EğitimManşetTürkiye

İlkokul ders kitaplarında mülteciler: Mazlum, misafir, muhtaç

0

Öğretmen Ağı ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (SEÇBİR) çatısı altında yürütülen çalışmalar sonucunda ortaya çıkan “Ders Kitaplarında Mülteciler: ‘Mazlum, Muhtaç, Misafirlerimiz’” Raporu, 2021-2022 eğitim-öğretim yılında kullanılan Hayat Bilgisi, Sosyal Bilgiler ve İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi ders ve çalışma kitaplarında mültecilerin nasıl temsil edildiğini ortaya koyuyor.

İlkokul 2 ve 4’üncü sınıfların ders kitaplarının ele alındığı çalışmada, “zorunlu göç etmiş kişilerin” hangi sıfatlarla, hangi bağlamlarda temsil edildiği, ders kitaplarındaki metinler ve görsellerin öğrencilere ne tür mesajlar verdiği ele alındı.

Öğrencilerin olayları anlamlandırabilmesi ve zorunlu göçle gelen kişilere karşı olumlu tutum geliştirmesi için izlenen stratejiler örnekler ile söylem analizi yöntemiyle incelendi.

Raporun sonucunda ise şu temel bulgulara varıldı:

Geçicilik vurgusu: Ders kitaplarında Suriye, Afganistan, Irak, Gürcistan gibi ülkelerden gelmiş çocuk karakterler, “ülkelerindeki savaş yüzünden ülkemize gelmek zorunda olan”, “çeşitli nedenlerle göç etmek zorunda olan”, “yurdunu terk etmek zorunda kalan” bireyler olarak sunulurken, birçok örnekte “misafir/misafirlerimiz” nitelemesi kullanılmaktadır. Böylece “geçici” oldukları vurgulanıyor.

Mazlum ve muhtaç: Zorunlu göçle gelen bireyler ders kitaplarında ağırlıklı olarak “mazlum”, “muhtaç” şekilde temsil ediliyor.

Bu durum, mülteci nüfusun homojen algılanmasına yol açmakta ve onlara yönelik mevcut olumsuz kalıp yargıları desteklemektedir. Meslek sahibi, eğitimli, çalışan, üreten mültecilere örneklerde yer verilmemiyor.

Özcülük: Birçok örnekte Suriyeli, Afgan, Iraklı vb. öğrencilerin kültürlerinin “bizim kültürümüz”den farklı olduğunun altı çizilmektedir. Bazı örneklerde (Afgan öğrenciyi sınıfta geleneksel kıyafetleriyle resmetmek gibi) kültürel özcülüğe yönelik temsillere rastlanmakta.

Özcülük, kültürlerin ve insanların özleri itibariyle birbirlerinden tamamen farklı olduğu anlayışına yol açabilir; ayrımcılığı besleyen bir unsur olabilir.

Kapsayıcılık yok: Mülteci öğrencilerin aidiyet hissini artıracak örnekler az sayıda. Bu durum kapsayıcı eğitim ilkeleri ile çelişiyor.

Ders kitaplarında yer alan metinler ve etkinlikler sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı öğrencilere hitap edecek şekilde hazırlanıyor.

Eşitsizliği sorgulatmak yerine acımayı güçlendiriyor: Ders kitaplarında, göçle gelmiş öğrencilere yönelik toplumsal kabul ve olumlu tutum geliştirilmesi için ağırlıklı olarak empatiye yönlendiren (“Siz olsaydınız …?” şeklindeki) sorular ve söylemler kullanılmakta.

Ancak bireylerin “mazlum” ve “muhtaç” olarak resmedildiği metinlerin, empatiden çok acıma ve merhamet duyguları doğurabileceği görülüyor. Bu durum, eşitsizliği sorgulamak yerine yeniden üretme potansiyeli taşıyor.

Hak temelli anlayıştan uzak ve hiyerarşiyi yeniden üretiyor

Ders kitaplarındaki temsil mültecilere karşı hiyerarşiyi yeniden üreten yardım temelli anlayışı desteklemektedir. Hak temelli yaklaşım yalnızca bir iki örnekte görülmektedir.

Uyum tek taraflı kalıyor: Ders kitaplarında toplumsal uyum tek taraflı olarak (Suriyeli, Afgan öğrencilerin Türk eğitim sistemine uyumu) resmedilmektedir. Karşılıklı uyuma dair örneklere neredeyse hiç yer verilmemektedir. Rastlanan tek örnekte ise Türkiyeli arkadaşının Türkçe dersindeki yardımına karşılık Suriyeli öğrenci ona Arapça öğretmektedir.

Birçok ders kitabında yer alan zorunlu göç temsili, MEB’in uluslararası kurumlarla toplumsal uyum ve kapsayıcılık konularında yürüttüğü projelerdeki (örneğin, Kaliteli Kapsayıcı Eğitim Projesi) yaklaşımın gerisindedir.

Hak temelli temsiller artırılmalı

SEÇBİR Müdürü ve Öğretmen Ağı İçerik Danışmanı Prof. Dr. Kenan Çayır, “Zorunlu göç ile gelenleri ‘misafirlerimiz’ olarak nitelememek, homojen resmetmemek; yardım temelli temsiller yerine hak temelli temsilleri artırmak gerekiyor” yorumunu yapıyor.

Raporu hazırlayanlardan Columbia Üniversitesi Karşılaştırmalı Uluslararası Eğitim ve Sosyoloji Bölümü Doktora Öğrencisi Yeşim Hancı Kaya ise şunları söylüyor:

Kitaplarda mülteciler için en yaygın kullanılan kavramın misafir olduğunu gördük.

Ülkemize zorunlu göç ile gelmiş kişilerin onlara çeşitli haklar tanıyan resmi statüleri var. Misafir kavramı ise bu hukuksal statüler ile çelişiyor ve bu grupların belli hakları olduğu gerçeğini geri plana atarak önemsizleştirme riski taşıyor.

Ayrıca misafir kavramı, anlamı gereği mültecilerin ülkemizde geçiçi süre ile bulunduğu ve kısa süre sonra evlerine dönecekleri algısı yaratıyor bu da mevcut duruma baktığımızda gerçek ile örtüşmüyor.

Bu söylemlerin okuyan çocuklar için yaratabileceği anlamları düşünmek lazım. Kendilerinden misafir olarak bahsedilmesi bu kitapları okuyan mülteci çocukların bulundukları ortama ve topluma yeterince aidiyet hissedememelerine sebep olabilir.”

Çalışmanın yürütücelerinden Öğretmen Ağı, Türkiye’de, eğitim alanında faaliyet gösteren yedi vakıftan oluşuyor:  Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV), Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı (BAYETAV), Aydın Doğan Vakfı, Enka Vakfı, Mehmet Zorlu Vakfı, Sabancı Vakfı ve Vehbi Koç Vakfı .

More in Eğitim

You may also like

Comments

Comments are closed.