verimliliği gittikçe düzelmeye gitmiş, Obama yönetimi ise bu düzelme oranını 2025 yılına kadar araçların 54 mil/galon civarında çalışmasını sağlamaya yönelik çalışmalar hedeflemişti. Bu; ABD’nin küresel ısınmaya yol açan emisyon salımının üçte birinden fazlasının ulaşım kaynaklı olması sebebiyle, belki de ulusal anlamda iklim kriziyle mücadelede en büyük hamle olacaktı

Trump yönetimi, söz konusu hedefi 40 mil/galon civarına indirerek yalnızca yasayı etkisiz hale getirmekle kalmadı, Kaliforniya’nın eyalet içi daha sıkı standartlar getirmesini de engellemeye çalıştı. Yönetimin kendi hesaplamaları dahi sadece bu geri çekilmenin kural çerçevesinde üretilen araçların kullanım ömrü boyunca fazladan milyar ton karbondioksit emisyonuna, otomobil endüstrisinde binlerce iş kaybına ve sürücüler için daha pahalı benzine neden olacağını gösteriyor.

  • Uranyum maden alanları yakınındaki yeraltı suyunu korumaya yönelik teklif edilen yasayı geri çekti.
  • Kamu alanlarının yeni kömür çalışmaları için kiralanmasına yönelik ertelemeleri kaldırdı.
  • Eyalet hatlarını kirleten eyaletler için hava kalitesi kuralını hafifletti.
  • Keystone XL boru hattının yapımına izin verdi.
  • Federal araziyi kullanan şirketlerin bir projeyi devre dışı bırakmak için mali araçlara sahip olacaklarını kanıtlamalarını gerektiren bir yasayı feshetmeyi teklif etti.
  • Kuzey kutbunda yürütülen arama sondaj çalışmalarında kullanılan ekipmanlar üzerindeki düzenlemeleri hafifletmeyi teklif etti.
  • Dakota Access boru hattının yapımına izin verdi.
  • Yakıt verimliliği standardını karşılayamayan araç üreticilerine verilen para cezalarını hafifletti.
  • Alaska’da bulunan ve korunan ulusal Togass Ormanı’nı ağaç kesimine ve yol yapımına açmayı teklif etti.
  • Arctic National Wildlife Refuge’nin (Kuzey Kutbu Ulusal Yaban Hayatı Sığınağı) yumuşak eğimli kıyı ovası üzerinde petrol ve gaz çıkarılması için yasaları kaldırmaya kalktı.

ABD’deki son geniş dokunulmamış vahşi alan Alaska’nın kuzeydoğusunda bulunuyor. 19 milyon dönüm araziye sahip, içinde tundralar, akarsular ve dağlar barındıran Arctic National Wildlife Refuge, kutup ayılarından yüzlerce kuş türüne uzanan çeşitlilikte canlıya, aynı zamanda Gwich’in yerlileri için hayati öneme sahip göçmen ren geyiği sürüsüne ev sahipliği yapıyor.

Trump yönetimi koruma alanının kıyı bölgesinde petrol ve gaz sondajına izin vermek adına yıllardır bulunan koruma yasalarını kaldırmak istiyor. Sondajın yaşam şekillerini bozacağını söyleyen Gwich’in yerlileri, bu girişime karşı çıkmakta kararlı. Bölgeden elde edilecek petrolün yanması halinde yaklaşık 5 milyon ton karbon dioksit salımı olabileceği öngörülüyor.

  • Elektrik santrallerinin kurulmasın, kapatılması ve arızalanması durumunda oluşacak yüksek emisyon salımını kontrol eden yasaların değiştirilmesini teklif etti.
  • Tüketim ürünlerine enerji koruma standartlarının uygulanma sürecini değiştirdi.
  • Pasifik’teki balinaları, kaplumbağaları ve yunusları korumak üzere sunulan yasayı geri çekti.
  • Bir firmanın, -plastik fabrikası gibi- yeni bir tesis kurması veya var olan bir tesisi modifiye etmesi durumunda oluşabilecek hava kirliliğine yönelik gözetimi azalttı.
  • Şirketlerin kamu arazilerine yönelik çevresel zararları telafi etmesini gerektiren politikaları feshetti.
  • Elektrik sektörüne uygulanan iklim yasalarını tersine çevirdi.

