İklim KriziManşet

‘İklim felaketlerini önlemek için gereken fon, 20 yılda yüzde 800’den fazla arttı’

0

Birleşmiş Milletler‘in (BM) “iklim felaketi çağrıları” için ihtiyaç duyulan fon, küresel ısınmanın etkisini artırması nedeniyle son 20 yılda %800’den fazla arttı. Ancak Birleşik Krallık merkezli uluslararası insani yardım kuruluşu Oxfam’ın yeni raporuna göre, bunun sadece yarısı zengin ülkeler tarafından karşılanıyor .

Geçen yıl; rekor düzeyde görülen kuraklık, sel ve orman yangınları gibi aşırı hava olaylarının en maliyetli üçüncü yılıydı. Bu felaketlerin toplam ekonomik ekonomik maliyeti 329 milyar dolar olarak tahmin ediliyor; bu da bağış yapan ülkelerin verdiği toplam yardımın neredeyse iki katı .

Yoksul ülkeler son beş yılda acil insani yardım için 63-75 milyar dolar talep ederken, sadece 35-42 milyar dolar alabildi. Oxfam bu durumu, “parça parça ve acı verici bir şekilde yetersiz” olarak tanımladı.

Bugün Bonn’da düzenlenen  “kayıp ve hasar” – iklim yıkımıyla ilgili maliyetler – üzerine iklim görüşmelerinin ilk oturumunda, Guardian‘a konuşan Oxfam GB’nin CEO’su Danny Sriskandarajah, finansman açığını “kabul edilemez” olarak nitelendirdi:

Zengin ülkeler sözlerini tutmalı

“Zengin ülkeler sadece iklim kaynaklı afetler yaşandığında yeterli insani yardımı sağlamakta başarısız olmakla kalmıyor. Ayrıca, gelişmekte olan ülkelerin değişen iklime uyum sağlamasına yardımcı olmak için yılda 100 milyar dolar sağlama sözünü tutmuyorlar ve tarıma elverişli olmayan araziler ve hasar görmüş altyapı gibi etkilerden kurtulmalarına destek olmak için finansman çağrılarını da engelliyorlar. Birleşik Krallık gibi zengin ülkeler, emisyonlarının neden olduğu zararın tüm sorumluluğunu üstlenmeli ve en fakir ülkelerde iklim değişikliğinin neden olduğu kayıp ve zararlar için yeni fon sağlamalıdır.”

Kaynak: Oxfam, Grafik: Guardian

Kampanyacılar, Birleşik Krallık’ın geçen sonbaharda Glasgow‘daki Cop26 konferansından önce iklim felaketinden etkilenen ülkelere yardımı kestiğini söylüyor. Zengin ülkeler, Cop26’da kayıp ve hasar taleplerini karşılayacak bir mali mekanizma kurma girişimlerini de engellemişti. Konu, Bonn’da yeniden ele alınacak.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi başkanı Patricia Espinosa, dün kayıp ve hasar konusunu “açık, yapıcı ve saygılı bir şekilde” ele alma zamanının geldiğini söyledi.

Geçen ay G7 dışişleri bakanları, konunun küresel gündemde öne çıktığını belirtmiş; Almanya’nın yeni iklim elçisi Jennifer Morgan da olası bir çözüm olarak iklim için yeni bir “küresel kalkan” önermişti.

‘Sorumlu değiller, bedelini ödüyorlar’

İklim harcamaları için kullanılan resmi kalkınma yardımı (ODA) ödemelerinin yüzdesi, felaketten etkilenen ülkelerin ihtiyaç duyduğu miktarlar hızla artarken bile, son on yılda neredeyse hiç değişmedi.

Oxfam raporuna göre, 2017’de aşırı hava koşulları ilk kez BM insani yardım çağrılarının çoğunda “önemli” bir faktör olarak gösterildi. 2000 senesinde bu taleplerin yüzde 35.7’si iklim kaynaklı olarak belirtilirken, 2021 senesinde gelindiğinde bu rakam yüzde 78’e çıktı. BM’nin tahminlerine göre, önümüzdeki sekiz sene içinde iklim felaketlerinin sayısı yüzde 40 oranında artış gösterecek.

Save the Children isimli yardım kuruluşu, dün yaptığı açıklamada Somali’nin son 40 yılın en kötü kuraklığı ile karşı karşıya olduğu ve bu nedenle ülkedeki yarım milyondan insanın evlerini terk ettiğini duyurmuştu. Somali’de 2011 yılında uzun süreli bir kuraklık nedeniyle kıtlık krizi baş göstermiş, yarısından fazlası çocuk olmak üzere 250 bin kişi hayatını kaybetmişti. İklimle ilgili şiddetli kuraklıklar Etiyopya, Kenya ve Somali’de de yayılmaya devam ederken, Güney Sudan beş yıldır aşırı sel felaketi yaşıyor.

Bu dört ülke, zengin ve sanayileşmiş ülkeler emisyonların neredeyse yüzde 40’ından sorumluyken, mevcut küresel emisyonların yalnızca %0,1’inden sorumlu. 

‘İklim apartheid’i

BM iklim görüşmelerinde En Az Gelişmiş Ülkeler ( (LDCs) bloğunun başkanı Madeleine Diouf Sarr, “Raporun bulguları çok net” dedi: “Neredeyse hiçbir şey yaymıyoruz, ancak bizim ülkelerimizde adalar batıyor, toprak kaymaları evleri gömüyor, hastaneler feci hava olayları tarafından yıkılıyor. Zengin ülkelerin bu kriz için tarihsel sorumluluğu var, neden pisliğin temizlenmesine katkıda bulunmasınlar?”

War on Want‘ın direktörü Asad Rehman da raporun “gözlerimizin önünde ortaya çıkan bir iklim apartheidinin acımasız gerçekliğini” gösterdiğini kaydetti:

“Zengin ülkeler dünya ölçeğinde kundakçılık yapıyor ve başlattıkları yangına daha fazla petrol ve gaz dökmeyi bırakmayı reddediyorlar. Ancak verdikleri zararın faturasıyla karşılaştıklarında ceplerinin boş olduğunu iddia ediyorlar. Bu, batılılar için daha az değerli görülen yoksul ülkelerdeki siyah veya kahverengi tenlilerin yaşamlarıyla 500 yıl boyunca adaletsizlik ve eşitsizlik yaratan sömürgeci bir zihniyetin şekillendirdiği ölümcül bir tepki.”

 

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.