2023 KAHRAMANMARAŞ DEPREMİEditörün SeçtikleriManşetTürkiye

Hiçbir yerinden tutulamayan bir enkaz: Torpil, rüşvet, imzacılık, rant, izinler…

0
İskenderun, Drone Fotoğraf: Cevat Ezgin

Türkiye, Kahramanmaraş depremlerinin ardından adeta bir enkaz haline döndü. 10 ilde yaşanan yıkım, 42 bin 310 insanın hayatına mal oldu. Bu sayının resmi rakam olduğunu hatırlatmakta yarar var. Zira ülkede yaşanan son iki haftalık süreç, birçok insanın resmi rakamlara dair zaten yitirilmiş inançlarını yok etti. Tam bu noktada toplumsal olarak kronikleşmiş hale gelen sorular akla geliyor:

  • “Deprem neden Japonya‘ya yıkım getirmiyor da Türkiye’ye getiriyor?”
  • “Japonya’da olsa yetkililer istifa ederdi, Türkiye’de neden kimse istifa etmedi?”

İskenderun‘da yaşayan Mimar Ercüment Kimyon, bu soruların yanıtlarını veriyor. Hatay‘da yıllardır yapılan plan değişikliğine karşı depremselliğe işaret ederek mücadele eden bir isim olan Kimyon’dan bu sorulara yanıt niteliğinde en çok “rüşvet”,rant ilişkileri“, “diplomalı imzacılar” ve “torpil” kelimelerini duyuyoruz.

enkaz, torpil

İskenderun, Drone Fotoğraf: Cevat Ezgin

‘Plan yapma yetkisi olan kurumar taleplere göre plan yaptılar’

“Toplumun değer yargıları yok olmuş; rant, kâr peşinde. Kamuculuk tükenmiş. Kamu yararı kavramını, anlayışını yok etmişler. İmar yetkileri, imar rantları yarışır hale gelmiş. Bu yetkilere dayanarak buradaki deprem gerçeği unutulmuş. İmar planlama yapılırken bu gerçeğe uygun yapılaşma kararları alınmamış. Bilimsel ölçüde bir planlama da yapılmamış. Belediye ve il genel meclisleri, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da dahil karar verici organlar, plan yapma yetkisi olan kurum ve kuruluşlar istek ve taleplere göre plan yaptılar. Yapılaşma izinlerinin önünü açtılar. Jeolojik, topografik durumu dikkate almadılar.”

Böyle sıralıyor bu yıkımın sebeplerini Mimar Ercüment Kimyon.

  • İskenderun Devlet Hastanesi‘nde 70 kişi hayatını kaybetmişti. Hastanenin 2012’de bilirkişilerce ortaya koyulmuş bir “Depreme dayanıksız” raporu vardı. Hastane kullanılmaya devam edildi.
enkaz, torpil

Fotoğraf: Vedat Örüç

İskenderun’da yapılan plan değişiklikliklerine karşı yıllarca açtığı davaların sayısı 300’e ulaşan Ercüment Kimyon, bilimsel değerlendirmeler hiçe sayılarak gerçekleştirilen yapılanmalara dikkat çekiyor.

  • Karadeniz‘de dere yatağı önemsenmeden evler inşa edildi.
  • Zemin sıvılaşması olan bölgelerde, genellikle dere yatakları ve deniz kıyıları, yapılaşmalar gerçekleştirildi.

Diplomalı imzacılar

Kimyon, “Fay kırıklarının geçtiği coğrafyada bu gerçeği gözardı ettik; çok yüksek yapılar yaptık. Bilimsel değerleri denetlemedik. Mühendislik hizmetlerini doğru dürüst yapmadık. Bu hizmetleri veren kurum ve kuruluşları yani eğitim kurullarından, üniversitelerden çıkan, bu diplomaları alanlar da yeterince eğitilmeden bu alanda hizmet etmeye başladı. Yapı denetim işleri özel sektöre devredildi. Emekli, 60’ından sonra imzacı mühendisler yapı denetim şirketlerinde inşaatların yerlerini görmeden imza atmaya başladılar” diyor.

  • TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası’nin verilerine göre; inşaat mühendisliği bölümü toplam kontenjanları 2010’dan 2018’e yüzde 123 artırıldı. 12 bin 965’lik kontenjan sayısıyla 2018’de zirve yapıldı.
  • 2018’e kadar kontenjanların yüzde 90’dan fazlasının dolduğu, 2018’de ortaya çıkan ekonomik krizle beraber doluluk oranının düşmeye başladığı gözlemlendi.
  • TMMOB raporunda “2021 yılı için Türkiye’de 680 kişi başına 1 inşaat mühendisi hesaplanmaktadır. Bu rakam ne kadar hata da içerse neredeyse Amerika’nın iki katıdır” denildi.
  • İnşaat sektörüne verilen kontenjanların artışı ile birlikte genç mezunlar da istihdam edilemedikleri için imzacılık yaparak hiç görmedikleri inşaatlara onay verilmesini sağlıyor. Binlerce mezun veren mühendislik bölümleri birçok mühendisin diplomalarını şirketlere kiralamasına neden oluyor ve bu da depremde yıkılan binalardaki sorumluların gözden kaçmasına neden olabilir.

‘Hırsızlık bu toplumun genetiğine işlenmiş: Hepimiz vergi kaçırıyoruz’

İnşaat sektöründe ehil müteahhitler olmadığını aktaran Kimyon, “Önüne gelen diplomasız, eğitimsiz ya da tefeci, rantçı, oto alım-satımcı kişiler müteahhit oldular” diyor ve ekliyor:

“Bir de hırsızlık bu toplumun genetiğine işlenmiş. Hepimiz vergi kaçırıyoruz. İmardan hırsızlık yapıyoruz. Arkadan da imar barışı, imar aflarıyla bunları da yasallaştırıyoruz. Bütün bunların hepsi üst üste gelince bu felaketin olacağı ortadaydı. Bunları yıllardır söylüyoruz.”

  • İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Buğra Gökçe, 2018’de Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde çıkarılan imar affında Türkiye çapında 3 milyon 152 bin yapıya kayıt belgesi verildiğini açıklamıştı.
  • 2018’de çıkarıllan imar affıyla depremin etkilediği 10 ilde 294 bin kaçak yapı affedilmişti. 

‘Valisinden, bakanına kadar bu hırsızlık zincirinin bir parçası olmuşlar’

Son yirmi yıl içerisinde meclis üyeliği yapmış bir isim de olan Mimar Ercüment Kimyon, bu sürede imarda yapılan değişikliklere ilişkin 300 tane dava açtığını şöyle anlatıyor:

“300 tane açtığım dava var. Şimdi bunları yaparken ‘Adam her şeye karşı, deli divane’ dediler. Öldürülmeye kadar varan problemler yaşadık. Böyle bir kentte, böyle çevrelerde devlet de yok. Devletin valisinden, kaymakamına, bakanına kadar bu hırsızlık zincirinin bir parçası olmuşlar. Belediye başkanları, belediye meclisleri bu hırsızlığın ortağı olmuşlar. Niye? Meclis gündemlerine bakıyorsunuz gündemin yüzde 92’si imar pan değişiklikleri. Yani bunların bütün sorunları bitmiş, sabah akşam imar değişikliği yapıyorlar. Bu meclislerde AKP‘si, CHP‘si, MHP‘si el birliğiyle geçiriyorlar. Hiçbir siyasi parti hırsızlığın, arsızlığın, rant ilişkilerinin dışında tutulamaz.”

enkaz, torpil,

İskenderun, Drone Fotoğraf: Cevat Ezgin

‘Aymazlık, umursamazlık böyle bir sonucun ortaya çıkmasına sebep oldu’

Kirlenmişliğin siyasetçiden vatandaşına, müteahhitinden sokaktaki yurttaşa kadar her bir insanın iliğine kadar işlemiş olmasının sonuçlarının yaşandığını aktaran Kimyon, şunları söylüyor:

“Bu kadar aymazlık, umursamazlık böyle bir sonucun ortaya çıkmasına sebep oldu. Bunu söylerken sistemin çürümüşlüğünü, kokuşmuşluğunu da söylemek zorundayız. Kamu yararına uygun, bilimsel temellerle verilmiş kararlarla, yerel yönetimden merkezi idareye kadar doğru işleri yapmak üzere organize olunmaz ve bu konuda bir duyarlılık olmazsa buna benzer olaylar 1999’da da oldu, bugün de oldu, bundan sonra da olacak gibi görünüyor. Yukarıdan aşağıya yeniden toplumun kültürel ve eğitim olarak değişime uğraması lazım. Ahlaki değerlerin de değişmesi lazım. Bu değerler değişmediği müddetçe bu tür felaketleri yaşamaya mecburuz. Az bilenden, diplomalısına kadar herkes bu ahlaksızlığın bir parçası.”

