Manşetİklim KriziTürkiye

Hava kirliliği azalmıyor: Türkiye’nin 2029 hedefi, DSÖ’nün sınırının beş kat üstünde

0

Çevre, İklim ve Sağlık için İş Birliği Projesi (ÇİSİP) ve Temiz Hava Hakkı Platformu hava kirliliğine karşı Türkiye’nin önlem alması gerektiği yönündeki çağrılarını yinelediler.

Türkiye’de, geçen yıl Avrupa Birliği Müktesebatına uyum çerçevesinde hazırlanan ve henüz taslak aşamasında olan yeni yönetmeliğin ihtiyaçları karşılamaktan uzak olduğunun bildirildiği toplantıda “Henüz yürürlüğe girmemekle birlikte taslak mevzuatta PM2.5 sınır değerinin 2021’de yıllık 30 μg/m3 olması azalarak 2029 için 25 μg/m3’e ulaşması hedefleniyor. Ancak bu değerler DSÖ’nün ne eski ne de yeni değerlerini karşılamıyor, hatta Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) yıllık 5 μg/m3 olarak belirlediği yeni sınır değerinin neredeyse 5-6 kat üzerinde” denildi.

ÇİSİP ağında yer alan sağlık uzmanlarına göre; 2021’de açıklanan yeni DSÖ hava kalitesi sınır değerleri dikkate alarak hava kirliliği ile mücadele edilmesi, dolayısıyla yönetmelikte belirlenen değerlerin bu doğrultuda güncellenerek yürürlüğe girmesi gerekiyor. Açıklamada şu ifadelere yer veriliyor:

“Türkiye’de mevcut durumda hava kalitesi DSÖ’nün halk sağlığını korumak için belirlediği güncel sınır değerlerini de, bir öncekini de karşılamıyor. Hava kalitesini ölçen bu değerlere göre ülkemizde hiçbir yerde hava kalitesi sağlıklı düzeylerde değil yani ülkemizdeki hava kirliliği insan sağlığına zarar verecek boyutta.”

Temiz Hava Hakkı ve ÇİSİP’deki uzmanların yaptığı bir çalışmaya göre; DSÖ’nün eski kılavuz değerlerine uyulsaydı dahi, Türkiye’de yılda yaklaşık 45 bin erken ölüm engellenebilirdi. Araştırmaya göre; 2021’de bu yana geçerli olan daha düşük alt sınır değerlerine uyulması halinde ise daha fazla erken ölüm engellenebilecek.

‘Bir mevzuat olmaması en büyük eksiklik’ 

“Hava kirletici maddelerden en büyük sağlık tehdidi oluşturan PM 10 için Türkiye’deki mevcut değer DSÖ’nün 2021 yılı öncesi için belirlediği değerin bile 2 katıyken, PM 2.5 için ise tam bir ölçüm bulunmuyor” ifadelerinin yer aldığı açıklamada mevzuat eksikliğine ise şöyle değiniliyor:

“DSÖ’nün güncel değerlerine uyum konusunda 2021’de tüm ülkeler sınıfta kalırken, Türkiye’de de durum farklı olmadı. Temiz hava için özellikle PM2.5 için ulusal limitlerin DSÖ hava kalitesi kılavuzu ile uyumlu olması ve PM2.5 ölçüm istasyon sayısının artması büyük önem taşıyor. Türkiye’de PM2.5 ölçümlerinin ülke genelinde yaygın olmaması ve PM2.5 sınır değerine ilişkin bir mevzuatın yürürlükte olmaması en büyük eksiklik olarak görülüyor.”

Hava Kirliliği yüksek tansiyon ve sigara kullanımından sonra en büyük sağlık riski

Hava kirliliğinin her yıl sekiz milyon erken ölüme yol açtığı tahmin ediliyor. Bu ölümlerin 4.2 milyonu sanayi, trafik ve ısınma gibi kaynaklı dış ortam hava kirliliği, 3.8 milyonu ise evlerde ısınma ve yemek amaçlı kullanılan yakıtlardan kaynaklanan iç ortam hava kirliliği nedeniyle gerçekleşiyor.  Yüksek tansiyon, tütün kullanımı ve bulaşıcı hastalıklardan sonra üçüncü önde gelen ölüm nedeni hava kirliliği.