The Clean Power Plan (Temiz Elektrik Planı) Obama yönetiminin en önemli iklim yasalarından biriydi. 2015’te tamamlanan yasa, eyaletlerin elektrik sektörü emisyonlarını azaltmalarını sağlıyordu. Yasa, 2005’tekine oranla, 2030’a kadar sektörün yarattığı karbon kirliliğini %32 oranında kesintiye uğratmayı hedefliyordu.

ABD Yüksek Mahkemesi’nin 2016 yılında yasanın yürütmesini durdurmasına ve eyaletlerin yasaya uyma zorunlulukları olmamasına rağmen, ülkenin elektrik sektöründe karbon dioksit emisyon oranları yasanın hedeflediğinden de çok; en az üçte bir oranında azalma yaşandı. Daha ucuz doğal gaz ve yenilenebilir elektrik, aynı zamanda fosil yakıtlardan uzaklaştıran yerel politikalar, bu düşüş oranını hızlandırdı.

Elektrik alanındaki bu gelişmeye rağmen Trump’ın yasaları geri çekmesi ABD’nin genel iklim kirliliği azaltımının sıfırlanması gibi bir tehdit oluşturuyor.

  • İklim değişikliği sebebiyle harcanan parayı ve ölümleri hesaplamaya yarayan Obama dönemindeki sosyal maliyet hesaplamalarının kullanılmasını kaldırdı.
  • Kömür madeni şirketlerinin akarsulara atık atmasını önleyen yasayı yürürlükten kaldırdı.
  • Federal kurumlara enerji üretimini engelleyen yasaları gözden geçirmeleri için talimat verdi, bu da çok sayıda çevresel gerilemeye yol açtı.
  • Bureau of Land Management’ın (Arazi Yönetim Bürosu) kamu arazilerindeki ekolojik baskıları daha iyi hesaplamaya ve çözmeye yönelik süreçlerini güncelleyen bir yasayı yürürlükten kaldırdı.
  • Çöp sahalarından metan emisyonlarını azaltmaya yönelik yasayı erteledi; petrol ve gaz çalışmalarında ortaya çıkan metan kirliliğine yönelik yasaları tersine çevirdi.

Trump yönetimindeki EPA ve İçişleri Bakanlığı’nın (DOI) her ikisi de Obama döneminde petrol ve gaz çalışmalarından ortaya çıkan metan emisyonlarına yönelik çıkarılan yasaları hafifletti.

Metan, en çok salınan ikinci sera gazı.

EPA ülke çapındaki yeni çalışmalara yönelik metan yasalarını geri çekti, İçişleri Bakanlığı ise kamu alanlarında çalışma yürüten petrol ve gaz şirketleri için bunları hafifletti. İçişleri’nin yasaları geri çekmesi bir federal mahkeme kararı ile engellendi.

  • Diğer kaynaklar daha ekonomik olmasına rağmen piyasada kömür yakan sektörlere ve nükleer enerji üretimine para desteği sağlanmasını teklif etti.
  • EPA su kalitesi standartlarına ulaşabilmek adına yürütülen Chesapeake Bay temizleme çalışmalarının fon desteğini kesmeyi teklif etti.
  • Eyaletlerin komşularına ne derecede kirlilik aktarabileceğine dair yasaları gevşetmeyi teklif etti.
  • Northeast Kanyonları ve Seamounts Marine ulusal anıtını ticari balıkçılığa açtı.
  • Süper kirletici soğutucu akışkanları sınırlayan gereklilikleri kaldırdı.

Hidrofloronkarbon veya HFC’ler, soğutma, klima ve bina izolasyonunda ozon tabakasına zarar verdiği öğrenilen kloroflorokarbonlar veya CFC’ler yerine oldukça yaygın olarak kullanılıyor.

Bunun yanı sıra uluslararası toplum, kuvvetli bir sera gazı olan HFC’lerin kullanımını azaltmak üzere anlaşmaya vardı. Trump yönetimi ise ABD’nin bu  anlaşmayı desteklemesini reddetti, Cumhuriyetçi senatörlerin itirazlarını bile görmezden gelerek Şubat ayında HFC sızıntılarının tamirini gerektiren yasayı kaldırdı. EPA’nın hesaplamalarına göre bu yasanın kaldırılması gezegenin ısınmasına yol açan emisyonların 2,9 milyon ton daha yükselmesine neden olacak.

