Hasankeyf’de sular durulmuyor: 12 bin yıllık yaşayan tarih yok mu olacak?

Son haftalarda adını daha sık duyar olduğumuz Hasankeyf antik kentinde sular durulmuyor. Kâh Zeynel Bey Türbesi gibi taşınan tarihi eserleriyle, kâh dinamitlerle patlatılan kayalarıyla Hasankeyf acı bir biçimde hep gündemde.

Zeynel Bey Türbesi taşınırken

12 bin yıldır kesintisiz olarak uygarlıklara ev sahipliği yapmış, toprağında bilinen en az dokuz büyük medeniyetin kalıntılarını taşıyan bu topraklar yıllardır huzur yüzü görmemiş. 1950’lerde ortaya çıkan Ilısu Barajı projesi geçtiğimiz son birkaç yıla kadar inanılması güç bir kâbus iken, artık gerçek olmak üzere. Ilısu Köyü’nde inşa edilen baraj tamamlanıyor. Baraj tamamlandıktan sonra alan yavaş yavaş su tutmaya başlayacak ve Hasankeyf antik kenti de dâhil olmak üzere 199 yerleşim yeri sular altında kalacak. 250’ye yakın höyük, 5 binden fazla mağara, tarihi camiler, minareler, kilise kalıntıları, sahabe kabirleri, türbeler ve tarihi köprüler gibi yapılar da suların altında bırakılacak. 10 bine yakın insan ise evinden ve geçimlik tarım yapıp hayvanını otlattığı mera, toprak ve su gibi müştereklerden mahrum kalacak. Göçten başka çaresi kalmayacak olan bu insanlar daha da yoksullaşacak. Sular altında kalacak olan Fırat Kaplumbağası gibi endemik türlerin yanı sıra sayısız canlı yaşam alanlarını yitirerek ölecek. Ve söz konusu baraj en fazla elli yıl elektrik üretebilecek. Yarım asrın ardından ise geriye bir doğa enkazı, büyüyen bir ekolojik adaletsizlik ve uygarlıklar mezarı kalacak…

Ilısu projesinde son durum

Henüz tamamlanmadan bile büyük bir kültür ve doğa yıkımına neden olan Ilısu projesinde son gelişmelere bir bakalım. Projeye dair en yakın tarihteki güncellemeyi 13 Haziran 2017 tarihinde  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan alıyoruz. Erdoğan “Ilısu Barajı’nın bugün yüzde 96 gerçekleşmesi tamamlandı. Yüzde dörtlük kısmı ise sular altında kalacak kültürel eserlerin kurtarılmasına yönelik çalışmaların bitmesini bekliyor”[1] demişti. Baraj yapımı bir milli seferberlik ruhu içinde sürerken geçtiğimiz haftalarda Hasankeyf’i Hasankeyf yapan kayaları dinamitlerle patlatmışlar ve bunu “mağaraları korumak” için yaptıklarını iddia etmişlerdi.

Kale bölgesindeki kayalar patlatılıyor

Patlatılan kayalar tarihi kalenin hemen yanındaki Darphane bölgesindeydi. Antik kenti işte böyle aşama aşama yok ediliyor. Kaleye giden yol üzerinde kurulu küçük dükkânlarda hediyelik eşya satan esnaf ise karanlık düşünceler içinde. Zira bayram öncesinde aldıkları tebligata göre kısa süre içinde burayı boşaltıp karşı tarafa yani “Yeni Hasankeyf” yerleşkesine taşınmak durumundalar. Sular altında antik kent manzarasına hiçbir turistin gelmeyeceğinin ve ekonomik olarak sona geldiklerinin farkındalar. Civardaki şehirlerden gelen tek tük turist ise Hasankeyf’e veda etmeye gelmiş aslında.