2019’da Dünya Sağlık Örgütü tarafından hazırlanan Küresel Hastalık Yükü araştırmasına göre; dünya genelinde kadınlarda 2.92 milyon ölümün (tüm kadın ölümlerinin yüzde 11,3’ü), erkeklerde 3.75 milyon ölümün (tüm erkek ölümlerinin yüzde 12,2’si) hava kirliliğine bağlı gerçekleştiği hesaplandı. 

Türkiye’de ise, ÇİSİP’de yer alan uzmanların da destek verdiği Temiz Hava Hakkı Platformu tarafından 2020’de yayınlanan ve DSÖ 2005 değerlerini baz alan araştırmaya göre 2017 – 2019 yılları arasında hava kirliliği nedeniyle trafik kazalarının neredeyse 6-7 katı kadar ölüm yaşandı. Aynı araştırmaya göre; hava kirliliği DSÖ kılavuz değerine indirilseydi; 2019’da tüm ölümlerin yüzde 7,9’u (31.476 ölüm) ve 2018 yılındaki tüm ölümlerin yüzde 12,13’ü (45.398 ölüm) önlenebilirdi. Yeni DSÖ değerlerinin baz alınması durumunda ise bundan da fazla ölüm engellenebilirdi.

‘Hava kirliliğinden etkilenmeyen organ ve sistem neredeyse yoktur’

Doç. Dr. Semih Ayta

ÇİSİP ve Temiz Hava Hakkı Platformu’nda yer alan sağlık uzmanlarından Çocuk Nörolojisi Uzmanı Doç. Dr. Semih Ayta “Hava kirliliğinden etkilenmeyen organ ve sistem neredeyse yoktur. Özellikle kalp damar ve solunum sistemleri daha çok etkilenmektedir. Maruziyet düzeyi ve süresi ile kalp damar hastalık riski artsa da yapılan çalışmalarla güvenli bir eşik değer olmadığı sonucuna varılmıştır. Anne karnında metil civa, kurşun gibi ağır metallere maruz kalmanın çocukta IQ düzeylerini etkileyebildiği kabul edilmektedir. Çocuk hastalarla yapılan çalışmalar, gene özgü DNA metilasyonunun hava kirliliği ile astım atakları arasındaki olası aracı rolünü ortaya koymuştur” dedi.

‘PM10 kirliliği eski DSÖ sınırlarına düşürülseydi yüzde 11,9 bebek ölümü önlenebilirdi’

Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan “Türkiye’de 2018’de 19 milyon çocuğun (0-14 yaş, nüfusun yüzde 23’ü) ortalama 49 μg/m3 PM10’a maruz kaldığını tahmin ediyoruz. Aynı yıl için DSÖ araçlarıyla yaptığımız bir çalışmada maruz kalınan PM10 kirliliği eski DSÖ sınırlarına düşürülseydi, 2018’de gerçekleşen 8.959 hastane başvurusunun, yüzde 17,8 akut ölümün ve yüzde 11,9 bebek ölümünün önlenebileceğini saptadık” ifadelerini kullandı. Çağlayan sözlerine şöyle devam etti:

“Ülke çapında hava kirliliğinin izlenmesi halk sağlığı açısından alınacak tedbirlerde büyük önem taşıyor. Özellikle PM2.5 için ulusal limitlerin DSÖ hava kalitesi kılavuzu ile uyumlu olması ve PM2.5 istasyon sayısının artması ve veri erişiminin kolaylaştırılması atılması gereken önemli adımlar.” 

