Manşetİklim Krizi

İPM-İKV-TEPAV ortak çağrısı: Türkiye en geç 2035’te kömürden çıkmalı!

0

Bugün Konya’da başlayacak İklim Şurası öncesinde İstanbul Politikalar Merkezi (İPM)İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), Türkiye’yi 2053 hedefine en hızlı şekilde ulaştırabilecek en öncelikli adım olarak en geç 2035’e kadar kömürden kademeli çıkmak gerektiğini duyurdu.

Paris Anlaşması’nın onaylanması ve 2053 net- sıfır gibi iddialı bir azaltım hedefinin belirlenmesi yönündeki gelişmelerin memnuniyetle karşılandığı belirtilen açıklamada, Ulusal Katkı Beyanı’nın güncellenmesi ve sanayi, enerji, tarım ve ticaret politikalarının bu doğrultuda yeniden tasarlanması
sürecinin yakından takip edildiği kaydedildi.

Türkiye’nin düşük karbonlu ekonomiye geçişi için üç kurumun değerlendirmeleri şöyle:

Türkiye, küresel iklim hedefleriyle uyumlu olarak açıkladığı 2053 net-sıfır hedefine erişebilmek için acil ve somut adımlar atmalıdır: Küresel ısınmayı 1,50C ile sınırlandırabilmek için yüzyıl ortası itibarıyla net-sıfır emisyona ulaşılması gerekliliği IPCC’nin 1,50C Özel Raporu başta olmak üzere pek çok bilimsel raporda da vurgulanmıştır. Türkiye’nin bu gereklilikle uyumlu 2053 hedefine varabilmesi, 2030’lu yıllara yönelik daha yakın erimli hedeflerin tasarlanması ve hızla uygulamaya konulması ile mümkün olabilecektir.

Türkiye, 2017’de açıkladığı Milli Enerji Politikası çerçevesinde yenilenebilir kaynakların yanında yerli kömür kullanımını da hala önceliklendirmektedir: Türkiye’de faaliyette bulunan 34 adet kömürlü termik santral, 20GW ile toplam kurulu gücün %20’sini, elektrik üretiminin ise yaklaşık olarak %34’ünü oluşturmaktadır. 2000’li yılların başından bu yana yerli kömür çıkarılması ve kullanımı farklı mekanizmalarla teşvik edilmiş olsa da ithal kömür kullanımı yaygınlaşmış, birincil enerji kaynağı olarak toplam kömür arzı içinde ithalatın payı %40’tan %60’lara kadar tırmanmıştır.
Kömür başta olmak üzere fosil yakıtlardan elektrik üretimi Türkiye’nin en önemli karbondioksit emisyon kaynağını oluşturmaktadır: Kömürlü termik santral kaynaklı karbondioksit emisyonlarının toplam içindeki payı 2018 itibarıyla %27 seviyesinde bulunmaktadır. Termik santrallerden kaynaklanan emisyonlar, hâlihazırda sanayi ve ulaştırma kaynaklı emisyonları geride bırakmaktadır.
Türkiye, kömür başta olmak üzere fosil yakıtlara önemli miktarda teşvikler sağlamaktadır: Türkiye’de kömür madenciliği ve kömürlü termik santraller için sağlanan doğrudan teşvikler, kapasite mekanizması ödemeleri ve alım garantileri hesaplandığında 2018 ve 2019 yılları için toplam kömür teşvik bedelinin GSYH’ye oranı %0,5 olmaktadır. Bu tutarın, kömürden çıkılması durumunda kömürü ikame etmek üzere ihtiyaç duyulacak yenilenebilir enerji yatırımlarını ve sistem esnekliğini artıracak altyapı yatırımlarını karşılayacak büyüklükte olduğu hesaplanmaktadır.

Türkiye’de yakın zamanda açılmayı bekleyen bir adet ithal kömürlü termik santralle birlikte 22 adet planlanan termik santral bulunmaktadır: Yeni termik santral planlarının iptal edilmemesi Türkiye’nin henüz kömür yatırımlarına ilişkin bir hedef alma konusunda isteksiz olduğuna işaret ederken, yakın zamanda kömür portföyüne katılması beklenen 1,3 GW kapasiteli Hunutlu Termik Santrali, 30 yıllık
ekonomik ömrü göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’nin kömürden çıkış takvimini etkileyebilecek, Türkiye’yi yüksek karbonlu bir elektrik tedariki patikasına zorunlu kılacaktır. Türkiye’nin karbon salımını düşürme çabalarını uzun vadede de sekteye uğratacak bu tür yeni kömür yatırımlarından vazgeçilmesi elzemdir.
Yapılan çalışmalar Türkiye’nin en geç 2035 yılına kadar elektrik üretiminde kömürden çıkabileceğini göstermektedir: Son bir yıl içerisinde iklim hedefleriyle uyumlu bir enerji dönüşümünün gerektirdiği kömürden çıkış senaryosunu analiz eden iki adet çalışma yayımlanmıştır. İstanbul Politikalar Merkezi tarafından yayımlanan “TÜRKİYE EN GEÇ 2035’TE KÖMÜRDEN ÇIKMALI!” başlıklı çalışma  Türkiye’nin 2035’e kadar elektrik sektörü ve binalarda kömürden çıkabileceğini ve böylelikle, ulaşım ve sanayi alanındaki diğer önlemlerle birlikte 2050 yılına kadar net-sıfır hedefine yakınsayabileceğini göstermektedir. İklim alanında çalışan STK’lar tarafından yayımlanan bir diğer çalışma ise kömür teşviklerinin kaldırılması ve santrallere karbon emisyonları üzerinden maliyet yüklenmesi durumunda 2030’a kadar kömürden çıkışın mümkün olabileceğini göstermektedir.