‘Üstü kapatılmaya çalışacak bir konu’

Açtığı davalara işaret eden Ercüment Kimyon, “Hukuk sistemi de çürümüş. Yıllarca süren dava süreçleri sonucunda mühendisler, müteahhitler suçu ötekine atmış olacak. O kararları verenlere lafı atacaklar. Pinpon topu gibi oradan buraya, sağa sola savrularak zamana yayılacak. Üstü kapatılmaya çalışacak bir konu. Siyasetçiden, cumhurbaşkanına eski başbakanlara, meclis üyelerine kadar Ankara’dan belirlenirse, sonucu bu. Bu süreçte günah keçisi ararsak 3-5 tane günah keçisi bulacağız. Sadece kamuoyunu tatmin edeceğiz” diyor.

enkaz, torpil,

Hatay, Antakya -Fotoğraf: Vedat Örüç

Japonya’daki gibi…

Sistemde ve toplumda bu yanlışlığın düzeltilmesi için esaslı bir reform gerektiğini aktaran Ercüment Kimyon, “Toplumun eğitimi, kültürü, dünyaya bakış açısı değer yargıları, Japonya’daki gibi olması lazım. [Japonya’da] sorumluların zaman içinde yanlışlarından dolayı kendilerini cezalandırdıkları bir ahlak anlayışları var. Bizde ahlak da kalmamış. Müslüman bir ülkede ahlaksızlık diz boyu. Neye elimizi atsak bir kirlenmişlikle karşı karşıyayız” diye isyan ediyor.

‘Kentin içinde belli kişilere hedef gösterdiler’

Mimar Ercüment Kimyon’a imar plan değişikliklerine açtığı davalar nedeniyle kimlerden tehdit aldığını soruyoruz. Listesi oldukça uzun:

“Rant çevreleri, belediye başkanları, müteahhitler… Bizi kendilerinin önlerinde engel gören unsurlardı. Ormanları, kıyıları talan ettiler. Çok katlı imar yoğunluklarının yüksek verildiği yerler de mahkeme kararıyla durdurulunca, ihalelerde yolsuzluklar olunca bunları şiddetle önlemeye çalışacakları yöntemlere başvurdular. Silahlı saldırı, araba yakma var… Her şey var. Bunlar da devletin gözü önünde olurken bunların hepsi faili meçhule gitti.

enkaz, torpil,

İskenderun, Fotoğraf: Gürcan Öztürk

Bizim arsamız yoktu, müteahhit değildik, rant ilişkileri içerisinde değildik duyarlı bir mimar olarak bunun mücadelesini verdik. İşimizden, aşımızdan, ekmeğimizden olduk. Vebalı bir mimar olduk. Kentin içinde belli kişilere hedef gösterdiler.

Kendi psikolojik travmalarımı söylemiyorum bile. Ama şimdi bakın herkes travma yaşıyor. Altında kaldılar enkazın. Sistem, yöneticiler, imza atanlar da belki kısmen enkazın altında kaldı. Ama hırsızlıkları arsızlıkları yapanların bir kısmı belki dışarıdan kıs kıs gülüyordur. Yeni iş, enkaz , toplu konut inşaat yapacağız diye iştahı kabaranlar yine türeyecek. Sistemde bir değişiklik yapmazsanız yeni birileri yeni iş kapısı felaketten bile rant çıkaracak.”

Yeni bir hayat kurmak ne kadar zaman alır?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir yılda yeni binaların inşa edileceğini, vatandaşları bu sürede sağlam, güvenli ve huzurlu konutlara taşımaya başlayacaklarını söylemişti. Vatandaşlar şu an soğukla mücadele ediyor ve hala konteyner bekleniyor.