“Yeni Hasankeyf” şimdiden dökülüyor

Peki ya esnaf olmayanın hali çok mu farklı? Değil elbette. Hasankeyflilerin büyük çoğunluğu Dicle Nehri’nin karşı kıyısında kurulmuş olan yeni yerleşkelerine gitmek istemiyor. İlk olarak evler çok pahalı. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından 320 konutun yapımı halen devam ederken, yakın tarihte de TOKİ tarafından 710 konutun daha yapımına başlanış durumda.[2]  TOKİ Yeni Hasankeyf’teki konutları 2017 yılının sonuna kadar bitirmek için çalışmalarını hızlandırmış. Yeni yerleşkede hak sahibi olmak için 2 bin 120 kişi başvuruda bulunmuş. Hasankeyf Kaymakamlığı’ndan yapılan açıklamada, oluşturulan komisyonda başvuruları değerlendirilen 710 kişi hak sahibi olurken, bin 415 kişi hak sahibi olamamış. 7 farklı konut tipinin inşa edildiği yeni yerleşimde 3+1 dairenin fiyatı 2013 yılı için 171 bin lira olarak açıklanmış, vatandaşlar da fiyatın düşürülmesini istemişti. Aynı yıl Hasankeyf Belediye Başkanı Kusen “5 yıl ödemesiz, 15 yıllık süre içinde sıfır faizle ödeme yapılacağını ancak Hasankeyf’te yaşayanların yüzde 5’inin dahi bu parayı ödeyemeyeceğini”[3] açıklamıştı. Yani ev sahibi olmak için başvuran ve başvurusu kabul edilen şanslı azınlık bile evleri ve arazileri çok daha düşük fiyatlara kamulaştırıldığı için yerlerinden yurtlarından olurken devlete 15 yıl boyunca borç ödeyecek.

Peki, kamulaştırma ne oranda ve nasıl gerçekleşti? DSİ, Ilısu Barajı nedeniyle kamulaştırma çalışmalarının tamamladığını, Ilısu Barajında istimlak bedellerinde ödenen paranın 2 milyar olduğunu, Batman’ın Beşiri, Gercüş ve Hasankeyf ilçelerinde 51 bin 223 dekar için arazi sahiplerine 800 milyon TL ödeme yapıldığını açıklamıştı[4]. Batman Ziraat Odası Başkanı Nizamettin Aydiş ise “İstimlak paralarının yüzde 80’i Batman dışına çıktı. Burada kalan para ise ya gayrimenkul ya da bireysel yatırımlara gitti.”[5] demişti. Yani bu istimlâk parası Batman’ın ekonomisine herhangi bir katkı yapmadığı gibi işsizliğin yüksek olduğu Batman’da istimlâk parasından faydalananlar genellikle büyük toprak sahipleri oldu.

Halkın bu evlerde yaşamaya hevesli olmamasının başka iki nedeniyse evlerin hem yereldeki halkın ihtiyaçlarına uygun yapılmamış olması, hem de şimdiden betonlarda derin çatlakların ortaya çıkması. Adını vermek istemeyen bir Hasankeyfli bazı evlerde kolonların yapımının unutulup sonradan eklendiğine şahit olmuş (Bkz. Fotoğraf 1). “İnşaat sektöründe Japonlar bile bizi kıskanıyor” diyerek dalga geçerken ekliyor “Evlerimizi, mezarlarımızı, mağaralarımızı sularla boğacaklar, insanımızı da bu betonlarla”.

Yeni Hasankeyf yerleşkesinde bir evin inşaatı

Hasankeyf’i yaşatmaya çağrı

Hasankeyf Gönüllüleri 9 Eylül 2017’de Dünya Hasankeyf Günü için basın açıklaması yaptı

Henüz faaliyete geçmeden bile bunca adaletsizliğe ve sıkıntıya neden olan Ilısu projesine karşı on yıllardır eylemler, protestolar, basın açıklamaları, yürüyüşler ve dayanışma kampları düzenlendi. Bunlardan sonuncusu ise 20 Eylül 2017’de Dünya Hasankeyf Günü’nde Ilısu Barajı projesini protesto etmek ve Hasankeyf gibi kültür ve doğa mirası yerleri korumak için yapılan çağrıydı. 51 STK’nın oluşturduğu Hasankeyf Gönüllüleri ilk aşamada 9 Eylül Cumartesi günü Beşiktaş Demokrasi Anıtı toplanarak bir basın açıklaması yapmış ve herkesi Hasankeyf’e destek olmaya çağırdı. Evet “Dicle Özgür Aksın, Hasankeyf’in Sesine Kulak Ver” diyenler 20 Eylülde de buluşacak (Daha fazla bilgi için: http://www.hasankeyfgirisimi.net/?lang=tr). UNESCO’nun Dünya Mirası kriterlerinden onda dokuzunu karşılayan özelliklere sahip ve 2016’da Avrupa’nın En Tehlikede Olan 7 Kültür Mirası’ndan biri ilan edilen Hasankeyf sadece Hasankeyflilerin değil tüm insanlığın mirasıdır. Ekonomik ömrü 50 seneyi geçemeyecek bir baraj için feda edilmesi planlanan Hasankeyf’in sesi bizim sesimizdir. Sesimiz boğulmasın diye 20 Eylül 2017’de hep birlikte olalım ve haykıralım: Dicle Nehri barajlarla kelepçelenmesin, özgür aksın!