‘İklim değişikliği kaynaklı aşırı hava olayları sonucu ortaya çıkan solunum hastalıkları nedeniyle ölümler artıyor’

Dr. Melike Yavuz

Halk Sağlığı Uzmanı ve Öğretim Üyesi Dr. Melike Yavuz  da “Fosil yakıt kullanımın azaltılması hava kalitesini iyileştirebilir. Kısa süre önce yayımlanan bir araştırmaya göre, 2018’de fosil yakıt kullanımı 8,7 milyon ölüme neden olmuştur. İklim değişikliği kaynaklı aşırı hava olayları, hava kirliliği ve aero alerjenlerdeki artış sonucu ortaya çıkan solunum hastalıkları nedeniyle ölümler artıyor. Araştırmalar iklim değişikliği sebebiyle Avrupa’da 2050’ye kadar kanarya otu poleni hava konsantrasyonunun dört katına kadar çıkabileceğini gösteriyor. Bu durumdan etkilenen insanların sayısının 33 milyondan 77 milyona çıkacağı anlamına geliyor” dedi.

DSÖ Kılavuz değerleri neden önemli?

Sağlığı olumsuz etkileyen temel hava kirleticiler partikül madde (PM10) ve ince partikül madde (PM2.5), kükürtdioksit (SO2), azot dioksit (NO2), ozon (O3) ve karbonmonoksit (CO) olarak biliniyor. Kapsamlı bilimsel kanıtlara dayanarak dünya çapında halk sağlığını korumak için gerekli olan hava kalitesi seviyelerini belirleyen Dünya Sağlık Örgütü, hava kirliliğine neden olan bu maddelerin kılavuz değerlerini içeren DSÖ Küresel Hava Kalitesi Kılavuzu’nun 2021’de revize ederek daha da aşağıya çekti.

DSÖ Küresel Hava Kalitesi Kılavuzu, aynı zamanda bir toplumun hava kirliliği maruziyetinin sağlık sorunlarına neden olabileceği seviyeleri aşıp aşmadığını ve ne kadar aştığını değerlendirmek için bir referans görevi görüyor. İnce parçacıklar veya PM2.5 olarak da bilinen çapı 2,5 mikrometreden küçük parçacıklar sağlık için en büyük riski oluşturuyor. 

DSÖ’nün 2005 yılı hava kalitesi kılavuz değerleri, Eylül 2021’de güncellenen değerleri ve Türkiye’nin güncel limitleri ile hazırlanan aşağıdaki tablo, kirleticiler için hızlıca yeni limitler belirlenmesinin gerekliliğini ortaya koyuyor. 

Kirletici 

DSÖ 2005 Yılı Değerleri (metreküpte mikrogram)

DSÖ 2021 Yılı Değerleri (metreküpte mikrogram)

Türkiye Güncel Limitler (metreküpte mikrogram)

PM10

(Yıllık Değer)

20 μg/m3 

15 μg/m3 

40 μg/m3

PM2.5

(Yıllık Değer)

10 μg/m3 

5 μg/m3

 

NO2

(Yıllık Değer)

40 μg/m3 

10 μg/m3 

40 μg/m3

SO2

(Günlük Değer)

20 μg/m3 

40 μg/m3

20 μg/m3

O3

(Yoğun Dönem)

60 μg/m3 

120 μg/m3

CO

(Günlük Değer)

4 μg/m3 

10 μg/m3

Hava kirliliğine karşı en fazla risk altında olan gruplar:

  • Bebekler ve küçük çocuklar 
  • 65 yaş üstü yaşlılar 
  • Kronik hastalığı olan kişiler 
  • Sosyo-ekonomik düzeyi düşük bölgelerde yaşayanlar 
  • Kirli havaya maruziyet riskinin yüksek olduğu mesleklerde çalışanlar

ÇİSİP’ten karar alıcılara yönelik talepler:

  1. DSÖ hava kirliliği kılavuz değerlerine ulusal aksiyon planlarında yer verilmesi
  2. Kirliliğin izlenmesi
  3. Sağlık verilerinin kamuoyu ile paylaşılması
  4. Fosil yakıt teşvikleri ve kirliliğe yol açan diğer teşviklerin sonlandırılması
  5. Endüstriyel yatırımların izin süreçlerinde sağlık etki değerlendirmesi (SED) yöntemine yer verilmesi
  6. Sağlık çalışanlarının karar alma süreçlerine dahil olması. 

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.