Ercüment Kimyon, enkazın kaldırılmasının ve yeniden normal yaşama dönülmesinin birkaç yıldan aşağı sürmeyeceğini söylüyor:

“Vatandaşlara yeni bina, barınma imkanları yapabilirsiniz. Ama aynı yerde, aynı anlayışla yapacaksanız hiçbir farkı yok. Yeni binalar da çöktü. Çünkü sistem değişmiyor: Denetim sistemi. Devletin yapıları yıkılıyor. Hastaneler yıkılıyor. Devletin onardığı, güçlendirdiği yapılar çöküyor. Devlet bu kadar kadrosu olmasına rağmen kendi malını bile denetleyemiyor.

Yapılaşmanın yüzde 60-70’i kaçak yapılaşma olursa… Kaçak yapılarda tutulan tutanaklardan sonra kaç tane bina yıkmış bu belediyeler? Bunlar yıkılmıyor. Bunlara para cezası yazarak bir gelir kapısı olarak görürseniz bu işleri bu sistem kendini sürdürür.”

deprem,enkaz

‘Hırsızlar topluluğu’

Asıl denetim sorumluluğunun belediyelerde olduğunu vurgulayan Kimyon, bugün yaşanan yıkımın sorumlularının daha sonra yeniden görülüp görülmeyeceğine ilişkin sorumuza şöyle yanıt veriyor:

“Bunlar organize gruplar. Temsilcilerini meclislere sokuyorlar. İş insanlarının insanları belediye meclislerinde meclis üyesi. Belediye meclisinin yanlış bir kararı iptal ediliyor, bir ay sonra yeniden meclis kararı alınıyor. Yeniden plan kararını yürürlüğe sokuyorlar. Bizim aldığımız yargı kararı, iptal kararı bir iki senede çıkarken, kendisi meclisteki bir ay sonraki toplantıda hiçbir değişikliğe uğramadan aynı kararı meclisten geçirebiliyor. ‘Hırsızlar topluluğu’ diyelim.”

“Sistemin çürümüşlüğü” diyor Kimyon, bütün ekonominin yap-satçı inşaat sektörü üzerinden döndürülmesinin hükümetin genel politikası olduğunu ve bunun da 20 senedir sürdürüldüğünü aktarıyor:

“Yaşadığımız bu tablo da geçmişten bugüne gelen yanlışların üstüne katlanarak geldi. Bu tablo bugün olmasaydı bir sene ya da 3 sene sonra olacaktı.”

‘Staj defterimi imzalar mısın?’

Denetimin mevzuata uygun yapılması ve işin eğitimini alan kişilerin meslek disiplini içerisinde mesleğe saygılı bir şekilde eğitilmiş olması gerektiğini belirten Kimyon, “‘Etik değerler‘ diyoruz, mezun olan çocuk geliyor 20 katlı binaya imza atıyor, beş bin 10 bin lira rakamlarla bu işi yapıyor. Onun bilgisi tecrübesi nedir, o da belli değil. Deneyimin de anlamı kalmadı, bilginin, yıllarının birikiminin sonucunun da. Aniden öğrenci geliyor ‘Abi staj defterimi imzalar mısın?’ diyor. Ben böyle staj defterini imzalamadım. Ama böyle imzalatılan, eğitim alan mimar, mühendis var. Bu sektörde çalışan mühendis kadrolarının da bilimsel temellerle eğitimin uygulama alanında nasıl yetiştiği konusunda da boşluklar var” diyor ve son olarak şunları ekliyor:

“Eğitimde de reform olacak. Yetişen elemanların da uygulama alanında okuldan mezun olarak hemen yetkin bir insan olarak çıkmaması lazım. Ama kurumsal bir altyapı yok Türkiye’de. Herkes bireyci anlayışla çalışıyor. Her yere de üniversite açarsanız az birikimli, yetenekleri sınırlı elemanlar da bu sektörlerde imzacılık yapıyor. Özel sektöre her şeyi devrederseniz kamucu yaklaşımdan uzak kalırsanız sonucu bu olur.”

You may also like

Comments

Comments are closed.