LGBTİ+Manşet

Hedef gösterilen LGBTİ+’lar: Faşist çetelerin önü bizzat devlet eliyle açıldı

0

Türkiye’de LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemleriyle, ayrımcı politikalarla baskı ve korku ortamı artırılıyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, nefret söylemlerine yenilerini katarak LGBTİ+’ları hedef göstermeye devam ediyor. Erdoğan “aile”yi öne sürerek başlattıkları anayasada değişiklik çağrılarını sürdürürken dün de LGBTİ+’ları şöyle hedef gösterdi:

“Bu sapkın kişiler, Meksika’da tamamıyla bu sapkın süreç yasal olarak zemine oturtulmuş. Ülkemizde de bu çalışmaları yürütenler var. Bizler sonuna kadar dimdik duracağız, bu Müslüman topluluğu yedirmeyeceğiz. TBMM’deki akıl, vicdan, feraset sahibi milletvekillerimizin desteğiyle bu hedefe ulaşacağımıza inanıyorum.”

Türkiye’de hükümet tarafından sürdürülen ve son dönemde artırılan LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemleri son bir ayda üç şehirde “ailenin korunması” adı altında nefret yürüyüşlerinin yapılmasına sebep oldu.

Çeşitli islamcı ve radikal gruplar tarafından şehir meydanlarında yapılan yürüyüşe izinler veriliyor, güvenlik güçleri tarafından bir müdahalede bulunulmuyor. Konuyla ilgili İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube’de Ankara’daki LGBTİ+’lar dün bir açıklama gerçekleştirerek en son Ankara’da yapılan nefret mitingi üzerinden iktidarı eleştirdi:

“İstanbul’da Yesevi Alperenler Derneği’nin ve 150 sözde STK’nınFikirde birlik ve mücadele platformu‘ adı altında bir araya gelerek gerçekleştirdiği nefret yürüyüşünden sonra bir nefret yürüyüşü de Ankara‘da Sivil Toplum Platformu‘nun tertibiyle 30 Ekim Pazar günü 13.30’da Ulus’ta gerçekleştirildi.

LGBTİ+ların gerçekleştirdiği onur yürüyüşleri polis şiddeti, valilik yasakları ile engellenmeye çalışılmış, Boğaziçi Onur Yürüyüşü’nde 70, İstanbul Onur Yürüyüşü’nde 373, ODTÜ Onur Yürüyüşü’nde 38, Eskişehir Onur Yürüyüşü’nde 10, Ankara Onur Yürüyüşü’ nde 45 ve sene içerisindeki diğer LGBTİ+ etkinliklerinde yaşanan gözaltılarla beraber sadece bu sene toplam 582 LGBTİ+ polis işkencesiyle gözaltına alınmıştı.

‘Faşist çetelerin önü bizzat devlet eliyle açıldı’

Biz LGBTİ+lar yaşamımız ve haklarımız için yürüdüğümüz için şiddete, tacize, işkenceye ve türlü hakaretlere maruz kalırken yaptıkları yürüyüşlerle nefreti örgütleyen ve bizi hedef gösteren cemaatler, tarikatlar ve faşist çetelerin önü bizzat devlet eliyle açılmıştır.

En temel hakları olan ifade özgürlüğü, barışçıl yürüyüş ve protesto hakkı bu şekilde kısıtlanırken LGBTİ+ları hedef gösteren yürüyüşler ‘kamu spotu’ olarak bile yayınlanmış, bizlere saldıran polisler bu nefret yürüyüşlerini adeta koruyup kollamıştır.

Toplumsal muhalefetin eylemlerine yasaklar getiren valilik bu eylemler karşısındaki sessizliğiyle yürüyüşlere adeta onay vermiştir.

‘Her gün yeni bir mücadele’

Halkın haber alma hakkını engelleyen nitelikte sansür yasasının geçmesiyle toplumun tüm ezilenleri ile birlikte LGBTİ+lara yönelik yapılan haberlere de ‘dezenformasyon’ denilerek sınırlamalar getirilmesi tehdidi ile karşı karşıyayız. Esat-Eryaman gibi dosyalarının zaman aşımına sürüklenmesi, sansür yasası ve bu nefret yürüyüşleri ile birlikte LGBTİ+lara yönelik nefret suçlarının artmasının, LGBTİ+ların kamusal alanlardan silinmesinin önü açılıyor ve biz lubunyalar her gün yeni bir mücadeleye uyanıyoruz.

Geçtiğimiz günlerde Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ‘başörtüsüne özgürlük’ çıkışına cevaben Erdoğan’ın el yükseltip Anayasa’ya İslami hükümlere göre kadın ve LGBTİ+ karşıtı maddeler eklemesi girişimi ile karşı karşıyayız. Erdoğan ‘Aile yapısıyla ve ailenin korunmasına yönelik değişikliklerle ilgili’ hazırlığa dair yaptığı açıklamada, ‘Güçlü bir millet, güçlü aileden olur. Son zamanlarda topluma LGBT’yi soktular. LGBT’yle birlikte de bizim aile yapımızı dejenere etmenin gayreti içerisindeler. Biz olması gereken ne ise onu yapacağız. Biz kimlerin LGBT’ci olduğunu biliyoruz zaten’ dedi.

Eşit, sınıfsız ve sömürüsüz bir yaşam mücadelesi

Nefret yürüyüşünün çağrısını yapan kurumların ‘Aile ortak paydamız’ derken bahsettikleri ailenin ne olduğunu biliyoruz. Anlattığınız, kadının ev içi emeğinin sömürüldüğü, erkek egemen, kadına, çocuğa şiddeti ve LGBTİ+ çocuklara yönelik istismarı barındıran ‘kutsal aile masalı’na kanmıyoruz.