Son notlar

[1] Haber7 (14 Haziran 2017). “Ilısu Barajı bağımsızlık abidesi sonunda bitiyor”. http://www.haber7.com/siyaset/haber/2355169-ilisu-baraji-bagimsizlik-abidesi-sonunda-bitiyor#

[2]  TRT Haber (17 Mart 2017). “Tarihi Hasankeyf’in yeni yerleşim yeri ile ilgili çalışmalar sürüyor”, http://www.trthaber.com/haber/ekonomi/tarihi-hasankeyfin-yeni-yerlesim-yeri-ile-ilgili-calismalar-suruyor-304349.html

[3] Dünya (9 Mayıs 2013). “Hasankeyfliler yeni evlerini pahalı buldu”, https://www.dunya.com/ekonomi/hasankeyfliler-yeni-evlerini-pahali-buldu-haberi-210639

[4] Batman Çağdaş (8 Haziran 2017). “Batmana 800 milyon TL istimlak parası!”, http://www.batmancagdas.com/gundem/batmana-800-milyon-tl-istimlak-parasi-2-h51500.html

[5] Batman Çağdaş (8 Haziran 2017). “Batmana 800 milyon TL istimlak parası!”, http://www.batmancagdas.com/gundem/batmana-800-milyon-tl-istimlak-parasi-2-h51500.html

 

 

Akgün İlhan

Akgün İlhan
Akgün İlhanhttps://akgunilhan.blogspot.com
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı’nı 1996’da bitirdi. Önce Hacettepe Üniversitesi Eğitim Programları bölümünde (2002) ve sonra İsveç Enstitüsü bursu ile Lund Üniversitesi Uluslararası Çevre Bilimi (2005) ana bilim dalında yüksek lisanslarını tamamladı. UNESCO Su Bilimleri Bölümü’nde (Paris) tüm dünyada 100’den fazla büyük nehir havzasını kapsayan su yönetimine halk katılımı temalı “Çevre, Yaşam ve Politika için Hidroloji”(HELP) adlı bir projeyi yürüttü. 2005’te Barselona Otonom Üniversitesi (UAB) Çevre Bilimleri ve Teknolojileri Enstitüsü’nde (ICTA) Politik Ekoloji dalında başladığı doktorasını Katalan Hükümeti bursu ile tamamladı (2010). Aynı dönemde (2005-2008) Avrupa Birliği fonlu Bütünleşik Sürdürülebilirlik Değerlendirme Yöntem ve Araçları (MATISSE) adlı projede araştırma görevlisi olarak çalıştı. İspanya’da Eco-union adlı STK’da profesyonellere yönelik eğitim programları da veren Akgün (2006-2009), 2012-2018 arasında da Su Hakkı Kampanyası’nda (İstanbul) çalıştı. Çeşitli dergi ve kitaplarda yazıları olan Akgün, ”Yeni Bir Su Politikasına Doğru: Türkiye’de Su Yönetimi, Alternatifler ve Öneriler” (2011) adlı kitabın yazarıdır. Ayrıca Açık Radyo’da önce Su Hakkı’nı (2012-2018) hazırlayıp sunmuştur. 2018 yılından bu yana ise Sudan Gelen adlı programın yapımcısıdır. Akgün ayrıca 2016 yılından beri Boğaziçi Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölümü’nde ”Çevre ve Turizm” ile ”Sosyal ve Çevresel Perspektiflerden Sürdürülebilirlik” adlı lisans dersleri vermektedir. Akgün aynı zamanda 2019-2020 Mercator-İPM Araştırmacısı olarak Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nde çalışmaktadır.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti.

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi...

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı...

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen,...

[İklim Masası] COP29 kararları zayıf: “Jeopolitik gelişmeler iklim eylemini yavaşlatıyor”

Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen İklim Zirvesi’nde (tam adıyla 29....

EN ÇOK OKUNANLAR