Larry Kopald’ın Huffington Post’da yayınlanan yazısını, Yeşil Gazete gönüllü çevirmenlerinden Tuba Bucak Onay‘ın çevirisiyle sunuyoruz.
* * *
Amerika Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi’ne (NOAA) göre karbon salımımızı sıfıra indirsek bile, bu çaba iklim değişikliğinin etkilerini durdurmaya yetmeyecek. İklim değişikliğini durdurmak/atmosferdeki CO2 seviyelerini düşürmek için yapılması gereken atmosfere salınan karbonun toprağa geri alınmasını sağlamak. Son zamanlarda yapılan çalışmalar gösteriyor ki bunu başarabilirsek iklim değişikliğini durdurabiliriz; hatta CO2 seviyelerini endüstri devriminden önceki seviyelere çekebilmek bile mümkün! Bugüne kadar iklim değişikliği sorununa çözüm hep atmosferde arandı, oysaki çözüm ayağımızın altında: toprakta.
Rattan Lal (Ohio State University), Richard Teague, (Texas A&M) ve Andre Leu (IFOAM) (UN) ve Rodale Enstitüsü (Rodale) tarafından yapılan son araştırmalara göre insan kaynaklı karbon salımının yarısına yakını endüstriyel tarım kaynaklı ve bu miktar fosil yakıt kaynaklı salımdan daha fazla. Nasıl oluyor da bütün dünya karbon salımını azaltmaya yoğunlaşmışken, karbon salımına en çok neden olan sektörden hiç bahsetmiyoruz (Rodale)?
Endüstriyel Tarım: Karbonu Atmosferde Hapsetmek
Endüstriyel tarımın yarattığı en büyük yıkım toprağın karbonu geri alma kapasitesini düşürmek ve böylelikle karbonun atmosferde hapsolmasına sebep olmak. Daha çok verim elde etmek için toprağın yanlış işlenmesi (kimyasal kullanımı, toprağı sürme, bir alanda sadece tek bir ürünün ekilmesi), topraktaki sağlıklı döngüyü yıkarak karbonun toprak tarafından geri emilme işlemini engellliyor.
Araştırmalara göre endüstriyel tarım arazilerinin küçük bir kısmında bile sağlıklı onarıcı (rejeneratif) tarım (organik tarımın bir alt kolu olan rejeneratif tarım, sağlıksız toprakları iyileştirme yöntemlerini de içerir) yöntemlerinin kullanılması, mevcut CO2 salımının %100’ünden fazlasının üç yıl içinde geri emilmesini sağlayabilir (Drawdown).
Onarıcı (Rejeneratif) Tarım
Hepimize endüstriyel tarım olmazsa açlıktan öleceğimiz söylendi ama bilim bunun tam tersini gösteriyor. Onarıcı (Rejeneratif) tarım verimi normal iklim koşulları altında endüstriyel tarım verimine eşit olmakla beraber, kuraklık ya da sel gibi stresli koşullarda endüstriyel tarıma göre daha avantajlı. Yani tarım alışkanlıklarımızı değiştirmekle hem iklim değişikliğini durdurabilir hem de daha fazla yiyecek üretebilir ve gıda güvenliğimizin artmasını sağlayabiliriz. (IFOAM raporu)
Atmosferdeki mevcut CO2 miktarı 400 ppm. Yaşanabilir bir gezegen için bu miktarın 350 ppm olması gerekli. Yeni bir çalışma gösteriyor ki, tarım alanlarına her %1’lik organik madde eklenmesi atmosferdeki CO2 seviyesini 50 ppm azaltabilir. Bu rakamlara göre atmosferdeki karbon seviyesini endüstri devrimi öncesi değerlerine çekmek mümkün. Dünyanın geçmişine bakılırsa bunun aslında uzak bir olasılık olmadığı görülebilir. Kambriyen dönemde ve diğer pek çok volkanik zamanlarda, atmosferdeki CO2 seviyeleri 600 hatta 7000 ppm gibi değerleri görmüştü. Ve her seferinde, karbonun toprağa geri alımı bitki topluluklarının aşırı artışını tetikledi. Yani tarım alışkanlıklarımızı değiştirmek dünyadaki insanları besleyemeyeceğimiz anlamına gelmiyor.
Artık zaman dünyayı kirletmeye devam edip doğanın bununla başa çıkmasını beklemenin zamanı değil. Şu an yapmamız gereken iklim değişikliğiyle mücadele ederken aynı zamanda karbonsuz bir topluma dönüşebilmek. Doğa bunu yapmamızı istiyor, daha doğrusu buna ihtiyacı var. Ancak bunu başarabilirsek biz insanlar da rahat bir nefes alabiliriz.
Daha fazla bilgi için Carbon Underground’u ziyaret edin
Yazının İngilizce Orjinali
Yazar: Larry Kopald
Yeşil Gazete için çeviren: Tuba Bucak Onay
(Yeşil Gazete, Huffington Post)