Çin’in finanse ettiği Adana’daki ENBA Hunutlu Termik Santrali inşaatı.

Küresel gelişmeler, kömürün finansmanını zorlaştırmaktadır: Küresel seviyede kömürün son ulusal finansörü pozisyonundaki Çin’in bu sene Glasgow’da düzenlenen 26. Taraflar Konferansı (COP26) öncesinde yurtdışındaki kömür yatırımlarını finanse etmeyeceğini duyurması önemli bir oyun değiştirici olmuş, Çin’in yurtdışında bulunan ve inşaatı henüz başlamamış kömür yatırımları iptal edilmiştir. Bu açıklamayı, yine COP26 sırasında 30 ülke ve yatırım bankasının 2022 yılı sonuna kadar enerji sektöründe fosil yakıtlara sağlanan uluslararası kamu finansmanını sonlandıracaklarını taahhüt ettikleri “Temiz Enerji Geçişi için Uluslararası Kamu Desteği Beyanı” izlemiştir. Ulusal hükümetler benzer deklarasyonların önünü çekerken, 2050 yılı itibarıyla net-sıfır olma hedefi özel finans kuruluşları arasında da hızla yaygınlaşmaktadır. Tüm bu gelişmeler kömür finansmanının küresel olarak azalacağına, erişilebilecek finansmanın da yüksek maliyetli olacağına işaret etmektedir.
Kömür finansman imkanları azalırken kömürden çıkışı destekleyecek mekanizmaların sayısı da artmaktadır: COP26 sırasında yapılan önemli açıklamalardan bir tanesi Güney Afrika’nın kömürden çıkışını desteklemek üzere ABD, AB, Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya’nın ortaklığında tasarlanmış olan 8,5 milyar ABD Doları tutarındaki Adil Enerji Geçişi İş Birliği’dir. Benzer mekanizmalar Dünya Bankası tarafından kullandırılan, Türkiye’nin de başvurabilir ülkeler arasında olduğu, “İklim Yatırım Fonu – Kömürden Çıkışın Hızlandırılması Programı” ya da diğer uluslararası iş birlikleri yoluyla sağlanmakta, bu yönde yeni fon hazırlıkları da yapılmaktadır.
Türkiye’nin kömürden çıkış stratejisi planlanırken, bir AB adayı ve gümrük birliği ortağı olarak AB’deki gelişmeleri yakından izlemesi büyük önem taşımaktadır: Avrupa Komisyonunun hazırladığı ve 2030’a kadar emisyonları %55 azaltmayı hedefleyen “55’e Uyum” paketinde, bu tarihe kadar enerjinin %40 oranında yenilenebilir kaynaklardan elde edilmesi hedeflenmektedir. Bu kapsamda birçok AB üyesi ülke kömürden çıkış tarihleri açıklamıştır. On ülke 2021’de kömürden çıktığını açıklarken, diğer Üye Devletler en geç 2033 olmak üzere, kömürden çıkış yükümlülüğü altına girmiştir. Dört ülke ise çıkış planlarını oluşturma aşamasındadır. Polonya gibi bazı Üye Devletler kömürden çıkmaya karşı direnç gösterse de, AB özellikle “Adil Dönüşüm” mekanizması kapsamında kömürden çıkışı teşvik etmekte ve üyeleri üzerinde baskı oluşturmaktadır. Türkiye’nin üye adayı olmasının yanında, başlıca ticaret ortağı olan AB’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması gibi uygulamalarından da önemli ölçüde etkileneceği bilinmektedir. Bu kapsamda, iklim hedeflerine ulaşma ve karbonsuzlaşma sürecinde kömürden çıkış tarihinin makul bir sürede belirlenmesi, AB süreci ve AB ile ilişkilerin geliştirilmesi açısından da kritik önemdedir.

Atılması gereken adımlar

IPM, IKV ve TEPAV kapsayıcı bir çözüm tasarımında iş birliği yapacaklarını açıklarken Türkiye’nin kendi geleceği için ve kendi tercihiyle öncelikli olarak atması gereken adımları şöyle sıraladı:

  • 1) Türkiye en geç 2035 yılına dek elektrik üretiminde kömürü bir enerji kaynağı olarak tamamen terk edeceğine dair siyasi niyetini ve bunu gerçekleştirmek için eylem planını vakit kaybetmeksizin ilan etmelidir.
  • 2) Hükümet ve ilgili düzenleyici kurumlar, yeni kömürlü termik santral yapılmayacağına ilişkin resmi bir karar açıklamalı, yeni kömürlü termik santral lisans ve planlarını iptal etmeli, yeni kömür madeni ve maden genişletme yatırımlarını durdurmalıdır.
  • 3) Mevcut kömürlü termik santraller, hazırlanacak bir takvim doğrultusunda, en yaşlı ve görece daha yüksek oranda kirliliğe neden olan santrallerden başlamak üzere, en geç 2035’e kadar kapatılmalıdır.
  • 4) Kömürlü termik santrallerin kapatılmasıyla birlikte ortaya çıkacak enerji arz açığının kapatılması için yeni teknolojileri de hesaba katan bir kademeli geçiş planı hazırlanmalı ve bu sayede enerji arz güvenliği korunmalıdır.
  • 5) Kömürden çıkış süreci ve sürdürülebilir enerji dönüşümü katılımcı bir biçimde planlanmalı, toplumun dönüşümden olumsuz etkilenmesi muhtemel kesimlerinin desteklenmesinin yanında, mevcut sosyal ve ekonomik adaletsizlikleri de giderecek adil bir geçiş süreci olarak tasarlanmalıdır.

 

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.