  • Göçmen kuşların avlanması, yakalanması veya öldürülmesini engelleyen korumaları zayıflattı.
  • Federal ve yerli topraklarındaki içme suyunu koruyan hidrolik kırılma düzenlemelerini geri çekti.
  • National Wildlife Refuges’de (Ulusal Yaban Hayatı Sığınakları) pestisit kullanımını engellemeye yönelik düzenlemeleri hafifletti.
  • Deniz sondajı sebepli hava kirliliği standartlarını sıkılaştıran uygulamaları durdurdu.
  • Denizaltı vahşi yaşama zarar verebilecek bir teknik olan, deniz petrol ve gaz aramalarına yönelik sismik hava tabancası incelemelerine izin verdi; böylece okyanusların henüz çalışmaya açık olmayan alanlarının kullanılmasına yol açtı.
  • Deniz sondajı çalışmalarında suya petrol ve gaz kaçağına sebep olabilecek sistem arızalarını önlemek amaçlı oluşturulmuş düzenlemeleri hafifletti.
  • Büyük projelere uygulanan çevre incelemelerini hafifletti, projelerin bu yönden incelenmemesini sağladı.

National Enviromental Policy Act (Ulusal Çevre Politikaları Yasası) kurumları; büyük ölçekli altyapı çalışmalarını, örneğin eyaletler arası boru hattı gibi) çevreye etkileri açısından nasıl değerlendirmeleri gerektiği konusunda yönlendirir.

Trump yönetimi yasayı; daha fazla projenin incelemelerden geçmemesi ve kurumların dikkate alması gereken etkilerin sayısı ve alternatiflerin azaltılmasına yönelik değiştirdi.

  • Şirketlerin nerelerde sert kaya madenciliği yapabileceklerine yönelik kuralların hafifletilmesini teklif etti.
  • Çiftçiler, hayvansal atık sebebiyle oluşan emisyonları raporlamalarına yönelik gerekliliklerden muaf tutuldu.
  • Halkın, kamu arazilerinde geri kazanılan madenlerden adil bir getiri elde etmesini sağlamayı amaçlayan bir yasayı iptal etmeye çalıştı.
  • Parklarda plastik su şişelerinin satılmasını engellemeye yönelik National Parks Service politikasına son verildi.
  • Tarım işçilerinin korunması için önerilen, pestisitlere yönelik uygulamaları hafifletmeyi teklif etti.
  • Kamu alanlarında otlatma kısıtlamalarını hafifletmeyi teklif etti.
  • Toksik bir böcek ilacının yasaklanmasını reddetti.

Çocuklarda beyin gelişimine verdiği zarar dahil birçok sağlık problemiyle bağlantısı olan, kloropirifos olarak bilinen haşere ilacının ABD’de evlerde kullanılması son 20 yıldır yasaklanmıştı.

EPA bu ilacın, badem, soya fasulyesi ve üzümler gibi mahsullerde, dış alanlarda kullanımını da yasaklamayı hedefliyordu fakat Trump yönetimi bu girişimi engelledi. Çevreci gruplar ve çiftçiler bu engellemeye karşı çıksalar da şimdilerde EPA bilimin bu yasağı desteklemediğini söylüyor. Bunu yaparak EPA, doğum öncesi kloropirifosa maruz kalmayla çocuklarda bilişsel bozuklukların ortaya çıkması arasındaki, epidemiyolojik birçok çalışmanın da ortaya koyduğu bağlantıyı görmezden gelmiş oldu.

  • Halka DOI’nin hangi yasa ve düzenlemeyi hedef alarak, geri çekmesi gerektiğine dair fikir belirtmemeleri için çağrıda bulundu.
  • Sert kaya madenciliğinden doğan finansal sorumluluğu vergi ödeyenler yerine sektörün ödemesine yönelik çabalardan vazgeçti.
  • Sınır ötesi altyapı çalışmaları izinlerinin yetkisini eyalet dairelerinden başkanlığa geçirdi, böylece alınan kararlarda çevresel ve yargısal denetimden kaçınılmasını sağladı.
  • Metanın havalandırılmasının ve alevlenmesinin önüne geçmek adına, petrol ve gaz operasyonlarının federal topraklarda yürütülmesini zorunlu kılan bir yasayı yürürlükten kaldırdı.

Makalenin İngilizce orijinali

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.