Üremeye dayalı heteroseksist ve onun ‘normal’, sözde sapkınlıktan koruduğunuz çocuklarından oluşan aileye mahkûm değiliz. Aileye yönelik politikalarınızı kılıf olarak kullanıp LGBTİ+’ların yaşamına müdahale etmeye çalışmanızı kabul etmiyoruz! Onların nefretine karşı bizler gücümüzü; varoluşumuzdan, özgür, eşit, sınıfsız, sınırsız sömürüsüz bir yaşam için sokaklarda yan yana mücadele eden tüm LGBTİ+lardan, gullümümüzden, madiliğimizden, en önemlisi dayanışmamızdan alıyoruz.

‘Elbet bir gün kaybedecekler! Ve gidecekler!’

Mücadelemizi Taksim’den, Ankara’dan, ODTÜ ve Boğaziçi Onur Yürüyüşleri’nden, seçilmiş ailelerimizden alıyoruz. Direncimizi Pürtelaş’ta, Bornova Sokak’ta, Küçük Bayram Sokak’ta direnen trans seks işçilerinden, Boysan’dan, Zeliş’ten, Hande’den, Zirve’den, Ahmet’ten, Hande Buse’den, Berrak’tan alıyoruz.

Hafızamız Esat-Eryaman’a, siyah pembe üçgenlere dayanıyor. Buradayız, başlangıcından beri varız ve var olmaya devam edeceğiz. Sevgili Lubunyalar, Biricik Arzu’nun da dediği gibi ‘Elbet bir gün kaybedecekler! Ve gidecekler! Ama rahat rahat gitmelerine asla ama asla izin vermeyeceğiz!’

O gün gelene kadar da asla yalnız değilsiniz. Bizler buradayız ve bir aradayız!”

Ne olmuştu?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüne yasal güvence adımı AKP’nin LGBTİ+’ların hayatlarına karışma dozunu artıran bir hamleye dönüştü. Erdoğan sürekli LGBTİ+’ları dışlamak ve hedef göstermek için ortaya atılan “aile yapısı” ifadeleriyle temellendirdiği konuşmasında “Son zamanlarda topluma LGBT’yi soktular” demişti.

Kılıçdaroğlu’nun buna yanıtı ise “Eğer arkasında yine kurnaz bir ajanda çıkmazsa her türlü desteği vermeye hazırız” şeklinde yanıt vermişti.

Tartışma toplumsal bir kod haline gelmiş olan başörtüsü üzerinden çıkarak LGBTİ+’ların yaşam hak ve özgürlüklerinin hedef alındığı bir noktaya evrildi. Söz konusu durum birçok LGBTİ+ ve kadın örgütünün tepkisini çekti.

Daha geçtiğimiz ay İstanbul, Saraçhane’de Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu’nun LGBTİ+ düşmanı “Büyük Aile Buluşması” tüm kamuoyu tepkilerine rağmen İstanbul Valiliği’nden izinli olarak gerçekleştirildi.

Nefret söylemi paylaşımlarının ardından birçok sivil toplum kuruluşu, sanatçılar ve vatandaşlar tarafından söz konusu mitingin halkı kin ve düşmanlığa sürükleyeceği yönünde uyarılar yapılmış, iptal edilmesi talep edilmişti.

Ancak mitingin iptal edilmesi yerine Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) dahi eylem için oluşturulmuş, videoya kamu spotu diyerek radyo ve televizyonlara servis edilmesine izin vermişti.  

İstanbul’un ardından, Urfa’da, Konya’da ve Ankara’da nefret mitingleri yapıldı. 

RTÜK’ten LGBTİ+ düşmanı kamu spotu

Yüzlerce insanın gözaltına alındığı Onur Yürüyüşü’yle akıllara kazınan Onur Ayı ve 30. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası’na ilk kez bu sene yasaklama getirilmişti. Yüzlerce insanın gözaltına alındığı Onur Yürüyüşü’yle akıllara kazınan Onur Ayı ve 30. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası’na ilk kez bu sene yasaklama getirilmişti.

Yasaklamanın gerekçesi iki ay sonra ortaya çıkmıştı: Küresel güçler, şer odakları. Benzer şekilde LGBTİ+ karşıtı mitinge katılanların ağızlarından aynı kelimeler döküldü: Küresel güçler, şer odakları… 

Kaymakamlığın Onur Haftası’nı yasaklama gerekçesi: Küresel güçler, şer odakları!

Bu yasağın öncesinde Maçka’da piknik yapmak isteyen LGBTİ+’lara da engel olunmuş, sadece cinsel yönelim ve kimlikleri nedeniyle insanlar dışlanmış, polis tarafından çimenlerde oturan LGBTİ+’ların piknik yapmasına bile müdahalede bulunulmuştu.

İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası’nın bütün etkinlikleri Kadıköy Kaymakamlığı ve Beyoğlu Kaymakamlığı’nın kararıyla yasaklanmıştı.
26 Haziran günü saat 17.00’de başlaması planlanan yürüyüş öncesi saat 11.00’den itibaren Taksim’e çıkan metro durakları kapatılmıştıTaksim’in birçok sokağı polis ablukası altına almıştı. Basın mensuplarıyla eylemcilerin bir araya gelmemesi için polis üst düzey güvenlik önlemleri almış, gazetecilerin görevlerini yapmaları engellenmişti. Gün boyunca devam eden polis saldırılarıyla 373 kişi gözaltına alınmıştı.

LGBTİ+’lara karşı baskı ve şiddet Türkiye’deki iktidar ve kolluk kuvvetleri eliyle sürdürülüyor.

More in LGBTİ+

You may also like

Comments

Comments are closed.